hesabın var mı? giriş yap

  • hakkında yapılan tespitlere genel olarak katıldığım fakat öğrencilik kısmına katılmadığım insan.
    istanbul öğrenciliği geçirmek için harika bir şehir. illa itü, boğaziçi vs gibi okullar için de söylemiyorum. öğrencinin kendisini eğitmesi, değişik insanlar tanıması, dünyaya açılması için türkiye'de en fazla olanağa sahip şehir istanbul. bu yüzden ısrarla istanbul'da okumaya çalışan, ısrarla hobiler edinmek kurslara gitmek için ek işler yapan, simit-peynirle geçinip tiyatroya konsere giden, şehri gezip tarihini öğrenmeye çalışan öğrenciye ben saygı duyarım. böyle öğrenciler sandığınız kadar da az değil.

    maalesef işte çalışma hayatı başlayınca istanbul o eğlenceli yüzünü çeviyor insana. sadece ne kadar kalabalık olduğunu, sokaklarda dilenen çocuklarını, pisliği, trafiği görmeye başlıyorsunuz. sanki bambaşka bir şehir haline geliyor. ne kadar çabalasam da artık eskiden beni mutlu eden şeyleri bulamıyorum bu şehirde ben. ben onu, o da beni tükettik.

    bundan sonra rotamız ege. ama dendiği gibi, tası tarağı toplayıp gitmek de öyle ha deyince olmuyor. deneyeceğiz.

  • her yönüyle şüphe uyandıran kazıdır.

    göbeklitepe dahil türkiye'de yapılan hiçbir tarihi kazıda bu kadar büyük güvenlik önlemleri alınmamıştı.

    tarihi bir kazıda müze yetkilileri bulunduğu söyleniyor ama arkeoloji dünyasından hiç kimsenin konu hakkında fikri yok.

    ülkenin zenginliğini kendi malı gibi gören bir hükümet var ve milletvekili dahil kimse alana giremiyor.

    kazı bittikten üç ay sonra recep tayyip erdoğan vatikan'a davet ediliyor, daha önce 1959 yılında celal bayar gitmiş, başka davet alan yok.

    hangi tarihi kazıda mit ve özel harekat görev aldı bugüne kadar, ülkede eline harita alan define kazısı yapıyor.

    öldürülen polis memuru eşine, kral mezarı ve çıkarılan altınlardan bahsediyor.

    gün gelecek orada görev yapanların korkuları son bulacak ve gerçek ortaya çıkacak.

  • 20 yıllık antalya'lı olarak 2 tanıdık arkadaşını arayıp önden arkadan sıfır, çıkamayacağı şekilde park ettir o uğraşsın. sen az bi geri manevra yapıp çıkarsın oradan. onlar çamur olursa sende balçık olursun.

  • 1995 yılında çıkan cartel'in cartel adlı şarkısında geçen 25 yaşında 100 binlik araba sözünde bahsedilen 100 bin'in döviz cinsi marktır.

    euro geçişinden sonra mark bir süre euro ile birlikte kullanılmış sonrasında 2002 yılında 1.95 alman markı=1 euro olarak sabitlenmiştir.

    1 euro = 10.24 tl
    1 mark = 10.24 / 1.95 = 5,25
    100.000 mark = 525.000 tl

    sonuç: 26 senedir konu aynı.

  • bu adam benim 10 sene evvel askerlik yaptığım yerin ordan geçerdi arada sırada.

    her seferinde de istisnasız şekilde bize dönüp merhaba çocuuuuklaaaaaaaar derdi. güzel adamdır yılmaz morgül.

    o kulübe önünden kimler kimler geçti gitti bi dönüp bakmadı. bi süleyman seba bir de yılmaz morgül durup bizlere selam vermiştir her seferinde.

    o günden beridir severim kendisini. hal ve hareektleri komik biri o doğru. iyi insan olmasına engel değil. insanları iyi ve kötü olarak ayırın arkadaşlar. başka kritere gerek yok.

  • haussmann gibi kent yöneticileri, mekanları değiştirmenin kent içindeki yaşantıyı değiştireceğini bilirler.

    batman filmlerinde gördüğümüz ra's al ghul, bir şehirdeki ahlaki ve kültürel çöküşü dönüştürmenin tek yolunun şehri yıkıp yeniden inşa etmek olduğunu biliyordu örneğin.

    19. yüzyılın başında paris, bire bir aynı olmamakla beraber, benzer ahlaki bir çöküş yaşıyor, toplumun bazı kısımları yoksunluktan dolayı isyan çıkarıyor, bunu fırsat bilen provakatörler de halkın ayaklanması için çabalıyordu. paris'in o dönemdeki sokakları da kontrol edilebilirliği minimuma indirecek düzeyde olduğundan, güven ortamı sağlanamıyor, isyanlar bastırılamıyordu.

    o dönemki sokaklara bir örnek vermek gerekirse: http://i.hizliresim.com/9gxpqk.jpg

    haussmann bu durumun farkında bir baron olarak paris'i yönetmeye başladığında, çözümün nasıl olacağını da biliyordu. zamanı geldiğinde kendi evi de dahil olmak üzere kentin tarihi binalarını ve sokaklarını yıkarak bugünün paris'i ortaya çıkarmıştır. geniş sokaklar ve sokakların bağlandığı kocaman bir champs-élyséesyarattı. bugün paris'i güzel olarak nitelerken, 19. yüzyılın paris'ini görmemek ve karşılaştıramamak büyük bir acıdır.

    haussmann'ı bugün yazmamın bir sebebi var. tarihe de not düşelim. 2016 kasım 16

    şu an türkiye'de yaşıyorum. bundan 10 yıl sonra dönüp bu yazıyı okuduğumda hala türkiye'de olur muyum emin değilim.
    söylemek istediğim asıl konuya dönersek, başta ne alaka diye okuduğunuz ra's al ghul ve haussmann'ın ortak noktası yozlaşmış şehirlere karşı takındıkları tavırdır.
    batman'i şehri kurtaran bir kahraman gibi gösterirler ancak, ne suç ne de sınıf ayrımı değişmeyen gotham, varlığını aynen devam ettirir. batman yalnızca çarka çomak sokan bir adam olarak vardır. daha fazlasını üretmez.

    gelelim türkiye'ye, bugünün türkiye'si=19. yüzyıl paris'i=gotham

    sınıf ayrımı, ahlaki çöküntü, kültürel değerlerin yıkılması, saygının kayboluşu...
    ülkemiz, bir haussmann'a ya da ra's al ghul'a sahip değil. zira kentin bu güce sahip yöneticileri de çarkın bir parçası olmuş durumdalar.
    bu çarkın dönüşünden rahatsız olanlara hiç bir şey söylemeyeceğim. zira onlar çarkın varlığıyla ilgili sorun sahibi değiller.
    bu çarkın varlığından rahatsız olanlar, sizler bu ülkeyi dönüştürecek güce sahip olanlarsınız. çünkü siz yapmazsanız, hiç kimse yapmayacak. o yüzden çalışmak zorundasınız. üretmek zorundasınız. engelleri aşmak zorundasınız. başka yolunuz, başka yolumuz yok. bu yolda kaybettiğiniz azim ve istek, sizden sonraki neslin felaketi olacak.

    belki 10 yıl sonra gerçekten türkiye'de olmayacağım. ama olmak için elimden geleni yapacağım. siz de yapınız.

    edit: link düzeltildi.

  • süreyya ayhan'ın 1500 metre finalinin olduğu gün, lokantada yemek yerken, yan masadaki göbekli amcanın garsona "süreyya ayhan ne oldu süreyya ayhan" diye seslenmesi sonucu, garsonun "hemen geliyorum" diyerek hızlıca gidip 5 dk sonra bir sürahi ayran alıp masaya getirerek "sürahi ayranınız geldiii" demesi.

    bunu espri olarak birisi yapsa tokatlarım; ama yıllar geçti, hala bu olay aklıma geldikçe gülümserim.