hesabın var mı? giriş yap

  • marlon brando nun, oynamadığı ilk 2 buçuk saat içinde bile sinema tarihinin en iyi oyuncularından biri olduğunu gözümüze sokan, son yarım saat içindeki bir kaç dakika süren akıl almaz oyunculuğunun ise hayrete düşürdüğü film.

    aslında film, marlon brando görünmeden önce ve marlon brando göründükten sonra diye ikiye ayrılabilir. çünkü film, izleyenlerin de bileceği üzere karanlıklar içinden çıkan marlon brando ile birlikte bambaşka bir hal alıyor, aşıyor, kopuyor, abartıyor, sinema ve oyunculukla ilgili bilinen her şeyi silip süpürüyor, yerle yeksan ediyor.

    film, çoğu filmin finaliyle bile yapamadığı etkiyi, daha en başta açılış sahnesiyle yapıyor. bununla birlikte, filmin genelindeki oyunculuklar, diyaloglar, manzara sahnelerindeki görsel şölen, özellikle marlon brando lu sahnelerdeki ışık gölge oyunları ve soundtrack dudak uçuklatan cinsten. izlemeden ölmeyin.

    son olarak;

    (bkz: marlon brando)

  • almayın. bir çamaşır askısı olmak için oldukça ağır ve hantal. hafif ve portatif bir çamaşır askısı tercih edin.

  • pide lan ben daha dun 5 liraya pide aldim hadi gramaji 2 kat olsun yine 2,5 lira eder. ıbb ise 1 liraya pide satiyor. ee cocuklara tecavuz eden vakıflara verilen paralar kesilince 1 liraya pide bile yersin. teşekkürler başkanım.

  • erkek olanının kronolojisi şöyledir:

    1- evlilik meraklısı kadınla, evlilik meraklısı olduğunu kendisi de bilmeyen erkek tanışırlar. ilişkilerinin ilk dönemlerinde erkek bütün arkadaşlarına “evlilik ne yeeaaa, ne evlenmesi abiiiee?” der ve evli arkadaşlarını yerden yere vurur.
    2- kadın kişisi zamanla erkeğin sosyal alanlarını kısıtlar, tüm vaktini kendine harcamasını sağlar. bunu profesyonelce yapabilirse son aşamaya kadar ilerleyebilir, mühim olan erkeğin içinde -varsa- evlilik canavarını çıkarabilmektir.
    3- erkek kişi önce gece dışarı çıkmalardan, akabinde türlü aktiviteleri yaptığı arkadaşlarından kopar. kadın, ilmek ilmek işlediği planda sona gelmiştir.
    4- evlilikten asla bahsetmeyen ve konusu açıldığında “ne evliliği ya saçmala ufff bunlar hep toplumun dayatması, varoş musun sen?” diyen kadın gidilen düğünlerde, arkadaşlarının sosyal medya paylaşımlarında erkeğe gerekli mesajı verir.
    5- erkeğin arkadaşları ciddi giden bi ilişkiye müdahale etmenin ayıp olduğu sanrısıyla ses etmez ama hafiften t.şak geçmeye başlar. işte kadının asıl kazandığı nokta burasıdır: şamar oğlanı edilen erkeğe “onlar senin ilişkini kıskanıyorlar, bak hepsi yalnız başlarına ölüp gidecek...” minvalinde sözler eder. erkeğin kabuğu kırılmış, eski dostlar düşman olmuştur. kadın onun kurtarıcısıdır.
    6- evlilik fikri erkeğin de kafasında da filizlenir. bulunduğu ortamlarda evliliği savunan, makul bulduğunu belirten ifadeler kurmaya başlar.
    7- kadının arkadaşları tarafından hiç beklemediği bi anda, durup dururken sorguya çekilir. mevzu uzatılmadan en yakın olanlarla yüzük bakmaya gidilir, kadının haberi olmadan(?) en beğendiği yüzük alınır ve evlilik teklif edilir.
    8- erkek bi gün kendini evliliğe, düğüne ve tüm bu saçmalığa sonuna kadar karşı olan kadınla düğünün yapılacağı mekandaki masaların üstünde duracak şamdanlar incelerken bulur. artık çok geçtir, organizasyon firmasıyla en iyi şamdan için pazarlık yapıyordur.
    9- evlilik gerçekleşir, eski dostlar son bi vefa gösterisi yapıp düğünde ayılar gibi içerler. bu gece veda gecesidir; erkek her ne kadar “olum be farkı var lan sadece aynı evde yaşiycaz, ben yine aynı ben!” diye sinirlense de iki tarafın da bildiği gibi o iş hiç öyle değildir.
    10- erkek artık evlidir. rastagele akşamlar arkadaşlarıyla bara gidip 2 bira atan adam evde mandalina yiyip survivor izliyordur. hayattaki en büyük derdi akşamki dizinin özetinin uzun sürmesidir. yoktur artık öyle “bugün içelim de pazar yatarız ehehhe” dünyası.

    tüm bu süreçten sonra kısacık sürede tüm ömrünce inşa ettği benliği bütünüyle değişmiş erkekten eski performansını beklemek ahmaklıktır. elbette evli barklı insanın bekar gibi yaşaması doğru değildir fakat bi insan da böyle 180 derece değişemez. zaten bu farklılığın sonucunda da ya aldatmalar başlar ya da kavgalar. en kötüsüyse ikisinin de birlikte başlaması, kahırbela. evlerden ırak.

    bu yüzden evlenen insanlar bekarlarla az görüşüyorsa ben o şeye evlilik demem. bırakın evlilik iki insanın anlaşmalı köleliği değil de; ömür boyu birlikte, yaptıkları her şeyden -ve birlikte yapabilerek- keyif aldıkları bi şey olsun. evlenince aramayan arkadaşlarınızı da aramayın amk sonra boşanıp “eeooo konko noroyo godoyoroz? :)” diye aç köpek gibi ortamınıza tebelleş olurlar.

  • iran ile türkiye atasında oluşabilecek bir gerginlikte iran cumhurbaşkanına takacağımız yeni isim. böyle bir ismi ben önceden bulayım ki olası bir gerginlikte devletlularımız boşuna isim yakıştırmakla uğraşmasın.

  • kendisi new york'ta, kardeşi pensilvanya'da okumuş olan abd patentli haluk'un çıldırması durumudur.

    mağdurum da mağdurum...

  • mahir cayan'in hapishaneden tunel kazip kactiklarinda cikan topragi ne yaptiklarinin sorulmasi uzerine soyledigi

    'topraksiz koyluye dagittik'

    cumlesi sanirim bu kategoriyi fazlasiyla hak ediyor.