hesabın var mı? giriş yap

  • aslında x8 hızda konuşmasa mantıklı şeyler de söylüyor ama hızdan dolayı mevzu sadece komik kısımlarıyla kalıyor. örnek:

    "şimdi istanbul'dan beni çağırıyorlar. filmden falan çağırıyorlar. o zaman da gidince ne oluyor, sanatçı mı olacağım ben şimdi? ilkokul 3'ten terk sanatçı mı olacak? sanatçı neye denir? bir beste, bir türkü, bir müzik, bir resim, bir heykel yapana sanatçı denir. sinema filminde oynayana sanatçı denmez bana göre. çünkü kameralar çekiyor, alttan biri konuşuyor, o konuşuyor, biri söylüyor, o yapıyor, kötü yerleri kesiyorlar. g*tü yiyen tiyatroda oynasın."

    :]

    son cümle hariç edebiyat dergisine koy sırıtmaz. gerçi son cümleyle de sırıtmaz.

  • senelerce erkenden uyandığı için, artık uyumayı çok seven ve gerekmedikçe asla uyanmayan nesile dönüşmüştür. en azından kendi uyuma sevgimi buna bağlıyorum ben. saygılar.

  • doğanın adaletinin tecellisi olan olay. bu ve bunun gibi ölümlere hiç üzülmem. darısı matadorlara...

  • senelerdir arama moturundan icerigine ne ske melhem oldugunu anlayamdigim bu internet olusumunun hadisesini gavur diyarlarda bir adet email accountu aldigim anda ziyadesiyle idrak ettim.zira my yahoo diye bir atraksiyon sayesinde zip kodunuz uzerinden bolgesel hava durumunu, haberleri, en yakindaki kultur sanat aktivitelerini, konserleri, kili yunu sak diye karsima cikarip hayatimi kolaylastiran sahane bir hadise oldugunu gordum.keza ayni sekilde ne ise yarar lan bu dedigim aol in de buna benzer bir hizmeti olduguna eminim.
    anlasilan her yerde internet var ama, her yerde size ozel internet yok.

  • yedi numara kahkaha atarak izlenecek bir dizi değildir. yedi numara daha çok izlerken mutlu olduğun, samimiyeti hissettiğin, içine sıcak bir tebessüm dolduran, orada o karakterlerle birlikte yaşamak istediğin; bizden, geçmişimizden, eski bir dost, güzel bir anıdır.
    yedi numara aslında eski ve güzel günlerin bir zamanlar var olduğunun bir kanıtıdır.

  • henüz herhangi bir filmi izlemediğim yönetmen. ama rahatlıkla yönetmen diyorum, çünkü bir kere işine saygı duyan bir adam olduğu belli.

    iyi çeker, kötü çeker bilemem, ama bir iki popüler isim haricinde filmlerinin castını saygıdeğer oyunculardan kurar. bir filmden kazandığı parayı diğerine yatırır.

    sinemaya adım attığından beri ben bu adamı bırak televizyondaki magazin programlarında, gazetenin magazin sayfasında bile görmedim. iktidara yakın olduğunu tahmin etsem de, bundan pekala çıkar da sağlayabilecekken, bir gün olsun siyasi görüşünü benim burnuma sokmadı.

    türk sinemasının önce işine ve sinemaya saygı duyan insanlara ihtiyacı var. kırmızıgül bunu karşılıyor. biz daha işin niteliğine takacak durumda değiliz.

  • namuslu, yönetmenliğini ertem eğilmez'in yaptığı ve başrolünde şener şen'in oynadığı 1984 yapımı türk komedi filmidir. filmde mutemet ali rıza bey türkiye cumhuriyet merkez bankası istanbul şubesinde çekleri bozdurur ve 227.960.500 tl tahsil eder. daireye dönerken iki kişi tarafından derdest edilir ve çantadaki paralar çalınır. (ilgili bölüm)

    paraların bir kısmı çantaya sığmadığı için cebine koyar. bu paradan taksi parasını öder ve cebindeki paranın kalanını genel müdür alır. (ilgili bölüm) cepte kalan paranın miktarını bilmediğimiz için (gazetede 200 milyon diye yuvarlanmış olsa da görsel) bankadan çektiği tutar olan 227.960.500 tl'nin bugünkü değerini hesaplayacağız.

    hesabı yaparken enflasyon ve dolar hesabı kullanacağız. 1984 yılına ait ortalama kur yerine bizzat gazetede yazan tarih olan 4 temmuz 1984 tarihinin dolar kuruna en yakın olan abd hazine bakanlığı kurunu kullanacağız.

    önce enflasyon hesabı: bunun için zahmete girmemize gerek yok. tcmb'nın enflasyon hesaplayıcısı bizim için bu hesabı kolayca yapıyor. paranın resmi enflasyon üzerinden mart 2022'deki değeri (6 sıfır atıldıktan sonra) 21.370.996 tl (yirmi bir milyon üç yüz yetmiş milyon dokuz yüz doksan altı türk lirası) yapıyor.

    dolar hesabı için abd hazine bakanlığının raporunda 30 haziran 1984 günü için verdiği kuru kullanacağız. bu raporda 1 amerikan dolarının 354.5 lira olduğunu görüyoruz. görsel

    227.960.500 tl bu tarihte 643.047 amerikan doları ediyor. ancak dolar enflasyonunu da göz önünde bulundurmamız lazım. enflasyon hesaplayıcı ile hesapladığımızda 1984 yılının 643.047 dolarının bugünün 1.752.571 dolarına denk geldiğini görüyoruz. türk lirası olarak karşılığı ise 14.74'lük dolar/tl kuru ile 25.832.896 tl'ye geliyor.

    not: @commander7'ın isteği üzerine hesaplanmıştır.

  • tiplerine göre glukoz indeksi farklıdır makarnaların.
    en yükseği lazanyada olduğu için kendisi spesyal bir yemek bile olmuştur. sağlığa da en zararlı olanıdır ayrıca. şekeriniz bir anda artar, hemen doyduğunuzu hissedersiniz ve 2 saat sonra şekeriniz düştüğü için acıkırsınız.

    makarnanın şekline göre preslenme basıncı da farklıdır. spagetti ortalama bir değer taşırken deniz kabuğu şeklinde olanlar yüksek basınçta preslenirler. o yüzden pek sevilmezler.
    gerçi 20 dakika kaynatırsanız onun da glisemi indeksi yükselir ve lezzetli olur.

    bir de şunu deneyin: yarım kilo burgu veya deniz kabuğu conchiglie makarnayı 8 dakika kaynatıp istediğiniz sosla yiyip bitirmeye çalışın.
    2 tabakta doymanız gerekirken 4 tabağa ulaştığınızı farkedeceksiniz. bu da bir türlü şekerinizin yükselmemesinden kaynaklanıyor.
    tebrikler, 8 saat acıkmayacaksınız.
    bu bilgiyi özellikle ramazan ertesine sakladım ki ekstra sevap points alasınız. hadi iyisiniz.

  • bugün sosyal medyada denk geldiğim paylaşım ile haberdar olduğum durum. erkek asgari ücretli, kadın ev hanımı, kirada oturuyorlar. bebek sahibi olmak için çok çabalamışlar ama olmamış, onlar da 11 bin lira borç bularak tüp bebek tedavisine başlamışlar, yazılana göre tutmuş ama şimdi de annenin haftalık 300 liralık bir iğne olması ve çok iyi beslenmesi lazımmış. aldıkları 11 bin lirayı ödemek ve tedaviyi devam ettirebilmek için yardım istiyorlarmış. erkek şu an evin temel ihtiyaçlarını bile karşılamak da zorlanıyormuş. yardımlar illa para şeklinde olmak zorunda değilmiş, isteyen ilaçları ve gıdaları kendisi alabilirmiş falan, filan.

    gerçekten aklım almıyor, mantığını kavrayamıyorum. bu nasıl bir şeydir? tamam evlat sahibi olmak istersin, bu bir güdüdür. ama arkadaş dünyaya getireceğiniz çocuğa bu kötülüğü niye yapıyorsunuz? bu ülkede hayat zaten zorken, siz kendiniz zor geçinirken, borç ile harç ile kendi yaşadığınız zor hayatı bir cana daha yaşatmaya nasıl vicdanınız el veriyor? ne desek boş, hem de bomboş.

    edit: bir altta bana aklınca laf sokan dangalak emin ol o aile yapabilse 10 çocuk yapar, aile urfa'da yaşıyormuş. doğacak çocuğa belli bir yaşam standardı sunamayacak, sağlıklı besleyemecek, kaliteli bir eğitim aldıramayacak kişiler çocuk sahibi olmasın arkadaş. bunu söylediğim için bok kokan ağızları ile sürekli sağa sola hakaret yağdıran, illa gel bana küfret diye çaba gösteren beyinsizlerin farklı düşünüyor olması fikrimi değiştirmez.

    edit2: devleti istediğin kadar suçla kardeşim, eleştir, de ki tüp bebek masraflarını devlet karşılasın ama şu anki durum bu, borç harç ile, kendileri geçinemiyorken, yardım toplayaral o hayata şu an bir bebeği dahil edecek olanlar ülke gerçeklerinin farkında olarak hareket etmeli.

  • yurt ici ucus ise bu yolcular en saf duygularin insani da olabilir. eger oyleyse, bu durumdan yillarca millete ucak yuzu gostermemis olan thy'nin utanmasi gerekir. avrupa'da amerika'da insanlar inanilmaz kampanyalarla, komik fiyatlara o ucak senin bu ucak benim seyahat ederken bizim milletimizce daha 5-10 yil oncesine kadar ucaga binmek bi zenginlik gostergesiydi.

    * ilk kez ucaga binen, ucak ne zaman iner ne zaman kalkar bilmeyen amca inis esnasinda eger sizin kolunuza sarilip "indik mi evladim" diyorsa onun sirtini sivazlarken akliniza thy'nin gelmesi gerekir.
    * veya bi tarafi kalkik bi host/hostes "hanimefendi bir portakal suyu daha rica edebilir miyim?" diyene "tabi efendim" deyip, "kizim bi portakal suyu daha verecen mi hele?" diyene "amca portakal suyu yok" diye cevap verebiliyorsa o hosta/hostese ayari vermek de sizin insanlik vazifeniz haline gelebilir.
    * ya da yaninizdaki teyze ucaktan korkuyor olabilir. ucak kalkisa gecerken veya inerken tedirgin de olabilir. sizinle konusmak da isteyebilir. her halukarda 3-5 soruluk muhabbeti ondan esirgeyip, "olum kari geldi bana diyo ki evladim ben cok tirsiyorum gozumu kapayacam ucak inince soyle sen gozumu acayim diyo ben de 10 dakka gec soyledm ucagin kalktigini ahuhuhauhauaha" diyorsaniz bu ulkenin insaninin hakkini veremiyorsunuz demektir.

    ha ben bu ulkenin insaninin tamaminin asigi degilim. her turlu kazigi atanlar mi dersin, anana bacina tacize yeltenenler mi dersin, yok mu? var elbet. arkani doner donmez seni mihlamak icin firsat kollayan serefsizler de az degil bu ulkede. benim asik oldugum insan, su sikilmis dunyada bozulmadan kalmis, kalbi temiz guzel insandir arkadas. ucaga mi binmis, basimin tacidir o. kafami da sikse beynimi de sikse oyledir.

    not: yukaridaki 3 olay da gercek olaylardir.

  • attığımız gol ofsayt , rakibin penaltısı verilmemiş. ikinci yarı beşiktaş tek başına top oynuyor. bu halimizle puan almak kul hakkına girerdi zaten. tebrikler beşiktaş . defol git aziz yıldırım