hesabın var mı? giriş yap

  • karsi taraf bisey anlatirken lafa boyle girilir, karsi tarafin anlattigi seyin agzina sicilir afedersin ondan sonra da ee? o degil de ne?
    o degil de oteki.
    hay allah belani versin.

  • burası müslüman ülke... arkasına sığınabildiğiniz en güzel cümle; değil mi?

    peki, adamın biri yol kenarında bir kadını dövse, "müslüman ülkede yapamazsın!" der miydiniz, ey sakallı amcalar?
    ya da bonzai içmiş bir çocuğa denk gelseniz, "müslüman ülkede gariban yalnız bırakılmaz" diye sahip çıkar mıydınız?
    müslüman ülkede milyonlarca insanın aç yatmasıyla ilgili herhangi bir eyleminiz, talebiniz yahut projeniz var mı?
    müslüman ülkede tecavüze uğrayan kadınlara, çocuklara, gençlere sahip çıkmayı hiç denediniz mi?

    müslüman ülkede torpil olmaz diyebiliyor musunuz? diyorsanız, bunu değiştirmek için ne yaptınız; bu çocukların üstüne yürüdüğünüz gibi, torpilci bir yöneticinin üstüne yürüdünüz mü hiç?

    her gün bu saydıklarıma defalarca denk geldiğinizi biliyorum. o anlarda nerede peki bu duyarlılığınız, bu bilinciniz?

    gücünüz dondurma yiyen çocuğa yetiyor ancak.
    biz sizi biliyoruz.
    biliyoruz.

  • bir seferinde, "on sene sonra gelsen, desen ki bak bunlar çocuklarım, anneleri öldü sen bak desen bakarım." demişti.

    bu laftan önce ömrümün sonuna kadar unutamayacağım hiçbir laf yoktu, artık var.

    edit: son günlerde durumumuzu merak eden epey bir kişiden mesaj aldım. barıştık, her şey güzel gidiyor. bir daha birbirimizi kaybetmeye hiç niyetimiz yok. yani söz konusu hanımefendi her şey yolunda giderse benim değil bizim çocuklarımıza bakacak :)

    inancınızı kaybetmeyin. bazı hikayeler mutlu sonla bitiyor.

  • 10 yıl önce filan, mahallenin bakkalının genç oğlu, mahalledeki havalı bir kızdan platonik olarak hoşlanmaktadır. ve beleş gazoz için bakkal önünde duran bizlere dert yanmaya başlar.

    - olm ben o kıza artık hiç yüz vermiycem!
    - niye lan ne yaptı kız sana?
    - geçen gün zengin bi herif, arabasıyla eve bıraktı bunu!
    - yapma yaaa! ee?
    - öyle işte. ben de artık yüz vermiycem. ama dur bak! yarın bi gün gelir buraya, pastırmayı çok seviyo o.. pastırma var mı diyecek bana, yok diycem! görsün bakalım. el mi yaman bey mi yaman!

  • (4. sinif, yas 9.5, 10; bir ogrencinin ogretmenine duydugu saygi, sevgi ve hayranligin hala yerinde oldugu donemler...)

    bugun sinifa girer girmez, ilk dersimizin tanisma vesilesiyle kaynamasindan mutevellit hemen acin defterleri, kitaplari dememle birlikte, sinif defterini imzalarken gorup gorebilecegim en tatli erkek ogrencilerimden biri, boncuk gozlerinden saril saril akan yaslarla ve elinde minik bir kagitla birlikte masama yaklasir. elindeki kagidi gostererek:

    - ogretmenim, annemleri arayabilir miyim?
    + hayrola, neden aramak istiyorsun?
    - ogretmenim lutfen arayayim, bakin bu kagitta telefon numaralari yazili, anneanneminki de yazili, isterseniz onu arayalim ogretmenim lutfen, nolur.
    + ne oldu ki, neden arayalim, tamam aglama dur bi saniye.
    - ogretmenim gecen sefer ders islemedik diye defterimi ve kitabimi getirmeyi unutmusum bugun ogretmenim. napicam ben? arayalim getirsinler hemen ogretmenim lutfen.
    + olabilir canim benim, ne var bunda bu kadar aglayacak, hadi bakalim otur yerine, aglama ama artik, bos bi kagida yazarsin bugunluk, bunun icin aglanir mi hickira hickira bu kadar? diger defterlerin nerde hani, koparalim bi sayfa hemen...
    (umursamayip elindeki numara yazili kagidi tekrar gostererek)
    - ama ogretmenim......
    + ne oldu?
    - cok utaniyorum...!
    + ...........

  • ulan şaka gibi. türkiye'nin en büyük adamı olacan, 2 buçuk dakika kafede cuara içenlere ceza yazdırmak için zabıta bekleyecen.

    gerekli işlem yapılsın de geç. işine bak, nereye gideceksen git dayı.

  • zararli iceceklerden biri.

    once, portakal yemenin faydalariyla baslayalim.

    bir portakalda 60 kilokalori degerinde enerji vardir. zaten sizin portakaldan almaniz gereken enerji miktari da budur.

    bir portakaldan, bir su bardaginin ucte birini veya dortte birini dolduracak kadar su elde edersiniz.

    yani bir bardak portakal suyu ictiginizde, ihtiyaciniz olan fruktozun yani meyva sekerinin 3 ya da 4 katini almis olursunuz.

    fruktozun nasil bir katil oldugunu merak ediyorsaniz ve ıngilizceniz iyi ise,
    youtube'da "sugar: the bitter truth" isimli dersi izlemenizi siddetle tavsiye ederim.

    bu dersi izleyebilmeniz icin, bu konulara merak ve sabrinizin da olmasi lazim. cunku video doksan dakika suruyor. ama palavra anlatilmiyor. san francisco devlet universitesinden bir pediatrik endokrinolog, muhtesem bir ders veriyor butun dunyaya.

    ama maalesef sadece 3 milyon kisi seyretmis 4 senede...

    fruktoz cok zararlidir. meyvenin abartilmasi cok zararlidir.

    misir surubu denen sey, zehirin onde gidenidir.

    fruktoz konusu boyle.

    portakalin faydalarina geri donelim. bir portakal yediginiz zaman, midenizde bir "doluluk" hissedersiniz. mide ceperinde, gerilmeye karsi hassas olan reseptorler vardir. bu reseptorler, beyindeki "doyma, hoslanma merkezi"ne, "ben artik doydum" sinyalleri gonderirler. (bu sinyaller biraz yavas gider. bu yuzden, ardindan atli geliyomus gibi hizli hizli yemek yiyenler, kilo alirlar. cunku o sinyaller gidene kadar, fazladan yemek yemislerdir.) portakali yemeyip, suyunu icenler, bu "doluluk" hissinden de mahrum kalirlar. o doluluk hissini sivilar vermez cunku derhal barsaga intikal eder sivilar. biraz kilo da burdan aldik mi? aldik.

    portakal yediginiz zaman, cok ama cok onemli bir sey yemis olursunuz. portakalin, o pek sevmediginiz beyaz kisimlari. ıste onlar "fiber"dir yani liftir. lif, cok ama cok ama cok onemlidir insan sagligi icin.

    cunku hem barsak hareketlerinin duzenini saglar, yani sizin daha kolay ve daha duzenli "kakaya cikmanizi" saglar. portakal suyu icenler, bu liften mahrum kalirlar. uzun vadede, daha kolay ve daha duzenli kakaya cikmak, insani kalin barsak kanserine karsi korur. abd'de kalin barsak kanserinin daha fazla gorulmesinin sebeplerinden biri, kahvaltida icilen dev boyutlardaki portakal sularidir. diger bir sebebi de, cilginca kirmizi et tuketilmesidir.

    yani neymis? portakal yemek, bizi kalin barsak kanserine karsi da koruyormus.

    lifin diger bir faydasi da, kolesterolu dusurmesidir. portakal suyu icenler, o caaanim lifi cope atarak, bu faydadan da mahrum kalirlar. fazla seker ve yuksek kolesterol, sonunda insani metabolik sendroma goturur.

    elma, nar, havuc, akliniza baska ne suyu geliyosa, uzum v.s.

    bunlar icin de bu soylediklerim gecerli.

    uzum cekirdeginde, nar cekirdeginde cok muthis koruyucu ve guclendirici maddeler var. narin sevmediginiz beyaz kisimlari da lif.

    bunlarin suyunu icerek, hem lif kaybediyor, hem antioksidanlari cope atiyor, hem de fazladan, pek cok fazladan gereksiz fruktoz aliyorsunuz.

    elma da boyle, armut da boyle...

    bilmem annatabiliyo muyum?