hesabın var mı? giriş yap

  • geçenlerde düşündüm de insanlık kendine elon musk gibi haftada 80 saat çalışmayı öğütleyen biri yerine ata demirer'i örnek alsaydı keşke. kapitalizme alternatif bir sistem öneriyorum; demirerizm. ata demirer yunan halk şarkısı söylüyor. türk sanat müziği söylüyor. piyano çalışıyor. ud çalıyor. stand-up yapıyor. belki bunların hiç birinde dünyada bir numara değil fakat tüm bu yeteneklerin birleşiminde ortaya çıkan şey dünyada bir numara; kendi deyimiyle de tek kişilik dev kadro. insanlık olarak bu gibi dev kadroları kendimize örnek almalıyız. kapitalizme kalsa bir kişi yunan halk müziğini en iyi şekilde icra etmeli. başka bir kişi türk sanat müziğini en iyi şekilde icra etmeli. belki daha verimlidir ama hayatı ıskalar. kapitalizm tüm verimine rağmen, gözün içindeki o gülümsemeyi ölçemez. hayır, demirerizm tam tersini söyler. her şeyden gönlünüzden geçtiği kadar alın ve paylaşın. kimseye de hesap vermeyin. teşekkürler ata demirer.

  • "özel isimlere ve kuruyemiş'e gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır." kuralını akıllara getiren söz öbeği.
    .
    .
    .

    teşekkür editi: ilk debeye girişim yeni yılın ilk gününe denk geldiği için mutluyum (bu kadar terörün olduğu bir memlekette ne kadar olabilecekse?!) herkese teşekkür ederim.

    unutmamak gerek editi: (bkz: 22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi)

    iyi dilek editi: yeni yıl başta ülkemizde olmak üzere, tüm dünyada bişeylerin değiştiği bir yıl olur umarım. herkese huzur, sağlık, sevgi* ve para dolu bir yıl diliyorum.

    edit 2018: evlendi.

  • 50 metreye pas atamıyormuş kendisi. adam kaleye 30-35 metre mesafede topla oynuyor. topla orta sahada buluşsa en uzak adam kendisinden 20 metre uzakta oluyor. ne yapsın topu stadın dışına mı göndersin? tabi türkiyede sabri reyizin ortalarını, defanstan forvete şişirme topları izleyen adamlar herkesten aynısını bekliyor.

  • tam da bu yüzden cumhuriyet çok güzeldir, çünkü duvarlarda altın rengi, iğrenç, eğreti, arabesk, çirkin arapça tuğralar, sakil ve kıro altın varaklı koltuklar, etrafa yayılan korkunç, zeka seviyesi düşürücü bayık bir tasavvuf müziği çakmasıyla, haremlik selamlık akpli cahil kodaman düğünü gibi zavallıca değil, valsle, zarafetle, güzel yemek ve güzel içkiyle kutlanması gerekir. cumhuriyet medeniyettir, ince zevktir, her zaman da öyle kalacaktır.

    edit: entriyi kesip biçip mağduriyet çıkaran, sen evinde istediğin gibi kutla, kimse sokaktaki adama içki iç, illa vals yap demiyor (zaten sen de bunu biliyorsun ama mağduriyet fırsatı, ah o mağduriyetler) ama devlet erkanı bu günü olabilecek en şık şekilde kutlamak zorunda. bugün yine beni güldürerek sevaba girdiniz, aptal sizin sülalenizdir ve evet medeniyet içki içene, istediği gibi giyinene, dans edene kudurmuş gibi bakan terliksi hayvanlar olmadan bunları yapabilmektir.

    debe editi: (bkz: umut örüyoruz insiyatifi)

    ayrıca: (bkz: sultan abdülaziz'in valsa davet bestesi)*

  • üniversitenin ilk yılı olması heyecanıyla bir sene filan kadar evin bkunu çıkarttıktan ve geçen zamanla bıkıp sakinleştikten sonra, üst katta oturan 80+ yaşındaki teyzenin bir gün kapımı çalıp,

    "evladım senin eskiden arkadaşların gelirdi müzik filan dinlerdiniz, çok eğlenirdiniz, niye hiç öyle olmuyo artık?" diye sorması.

    ekleme: dün bu teyzenin vefat haberini aldım. bu da ondan öyle bir anı kalsın burada. huzur içinde yatsın.

  • mustafa kemal 1918 haziran ayında tedavi amaçlı önce viyana’ya, oradan da karlspad (karlovy vary) şehrine gitmiştir. bu şehir şifalı sularıyla meşhurdur. burada tedavi sürecinde ki notları, afet inan tarafından kitap haline getirilmiştir.

  • -hangi okul?
    --hacettepe...
    -maaşallah! tıp yani!
    --yok alman dili ve edebiyatı.
    -ankara üniversitesi mi?
    -- yuoo! hacettepe...
    - e tıp o zaman!?
    --hayır teyzecim almanca bizim...
    -ama hacettepe demedin mi?
    -- evet teyze doktorum ben
    -maaşallah! tü tü tü...

  • aslinda aciklamasi cok basit fakat herkes ithalat uzmani degil memlekette o yuzden kisaca anlatayim;

    araba fiyatlari uzerindeki vergi oranlari aleni sekilde ortadadir. (kdv, otv, otv'li fiyatin kdv orani derken normal liste fiyati + vergiler seklinde size aciklama yapilir.) bu yuzden bilirsiniz arabanin neden avrupaya gore pahali oldugunu.

    genel itibariyle tekstil urunlerinde sizin bilmediginiz ama urunler gumruk noktalarina daha ulasmadan evraklar uzerinden vergi oranlari cikar. ekseriyetle made in china tekstil urunlerine minimum %40 vergi odenir. anti damping (yerel ureticiyi korumak icin ek vergi) belirli urun tipleri ya da tekstil karisimlarina getirilen ek vergi ve verginin vergisi derken ortalama %80 - %90 oraninda ek maliyetle ancak cekebilirsiniz urunu gumrukten.

    kim ceker urunu? distributor ceker. bir de bu adamlarin operasyon maliyetleri, kira, personel, yatirim maliyeti vs vs derken; minimum kar marjiyla bile satmak isteseler bile ister istemez usa ya da eu bolge fiyatlari ile ayni arabalarda oldugu gibi fiyat farki olusur.

    peki neden usa' de ucuz? orada gumruk vergisi yok mu? evet var! ama markanin sahibi ve ureticisi olan firma zaten usa merkezli. peki uretim maliyeti hakkinda bilgimiz var mi? tabii ki yok. sadece tahmin etmeye calisabiliriz. sunu rahatlikla soyleyebilirim ki o bahsettiginiz 20-30 usd dolari fiyatla bile sattiginda markanin sahibi yine para kazanir hem de tum masraflarini da karsilayarak. en kotu ihtimal stok maliyetine girmemek icin bile basabas noktasinda satar yine satar. neden? el-cevap : nakit akisi saglamak. (asortisi kirik, sadece buyuk ya da kucuk bedenlerin kaldigi/satilmadigi, sezonu gecmis urunu neden bekletsin ki rafta)

    birlesik arap emirlikleri ve daha 2018 ocak ayinda hayatlarin ilk kez sadece %5 kdv yi ilk kez gormus suudi arabistan gibi sifir vergi ulkeleri kiyaslarsaniz uzulursunuz. zira bu ulke distributorleri asiri yuksek adetli alim yaparlar. cunku sadece kendileri satabilirler markali urunleri. devlet destekli olduklarindan da zararina bile satabilirler istedikleri her urunu. bu ayri bir arastirma ve tartisma konusu.

    iyi ki kisaca anlatayim dedim mq. neyse. her seyi bilmek zorunda degiliz ama ben de merak ettigim icin arastirip okumustum gumruk mevzuatlarini.

    ez cumle marka marka marka. eger global bir markaniz yoksa ve hem uretip hem pazarlamasini yapmazsaniz vatandasiniz kendine bir mont alirken bir tanede devletine almis olur.

    not : ithalatci degilim.

  • senaryosunu yazmak 10 yıl sürmüş. zaten izlerken "lan bunu yazan insan mı" düşünceleri geçiyodu kafamdan. gerçekten 10 yılda yazılacak bir senaryo. aşmış.