hesabın var mı? giriş yap

  • böyle bir otelde çalışmıyorum, ancak sektörden bildiriyorum;

    baştan başlayalım; odaya geldin. şunu bil; o çarşaflar, yastık kılıfları bulunabilecek en ucuz endüstriyel kimyasallarla mümkün olan en kısa programlarda yıkandılar. sonra büyük silindirlerde ütülenirken el değmeyen yerleri kalmadı. ütüye girerlerken de üzerlerine sırf bu iş için üretilmiş "temiz çarşaf kokulu" fısfıslar sıkıldı.

    odadaki buklet malzemeleri dediğimiz, işletme logolu sabunlar, minik şampuanlar, ayakkabı boyaları, tek kullanımlık banyo terlikleri, diş macunları vesaire de satın alma/purchasing departmanının ülkedeki onlarca üreticiden fiyat toplayıp en ucuzlardan birini tercih etmesiyle tedarik edildi, bilginiz olsun.

    minik poşetlere sarılarak steril görüntü verilen oda bardakları da asla bara inmedi. bulaşık makinesini hiç görmediler. housekeeping maid'leri odayı sıfırlarken (otelcilik terminolojisinde check out yapmış odayı sonraki check in'e hazırlamak) bu bardakları lavaboda çalkalayıp o an göze en temiz görünen bezleriyle kuruladılar.

    kaldı ki bir odada tuvalet dahil kullanılan tek sterilizasyon ürünü hypo gel, suma d4.1 veya muadili bir kimyasaldır. kendileri çamaşır suyu gibi kokmayan çamaşır sularıdır.

    yani buraya kadarını özet geçersek; odada hijyeni unutun.

    1000 odalı bir otelde dahi en kral teknik servis departmanı 30 kişiyi geçmez. sucusu, elektrikçisi, kazancısı, elektronikçisi, gececisi, doğalgazcısı derken bu ekipte maksimum 1 tane klimacı vardır. kendisi tüm soğutucu dolaplardan da "anlar", dolayısıyla mutfak ve barlardaki dolaplar zaten bu arkadaşın ömrünü yer. arıza olmadıkça hiç bir odanın klimasına bakım falan yapılmaz. demem o ki, püfür püfür klima altında dinlenirken google'da salmonella virüsü kimdir, kriptosporidium nedir bir araştırın.

    neyse ki duş başlığınız falan hiç dezenfekte edilmeden binlerce farklı insan tarafından kullanılmasına rağmen her nasılsa steril kalabilmiş, siz de çoluk çocuk güvenle duş alıp havuza bir inelim dediniz. ne güzel. bu havuzların bakımları gece yapılır. bakım dediysem, klorlama işte. suyu şeffaflaştıran kimyasal, tortuyu dibe çokerten kimyasal, dipte biriken tortuyu süpüren alet, sabaha doğru ph ölçümü, asitliği düzenleyen kimyasal. bu kadar. kimyasal havuzunda güvenle yüzebilirsiniz. sakın internetten havuz filtrelerinin temizlenme görsellerine falan bakmayın, hiç bir havuzun denge tankına falan inmeyin, keyfiniz kaçmasın.

    biraz sıktıysam sizi barda ağırlayabilirim. burada kıbrıs sema içki fabrikası ya da selim & sons company üretimi herhangi bir kalitesiz içkiyle yapılmış enfes kokteyllerden içebilirsiniz. garlovka votka, royal highland viski, captain cin falan bulursanız direkt yapışın, çünkü bunlar nispeten kalitelidir, şişesi 22 liraya falan geliyor. ha yok, siz illa tekila mı içeceksiniz? o da votka, az cin,az portakal likörüyle çakılır. barcılar anladı. hatta bunu anlayan barcılardan biri damacanada bailey's nasıl yapılır, bir aydınlatırsa iyi olur. tabii "falez" falan gibi tang'e, link'e rahmet okutacak konsantre meyve sularından günlük kimyasalınızı, öhöm pardon, günlük vitamininizi almayı da unutmayın.

    amaan, içkimizi de içtik, keyfimiz yerinde. artık kilosu 8 (sekiz) lira olan salam ve sosislerle zenginleştirilmiş snack büfemizde kendimizi şımartabiliriz. asla laboratuvar tahliline gitmeyen, kilosu 12-15 lira bandında olan kırmızı etlerden protein alabilir, 5 kiloluk paketlerde gelen çin menşeili tozlarla yapılmış çorbalarla midemizi rahatlatabiliriz.

    karnımızı doyurduysak bir kahve içelim. kahveyi siz söyleyin, ben karamel latte macchiato alayım, mahmood instant kahve, birşah süt, dünyanın en ucuz karamel şurubu ve yine otel logolu şekerlerden lütfen.

    bir hamam yapalım derdim ama, sonuçta 1000-2000 kişilik tesis, hamam sürekli kullanımda, pek sindiremiyorum içime. siz gidin, ben de o ara dünden kalan tatlıları kakaoyla karıştırıp üzerine krem şanti sıkarak tekrar büfeye çıkardıkları efsane tatlılarla takılayım. sonra da günde 12 saat çalışıp 4 saat de prova yapan ama her nasılsa hala mutlu görünen animasyon ekibini izlemeye gideriz.

    ed; başlık 1 sene sonra hortladı sanırım, @kendimdedegildim uyardı; salmonella virüs değil bakteriymiş.

  • en büyük gizem bilinçtir. beyin denen biyokimyasal et yığınından o muazzam farkındalık nasıl çıkar, işte asıl soru ve gizem bu. bilinç belki bilinen evrenin en büyük gizemi ve çözümü bize hem en uzak hem en yakın zor problem.

  • hakedene daha çok maaş verilip bu tür saçmalıkların düşünülmediği bir düzenle kolaylıkla çözülebilecek ikilem. böyle saçma sapan konuşup sonra da liyakatsizlikten bahsediyorsunuz.

  • fountain head fold fold
    darling darling darling darling aman,
    when summer comes my crane bird sings
    leylim leylim leylim amman
    ı found you in the meadow
    ı dont give you to strangers
    let me take you to myself
    let me cuddle you in my bosom

    oooooooo
    boy is ours girl is ours
    hey hey hey
    boy is ours girl is ours

  • banyo yaptıktan sonra saçından düşen su damlalarını sobanın üzerinde dans ettirir bu çocuk. o cıssssss cısssssss sesi, su damlalarının sağa sola kaçışı.. sıkıysa kaloriferli evde büyüyen yapsın bunu bakalım?