hesabın var mı? giriş yap

  • aşırı yalakaların savunacağı olay. kılıçdaroğlu mu okutuyor teröristbaşının mektubunu mitingde?

  • futbolcuların maçtan önceki faciadan tam anlamıyla haberi olmamıştır. onlar 1-2 kişinin öldüğünü zannederek sahaya çıkmış ve oynamıştır. hakem, boniek'in ceza alanı dışında düşürülmesine penaltı vermiş, liverpoollu futbolcular, maç öncesi olaylar nedeniyle mahçup oldukları için itiraz bile etmemişlerdir. platini'nin vuruşu juventus'a avrupa şampiyonluğunu getirmiştir. tansu polatkan konusuna da açıklık getirmek gerekirse... polatkan da diğer tüm meslektaşları gibi resmi yetkililer tarafından olaydan haberdar edilmemiştir. belçika televizyonu da ceset görüntülerini ekrana taşımamıştır. bu yüzden de yaklaşık 1 saat boyunca kargaşa içindeki tribünlerin ekrana verilmesi sonucunda tansu polatkan da top çevirmek zorunda kalmıştır. kısacası birçok eleştirilecek noktasını bulabileceğimiz polatkan bu konuda masumdur.

  • yıllardır çizgisini bozmadığı, tutarlı olduğu tek bir konu var: kadınlara karşı işlenmiş suçlardan keyif alıyor.

    geçmişinden gelen müthiş bir kompleks olduğuna eminim.

  • 1. yerleşim planı çıkarın. ölçüyü duvardan duvara değil süpürgeliklerden hizalayarak alın.
    2. mobilyanın oturma alanı odanın yüzde kırkını geçmesin. fazla mal zengin göstermez; adamı boğar.
    3. alacağınız mobilyanın merdivenlerden ve evdeki köşelerden dönüp dönmeyeceğini hesaplayın. (bir kitaplığı odaya sokamadığım için geri göndermiştim. oysa yeri hazırdı.)
    4. yemek takımı, ev süsleri, dekoratif objeler o kadar çok yer kaplar ki; "keşke büyük vitrin/konsol alsaydık." dersiniz. bu tip işlevsiz/az işlevli eşyada ekonomik davranın. iki ayrı yemek takımına ne gerek var ? kaç kere 12 kişilik konuk ağırlayacaksınız ? hem gündelik hem konuk takımı olabilir aynı set... böylece evinizde ağır ve statik mobilya gereksiniminiz azalır.
    5. aslında söyleyeceğim çok şey var; ama kendi zevkimi genel kural gibi sunmaktan korkuyorum. yine de şunu son not olarak yazayım. salon takımında hem konuk ağırlayacaksınız; hem kendiniz oturup kitap okuyacaksınız; ya da battaniyeyi alıp yatak niyetine kullanacaksınız yeri geldiğinde. rahat olmasına dikkat edin. en önemlisi bu. bir de güneş alan bir evse kırmızı, bordo gibi hızlı renk atan bir kumaşı olmasın.

    edit: aşağıda işler karışmış. "en pahalısını al." diyenlerle "spottan ikinci el al" diyenler alt alta. bunlar biraz tercih; ben somut (fiziksel) gerçeklikleri göstermekten yanayım.

  • yılların yiyicisi olarak, aranan optimum koşulları mükemmellikle sağlayan meyvenin mandalina olduğunu saptadım. bakınız en lezzetli en iyi vb. demiyorum. optimum meyvedir diyorum. bu noktaya özellikle dikkatinizi çekerim.

    kullanıcı dostudur. hızlıca yenir. kabuklu mu kabuksuz mu açmazı yoktur. soyarsın üstelik kolay da soyarsın. bıçak mıçak istemez. yıkanıp yıkanmaması hijyen takıntı bağlantısına göre opsiyoneldir. şu dönemde yıkanması uygun ama yıkamasan da pekala olur. boldur. fiyatı aşırı pahalı olmaz. her sosyoekonomik grubun ulaşabileceği meyvedir. çekirdeği kolay çıkar. kalorisi uygundıur. 5-6 tane yersin 200-300 kalori alırsın azami. vitaminlidir. liflidir. kabuklarını hasmınızın gözüne sıkarak acil durumda biber gazı gibi kullanıp düşmanlarınızı etkisiz hale getirebilirsiniz. weaponize özelliği vardır. çocuklar sever. kolay kolay ziyan olmaz. sempatiktir. baş parmağa takılıp rahatlıkla nasrettin hoca yapılabilir. içinden minik yavru mandalina çıkabilir. doğası gereği paylaşıma açıktır, kankalığı pekiştirir. spesifik olarak alerjen değildir (yani turunçgil alerjisi diye bi şey duydum ama mandalina alerjisi duymadım. burada eleştiriye açığım)

    saymakla bitmez.

    evet gerçekliktir. mandalina user friendly'dir. optimum meyvedir. fiyat performans ürünüdür.

    edit: kamu stoku! yiyin için israf etmeyin! (#116680736)

    edit 2: sobada kabuklarıyla oda parfümü yapma konusunda değerli suserlardan gelen mesajlar var. onu da ekleyeyim. cehaletime verin. böyle de bir işlevselliği daha varmış. meyve değil mucize misin mandalina?

    edit 3: ohmho hatırlattı da eklemeden geçmeyeyim! mandalinanın hası lösev'den alınır değerli dostlar. 3 kilosu var 6 kilosu var 9 kilosu var! turuncu turuncu oh mis mis!

    https://www.lsvdukkan.com/…mandalina-kucuk-boy-3-kg

    edit 4: çikolatası da var bunun. hemi de ne çikolata adeta bir çukulata! ismini vermek istemeyen gerçek bir mandalinaperver dostumuzdan gelsin!

    https://www.lsvdukkan.com/…spesiyal-cikolata-310-gr

  • daha ice tea filan yokken ortalikta (en azindan turkiye'de), kendi yaptigi limonatayi bir kaba, demlikte kalan cayi da sulandirip ayri bir kaba koyar, ikisini buzdolabina kaldirir, karistirip icerdi. o zamanlar dalga gececegimize, ileriyi gorup patent vs aldirsaydik simdi buralar bizimdi!

  • cahil suruler yetisiyor, kadini mal gibi goren, kendisini reddedecek bir iradesi olamayacagini dusunen bir suru barbar yetistiriyor egitim sistemi, toplum. tavuk gibi dogruyorlar sokaklarinda gucsuzleri . böcek kadar deger vermiyorlar kadinlara. guclunun gotunu yalayan gucsuzu bogazlayan, yasatmamaya and icmis bir karanlikla karsi karsiya turkiye.

    (bkz: boyun eğme)

  • bir fahrettin koca açıklaması. karakter sınırlaması nedeniyle kısaltılan açıklamanın tam hali; "29 temmuz'dan bu yana ağır hasta sayımız 8 kat arttı, vefat eden sayısı 8 kart arttı; evde semptomu olmayanın sayısı mı sizin için önemli?". hayır dalga geçmeyi artık alenen yapmaya başladılar. en son da damat efendi, ben dolara bakmıyorum diyordu.

    kaynak

    edit: bazı yazarların hassasiyeti üzerine argo kelimeleri kaldırdım.

  • biri de benim.

    yıllar önce otobüste şöyle bir diyaloğa denk gelmiştim; otobüse binen biri akbilinin bittiğini söyledi ve ücreti karşılığında birinden onun yerine de basmasını rica etti. sonrasında önlerde oturan bir hanımefendi kalkarak akbili bastı ve şöyle dedi: "para istemiyorum. lütfen siz de aynı durumda kalan başka biri için akbilinizi basın ve para istemeyerek aynısını ondan rica edin"

    karmayla ilk tanışmam da böyle oldu, üsküdar-bostancı otobüsünde.