hesabın var mı? giriş yap

  • sivil havacılıkta bile uçucu personelin sözleşmesinde bir takım maddeler vardır. mesela üniforma üzerinde iken sigara içemez. üniformanın ağırlığına yakışmayan hareketlerde bulunamaz ve hatta belirlenmiş çanta ve valizler harici bir poşet dahi taşıyamaz. yaparlarsa ciddi sonuçlar ile karşılaşırlar.

    neden yapamazlar? çünkü o kurumun koruması gereken bir itibarı vardır. ve o üniforma, o kurum demektir.

    bu insanların eğlenmesine, eğlenceli videolar çekmesine hatta abartmasına karşı değilim. isteyen, istediğini yapar. isterse patates kızartsın; isterse altına sıçıp, bokunu yüzüne sürsün. bana ne?

    ama o üniforma üzerlerinde iken binlerce yıllık geleneği olan türk askerini ve ordusunu temsil ediyorlar. o üniforma üzerlerinde iken vakur olmak zorundalar. o binlerce yıllık geleneğe bağlı olmak zorundalar.

    çünkü o gelenekler bozulursa, o asker şehit olur.

  • bütün kış doğalgaz sürekli açıkken 200-250 tl gelen faturalar, bu ay evde olmadığım ve doğalgazım kapalı olduğu halde 342 tl gelmiştir. ortalama fatura sistemiyle önceki yılların aynı ay ortamalarının alınacağı söylenirken, benim nisan aylarında ödediğim faturaların 20-30 tl bandında (ocak ve sıcak su kullanımından ötürü) olduğunun altını çizmek istiyorum. şimdi bu faturanın nedenini bilmek istiyorum, tam olarak suçumuz nedir?
    virüs dolayısıyla sayaç okumak riskli dendi eyvallah, peki sokağa çıkma yasağı varken bile, marketlerden eve sipariş getiren yada damacana su satışı yapan şirketlerin çalışanlarının muaf tutulduğu bu dönemde o insanların canının kıymeti yok mu? ona izin veriyorsan sayaç okumak için gelen görevliye neden izin verilmiyor? çoğu insanın zorla ücretsiz izne ayrıldığı, işsizlik maaşı bile alırken belirli prosedürleri yerine getirmesi gerektiği bu dönemde bu faturalar hangi para ile ödenecek?

    edit: allahım aklıma mukayyet ol, küfretmeyeceğim. be kardeşim sayaç değerini karşılaştır yazan var mesaj atan var. şurada iki satır yazmışım okusana. evde değilim. evde değilim diyorum. doğalgazı kapattım ayrıldım evden bir ay önce. hala burda bu hırsızlığa kılıf bulmaya çalışan, normalleştirme çabası içinde olanlar var. ne kadar kazanıyorsunuz kardeşim bu yardakçılıktan.

    edit2: arkadaşlarım yazılan entryleri ve gelen mesajları okuyorum. bunun igdaş özelinde olmadığını genel olarak absürt faturalar geldiği yazılıyor. ben başlığı igdaş olarak açtım ama elbette bilindiği gibi birim fiyatı belirleyen ana şirket botaş. yani bunun direkt igdaş ile alakası yok. 20 yıldır ne kadar fakirleştiğimizden haberi olmayanlar buradan bile imamoğluna giydirmeye çalışıyor, gerçekten inanılmaz.

  • "sen git roma'yı imparatorluğa dönüştür sonra da ismini salataya versinler. dağdaki çobandan ne farkın kaldı hey gidi koca sezar."

  • "fatih'te tramvayın çarptığı vatandaş"
    "#sıcakhaber tramvayın altında kaldı, tramvay altında kalan yayayı kurtarma çalışması sürüyor."

    her şeyin özeti, kahpe medya. hem de büyük harflerle.

  • benzin niye pahali diye sorgulayacagina, niye benzin aliyorsun diye sorgulayanlari gordugumuz baslik.

    sonra bu ulke niye boyle?

  • bir süredir sektörle içli dışlı olan ve kahve kültürüne dair uluslararası gelişmeleri takip eden birisi olarak henüz 4. nesilden bahsetmek için erken olduğunu düşünüyorum. nitekim sektör de bu fikirde. 4. nesil/dalga muğlaklığını koruyor. kaldı ki üçüncü dalganın da henüz yeterince sabitlenmediğini görüyoruz. örnek olarak birçok iyi şef ve restoran hala berbat kahve servisi yapmaktan gocunmuyor. bu konu da şöyle bir içerik var.

    4. nesil muğlaklığını korusa da beklenti üçüncü dalganın değişimi ve evrimi yönünde. fakat kahvenin daha da rafine hale gelmesinin önünde ciddi bazı engeller de var:

    en temel sorunlardan biri iklim değişikliği. iyi kahve üretmek giderek zorlaşıyor. önceden daha düşük rakımlarda yetiştirilebilen iyi kahveler artık daha yüksek rakımlar istiyor. daha yüksek rakımlarda çalışmak da yetiştiriciler için çok zor. daha önce belli rakımların üstünde rastlanmayan zararlılar artık daha yüksek yerlere çıkabiliyor. bu daha çok pestisit kullanımı anlamına da geliyor. don, dolu ve çeşitli doğal afetlere bağlı kayıplar gün geçtikçe artıyor. geçen sene yaşanan büyük brezilya donu piyasanın üstünden kamyon gibi geçti ve fiyatları tavan yaptırdı. özetle iyi kahve yani sektördeki adıyla "nitelikli kahve" iklim krizi yüzünden giderek daha zor ulaşılır ve daha pahalı bir metaya dönüşüyor. yükselen enflasyon da bu erişim sorununu körüklüyor. pandemi süreci kahvenin (ve diğer tarım ürünlerinin) kırılganlığını göstermiş oldu. lojistik problemler de aynı şekilde pandemi döneminde arttı.

    üçüncü dalga o zamana kadar büyük ölçüde ana akım olan bir kahve endüstrisine özenli işçilik, uzmanlık ve bireysellik gibi faktörleri tanıttı. bu sayede daha şeffaf, daha yüksek kaliteli ve daha bireysel zevklere hitap eden bir kahve kültürü oluştu. bu kültür tabii ki havada kendi kendine oluşmadı, bunları talep eden yeni nesil bir tüketici de mevcuttu. dolayısıyla 4. nesili talep eden bir tüketici grubunun varlığı gerekli öncelikle ve şu an bunu pek görmüyoruz. en azından kitlesel olarak..

    pek ihtimal vermesem de 4. dalgayı nitelikli kahve tüketiminin demokratikleşmesi olarak görenler var. beklenti sadece güneyden kuzeye değil güneyden güneye de pazarlar oluşturulması ve üretici ülkelerde de iyi kahve tüketilmesi (biz neden iyi çay içemiyoruz sorusunun yanıtı da biraz burada, üretici ülkeler en iyi pazar seçeneği olamıyor).

    bir nestle yetkilisi zamanında kahvenin yeni neslinin soğuk kahve devrimi olacağını söylüyordu. dayanağı ise satılan starbucks içeceklerinin %50'sinin soğuk olması ve son 10 yılda milyar dolarlık bir soğuk kahve pazarının oluşması. açıkçası sıcak kahvenin başatlığını kaybetmeyeceğine inanıyorum ben.

    özetlemek gerekirse 4. nesli konuşmak bir yana 3. nesil kazanımları bile tehdit altında gözüküyor. yine de 4. nesil kahveye ilişkin beklentilerde erişilebilirlik, kişiselleştirme ve kahveyi elit bir grubun tekelinden çıkarmanın öne çıktığını görüyoruz. ben şahsen bu süreçte suyun da öneminin artacağına inanıyorum. kişiselleştirilebilecek nadide parametrelerden biri su! kahve menülerinin içerisinde zamanla bir de kullanılacak su listesinin yer alabileceğini düşünüyorum. zira kullanılan su tüm profil üzerinde ciddi bir etkiye sahip. suyla ilgili bu videoda daha fazla bilgi var.

  • spor servisi'nde fatih terim'e güzel gönderme yapmıştır.

    "bu maça gidenler seyirci olarak gidiyor taraftar olarak değil. adam para ödüyor oraya gidiyor. müşteri o. beğendiğini alkışlar, beğenmediğini yuhalar. ben de yuhalarım. kazakistan maçına da gitmem. çünkü futbol oynamıyorsunuz. bu askerlik değil. askerlik olsa tamam. sen burda 3-5 milyon kazanıyorsun..."

    uğur meleke ile birlikte sözlerine riayet edilmesi, değer verilmesi gereken spor yazarı.*

  • tomas karakas adli 80 yaslarinda bir amca, 1959'da gelmis brezilya'ya. büyükelçilik araciligiyla beni bulmus. isyerime geldi, kapida "merhaba tomas bey" diyerek karsiladim. burada çok az turk oldugundan 1974'de karisi oldugunden beri türkçe konusmazmis, turkçe duyunca bana sarilip hungur hungur agladi. 8 tane ince belli çay bardagim vardi, dordunu tomas amcaya hediye ettim ozlem gidersin diye. tavla da oynadik.
    (bkz: birden duygulanmak)