ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
11.11.11
-
bu eziyet seneye 12-12-12 ile son bulacak. çok mutluyum.
cam kenarı bilet almayıp cam kenarına oturan insan
-
bunlardan biri bana uçakta denk gelmişti. hem de 10-11 yaşındayım; ilk defa uçağa biniyorum, annemlerden ayrı oturcam, gökyüzünü seyredicem falan hepsinin heyecanıyla girmişim uçağa. geliyorum koltuğa, yerimde yaşlıca bi emmi oturuyo. hostese söyledik geldi uyarmaya, amca kulağım duymuyor ayağına yattı, anlamazdan geldi, kem küm etti kalkmadı ya la. hostes de ezikledi beni "kalkmıyor napym" falan diye uğraşmadı. tarrak gibi koltuğa kalmıştım. ulan aynı sıra bile değil, nasıl bi yüzsüzlükle oturdun anlamadım. uçakta dolmuşçuluk yapmanı geçtim ufacık çocuğun hayalleriyle oynamak nedir amk. travma resmen. bütün yol ağlamamak için zor tuttum kendimi. belki pilot olacaktım şimdi, uçaklara küstürdün beni. belki insan sevecektim biraz, soğuttun amk. o zaman da emindim duyduğundan, hala da eminim dayı. sen gençsin daha çok oturursun cam kenarına diye mi düşündün bilmiyom ama yakışmadı bro, hiç yakışmadı.
ne zaman evleneceksin sorusuna alternatif cevaplar
-
bir subay arkadaşımdan gelmiştir; '' askerlik bitince inşallah''
hayata dair iç burkan detaylar
-
4 yaşından daha büyük değilim. diş hekimi annem, ben küçük olduğum için evimizin bir bölümünü muayenehane olarak kullanıyor. bir gün yaşlı bir dede geliyor. elma şekeri yanaklarından yaşlar akıyor, belli ki çok ağrısı var. annem hemen gerekenleri yapıyor, ağrısını dindiriyor. ama dedenin gözleri kurumak bir yana, barajlar dolduruyor. çocuk aklımla çözemiyorum n'oluyor, acaba o da diğer hastalar, çocuklar gibi korkudan mı ağlıyor. peki neden gözleri-yaşları yerde, anneme dualar mırıldanıyor? sonradan öğreniyorum tedavi bedelini ödemeye gücünün yetmediğini. ve hatırlıyorum, yine gözleri yerde, bana, sattığı elma şekerlerinden verdiğini. ve unutmuyorum, ertesi sabah, ertesi hafta, ve onun da ertesi haftalar, kahvaltıda o dedenin köyünden gelen kar beyaz yumurtalar yediğimizi.
aradan bir sene kadar geçiyor. televizyon izliyoruz. dışarısı kar fırtına. kardan adam yapmak için havanın az biraz durulmasını beklerken biz, kapı çalınıyor. kapı açma heveslisi ben, uça koşa kapıyı açıyor şaşkınlıkla bakıyorum. "aa o dede", yanaklarından tanıyorum. ellerinde yine elma şekerleri, bembeyaz köy yumurtaları. ama bir şey daha var bu sefer; bir çok insanın ödeyemeyeceği, kimisinin de ödeyebileceği halde, dişlerini yaptırdıktan hemen sonra kayıplara karıştığı için ödeyemediği o parayı, ak dede, pembe yanak dede, elma şeker satan, köyünden gelen yumurtalardan torunlarına üç-beş arttıran dede, gece gündüz demeden çalışıp, belki biraz daha ağarıp, biraz daha kızarıp biriktirmiş, parayı anneme uzatıyor. gözleri hala annemin gözleriyle buluşamıyor. ağlayacak gibi oluyorum, boğazımda yumruk var, beceremiyorum. anneme bakıyorum, gözlerinde renkler, resimler, kelimeler; ha düştüler, ha düşecekler. "ama ben o parayı sana helal ettiğimi defalarca söylememiş miydim ah amcacım" diyen annem değil, annemin sesi bu değil.
hala elma şekeri yerken bir tuhaf olurum.
9 ağustos 2022 atatürk aleyhindeki başlıklar
-
bugün ne olduysa ard arda atatürk aleyhine, atatürk düşmanları tarafından sözlükte başlıklar açılıyor ve bizde bunları görmek durumunda kalıyoruz. sözlüğün bir denetimi, bir süzgeci yok mu nasıl durabiliyor bu başlıklar böyle. başlığı açanlar da 10 entryli troller. bu insanları kin ve düşmanlığa itmek olmuyor mu? ben aynen böyle hissediyorum.
t: sözlüğün atatürk aleyhinde başlıklarla dolması.
kutlu doğum haftası
-
ben küçük bir çocukken "doğum günü kutlamak haram" derdi herkes. şimdi peygamberinkini kutluyoruz hem de bir hafta boyunca...
doktora meslektaşız diyen diş hekimi
-
mesleğinin gereğini yerine getiren kişidir.
bu adamın mesleği ne güzel arkadaşım? diş hekimi. diş cilacısı, diş fırçalayıcısı, diş müteahiti vs değil. diş hekimi. hekim nedir? doktor. peki doktora bir doktor bre doktor gel beraber doktor doktora dolaşalım dese burada bir sorun olur mu? olmaz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''çakmak doğada 300 yılda, arkadaşlarımın yanında 10 dakikada kayboluyor amk''
triangle shirtwaist fabrikası yangını
-
25 mart 1911'de newyork 'taki 10 katlı triangle tekstil fabrikasında meydana gelen ve 146 kişinim ölümü ile sonuçlanan yangın.
260 düşük ücretli kadın işçinin çalıştığı fabrikada öğleden sonra çöpe atılan bir kibrit ya da sigaradan yangın çıkar. bina 10 katlıdır yangın 8. katta başlar. 8. ve 10. katlar tahliye edilirken 9. kata haber geç ulaştığı için iki çıkıştan birisi olan asansörde yığılma yaşanır. aslında 9. katta asansör dışında bir de yangın merdiveni vardır ama o da yıkıldığı için kullanılamaz. itfaiye olay yerine gelir ama bulunan en uzun merdiven bile ancak 9. kattan 10 metre aşağıya ulaşabilmektedir. içeride mahsur kalan kızlar son çare pencerelere çıkar. sıcaklık dayanılamayacak noktaya gelince kendilerini pencereden aşağıya bırakırlar.
sonuç tam bir felakettir. yangında 126 kişi hayatını kaybeder. bu 11 eylül saldırılarına kadar amerika'da yaşanan en fazla can kaybının olduğu facia olarak tarihe geçer.
yangında büyük ihmaller vardır. örneğin bina kapılarından bazıları tek kişi geçecek şekildedir. amaç işçilerin giriş çıkışlarda tek tek kontrol edilerek kumaş hırsızlığını önlemektir. diğer yandan var olan yangın söndürme sisteminde su yoktur...
olaydan sonra kamuoyundan büyük tepkiler yükselir. eylemler yapılır. ve hükümet işçi hakları konusunda birçok iyileştirmeye gider. bu arada, facia sonrası fabrika sahiplerine dava açılır ama hiçbiri ceza almaz.
12 eylül 2016 ateistlerin kudurması
-
ne uzatılan bir konudur. ateistler vegan veya vejetaryen olmadan da bu bayram hakkında olumsuz fikirlere sahip olabilirler.
-bunun bir "kutlama şekli" oluşundan rahatsız olabilirler.
-tanrının neden hayvan yerine bir fidan gönderip ibrahime ek demediğini sorgulayabilirler.
-neden hayvanların uyuşturulmadan, illa canlı şekilde dakikalarca çırpınarak ölmesi gerektiğini, illa foşur foşur kan akması gerektiğini sorgulayabilirler.
-bir toplum dayanışması yani fakirleri doyurma kampanyası şeklinde görülüyorsa toplumdaki açlar yalnızca üç beş gün mü aç kalıyorlar diye sorabilirler, bu kadar aç sefil dilenen çocuklar neden var, öğütle güzellik olmuş mu, din buna mutlak bir çözüm getirmiş mi diye sorgulayabilirler.
ve daha yüzlerce şekilde eleştirebilirler. bunlar zaten subjektif değerlendirmelerdir. kutsal görmediği bir şeyi eleştirip sorgulayabilir herkes, nitekim de böyle yapıyorlar.
"ateistlerin kudurması" diye açılan başlık yeterince hedef gösteren ve ayrımcı bir dil kullanmıştır zaten, "islamofobiyi benimseyenler için benim lafım" çok sağlıklı bir yaklaşım olmuyor başlığa bakınca yani. ben de din düşmanı değilim, herkes istediği şeye tapabilir, istediğinden medet umabilir, toplumu bu eksende hizaya getirmeye çalışmadığı sürece buyursun inançlarını istediği gibi yaşasın. ancak bu şekilde olmuyor hiçbir coğrafyada görüldüğü üzere.
dahası, "ateistlik nedir bilmeyen" denmiş. ateizmin tarihi falan dense anlarım da ateizmin kendi başına bir öğretisi, ödevi, geleneği yoktur. ateizm tanrıyı reddetme biçimidir. üzerine çok bir şey bilmeyi gerektirmez. zaten yapılan her ankette ateistlerin dini ve din tarihini ortalama bir dindardan daha iyi bildikleri ortaya çıkıyor. inandığı tanrının buyruklarını başkasının yaşam anlayışına da empoze etmeye çalışmaları, baskı ve zulüm göstermeleri hiç azımsanacak örnekler de değil, dolayısıyla dindarları bilinçlendirme girişimleri daha yerinde bir hareket olur.
22 eylül 2021 sanayi bakanının ötv açıklaması
-
vatandaşımızın uygun fiyata araba almasını istemiyoruz demiş, bunu biz zaten biliyorduk, yine de teyit etmişler