hesabın var mı? giriş yap

  • bilim dünyasının severus snape'i. gizliden gizliye yardımlar yapan ve bunu asla açığa vurmayan güzel insan. vur de vuralım, öl de ölelim howard baba. <3

    einstein garip bir adam vesselam. sınavda önce doğru yapıp sonra titizlik yapayım diye cevapları kontrol ederken cevabı silip yanlış şıkkı işaretleyen manyak öğrencilerin öncüsü adeta. bir gün yine kendi kuramını sorgularken kendi keşiflerinden şüphe duyuyor ve yanıldığına, keşfettiği şeyin aslında varolmadığına dair bir makale yazıp bir dergiye* yolluyor.(bu adam manyak demiş miydim)

    bundan sonrası için iki farklı hikaye var. einstein makalesinin neden physical review letters dergisinde yayınlanmadığını şöyle açıklıyor;

    iddiaya göre einstein amerika'da yeni olduğu için bu makalelerin yayınlanmadan önce kimliği gizli uzmanlarca denetlediğini bilmiyor. o yüzden evine "bak kardeş sen hata yapmışsın. senin problemin çözümünü içeren bi rapor hazırladım zarfın içine koydum onu oku emi aslanım" şeklinde isimsiz bir mektup gelince şaşkına dönüyor.

    hemen dergi editörüne atar yapıp "siz nası benden izinsiz makalemi dergide yayınlanmadan önce başkalarına okutursunuz" diye makaleyi geri çekip o dergide yayınlamıyor. kendisine gelen faili meçhul mektuptaki raporu da okumadan çöpe atıyor.

    tabi bu einstein'ın açıklaması. öte yandan bilim camiasının öne sürdüğü açıklama makaleyi denetleyen gizemli uzmanın einstein'ın makalesini hatalı bularak yayınlamayı reddettiği yönünde. bakın dostlar, buna bilimsel literatürde yürek yemek derler. o güne dek tek bir makalesi bile geri çevrilmemiş, 1919 yılında yaptığı ani ve muazzam çıkışla bilim camiasının tahtına oturmuş ve fizikte devasa devrimler yapmış bir adam einstein. böyle bir adamın makalesini geri çevirmek her babayiğidin harcı değildir. zannımca einstein da bunu gururuna yedirememiş olacak ki ömrü boyunca bir daha physical review letters'ta makale yayınlamıyor. ve en kötüsü ise kendisine anonim olarak gelen raporu okumadan yırtıp atıyor.

    gel zaman git zaman, einstein başka bi dergiye gönderiyor makalesini. fakat dergi tam yayınlanmadan önce asistanı leopold infeld koşa koşa gelip einstein'a "usta dur o makalede hata var hemen geri çek düzeltelim!!" diyor. einstein önce bi atar yapsa da makaleyi geri çekip kontrol ediyor ve hatalı olduğunu görüyor. sonra da makaleyi asistanın söylediklerine göre düzeltip öyle yayınlıyorlar.

    "ee ne var bunda" diyebilirsiniz. şu var; meğer ilk başta o faili meçhul mektubu gönderen kişi şu an başlığında olduğumuz howard reyizmiş. einstein atar yapıp howard'ın raporunu okumadan başka dergiye gönderince howard gizlice einstein'in asistanına ulaşıp makaledeki hataları açıklamış, sonra da "koş geç olmadan ustana anlat bunu ama benim adımı verirsen dalağını keserim kendim çözdüm diyecen" demiş.

    bu sayede einstein'in çok büyük bir hata yapmasına engel olmuş howard baba. einstein'ın asistanı leopold infeld bunu anlatmasa ve dergi doğrulamasa gerçeği hiç bilemeyecektik belki de. nur içinde yatasın howard reyiz.

    not: robertson'ın einstein'ı ne kadar büyük bir hatadan çevirdiğini hala anlamayanlar için ek bilgi; söz konusu makale meşhur kütleçekim dalgaları makalesi. ya ya.

  • (bkz: brandon lee)

    bir film (bkz: the crow) çekiminde gerçek silahla vurulup ölmüş...

    --- spoiler ---

    çekimlerin 52. gününde, lee’nin oynadığı karakterin vurularak öldürüldüğü sahnenin çekimleri vardı. aktör michael massee’nin ateşlediği silah kuru sıkı olması gerekirken gerçek mermi ile doldurulmuştu.
    --- spoiler ---

  • "le cola'yı fransız malı zannedip arkadaşlarla bim'i bastık, feyizli bir abi bizle sohbet etti. şimdi namaza gidiyoruz. nereden nereye."

  • maçta şüphesiz ki birçok hüzünlü an vardı ama en hüzünlüsü de; şampiyonlar liginde oynayabilmek için fener'i tercih eden stoch'un; fener 3-0 gerideyken dakika 87' de oyuna girmek için beklerken, çipil çipil gözlerini kırpıştırmasıydı.

  • sozlukte bu ipuclarinin buyuk cogunlugu ogrencilerden gelecegi icin pek de dikkate almamak lazim. ogrenciyken gunler 32 saatti.

  • can yücel'in şu şiirinden haberi bile olmayan insan beyanıdır

    "zenginlik; sabahları poğaça yiyebilmektir.
    zenginlik; merdivenleri yardımsız çıkabilmektir.
    pencereden bakıp, yoldan geçenleri görebilmektir.
    her akşam kendi kapını kapatabilmektir.
    saçının okşanmasıdır.
    kolundaki saatin geleceği göstermesidir.
    bir sonraki hafta için plan yapabilmektir.
    güzel günleri bekleyebilmektir.
    bazen bir tabak makarnadır.
    bazen iki tane domates ve bir taze ekmektir.
    kendine inanabilmektir.
    zenginlik varlığından mutluluk duyabildiğin herşeydir...
    fakirlikse...
    bir kez tanıyıp,
    sonra yokluğunu öğrenmektir."

  • günlük hayat
    öncelikle sofyanın her yerinde hala mevcut kominizmden kalan burdaki isimleriye panel evleri görebilirsiniz. yani devletin bir zamanlar insanlara aile mensubuna binaen verdiği evler, birey sayısı arttıkca değiştirilen ve dünyanın en korkunc yapıları diyebiliriz.
    hepsi aynı yapıda aynı benzerlikte aşağı yukarı. 18 katlısı da var 10 katlısı da bütün pencereler bütün balkonlar benzer yani ufak bi köy gibi binalar. ve gerçekten çooook çirkinler. bir de havayolu üzerinde o kadar çoklar ki sofya'ya gelen, geldiği gibi şok yaşasın diye düşünmüşler kanısına kapılmıştım ben ilk geldiğimde.
    hoş benim de ilk ülkeye girişim kara yoluyla olmuş ve bu binaları gördüğümde 'bunlar gerçek mi?' cümlesi agzımdan dökülmüştü.
    ancak şöyle ki bu evlerin içinde yaşayan herkes bulgar halkının çoğunluğu gibi fakir olacak diye bir şey yok mesela, bu binaların önünde duran araba modelleri ya da içindeki sistemlere, ışıklandırmalara bi kaç kez tanık olduk.
    genel olarak halk gelir azlığı sebebiyle mutsuz, suratsız ve yavaş ama öyle böyle bir yavaşlıkta değil.
    türkiyedeki kaos ortamından sonra buraya gelince insanlardaki slow motion hal akılları zorlayabiliyor. ben yine ilk adapte sancımı marketteki kasa sıralarında yaşamıştım. öncelikle anlamadıgım bi şekilde 'para üstü almaya tövbeli bi millet!' yani atıyorum 50 leva 78 stotin ödeme yapılacaksa önce tek tek tek o 78 stotin (tr'deki kuruş) veriliyor sonra 50 tamamlanıyor sen bitti sanıyorsun ama biter mi? daha alınan şeyler teker teker torbalara giricek.min. bekleme süresi 5 dk. ben ilk etapta afakanlar içinde boğusurken sevgilim 'bak bakk sen milkanın bu çeşidini gördün mü bak bak' diye oyalamaya çalısırken bi bakmışsın alışmışsın! çünkü herkes telaşsız ve sakin ve acelesiz. ülke genelindeki tüm kasariyerler zaten menopoz sonrası yaşlarını süren teyzeler falan.

    sokaktaki (rest.avm.etc etc)ingilizce bilme oranı abartısız %75 diyebilirim. hatta o kadar çok saskınlık içine sokan yaşlılar oldu ki düzgün ingilizleriyle konuşan iletişim kuramamak imkansıza yakın diyebilirim. ilginc bir sekilde suratsız olan bulgarlar ingilizce konuştugum anda bana seker kız candy muamelesi yapıp oldukca yardım sever davranıyorlar.
    unutmadan konuşmayı cok seviyorlar! ama cok ama cok. eski evimizin altındaki markete su kesintisi sorma giden sevgilim 10dk sonra dönünde neymiş dediğimde
    'genel arıza' demişti, bunu diyene kadar da daha önceden olanlar şunlar bunlar mahalle geçmişi vs.anlatılıyor :) biraz komikler o konuda.

    sanırım en komik oldukları nokta erkeklerin takmış olduğu capraz kutu seklinde ve varyasyonlarında cantalar.kimisi boynunda tasıyor evet sözlük aynı inek çanı gibi. ben cantası boynunda denize girenini bile gördüm.farklı bi trend ve alıskanlık yeni nesilde pek yok gibi fakat bir çok erkekte boyunlarında ya da capraz sekilde tasıdıkları kutu dikdörtgen çantaları görebilirsiniz.
    kadınları oldukça güzel, bakımlı hoş bla bla. ne diyim şimdi, aşırı derece süse ve püse düşkünler.parayı sonradan bulanlar inanılmaz derece görgüsüz ve zevksiz diyebilirim. büyük büyük marka döşeli elbiseler ayakkabılar, yani avm'de bizim düğün ayakkabısıyla gezen kadınlar mı görmedim, bütün seritlerinde moshino yazan siyah sandalet giyenler mi (ayagına reklam almıs gibi)gösteriş onlar için gerçekten onemli.

    yemek içme zaten herkesin de bahsettiği gibi oldukça uygun. alkol fiyatlarını gerçekten burdan paylaşmak istemiyorum kavimler göçü gibi bişiy yasanır yine tarihte. tüm türk rakıları tr'de satılanların yarısından da ucuz fiyatta votkalar saraplar vs.hepsi tr ile kıyaslanamayacak ölçekte uygunlar. dışarda yemek yemek burada günlük bir rutin, ev ararkende kapalı mutfak bulana kadar canımız cıkmıstı.cünkü insanlar yemek yapmıyor o yüzden tüm mutfaklar amerikan ve salonun içinde. haftaiçi bile bazı restaurantlarda rez. olmadan yer bulamama ihtimaliniz mevcut.
    sayısız rest. seceneği var düşük/orta ölçeklerde garsonlar da yine mutsuz ve suratsız ancak en meshur zincir olan happyrestaurantlarında hem güzel servis hem de fiyat performans egrisine yakısıcak cinste karnınızı doyurabiliyorsunuz. (bir de ülkenin her yerindeki happy garson kızları 1 karış etek giyer/evet yaş kış)

    rezervasyon demişken akıl almaz bir rezervasyon takıntıları mevcuttur. yani gidip bir şekilde boş oturan manikürcüye ( sadece manikür/pedikür salonları mevcut.tırnak feci bir sektör burada) geçerken giripte maniküre oturamazsın! sen kim yaaaa?der gibi 'ne ne(hayır)' diyiverirler, book almadan gidilmiyor kişisel bakım alanlarına.çok rahatlar yani bizdeki aman abi tabi buyur gel, aa tabi hallederiz kafasının zerresi bunlarda yok.
    bir de sadece a'dan b'ye giden tek bir yolu bildikleri için diğer yolları katiyen kabul etmiyor ve sorunu çözmeden de gidebiliyorlar.benim dünyanın en sakin insanı olan sevgilimi internet bağlantısı yapmaya gelen ekip bu şekilde delirtmişti. hayır bu şekilde olmasın diyoruz (alternatifleri mevcut) e istemiyorsanız yapamayız başka türlü diyip dönüp gidebiliyorlar. nato kafa nato mermer diyebiliriz.

    yeşilliği, doğası her yerdeki parklar göz okşayan peyzajlar mevcut. vitosha dağında yazın ve kışın inanılmaz görsel showu yakalamak mümkün. yemyeşil gerçekten de sofya. yani heryer insanın gözüne mutlaka yeşil bulanıyor. ben leylak ağacının 3 renk oldugunu burda öğrendim.benim en sevdiğim çicek mor leylak iken;burada hem beyazı hem de lilasını gördüm aynı enfes kokuda. zaten gül memleketi ondan bahsetmeye bile gerek yok, her yer gül ve gül çeşitleri.

    gece hayatı
    bu sanırım yaşanacak türden bir tecrübe bu ülkede. yani klüper, iç mekan tasarımları ve tabi ki mekan showları oldukça sağlam.yani bir çok ülkede bir çok klüp görme sansım oldu burdaki klüpler gerçekten cok makul fiyatlar eglenebilinecek oldukça üst seviye yerler.
    nargile burada inanılmaz trend bir olgu haline gelmiş. zaten sigaraya çok kücük yasta başlayan bir ülke iken gece klüplerinde bile nargile görmek mümkün.havuz baslarında vs. bizim mahallede bile 1km capında 3 adet bar-dinner tarzında yerde nargile mevcut.gerçekten fiyat performans olayı muazzamdır zaten alkol fiyatlarının ucuzluğundan bahsetmeye gerek yok. turk rakısı burada türkiye fiyatının neredeyse yarı fiyatına satılmakta.neyse daha fazla uzmeyeyım seni sözlük.

    ulaşım
    tramvay, metro, otobus ve troleybüs yok yok ancak sofya'da en saglıklı ulaşım şekli aracsızsanız eger kesınlıkle telefonunuza ındırecegınız "taxi me" uygulaması; öncelikle taksi zaten oldukca uygun fiyatta app. gercekten kullanıcı dostu haritadan beni burdan al, buraya bırak seklınde rota belirliyorsunuz ve yakınlardaki puanı en yüksek taxiye davetiye düşüyor.oldugunuz yeri bulurken gps yardım ederken gideceğiniz yerin adresini copy paste etmek kısa çözüm zira harita full artı full kiril. cok yogun özel bir gün (yılbaşı, vs)değilse ortalama 5-10dk içinde araç sizi almaya geliyor araç kullanıcı adı mesafenin yaklasık tutarı vs tüm bilgileri de anında. tek kelime bile etmeden istediğiniz yere bu şekilde ulaşmanız oldukça kolay her seyahat sonrası rant istenildiği için soforlerden arıza cıkma durumu nerdeyse hiç olmuyor.ne kadar cok yıldız o kadar cok müşteri daveti.

    henüz kış aktivitelerine sıra gelmedi, kagıt kımlık işlemleri vs derken bu yazı vitosanın farklı bölgelerine civardaki magaralara ve selalere giderek tabiat anayı kucakladık. ben turkıyede de saglam gezmiş; karadeniz akdeniz ege turu yapmıs biri olarak diyebilirim ki burdaki selaler gercekten muazzam guzellıkte görünüşte.e tabi bu alanlara giden alanlarda herkesle selamlasma olsun saga sola atılmıs 1adet çöpü bırak kagıt parcasının olmayısı seni baya baya doganın ıcındeyım hıssıne suruklüyor
    yasaması oldukca kolay, arabaya atladıgımızda da 6-7saat sonra (sınır dahil)aileme ulaşabileceğim uzaklıkta relax bir avrupa kenti.
    insan ne istediğini bilir ve istedikleriyle mutlu olursa yasadıgı her yer ona cennet gelir; sofya bana rahat rahat iş cıkısı parklarda piknik yapma,bisiklete binme (tehlikesizce), arabayla yarım saat uzaklıkta dağlara tırmanma sansı verıyor.yüzlerce restaurant ve gidilebilecek gece klupleri cok lazım olursa bol bol avm.en onemlisi sakin, bagrıssız, kornasız gergınlıkten uzak bi hayat. yemyeşil bir hayat yetiyor mu yetiyor..
    yaşadıkça editleyeceğim şehrim.
    seyahat etmeyı planlayanlar,sorusu olabilecek olanlar yeşil yeşil..

    diger sehir entryleri icin;
    londra (bkz: #49940442)
    moskova (bkz: #30051137)

    not: istanbulda esenler otogarindan kalkan otobusle (has turizm) her gece 10da esenler kalkis,sofya otogarina varis sabah 5 seklindedir (sinirda cok yogunluk yok ise) ve ucreti 75tldir.
    edit; sahsen masallah dedigim 3 gun yasadigi icin yukarda bahsettigim ekspress otobus sefer hatti da yaklasik 2 ay once durduruldu. ne yazik ki sofya'ya kara yoluyla otobus tercihinde has turizm ne yazik ki mevcut degil yerine metro ve hun turizm var ve ekspres degil.
    ancak en kisa surede trenle sofya'ya gelis tecrubemi de yazacagim zira muazzam bir tecrubeydi. otobus yerine yatakli tren harika!

  • size bir şey söyliyim mi? muhtemelen erkek tarafı bu şartları kabul etmiştir. o kadın bunları yazacak cesareti erkek tarafından almıştır.

  • boku çıkan sitelerdeki 'görsele uymayan ürün' gönderme çılgınlığının yanında bir şey değildir.

  • başka bir mülakat sırasında, bir danışmanlık şirketinin işe alım uzmanı ile gelişen bir diyalog;

    +: şirketin işe alım uzmanı
    - : ben

    + müşteriniz sizden bir konuda acil bir sunum istedi. müdürünüz 1 saat içinde bu sunumu hazırlamanızı ve müşteriniz gelince onlara sunmanızı bekliyor. ama konuyu hiç bilmiyorsunuz, en ufak bir fikriniz bile yok, ne yaparsınız?
    - bu konuda bilgi sahibi olan takım arkadaşlarıma danışırım.
    +bu konuda bilgi sahibi olan kimse yok ekipte.
    - o zaman müdürüme sorarım, nasıl bir yol izlemem gerektiğini.
    + müdürünüz de bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığını, müşteriden acil istenen bir sunum olduğunu ve sizin halletmeniz gerektiğini söyledi.
    - konuya bağlı olarak şirket içi belgelerden, eğitimlerden veya internet üzerinden araştırma yaparım. en kısa sürede bulabildiklerimi derleyip sunumu hazırlarım.
    + bu konuyla ilgili şirketinizde bir bilgi veya doküman bulunmuyorsa?
    - o zaman bu sunumu yapmak için doğru adres değiliz demektir. belki de müşteri yanlış bir şirketten yanlış birşey istemiştir, karıştırmıştır. en önce bunu kontrol ederim.
    +... (gülümseme ve sessizlik)

    hayır nasıl profesyonel bir şirketsek artık, sahip olduğumuz hiç birşey yok. sadece müdür, müşteri ve ben varız sanırım. insanın çalışası gelmiyor zaten bu sorulardan sonra.

  • fountain head fold fold
    darling darling darling darling aman,
    when summer comes my crane bird sings
    leylim leylim leylim amman
    ı found you in the meadow
    ı dont give you to strangers
    let me take you to myself
    let me cuddle you in my bosom

    oooooooo
    boy is ours girl is ours
    hey hey hey
    boy is ours girl is ours