hesabın var mı? giriş yap

  • açılın, ben fakirim!

    şimdi olay şöyle oluyor; pahalı ve tadı güzel olan şeyleri yavaş yavaş yiyip içiyorum. karnımı doyurmak için mecburen yediğim şeyleri ise hızlı hızlı, hatta mümkünse hiç çiğnemeden dikine boğazıma sokuyorum.

  • ruşen çakır'la olan polemiğinde, zıvanadan çıkmış yönetmen.

    ruşen beyin tüm yayınlarını izliyorum, flu tv'de ise oöst ve boş modern sohbetleri izliyorum.

    bugün ruşen bey'in dile getirdiği eleştiriler zaten günlerdir söylenen şeylerdi, içeriğinizde bariz bir hata var bunu kaldırın. üslup olarak da sert bir yayın değildi, biz olsak yanlış bilgi bulunan bu videomuzun yayılmasına izin vermezdik gibi yaklaşımı var.
    (flu tv videonun altına not düşmüş, burada söylenen çözüm (tuzlu gargara) geçerli değildir diye.)

    ilker canikligil'in buna savunması sansür ve otoriterlik üzerine. sansür ve otorite konusunda laf söylenecek en son kişi sanırım ruşen çakır'dır. adamın yaptığı iki yayından birisi sansür ve erdoğan'ın otoriterliği üzerine.

    ama iş bir anda ilker canıklıgil'in "ne oldum" delirmesine dönüşmüş. ne ruşen çakır'ın adam olmadığı kalmış, ne yaptığı yayınların az izlenmesi.

    her şeye tamamım da, senin zaten yaptığın iş, az izlenmenden belli oluyor gibi zavallıca bir yaklaşım ve savunma nedir arkadaş ya? elinde oytun'un başka videoları da varmış da onları da koysa milyon izlenirmiş de.

    ilker bey size tavsiyem, yalın alpay'la modern insan yönelimleri, tüketim toplumu, vasat insan ve ortalamayı aramak gibi konularda bir kaç program yapın. ama kurguları bırakın başkası yapsın siz son çıkan ürünü, öğrenmek ve anlamak isteyen bir insan olarak izleyin. belki o zaman "aa sen 30 bin izleniyorsun, seni ezik youtuber" gibi sığ yorumlar yapmaktan sıyrılırsınız.

    hozoma not: şu arkadaşınız iyice sefahate düşkün katoliğe dönüşmüş, biraz kendisine çekidüzen verseniz de bogomil ahlakına geri dönse.

  • - himm sence de garip değil mi watson?adli tıp raporune göre kurşun maktülün sol göğsünden girip sağ kürek kemiğinin altından...
    - kahven nasıl olsun abi?
    - bi saniye...az önce ne dedin sen watson?
    - hidrofor dedim abi
    - hidrofor ha?! sen bir dahisin watson!
    - abi!
    - tabi ya hidrofor baştan beri nasıl da düşünemedim ben bunu
    - aağbi!!!
    - efendim watson?
    - hidrofor demedim ben abi
    - ne dedin peki?
    - kahve dedim abi
    - kahve ha?! aman tanrım sen bir dahisin watson!
    - abi kasma istersen artık
    - dur lan bak valla kahveden gidince de varılıyo aynı sonuca
    - hasbinallah...

  • 1355 yılının 10 şubat gününde oxford’ın bir barındaki şarap kalitesinin büyük bir isyana sebep olabileceğini kim tahmin edebilirdi? herhalde bardaki kimse de tahmin edemezdi fakat tarihe st. scholastica günü isyanı olarak geçen bir olayın çıkış noktasını oluşturdular.

    aslında oxford üniversitesi ile yerli halk arasındaki sorunların başlangıcı 1209 yılına kadar gitmekteydi. yanlışlıkla bir kadını öldüren öğrencinin korkup kaçması üzerine öğrencinin evini basan güvenlik güçleri şüpheli öğrencinin konuyla alakası olmayan ev arkadaşlarını tutuklamış, hatta birkaç gün sonra da idam etmişlerdi. bu olay üzerine bazı akademisyenler ile öğrenciler cambridge’e kaçıp cambridge üniversitesi’ni kurdular. şehir giderek kan kaybediyordu. dönem dönem halk ile öğrenciler arasında gerginlikler yaşanırken sanki her şey düzgünmüş gibi üzerine veba salgını da gelmişti. kentin ekonomisi daralırken toplum da geriliyordu.

    olay günü oxford üniversitesi’nde okuyan öğrenciler ile birkaç rahip kafayı bulmak için genellikle tercih ettikleri oxford belediye başkanı john of barford ‘ın sahibi olduğu düşünülen bara giderler. favori içkileri şaraptır ve mekana oturur oturmaz doğal olarak kendilerine şarap ikram edilir. görsel
    fakat şarap bekledikleri gibi değildir ve söylenmeye başlarlar. bunun üzerine meyhane çalışanları ile aralarında sözlü tartışma başlar. kendisini tutamayan bir öğrenci eline geçirdiği şişeyi meyhaneciye doğru fırlatır ve ortalık karışır.

    bar kavgası

    kavga mekan ile sınırlı kalmaz ve sokağa taşar. öğrencilere karşı zaten bilenmiş olan halk ile olayı duyan diğer öğrenciler de kavgaya katılırlar. hatta halktan birileri kasabadaki st. martin’s kilisesinin çanını çalarken öğrenciler de üniversite içerisindeki meryem ana kilisesinin çanını çalar. iki taraftan da çok sayıda insan silahlanarak toplanır ve savaşa tutuşur. üniversite rektörü humprey de cherlton her iki tarafı da sakinleştirmeye çalışır ama olaylar artık kontrolden çıkmıştır. gece boyunca çatışmalar sürer.

    isyan

    çatışmaktan yorulan taraflar sabaha karşı dağılırlar. olaylar ise belediye başkanı tarafından kral edward iii‘e iletilmişti. bunun üzerine kral alimlere ve mallarına zarar gelmemesi yönünde bir kararı ilan etti. bu arada yerel idare yeniden çatışma yaşanmaması için silah taşınmasını yasaklar. tabii ki kimse bu karara uymaz. gün içerisinde her iki tarafı da kışkırtanlar olur (özellikle de görevli memurlar) ve 80’e yakın silahlı kasabalı öğrenci avına çıkar. olayı duyup civar kasabalardan gelenlerle birlikte gün içerisinde isyancı kasabalıların sayısı birkaç bini bulur. yol boyunca gördükleri öğrencileri avlayan halka karşı öğrenciler barikatlar kurarak katliamı durdurmaya çalışırlar. barikat dışında kalan çok sayıda öğrenci ise öldürülür. olaylar öğrencilerle de sınırlı kalmaz. oxford üniversitesi’ne giren halk akademisyen öğrenci fark etmeksizin 62 oxford üniversitesi üyesini katleder (bu arada tahminen halktan ölenlerin sayısı da 30 civarıdır).

    isyan

    kraliyet güçlerinin isyana el atmasıyla olaylar yatışır. hemen bir yargılama süreci başlar. bu süreç sonunda üniversite ve kilise görevlilerinin yağmalanmış malları ile gasp edilmiş hakları iade edilir ve işledikleri suçlar için affedilirler. kasaba ise suçlu bulunur ve para cezasına çarptırılır. belediye başkanı ve memurlar hapis cezası alır.

    17 haziran 1355 yılında edward iii üniversitenin haklarını şehirdekilere karşı güvence altına alan bir tüzük yayınlar. aynı zamanda her st. scholastica gününde ölenlerin ruhları için bir ayin düzenlenecek ve üniversiteye öldürülen 62 oxford mensubu anısına 1’er peni kefaret ödenecekti. belediye başkanları ise üniversitenin tüm haklarını koruyacağına dair yemin etmek zorunda kaldılar. dönemin belediye başkanının kefaret ödemeyi reddettiği 1825 yılına kadar bu ritüel devam eder. üniversite ile oxford belediyesi arasındaki gerginlik ise 1955 yılında olayın 600. yıl dönümünde oxford rektörlüğünün belediye başkanı william richard gowers’a onursal doktora vermesiyle sona ermiştir.

    edward iii

    not: olayın st. scholastica günü isyanı olarak adlandırılmasının nedeni italyan azizi scholastica’nın ölüm günü olması dolayısıyla her 10 şubat günü anılması ve oxford olayıyla gün olarak kesişmesidir.

    kaynak: http://www.oxfordhistory.org.uk/…t/scholastica.html

    https://historydaily.org/…riot-facts-stories-trivia

  • başta çalışanlara enayi dedim. zaten sizi üç kuruş maaşa çalıştırıyorlar ne uğraşıyorsun. çağır polisi gerekeni yapsın. ama sonra çalışan "bizim cebimizden çıkıyor" dedi. düzene bak be.