hesabın var mı? giriş yap

  • dedemin arkadaşının gelen misafirlere yiyin utanmayın diyecekken yiyin utanmazlar demesi üzerine misafirlerin yediklerinin anlık biçimde boğazlarında düğümlenmesi ve ev sahibinin yüzünün yere geçmesi.

  • bakmayın bu atışa bok atan yukarılarda bir yerlerde 2 adet ergen lebron fanına. ancak gözü kör haterlar buna laf etmeye çalışır. dönem itibariyle ismini hak eden seri kazandıran bir atış bu. o dönem cleveland chicago'dan daha iyi oynamakta ve herkes cleveland'ın kağıt üzerinde chicago'yu ezip geçeceğinden emin. chicago henüz kendini bulmuş değil, kendini kanıtlama peşinde. seri boyunca cleveland'ın bu üstünlüğü de göze çarpmakta. açıkçası o seride chicago'yu tek başına tutan bir isim var michael jordan.

    seri boyunca michael jordan 39.8 sayı ortalamasıyla oynamıştır ki 50, 44 falan atıyordu. ona en yakın oynayan isim scottie pippen 15 sayı ortalamasıyla oynuyordu.

    bu şekilde son maça gelindi ve chicago için belki de ölüm kalım maçıydı. michael jordan son maça da ağırlığını koydu ve craig ehlo üzerinden o meşhur sayıyı attı. o son şutta şöyle bir ayrıntı vardır; ehlo, jordanla aynı anda zıplamıştır ama ehlo yere indiğinde jordan hala havadadır*. adam havada resmen asılı kalmış ve şutu atmış. işte bu jeneriklik seriyi kazandıran atış sonrası chicago michael jordan önderliğinde zirveye çıkabileceğini kanıtladı.

  • bazen de bunca yılı (2,5 yılı) bir anda silip atmaya yönelik olaylardır. hani bazen insan anlar ya, ya da şöyle anlatayım, sizden daha tecrübeliler bir ortam da der ya: "abicim güvenme kimseye, kimse babanın oğlu değil. " siz de kişisellikten, aklınızdan kötü bir şey geçmediğinden güvenirsiniz, umursamazsınız. olay sadece patronla ilişki değil, genel olarak para bazen gerçekten ikinci plandadır.

    ama malasef öyle değil...

    ........................

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    ........................

    olay bursa'da geçiyor. iş için gitmişiz yine. genelde ben tek giderim de o gün müdürle gitmişiz. bir lokantada öğle yemeğine oturduk. o da yemek öncesi mail atıyor ama ben felaket açım. kafe gibi bi yere oturduk, yemek kısmı diğer yanda. bana dedi "önce burada oturalım 20 dakikaya geçeriz yan tarafa". ama hayvani açım, cidden. sabah 5'te kalkmışım, kahvaltı da edemedim zaten. beynim durmuş toplantılardan. bi de bu adamın 20 dakikası en az 45 dakika demek, net biliyorum.

    +ben alayım buradan bişiler yemek öncesi. siz de ister misiniz? tost falan alayım size. çay?
    -yok ben almayım.
    +çay da mı içmezsiniz.
    -yok sen iç ya.(ters ters bakıyor ama da ben anlamıyorum)

    gittim tost falan aldım. tabii kredi kartımla aldım ben de. o da elimde gördü. ben farketmiyorum. gittim afiyetle yedim. diğer tarafa geçtik.

    malum diyalog.

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    benim şarteller attı resmen. "ne diyor bu adam?" diyorum. konuyu da uzatmak istemedim, yemedim bi şey. çıkarken kasaya gittik. ben de arkadayım. bu hesabı ödeyecek bakıyor bana.

    +şirket kartı sendeydi? hscb versene bi onu?
    -yok bende değili, hiç bende olmadı ki?
    +az önce elindeydi ya? (jeton sesi geldi benden, düştüresmen jeton)
    -yok o benim kartımdı, kendi kartım.
    +..........

    adam resmen kartı elimde gördüğünde sanmış kafama göre şirket kartınla alacağım (ki alsam ne olacak 2 tost ama yapmam biliyor) ben adama tost ısmarlayım diyorum kendi paramdan. bahsettiğimiz konu o kadar basit ama beni bitirdi. bunca zamandır ne o beni tanıyabilmiş demek ne de ben onu. patron heryerde aynı, küçük hesaplar yaparlar ister istemez. ne düşündü o an, nasıl böyle şeyler düşündü bilemedim. yok, "beklenti meselesi" demeyin. ben bi şey beklemiyorum zaten. aramızda espirili zamanlar geçse de asla ciddiyeti ve o patron-çalışan ilişkisini bozmadım. ama bazı değer yargıları vardır, ve kırılma noktaları vardır. bu da onlardan biriydi.

    koca koca adamların bu tarz küçük hesap yapması, sizin bile bu hesapları yapmıyor olmanız sinir bozucu oluyor hani şu minik sinekler gibi.

  • manyak mısınız olm siz?
    hasta mısınız?
    takacak şey bulamadınız, buna mı taktınız?

    meclis başkanınız 5 tane koruma aracına 2.5 milyon veriyor, onu da senin ve benim cebimden çıkan paradan veriyor, buna laf edeceğinize, anasının ak sütü gibi helal kazancından 17bin liralık bebek arabası alan adama mı çatıyorsunuz?
    ruh hastası mısınız lan siz?

    cebinizdeki parayı lüpletene ses çıkarmayı öğrenip siz de o 17bin liralık bebek arabasından alabilecek hale gelseniz daha iyi olmaz mı? illa başkasının ayağından çekip çukura batırmak zorunda mısınız?

    herhangi bir bebek ürünü mağazasına gidip, bebek arabası nedir, kaç paradan başlar onu bile kontrol etmemişsiniz. bir akşam herhangi bir avm'ye gidip insanlar bebekleri için ne kullanıyor bakmamışsınız.

    evet, 199 liraya da bebek arabası var, ama sen tırnaklarını yeme diye 199 liralık arabadan almak zorunda mı tarkan? sana ne ulan? sa-na-ne?

    eğer ki tarkan'ın 17bin liraya bebek arabası ile derdin var ise; erik kafası yazmışsın ama oraya başka bir şeyin kafasını yazman lazım.

    edit: beşik ile bebek arabasının farkını da bilmiyor eşek herif.

  • türkçe bilmiyor
    türkiye'ye başkan seçecek, türkçe bilmiyor

    bunlardan yüzbinlerce var

    sen yıllarca oku, düşün, ülkeyi eğitimli insanlara emanet etmek için canını dişine tak,
    türkçe bilmeyen yüzbinler gelsin, başkan seçsin.

    ey aysun kayacı, ne güzel bir düşünce insanı imişsin.

    edit. ahaha mesajlar geldi. inanmayın buna diyorlar. evet gözümüzün gördüğüne kulağımızın duyduğuna inanmayalım. zaten 'sıfırladım babacım' videosu da montaj idi. ahaha..

  • başlık: sineklerle nakliyata başladım anlatıyorum

    1. kağıttan gemi yaptım. sonra 25 tane sinek yakaladım. sinekleri ayağından iple kağıttan gemiye bağladım. ilk önce; 5 tanesi kaldıramadı gemiyi sonra 10 tanesi hafiften oynatmaya başladı sonra 15 tanesi baktım gemiyi kaldırıyor. ama geminin yolcusu yok diye yolcusu olduğunda kaldıramayacaklarını düşündüm ve 25 indi bağladım gemiye. şuan gemiyle odanın içinde deneme nakliyatları yapıyorum; cipsleri ve çikolataları rahatlıkla taşıyabiliyorlar. yakında bu sinek sayısını arttırıp uluslararası cips ve çikolata nakliyat işine giricem. tabi sinekleri biraz eğitmek lazım. dışarıya çıkardım nerede bok var oraya gittiler cipsler ziyan oldu biraz eğitimden sonra caps varrr *

  • yaklaşık bi 15 dakika sonra yine binicem 500t'ye... kurbanlık koyun gibiyim şu an, çok çaresizim ve acayip yalnız hissediyorum kendimi.

    sırf 500t'ye binmemek için 3 vesait değiştirdim dün (metrobüs dahil). değdi mi? değdi abi... olm iş çıkış saatinde durak rio karnavalı (kalabalık baabında) gibi oluyor diye yarım saat mesaiye kalan adamım. gören de vay be ne çalışkan adam işini bitirmeden hayatta çıkmaz, der. ne işi be kardeşim... of ben çıkayım bari geç kaldım. kendinize iyi bakın.