ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insan
-
şımaran çocuğunu, "şöyle sert bir bakış atarak" susturmakla övünen bir arkadaşım vardı.
çocuğu, önündeki yemeği bitiremediğinde tek bir emriyle tabağını yalatan bir başka arkadaşım...
halam, kendi annesinin yeterince yaşadığını, herkesin iyiliği için artık ölmesi gerektiğini düşünüyordu.
bir gece çok sevdiğim bir dostumla sarhoş olduk, otobüs durağına yürürken karşımıza çıkıp bize mendil satmak isteyen bir çocuk için, "bunlar hep yalan" dedi, "bizi soymaya çalışıyorlar." (bir çocuk ne kadar sahtekar olabilir ki!)
annem, bir erkek çocuğum olmadığı için hep üzülmüş, dua etmiştir "gerçek" bir çocuğum olması için. (hala ediyor.)
patronum bütün içtenliğiyle, "iki ay maaş alamadı diye neden problem çıkarıyor insanlar?" diye sordu, baş başa yaptığımız bir iş toplantısında.
"köpeklerden nefret ediyorum!" dedi karnı tok bir arkadaşım, üstelik öğle tatilinde.
birkaç mağaza dolaştıktan ve kızım tüm alış-veriş tekliflerimi reddettikten sonra girdiğimiz son mağazada kendisine, "neden bu kadar mutsuzsun?" diye sorduğumda beni kenara çekti ve "baba, neden böyle sorular soruyorsun bana, neden rezil ediyorsun beni?" diye sordu.
adem abi yıllarca karısını dövdü, fatma teyze bahçesine dadanan çocukları kovaladı. (üstelik yıllarca)
karım, çıkarlarını düşünmeyen bir ahmak olduğumu iddia etti.
"ve biz onlara diyeceğiz ki" dedi kutsal kitabım...
insan kötüdür.
fadıl akgündüz
-
her on yılda bir biriken gerizekalı zengin muslumanları silkeleyip kendine getiren adam. bu milletin ne kadar aptal olduğunun ibretlik kanıtı.
debe editi: somayı unutursanız, kalbiniz kurusun.
yeşilçam'ın en komik sahnesi
-
evet, belki en komik sahnesi değil ama en tatlısı için sizi böyle alalım.
hayata dair iç burkan detaylar
-
sene başında yeni tanıştığım öğrencilere flüt tutmayı gösterirken en öndeki öğrencimin sol elinin küçük parmağını da kullandığını gördüm, uyardım. çocuk geveledi. neden geveliyor diye dikkatlice bakınca anladım ki sağ elinin bir parmağı eksik ve bunu gizlemeye çalışırken ben de onu uyarmışım, bir şey diyemiyor, bir yandan da eziliyor yanlış tuttuğu için. o an dedim allah'ım ne olur bir dakika öncesine dönelim ve ben bu çocuğu uyarmadan önce bu ince ayrıntıyı görmüş olayım. ama olmadı tabii. gözler doldu, boğaz düğümlendi, diğerlerine çaktırmamaya çalışılarak göz kırpıp "süpersin böyle devam et" denildi ama ne fayda. her şeyi geçtim, o çocuk eksik parmağıyla bütün bir dönem en zor parçaları bile flütle çalmaya uğraştı, oysa kıytırık(!) müzik dersi işte.
demem o ki hatırlandığında bile göz dolduran, iç cızlatan detaylardır.
broşür dağıtan ak partili gençlere yapılan saldırı
-
bildiri dağıtmak fikir ve ifade özgürlüğü kapsamında bir haktır. her ne sebeple olursa olsun engellenmesi doğru değildir. elinden bildiriyi alıp yırtma kısmı olmasa, karşı kaldırımda durup size katılmıyoruz denilerek eylem koyulsa demokratik, özgürlükçü bir hamle olur.
şu haliyle elf gözlerim kınanması gereken bir durum görüyor.
sokaklar hepimizin, beraber yaşayacağız, kimseyi eksiltmeyeceğiz.
gezi neydi?
gezi emekti, eşitlikti, özgürlüktü.
onlar bize yaptı biz de onlara yapalım kafası çirkinliğin lacivert olanıdır. aynı boktur.
bu süregelen hınç vicdanlıların göğüsünde kırılmazsa bin yıl daha kırılmaz. işinize gelmese bile hakkı hak edene teslim edeceksiniz.
bunun başka yolu yok.
baskıyla, sindirmeyle varılabilecek bir ütopya da yok.
ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
kurtuluş yok tek başına.
elektrik kesilince hep birlikte aaa demek
-
bizi biz yapan değerlerden biri olan bu ritüel de kayboldu artık. salon oturmaları sona erdi. artık herkes kendi odasında bireysel tepkisini ortaya koyuyor. aileyi bir arada tutan gizli zincirlerden biriydi.
elektrik geldiğinde evin çeşitli yerlerinde yakılmış mumları söndürmek için yarışmak da yok artık.
sözlükçülerin parfümleri
-
ulan madem hepimiz parfüm kullanıyoruz bu metrobüslerin hali ne böyle???
2 bin lira maaş ile krallar gibi yaşayan adam
-
şurada verilen krallar gibi yaşama örneklerine bakınca bu nerenin krallığı demekten kendimi alamıyorum.
2000 lira maaşı normalleştirip kralım ben diye kendinizi inandırırsanız, patronlar, işverenler sizi daha çok kullanırlar.
mesela çok kralım bakın diye döküm çıkaranların hiç birinde bence iyi yaşamanın önemli kalemlerinden birisi olan seyahat yok. seyahatin en ucuz hali bile şu denklemleri altüst eder.
dışarı çıktığında çayın kahvenin hesabını yapıyorsan, biradan başka alkole elin gitmiyorsa, ihtiyacın olan kıyafeti almak için sezon sonuna kadar indirim olsun diye bekliyorsan, sinemaya gitmek için indirim gününü bekliyorsan kral değilsin arkadaşım.
yakın çağı bitirecek olan gelişme
-
10.000 altın
8.000 odun
akademi binası
top dökümhanesi
taksim'de cami
gereksinimlerinden hepsinin karşılanmasıdır. önce çağ atlayan avantaj sağlar.
binali yıldırım'ın cb 1. yardımcısı olması
-
adam her seçilemediğinde inadına daha üst makama atanıyor.