hesabın var mı? giriş yap

  • neyseki bu sefer bir vatandaşı öldürmemiş.

    o değil de ankara’da afrika cumhurbaşkanlarının oğullarına özel bir sosyal kulüp falan mı var?

  • muzisyenlerin olmazsa olmaz araclarindandir.
    calinan parcanin belli bir hizla girip ayni hizla bitirilmesi gerektiginden dolayi bu konu bir muzisyen icin cok onemlidir.

    metronom ile etud yapmayan bir muzisyen calinan bir parcanin belirlenmis hizinin disina cikacaktir. her ne kadar konser gibi canli performanslarda bu aksaklik anlasilir derecede belirgin olmasa da kayitlarda bariz derecede belli olur ve parcanin yapisinin degismesine neden olur. kayitlarda duruma kulakligin bir tarafindan pilot kayit digerinden metronom ya da her ikisinden sadece metronom geldigi icin aliskin olmayan bir insanin ambale olmasina neden olur.

    ozellikle davulcularin bu konuda cok hassas olmalari gerekir. nitekim davul muzikte metronom gorevini de ustlenir.

    ilgili olarak ;
    (bkz: kosmak)
    (bkz: cekmek)

  • bir hazıra konmak kelimesi. kendisi fikir veya görüş üretemeyenlerin, veya üretse de dile getiremeyenlerin, kendilerine sunulanlardan "burada yapılmışı var/söylenmişi var" rahatlığıyla bedavaya nemalanmak için kullandıkları, diyalog köreltici kelime.

    "hani, kendim bir şey üretip ortaya koyamıyorum belki, ama hoşuma gidenden de faydalanırım yani."

  • bizim bi başkomiser abi vardı, kızını kaybetmişti o zamanlar. masa altında vodka ile vişne suyu karıştırıp gençlerbirliği kupasıyla içerdi. ne yapıyor acaba şimdi özledim kendisini.

  • kendi korkularımızla yüzleşmeden hiçbir şey yapamayacağımızın hikayesidir bruce wayne'nin hikayesi. ruhu kapana kısılmış bir adamın kendisini bir fikre, bir ideale adayıp, çok daha büyük bir şeye, bir efsaneye dönüştürmesinin hikayesidir. aslında kendi gücünün farkına varan herkesin çok daha başka şeylere dönüşebileceğini söyler bize. kendi gücünün farkına varan herkesin korkularını yendiği zaman içinden çok daha başka büyük şeyler çıkarabileceğini gösterir. kendini kaybetmişliğin karanlığı hakimdir psikolojisinde ama bu karanlıktan yükselen bir fedakarlık vardır. karanlık bir adamın, sırf insanlara yardım etmek için daha da karanlık bir adama dönüşmesinin hikayesidir bruce wayne'nin hikayesi. umudu ve insan ruhunu yükseltmek için benliğini karanlıklara gömen bir adamın hikayesi. çocukluğumdan beri yani 1989'da tim burton'un çektiği ilk batman filmini sinemada izlediğimden beri bu karamsar ruh hastası adamı büyük bir hayranlıkla izliyorum. belki, christopher nolan'ın bruce wayne'e kattığı derin psikoloji olmasaydı şimdi içimde derinlerimde bir yerlerde bu kadar karşılık bulmazdı bruce wayne. artık bir batman filmi çekmeyecek olan christopher nolan'ın, bruce wayne'e kattığı derinlik o kadar güçlü ki bundan sonra yeni batman filmi çekecek olanların christopher nolan'ın bruce wayne'inden dışarı çıkmaları olanaksız.

    bruce wayne, bize paranın insanın kendisini değiştirme amacıyla kullanıldığı zaman ne denli etkili bir araç olduğunu gösteren günümüz popüler kültürün yarattığı en içi dolu sağlam metaforlarından biridir ve belki de en güçlüsüdür. insanın istediği zaman içinden çok daha başka bir şey çıkarabileceğinin simgesel anlatımıdır.

  • 85 yaşından da bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir.
    doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:

    doktor- "içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"

    adam- "evet,eşim.”

    doktor- "ama bayan 25 yaşlarında..."

    adam- "tamam işte, eşim o. niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"

    doktor- "yoo,...... aklıma benim dedem geldi de."

    adam- "nesi varmış dedenizin?"

    doktor- "kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. kendisi ısrar etti ve hazırlandı. e, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. ben de kendisiyle gittim. ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. dedim ya, dedem yaşlı. bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. geyik o anda vurulup yere düştü..."

    adam- "olur mu, başkası vurmuştur onu."

    doktor- "ben de onu demeye çalışıyorum işte .. başkası vurmuştur. (bkz: swh)