hesabın var mı? giriş yap

  • bence güzel bir başlık. mustafa kemal çanakkale'ye tümen komutanı olarak atandığında üst yönetim tarafından dışlanmış bir komutandı. kimse tarafından çanakkale'de savaşan ordunun başına getirilmedi. muharebe alanındaki başarılarından dolayı ağustos ayında tüm kuzey cephesinin komutasını devraldı. velhasıl adam hiç bir zaman birilerinin torpiliyle bir yerlere gelmedi. here yere kendi emeğiyle ve beraber savaştığı şehit ve gazilerin hakkıyla gelmiştir.

  • 36 saat nedir ki be gülüm !!

    uni yıllarında çıktığım sonrasında beni terk eden hatun aradan 20 sene sonra facebook dan msj atıp,

    eeeee daha daha nasılsın bi tenem..

    yazdı.

    o an lokantada bol limonlu ve sarımsaklı kelle paça çorbası içiyordum.
    mesajı silip içmeye devam ettim.

    kendisi evlenmiş, boşanmış, iki tane boyum kadar oğlu olmuş ve bana " bi tenem" yazmış şivesini s.ktiğimin karısı.

  • o giyim tarzı o ihtişam izlerken mest olunacak görüntüler. 15 sene önce hasta adam denen parçalanmış bir ülkden modern bir ülke yaratan modern fikirli biri nasıl olunur hal mimik bakışlardan anlaşılıyor

    muhtemelen atatürk olmasaydı şuan suudi arabistan ile iran arası bir ülke olurduk

  • bu entrye yolu düşenlerle paylaşma arzusunda olduğum ilginç bir hakikat de pek çok dilde "mutluluk" sözcüğünün şans, baht, talih ve hatta kader gibi sözcüklerle ya birebir aynı olması, ya da etimolojisinde bu izleri barındırmasıdır.

    hint avrupa dilleri'nde bu pek bir nettir: misal almanca’da glück bugün hem mutluluk, hem de şans anlamındadır. keza italyan, ispanyol ve portekizliler’in mutluluk yerine kullandığı kelimeler (sırasıyla felicita, felicidad, felicidade olacak) hep latince “felix” gibi köklerden uzanırlar bizlere, ki talih, baht anlamları da aynı kökün içindedir. fransızca mutluluk demek olan bonheur’ü ise modern dile rahatlıkla “iyi talih” şeklinde çevirebiliriz. ingilizce’ye gelince, happiness kelimesinin middle english’teki “hap” kelimesinden evrildiğini anlatır bize sözlükler ve perhaps, haphazard, to happen gibi kelimelerde de kendini belli ettiği üzere, “hap” başa gelen şey, şans anlamındadır. son olarak sevgili türkçe’ye dönersek görürüz ki, “mutluluk” kelimesi sonradan üretilmiş köksüz, acayip bir kelime olduğu için, şansla, talihle, kader kısmetle bir alakası yoktur, fakat en azından (farsça asıllı) bahtiyar kelimesi açık açık baht’tan türememiş midir?

    bu saydığım ve bir de aşina olmadığım daha kimbilir kaç dildeki mutluluk-talih bağlantısı mutluluğun insan arzu ve iradesinin çok dışında, ancak fortuna’nın döngülerinde, bahtın rüzgarlarında, kaderin cilvelerinde bir yerlerde denk gelinebilecek bir mefhum olarak algılandığı çağların ürünü olsa gerektir. mutluluğun, ilahi lütuflarla değil de bireysel tasarrufla ulaşılabilecek ve hatta ulaşılması gereken bir hak olduğu fikrinin yaygınlaşacağı aydınlanma çağı’na daha vardır.

    sözlerimi şu bilgi parçasıyla nihayetlendireyim ki, amerika ve avrupa’da yapılan araştırmalar kişinin hayatında başına gelenlerle öznel mutluluk düzeyi arasında öyle beklendiği kadar kuvvetli korelasyonlar bulamıyorlar. talih ve mutluluk öyle görünüyor ki atalarımızın varsaydığı kadar özdeş değiller, en azından asri zamanlarda, en azından batı alemlerinde...

  • öldürücü anne repliklerinden biridir bu. evden uzak bi yerdesinizdir. misal benim gibi askerde olabilirsiniz, öğrenci olabilirsiniz. ankesörlü telefondan veyahut cep telefonundan bir fırsat bulup anne babayı bir arayayım dersiniz ve telefona sarılırsınız. "canım annem"ler "yavrum bitanem"ler gibi bir dizi özlem cümlesinin ardından tam iki lafın belini kıracakken anne denilen henüz çözülememiş insan modeli böyle bir çıkışı yapar.

    "dur bak sana kimi veriyorum"

    telefona şükran yenge, necla teyze ya da fahri enişte ayarında bir isim gelir. yakın bir akraba bilemediniz bir komşunuzudur. işte o telefon konuşmaları esnasında fark edersiniz ki konuşmanızın gerekli olduğu en son kişiylen konuşmaktasınızdır. anlam veremezsiniz. her seferinde kızsanız da yapabilecek bir şey yoktur.