hesabın var mı? giriş yap

  • anadan doğma soymak ne zamandan beri standart uygulama olmuş amk. ne beni ne de tanidigim hiç bir arkadaşım anadan doğma soyulmadı. cük görmeye meraklı bir gizli ibneye yetki vermişler belli ki.

  • ülkemizin yetiştirdiği en büyük değerlerden biri olan hocamızın eski ders videolarını tekrar izledim bugün. kimya dalında nobel aldığı dönemi dikkatle incelerken bir husus oldukça dikkatimi çekti. en az kimya dalında olduğu kadar çocuk yetiştirme üzerinde de başarılı olduğunu ve birçok makale yazdığını fark ettim. bu makaleler sayesinde dünya pedagoji topluluğu (wps) tarafından modern yüzyılın en iyi 10 pedagogu arasında gösteriliyor.

    çocuk yetiştirirken alışılmışın dışında yöntemler uyguladığını hemen fark ediyorsunuz makalelerde. biricik oğlu erdal ile arasındaki diyaloglar kara mizahtan hallice olsa da oğlunun koluna altın bilezik takma konusunda bir hayli etkili olmuştur. verdiği kimya derslerinde oğluna söylediği "seni yapandan daha iyi yapmışsın it oğlu" gibi teşvik edici sözler oğlunun öğrenme süresini bir hayli kısaltmış ve derslere daha da motive etmiştir.

    hocamızın üzerinde durduğu en önemli konulardan birkaçı da zürriyet ve hayvan sevgisidir. bir nebze agresif olan mr.kömürcü, oğlu erdal'ın zürriyetini çocukken almış ve ona "zürriyetsiz" demekte beis görmemiştir. hayvan sevgisi üst düzey olan hocamızın en sevdiği hayvan olan köpekten esinlenerek oğluna "it, it oğlu, sen itsin oğlum adam değilsin" gibi cümleler sarf ettiğini de görüyoruz. sevdiği hayvanlar arasında yer alan horozlar ve tavuklarla girdiği diyaloglar da zoologların gözlerini yaşartacak cinstendir. "baban da vakitsiz öterdi" diyerek bir horozu tatlı dille uyardığı anlar objektiflerden kaçmamıştır.

    ülkemizin yetiştirdiği sayılı bilim adamlarından olan hocamız maalesef oğlu erdal tarafından vahşice katledildi. hocamızın son sözleri "ben seni seviyorum lan it" olmuştur. sen gidince kimya ve pedagoji öksüz kaldı. unutulmayacaksın hocam.

  • biz muhabbet kuşumuzu almak için uzunca bir süre bekledik. zira, yumurtadan yeni cıkmış olsun istedik. aldığımızda tüyleri bile yeni yeni çıkıyordu. alıp eve getirdik ve resmen bir evlat gibi baktık. uçmayı bilmiyordu, yemleri kıramıyordu velhasıl baya uğraştık.

    uçmayı öğrendi, sabahları kahvaltı soframızı işgal etti hatta. yemek yerken görünce hemen atlayıp dudaklarımızı ısırırdı ağzınızdaki yemeği yemek için. velhasıl çook cana yakındı. pencereye sineklik taktırmıştık kafeste durmak istemiyordu çünkü.

    babannem bir gün çok daralmış, ona defalarca tembih ettiğimiz halde sinekliği açmış, güzelim hayvan çekip gitmişti. nasıl ağladığımızı unutamıyorum. babam akşam eve geldiğince çok üzüldü. babanneme kızdı haliyle. zira bu evde babamın şefkatini o kuştan başka kimse görememişti. hatta sinirden sinekliği söküp kırdı. (abartı gelebilir ama o acı çok başka inanın)

    her boktan işte olduğu gibi anneme söyleme işi de bana devredildi. '' sen bağrımı yaktın kızım benim. onun senden tek farkı, onu doğurmamış olmamdı.'' üzüldü baya ağladı. gece hiç uyuyamadık. erkek kardeşimi kendiyle konuşurken yakaladım. ''uyu uyu, belki rüyana gelir. hemen uyu'' yavrum benim nasılda üzülmüş.

    1 aylık muhabbet kuşu ne adam gibi uçabilir, diğer kuşlardan kaçabilir ne de kediye yem olmaktan kurtulabilirdi. gece hiç uyuyamadım, bir ara dalacak gibi oldum 10 - 15 dakika. rüya gördüm hemencecik. kuşumuz geri dönüyormuş-da ben kafese koyuyormuşum-da yoh yea...

    sabah pencereleri açıp evi havalandıracak gibi oldum.

    kafamın üstünde kanat çırpıyordu. çığlıklar atıp evi ayağa kaldırdım. hepsi başıma üşüştü.

    inanın bana gidişinden çok, gelişine ağladım. inanılmaz duygulandım. hiç bilmediği halde gece dışarda kalmış, sağ salim dönebilmiş. üstelik daha önce balkona hiç çıkarmadığımız için çevreyi de tanımıyordu. evin dışını bilmeden, daha evde konacak yer bulamayıp yere çakılan miniğimiz geri gelmişti. inanılacak şey değildi.

    kafamın tepesinde ötüyor hınzır şimdi :)

    not: yeniden bir sineklik alınıp takıldı.

    ekleme: sonrası için #58067255

  • ancak gerizekalıların kurşunlanma olayına bağlayabileceği tshirttür. en fazla hande yener'in balondun söndün gibi bir şarkısı vardı ona bağlayabilirsiniz bak ama kurşunlanma olayına bağlamak için tekrar söylüyorum ağır gerizekalı olmanız yada sürekli kendinize mağduriyet aramanız gerekmekte.
    tahrike ve ağlamaya yer arayan taraftar yine iş başında anlaşılan, yine bir gün kendilerine mağduriyet çıkarıyor.

    ciddi olmak gerekirse tshirt fenerbahçe'nin 5 yıldızlı tshirtüne gönderme yapıyor, verilmek istenen mesaj sizin 5 yıldızınız balondan ibaret ve galatasaray tek tek söndürüyor. ama siz ağlamaya devam edin tabiki yinede anlayacağınızı sanmıyorum.

    edit: bak hala iğneyi kurşun olarak gören öküzler var.

  • aci cekerler. etraflarindaki kotulukleri, kotu kalpli insanlari, acimasiz insanlari gordukce bitmez tukenmez bir sekilde aci cekerler. etrafindaki haksizliklardan etkilenmeyen, baskasinin acisini goremeyen insanin ruhu guzel olmaz cunku.

  • olay gerçek
    iranlı: türkiye ne güzel azadlık, rakı içiyor musun?
    türk: hayır!
    iranlı: vay salak.neden içmiyon.serbest değil mi?