hesabın var mı? giriş yap

  • kayserispor - vestel manisaspor üst
    malatyaspor - samsunspor 1 handikaplı
    çaykur rizespor - denizlispor 2
    ankaraspor a.ş. - trabzonspor a.ş. 2
    mke ankaragücü - gaziantepspor 1
    konyaspor - sivasspor 1
    fenerbahçe - kayseri erciyesspor 1
    beşiktaş a.ş. - galatasaray a.ş. 2

  • birkaç ay içinde özetle şunlar oldu; çok sevdiğim dedem sağ çıkma ihtimali düşük bir beyin ameliyatı geçirdi, akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı, kemoterapi almaya başladı, annem iflas etti, cepte beş kuruş kalmadı, akşam yemeği olarak yemekhaneden ekmek çaldığım günler oldu*, evi satışa çıkardık. beş kardeşler, diğer kardeşlerinin hepsi çil yavrusu gibi dağıldı, dedeme sadece annem bakıyor ve telefonda sürekli teyzemlerden aldığı taciz telefonları yüzünden ve ödenmesi gereken kredileri yatıracak para olmadığından sinir krizi geçirir hale geldi, biz bir arkadaşımla birbirimize girdik, hop tek dersten kalırsam okulun uzayacağı stresli sınavlarım başladı, zaten hali hazırda okulu uzatmışım, bitirmeye çalışıyorum, sınavların tam ortasında bir dünya sebebin birleşmesiyle ev taşımak zorunda kaldım. tam sınavlar bitti, memlekete gittim, hastanelerde koşturuyoruz pat başka bir kötü haber.... artık son nokta gibi geldi.

    derin bir nefes aldım, dolu dolu ulan dedim hayat ben senin ta amk. ne bok yemeye çalışıyorsun? birkaç gün kafam güzel gezdim. sonra sakinleştim. kalktım ayağa.

    mevlana'nın bir sözü var, diyor ki; ''her şeyin üstüne gelip, seni dayanamayacak bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme; işte orası kaderinin değişeceği noktadır.''

    her şey insan için. hikmetinden sual olunmaz, vardır elbet bir hayır. sıkıntılar gözüne perde olmuşken görmeyi bekleme. geçer gider. su yolunu bulur bir şekilde. pollyanna olacak son insanım ama sabah ola hayrola güzel kardeşim. bir şeyler değişip de bunlar olduysa, başka şeyler değişir neler neler koyar önüne. gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır. takma. şafak doğan güneş.

    edit: dedem o yıl rahmetli oldu. teyzelerimle bir daha hiç görüşmedim. annem işlerini düzeltti, borçlarını kapattı ve emekli oldu. ben geçen yaz nihayet diplomamı aldım. şimdi az aksiyonlu, işten eve gidip gelmeli bir hayatım var. ufak tefek günlük sorunlar dışında can sıkıcı pek bir şey olmuyor. öyle işte sevgili sözlük...

  • napsın olm adamlar taş mı yesinler, cicileyip süsleyip satıyorlar işte. sanki üzümlü kekin içinde üzüm, kıymalı pidede kıyma varmış gibi şeyapıyorsunuz. çoğu sektör yalan dolandan ibaret, hepsi para kazanmak için uyduruyor bir şeyler. sanki 1 şişe fairy 18 bin tabak yıkıyor.

  • kafasında "nasıl yaşamalı" sorusu "genç gibi yaşamak istiyorsan şunları yap" kılavuzundan daha baskın olan bir kişi olabilir. "genç" gibi heyecan duymaz, duyamaz çünkü heyecan duyacağı, sevineceği, gerekirse çılgınlık yapacağı kişi/ler veya durum(lar)la henüz karşılaşmamıştır. hayallerine giden yollarda devamlı engellerle karşılaşırken anı yaşamak gibi bir lükse sığınamaz. evet yaşlıdır bu kişi, çünkü çok fazla sorumluluk hisseder gelecekteki kendisine karşı.

  • acımasız olmak istemem ama;

    ekonomisi rezalet bir ülkeden abd'ye gitmeye çalışıyorsan zengin olacaksın o kadar.

  • 16.yüzyıldan kalma güzide bir şifreleme yöntemidir.

    basit örneklerle (ve ingiliz alfabesi üzerinden) açıklamak istersek öncelikle bir şifre anahtarımız olmalı. bu anahtara "crypto" diyelim. daha sonra da tabi ki şifreleyecek bir metnimiz olmalı. bu metin de "what a nice day today" olsun. daha sonra metnimizden boşlukları, noktalama işaretlerini vs. çıkararak şu hale getirelim: "whatanicedaytoday"

    şimdi alt satıra metnimizi, üst satıra anahtarımızı yazalım. bunu yaparken de anahtarımızı gerektiği kadar peş peşe tekrar edelim ve metindeki her harfi bu anahtarda uygun düşen harfle eşleştirelim (aralardaki "-" işaretlerinin harfleri gösterimde aynı hizzaya getirebilmek dışında hiçbir anlamı yoktur):

    c--r--y-p-t--o-c--r--y--p-t-o-c-r--y-p--t
    w-h-a-t--a-n--i--c--e-d-a-y-t-o-d-a--y

    bilindiği gibi ingiliz alfabesinde 26 harf bulunmakta. bu nedenle kendimize mod 26'yı kaydırma oranı olarak alıyoruz. yani diyelim ki anahtardaki ilk "c" harfi metinde "w" harfine denk geliyor. bu durumda "c" ve "w"nun alfabedeki sıralarını sayısal olarak topluyor, mod26'ya göre kalanını alıyor, bu degere karşılık gelen sıradaki harfi de şifrelenmiş metnimize yazıyoruz ki bu örnekte bahsettiğimiz harf "z" olacaktır.

    işin içine mod girdiği için asıl metindeki her harf şifreli metinde tek bir harfe karşılık gelmeyeceği gibi şifreli metindeki aynı iki harf de asıl metinde farklı harflere denk gelebilecektir. örneğimiz üzerinden devam edersek "whatanicedaytoday" metni şifrelendiğinde "zzzjucludtunwgcqs" halini alacaktır.

    *********************************************

    uzun süre bu yöntemle oluşturulan şifreli metinlerin anahtar bilinmeden okunamayacağı (kırılamayacağı) düşünüldü. ancak olasılık hesapları işin içine girdiğinde bunun hiç de öyle olmadığı anlaşılabildi. burada en önemli etken ingilizce'de "e" harfinin yaygın kullanımıydı.

    şimdi diyelim ki anahtarımızın uzunluğunu biliyoruz fakat kendisini bilmiyoruz ve elimizde şifreli bir metin var. bu durumda metnimizi anahtarımız uzunluğunda parçalara bölmeye başlıyoruz. yine örneğimiz üzerinden gidersek elimizde şu şekilde gruplar olacaktır:

    zzzjuc ludtun wgcqs

    bu durumda örneğin her grubun ilk harfinin (z, l, w) anahtarın ilk harfi ile şifrelendiğini biliyoruz ancak şifrelenen gerçek harfleri bilmiyoruz. elimizdeki şifreli metinin uzunluğu anahtar uzunluğuna kıyasla yeterince büyükse istatistik veri toplamaya elverişli bir kümeye sahibiz demektir. (ki bu metin şimdiye kadar ki örneğimizde yer alan "what a nice day today" cümlesinden çok daha uzun olmalıdır. sadece 5 kelimelik bir metin pek de yeterli bir küme oluşturmaz) hal böyle iken yapmamız gereken bu ilk harfleri listelemek ve içlerinde en sık kullanılanı bulmaktır. ingiliz alfabesinde en sık kullanılan harf "e" olduğu için bizim listemizde de en sık geçen harf büyük ihtimalle "e" harfinin şifrelenmiş hali olacaktır.

    bu noktada tersine mühendislik ile şifreleme işleminin tersini gerçekleştirebiliriz. diyelim ki "e" harfine karşılık anahtarın ilk harfi ile şifrelenen harfler arasında en yaygın harfimiz "h" olsun. bu durumda ("h" - "e") işlemi bize örneğimizde "c" harfini verecektir.

    evet, artık anahtarımızın ilk harfini biliyoruz. şimdi aynı işlemi sırayla anahtarın her harfi için gerçekleştirebilir ve önce anahtarımızı bulabilir, sonra da bu anahtarı kullanarak metnimizi çözebiliriz.

    *********************************************

    eğer anahtar uzunluğuna dair bir fikrimiz yok ise yapmamız gereken önce anahtarı tek harften oluşuyor gibi kabul etmek ve yukarıdaki işlemi gerçekleştirmektir, daha sonra elimizde anlamlı bir metin oluşana kadar bu uzunluğunu artırarak tekrar tekrar denemeye devam ederiz.

    bazı kaynaklarda "a" harfi 0 degerini alırken bazı kaynaklarda 1 degerini aldığı kabul edilmiştir. sonuç olarak hangi değeri alırsa alsın yöntem ana hatlarıyla aynı kalmaktadır.

    wikipedia linki

    (bkz: cipher)
    (bkz: caesar cipher)
    (bkz: vernam cipher) / (bkz: one time pad)

    (bkz: cryptography)

  • insanı üzen şeylerdir genelde... taa ki onca zaman sonra ilk defa türk yemeği yiyene kadar.
    sonra trafiğe çıkanca yine üzer sizi.. o ayrı mesele.
    sonra yine yemeğe oturursunuz, bir soslu dürüm, bir içliköfte.... mutlu olursunuz.
    sonra atm kuyruğunda arkanızda duran adamın omuzunuzun üzerinden neredeyse el gözeneklerinizi görebilecek kadar dibinize girdiğini görüp, yine üzülürsünüz...
    sonra bir tatlıcaya girip bir porsiyon baklava yersiniz... mutlu olursunuz
    tatlıcıdan çıkarken ayağınız parampinçik olan kaldırım taşlarına takılır, üzülürsünüz.
    ve bu gider böyle....

  • haussmann gibi kent yöneticileri, mekanları değiştirmenin kent içindeki yaşantıyı değiştireceğini bilirler.

    batman filmlerinde gördüğümüz ra's al ghul, bir şehirdeki ahlaki ve kültürel çöküşü dönüştürmenin tek yolunun şehri yıkıp yeniden inşa etmek olduğunu biliyordu örneğin.

    19. yüzyılın başında paris, bire bir aynı olmamakla beraber, benzer ahlaki bir çöküş yaşıyor, toplumun bazı kısımları yoksunluktan dolayı isyan çıkarıyor, bunu fırsat bilen provakatörler de halkın ayaklanması için çabalıyordu. paris'in o dönemdeki sokakları da kontrol edilebilirliği minimuma indirecek düzeyde olduğundan, güven ortamı sağlanamıyor, isyanlar bastırılamıyordu.

    o dönemki sokaklara bir örnek vermek gerekirse: http://i.hizliresim.com/9gxpqk.jpg

    haussmann bu durumun farkında bir baron olarak paris'i yönetmeye başladığında, çözümün nasıl olacağını da biliyordu. zamanı geldiğinde kendi evi de dahil olmak üzere kentin tarihi binalarını ve sokaklarını yıkarak bugünün paris'i ortaya çıkarmıştır. geniş sokaklar ve sokakların bağlandığı kocaman bir champs-élyséesyarattı. bugün paris'i güzel olarak nitelerken, 19. yüzyılın paris'ini görmemek ve karşılaştıramamak büyük bir acıdır.

    haussmann'ı bugün yazmamın bir sebebi var. tarihe de not düşelim. 2016 kasım 16

    şu an türkiye'de yaşıyorum. bundan 10 yıl sonra dönüp bu yazıyı okuduğumda hala türkiye'de olur muyum emin değilim.
    söylemek istediğim asıl konuya dönersek, başta ne alaka diye okuduğunuz ra's al ghul ve haussmann'ın ortak noktası yozlaşmış şehirlere karşı takındıkları tavırdır.
    batman'i şehri kurtaran bir kahraman gibi gösterirler ancak, ne suç ne de sınıf ayrımı değişmeyen gotham, varlığını aynen devam ettirir. batman yalnızca çarka çomak sokan bir adam olarak vardır. daha fazlasını üretmez.

    gelelim türkiye'ye, bugünün türkiye'si=19. yüzyıl paris'i=gotham

    sınıf ayrımı, ahlaki çöküntü, kültürel değerlerin yıkılması, saygının kayboluşu...
    ülkemiz, bir haussmann'a ya da ra's al ghul'a sahip değil. zira kentin bu güce sahip yöneticileri de çarkın bir parçası olmuş durumdalar.
    bu çarkın dönüşünden rahatsız olanlara hiç bir şey söylemeyeceğim. zira onlar çarkın varlığıyla ilgili sorun sahibi değiller.
    bu çarkın varlığından rahatsız olanlar, sizler bu ülkeyi dönüştürecek güce sahip olanlarsınız. çünkü siz yapmazsanız, hiç kimse yapmayacak. o yüzden çalışmak zorundasınız. üretmek zorundasınız. engelleri aşmak zorundasınız. başka yolunuz, başka yolumuz yok. bu yolda kaybettiğiniz azim ve istek, sizden sonraki neslin felaketi olacak.

    belki 10 yıl sonra gerçekten türkiye'de olmayacağım. ama olmak için elimden geleni yapacağım. siz de yapınız.

    edit: link düzeltildi.