ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karne hediyesi et yalanına soruşturma
-
nasıl yalan çıktı? anlamadım.
çocuğu tutup zorla "annem karne hediyesi olarak et aldı diyeceksin" falan mı dediler?
farz edelim ki bu haber yalan.
türkiye'de çocuklarına karne hediyesi alamayan, yeterince et yiyemeyen ailelerin olduğu da yalan mı?
edit: evet, gerçekten muhabir çocuğa " ayazcığım bize şey der misin? annem karne hediyesi et aldı" diyerek kendi istediğini dedirtmiş.
o değil de muhabir çocuğun adını nereden biliyor? garip garip işler.
https://twitter.com/…?t=jb0vfniemi73mpir927wjg&s=19
yine de ikinci söylediğimin arkasındayım.
bu ülkede evine ayda yılda bir et giren, çocuğuna karne hediyesi alamayan aileler var. hiç zafer kazanmış gibi davranmayın aktroller.
usain bolt'un 4 yılda 9.58 saniye çalışması
-
bolt'un ''yanılıyorsunuz bayım 29 yıl artı 9.58 saniye'' diye cevapladığı rivayet olunur.
otonom sinir sistemi ve tersyüz evren
-
otonom sinir sistemi istemsiz kaslarımızı, salgı bezlerimizi yöneten sinir sistemidir. yani iç organlarımızı. bunun dışında kalan sinir sistemi ise dış organlarımızla, yani "istemli" kaslarımızla, ve bilişsel işlevlerimizle ilgilidir. yani benliğimiz dış organlarımızı yönetir, iç organlar ise benliğin müdahale alanının dışındadır. yani aslında benlik dediğimiz yapı, vücudun sadece "istemli" bölümünün benliğidir. yani iskelet kaslarımızın, yani davranışlarımızın kontrol merkezidir. iç organlarımızın işleyişi ise tıpkı dış dünyadan bize ulaşan yabancı etkiler gibi benliğimize yabancıdır. nasıl ki dışardan bize dokunan bir nesne (örneğin bir kedi) bizim irademiz dışında bize dokunmuşsa içeriden bize gelen bir uyaran da (örneğin sancıyan bir böbrek) bizim irademiz dışında gelmektedir. ancak bilnçle kediyi tutabilir, kovabiliriz ama böbreklerimizde hasıl olacak bir duruma, parmağı oynatmak gibi doğrudan yöntemlerle müdahale edemeyiz. dışımızda dışa doğru bir yabancı dünya varken içimizde de içe doğru bir yabancı dünya vardır, ve benliğimiz dış dünyaya müdahale edebilen sinir sisteminin benliğidir.
iç dünyamıza ise otonom sinir sistemi tarafından müdahale edilmektedir. ancak bu sinir sistemini hep bir sinir ağından ibaret maddi bir yapı olarak tahayyül ederiz. peki, dış dünyaya müdahale eden sinir sistemi bölümünün bir benliği var da iç dünyaya müdahale eden sinir sisteminin neden bir benliği olmasın?
benlik, sinir ağlarının işleyişinin merkezi yapısının adıdır. görünüş itibariyle merkezi bir yapıya (beyincik) sahip olduğuna göre otonom sinir sisteminin de iç işleyişinde merkezi bir düzen sahibi olduğunu söylemek abes kaçmayacaktır. şu durumda otonom sinir sistemimizin bir benliği vardır. biz nasıl ondan bihabersek o da bizden bihaber, kendi işleriyle meşguldür. biz nasıl müdahalelerimizle kendi dünyamızdaki durumları düzenliyorsak, o da kendi müdahaleleriyle kendi dünyasındaki durumları düzenlemektedir. peki nasıl bir şeydir "otonom kişi"nin dünyası?
bizim dünyamız, bedensel varoluşumuzun kısıtlı algısı uyarınca, ten sınırımızın dışından itibaren tutabildiğimiz yakın çevremizden başlayarak müdahalemizin giderek zorlaştığı uzaklıklara, "sonsuz" uzaktaki yıldızlara doğru ilerliyor. ten sınırının içindeyse ne olup bittiğini algılayamadığımız, sadece olmadık zamanlarda çıkardığı sorunlarla kendini belli eden bir iç organ dünyası var. otonom kişimizin dünyası ise bunun tam olarak ters yüz edilmiş hali olsa gerek. onun için de bir "ten sınırı" söz konusu. ten sınırının dışında, bizim iç dünyamız, onunsa dış dünyası olan "organ evreni" var. yakın alanında kolaylıkla müdahale edebildiği büyük organların ana işlevleri var. biz nasıl gün boyu işimizle meşgulsek, konuşup gülüşüyorsak, o da gün boyu kalbi çarptırıyor, mideyi kasıltıyor, bağırsakları büzüp gevşetiyor. organ dünyası, onun dışarısına doğru, daha zor müdahale edebildiği daha ayrıntı kas gruplarına, daha yerel dokulara doğru "uzaklaşıyor". bizim yıldızları gördüğümüz yerlerde o hücreleri görüyor olsa gerek. onun müdahale edemediği iç dünyası ise bizim dış dünyamız ve psikolojik durumumuz. ten sınırının içinde, ummadığı zamanlarda ona sorunlar çıkaran bir şeyler var. örneğin biz kafamızı duvara çarpıyoruz, o ne olduğunu bilemiyor, sadece oraya kendi bildiğince müdahale etmeye çalışıyor. biz nasıl ki durup dururken başımız ağrıdığında nedenini bilemeyiz ama kendimizce müdahale ederek başımızı oğuştururuz, işte o da biz kafayı çarptığımızda ne olduğunu bilemiyor ama hormonlar salgılayarak kendince "oğuşturuyor". içimiz sıkıldığında bir gariplik hissediyor ve kalbi güçlü çarptırıyor, çarpıntı yapıyor.
biz sosyal içgüdülerimiz nedeniyle başka insanlara ihtiyaç duyuyor ve onları algıladığımız zaman kendimizi yalnız hissetmiyoruz. otonom kişi arkadaşları olmayan bir benlik, ama sosyal de değil, o yüzden yalnızlık hissettiğini pek sanmıyorum. hissediyorsa da arada bir biz uyuduğumuzda şööyle bir kalbi yavaşlatıp, bağırsakları mideyi dinginleştirip, uzakta gözkırpan hücreleri seyrederek kendi varoluşu üzerine düşünüyor, bi ufak endorfin salgılayıp efkarlanıyordur belki...
fatih terim yüz kası geliştirme programı
-
zor ama uygulandiginda iyi sonuclar veren programdir. zor olmasi sizi durdurmamali. nitekim no pain no gain sometimes.
pazartesi
1. egzersiz 4x12
2. egzersiz 4x12
3. egzersiz bu biraz zor oldugu icin 3x5
sali
dinlenme
carsamba
1. egzersiz 4x12
2. egzersiz 4x12
3. egzersiz 3x10
persembe-cuma
dinlenme
cumartesi-pazar
1. egzersiz 4x12
2. egzersiz 4x12
3. egzersiz (dil kaslari icin) 4x12
not: egzersizler tamamlandiktan sonra dus almayi unutmamaliyiz.
tanrının büyük patlama olması
-
tanrı hep bilginin sınırı oldu. dün gök gürültüsünün nedeni bugün büyük patlama...
bakanların da özel uçağı olacak olmak zorunda
-
(bkz: zaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa)
yemin ediyorum adamlar bizimle alenen taşak geçiyor. bunun başka bir açıklaması olamaz.
en son alınan iltifat
-
aaa ne tatlı bir bebeksin sen öyle ( 30 küsur yıl önce )
üniversiteye yeni başlayacaklara tavsiyeler
-
cumhuriyet'in kuruluş tarihini, atatürk'ün doğum ve ölüm tarihini, tbmm'nin açılış tarihini mutlaka bilin. bir gün yolda tv spikeri sorar, sonra bilemediniz mi 'üniversiteli öğrencilerin vahim durumu' diye haber olursunuz. çok fena.
0 552 477 42 63
-
az önce bu telefondan bir polis memuru aradı. terörle mücade birimindenmiş. telefonumu nerden aldığımı sordu. faturasının olup olmadığını sordu. son bir kaç gün içinde internetten herhangi bir işlem yapıp yapmadığımı sordu. kimlik bilgilerimi aldı. adıma bir sürü işlem yapılmış. iban numarasını aldım. hemen 20bin tl göndericem. halledecek. allah razı olsun. ucuz yırttım
edit : çok tuhaf mesajlar aldım. arkadaşlar elbette ki ironi yapıyorum. ama adam çok ama çok ikna edici detaylarla konuşuyor. en başında ismimi biliyordu mesela. o yüzden dikkat edin. kişisel bilgilerinize her yerden ulaşılabiliyor bugünlerde.
bu tür aramaları en kolay sonlandırma yöntemi arayan kişinin ismini, aradığı şubeyi sormanız. ben sordum. isminin c*** yıldırım olduğunu, sicil numarasının 269772 olduğunu söyledi. antalya il emniyet müdürlüğü, terörle mücadele'den aradığını söyledi. ben de onu aynı şubeden arayıp ulaşacağımı söyleyince telefonu yüzüme kapattı. polise bildirdim. az önce de polis (gerçek olanı) beni aradı. olayı anlattım.
eşinizi dostunuzu uyarın. olmadı organize işler sazan sarmalı'nı izletin
dünyanın en mükemmel üçlemeleri
-
bilgisayar-internet-yalnızlık