hesabın var mı? giriş yap

  • soma'da çıkarılan başka bir işçinin ifadesi.
    "aşağıda mühendisler de var" diyor. neden mi? öyle derse yardımın artacağını düşünüyor çünkü.
    insana, sadece insan olduğu için değer vermeyenler utansın.
    unvana, banka hesabına, makama tapanlar utansın.
    şahit olduğumuz bıçak kadar keskin bu olayları düşünün, düşünelim...

  • üniversitelerimizin kürek takımlarının yeterli olmamaları ve çimenlerde laptop kullanan öğrenci sayısındaki azlıkla beraber, muasır medeniyetler seviyesine erişememizin nedenlerinden biri.

    batının ahlaksızlığını alıyorsak bence sincabını da almalıyız. gerek abd'de, gerekse birleşik krallık'ta sincabı olmayan okul yoktur. adamlar bilim geliştiriyorlar, bizler ise sadece kullanıyoruz. bak mesela otomativ endüstrisine, ancak parça birleştiriyoruz. (ki bunu new york'un arka sokaklarındaki herhangi bir oto sanayici de yapıyor, hem de özbeöz kendi kapitasıyla)

    liselerin spor takımlarına özel ceketler tahsis edip dolaplarının önünde konuşmalarını sağladıktan sonra bu probleme de eğileceğim.

    benzer bir sorunumuz için:
    (bkz: türkiye'de yeterince seri katil olmaması)

  • habertürk'teki köşesinde sarı eşkiyalar başlığıyla yazdığı yazıdır.

    sarı eşkıyalar

    birisi şu istanbul’daki taksi sorununa allah aşkına el atsın.

    artık istanbul’da pek az taksi, bolca sarı eşkıya var.

    özellikle de kentin merkezinde.

    bunların türk müşteri ile pek alakaları yok.

    hepsi turist peşinde.

    genelde taksim, laleli, mecidiyeköy cevahir alışveriş merkezi gibi özellikle arap turistlerin yoğun olduğu bölgelerde konuşlanıyorlar.

    işleri turist dolandırmak.

    taksim’de bizim gazetenin önünde her gün kavga var.

    50 liralık yol için 100 dolar istiyorlar.

    olay çıkıyor.

    bu taksiler çift çift geziyorlar ve olay çıktığında turistin etrafını sarıp, argo tabir ile boğuntuya getiriyorlar. turist canını kurtarmak için parayı vermek zorunda kalıyor.

    bu taksileri yolda görürseniz asla durmuyorlar.

    bir an önce yeniden karargah haline getirdikleri yukarıda saydığım bölgelere ulaşıp, yeni bir turisti söğüşlemek için hızla yerlerine dönüyorlar.

    türk vatandaşları ile tek alakaları, yolda bir türk sürücü ile sorun yaşarlarsa onu kadın erkek demeden dövmekten ibaret

    bunlara doğru düzgün bir denetim falan da yok.

    benim saydığım yerlerde konuşlandıklarını da herkes biliyor ama buralarda ne bir polis ne bir denetim.

    denetim olsa evrak sormaya gerek yok. zaten tipine bakıp lisansını iptal edersin ama zaten çoğu lisanssız.

    plaka sahipleri otomobillerini istanbul’un bildik, efendi taksicilerine değil, bu serserilere kiralamayı tercih ediyorlar çünkü daha fazla yevmiye veriyorlar.

    bu yüzden de düzgün taksici esnafı iş bulamıyor. kiralayacak taksi plakalı otomobil bulamıyor.

    kötü şoför iyi şoförü kovuyor.

    ve ak parti’nin kontrolündeki ibb meclisi, bu rezaleti bir nebze olsun zapturapt altına alacak taksi projesine bir türlü izin vermiyor.

    istanbullu çileden çıkıp tehlikeye dönüşen bu duruma katlanmak zorunda bırakılıyor.

    haberturk

  • hilmi malzemeden çalan hırsız müteahhit gibi . çük gibi bi bina yaptı sonunda yıkıldı.
    ama hasan hırsızlık nedir bilmedi. koca plazayı dikti adaya.
    sonuç: çabuk kazanmak için hırsızlık yapmayın kaybedersiniz
    debe: herkesin ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun. ulusal egemenliğimiz daim olsun.

  • stadlarına degil, tavırlarına hayran oldum. 20 küsur yıllık fenerbahceliyim; ilk defa bugün, onları kıskandım.

  • türk televizyon tarihinin en iyi yapımıdır.

    bu dizi 2003-2005 arasında yayınlanıp sona ermiştir.
    öyle bir dizidir ki mirası 15 senedir yenmiş, yine de bitirilememiştir. vizyonsuz mirasçıları tarafından ırak, filistin, gladio, vatan, muro vs. derken sanırım 5 film, bir de üzerine 300 bölümlük pusu dizisi çekilmiş. hala da ayda bir kurtlar vadisi yeniden başlayacak haberlerini ve heyecanla bekleyen takipçilerini görüyorum. bunca rezalete ve sömürülmeye rağmen bitmeyen kurtlar vadisi itibarı, ilk 97 bölümün kalitesinin kanıtıdır.

    --- spoiler ---

    izlemeyeni, spoiler'ı vs. kalmamış bir dizidir ya yine de usuldendir
    --- spoiler ---

    şaşmaz'ın torpili, mafya, racon, silah, şiddet... bunlar klişe eleştriler.

    aşağıdaki sinopsisin derinliği ve kalitesi türk televizyonlarında eşsizdir.

    bu toprakların fransız ihtilali niteliğinde olan, 1908 hürriyet devrimiyle kişilik kazanan ittihatçı vatanseverliğini 21. yüzyıla taşıyan bir yapım. nitekim senaryomuzun kilit ismi, aslan akbey, kuşubaşı eşref'in torunu. (bkz: eşref sencer kuşçubaşı)
    o zamanlar yepyeni bir rüzgar olan ak parti iktidara yeni gelmiş. amerika, ırak işgaline girişmiş. akp'nin ilk icraatlerinden birisi meclis'ten 1 mart tezkeresini geçirmeye çalışmak. 1 mart tezkeresi'ne dair (bkz: #114891234). hikayemizin kötü adamı, ortadoğu baronu, bu tezkerenin geçmesi için lobi çalışmaları yapmaktadır -ki ölümü de bu konudaki başarısızlığının bedeli olmuştur-. dizinin o dönemde korkmadan bu kadar açık şekilde 1 mart tezkeresi sürecini ele alması ve anlatış biçimi, akp'nin amerikan hizmetkarı olduğunu anlatmaktadır.
    bu hikayedeki topraklarımızın kaderini belirleyen politik olaylardan yalnızca bir tanesi. susurluk kazasından, abdi ipekçi cinayetine kadar işlenmeyen konu yok.

    dram yönünün kuvveti ise bambaşka. kosova'da görev yapan bir istihbarat mensubu, ali candan, yeni bir operasyon için ülkeye geri çağırılır. ameliyatla kimlik değiştirerek mafya'nın içine sızacak, ve karahanlı'nın suç örgütünü çökertmeye çalışacaktır. bu bile tek başına hikayeye yeterli dinamiği sağlayabilecekken, görevi veren aslan akbey'in karahanlı ile şahsi husumeti olması, aslında karahanlı'nın oğlu olan ali'yi çocukken kaçırıp gözetiminde yetiştirip, bu göreve hazırlıyor oluşu ve seyircinin bunu yavaş yavaş öğrenişi mükemmel işlenmiş bir senaryodur.

    diğer yandan ise yüz ve kimlik değiştiren ali'nin yine ailesinin ve sevgilisi elif'in çevresinde olması, onlarla yakınlaşması harika bir dramadır. ali/polat aslında çok mutludur. liseden sonra elif'in ve ailesinin yanında geçirdiği süre toplam 1 sene bile değildir. ancak şimdi başka bir kimlikle de olsa, her gün onlarladır. nişanlısı elif'in, en yakın arkadaşı hikmet'in, annesinin, babasının her gün ali'yi özleyerek acı çekişini görmesi, polat'ın onlara ali'yi hatırlatarak daha çok acı vermesi, ancak bu zorlu göreve dayanmasını sağlayan sevdiklerine yakın olmaktan da bencilce vazgeçemeyişi, aslan akbey ile bu konudaki çatışmaları...

    diğer yandan ise okumuş, vatansever, vicdanlı bir devlet görevlisi olan ali candan'ın acımasız mafya babası polat alemdar kimliği altında ezilip ölüşünü izleyişimiz. yakın arkadaş olduğu küçük bir kabadayı olan çakır'ı normalde asla atmayacağı adımları atması için manipule ederek onunla beraber yükselmesi ve bu uğurda aslında çakır'ı adım adım ölüme yaklaştırması. polat olmasa çakır tetikçiliğini yapar, laz ziya'nın damadı olarak belli bir koruma altında ufak tefek mafya işleriyle yaşar giderdi. polat'ın sinsi yönlendirmeleri, gaz verişleri ile ilk bölümlerde defaatle tombalacı, testere ve kılıç tarafından dillendirildiği üzere çakır normalde yapmayacağı şeylere kalkıştı hep. sanırım çakır'ın ölümüyle ali candan'ın da öldüğünü gördük. aslan akbey ile polat'ın bir binanın çatısındaki efsane tartışması'nda ali candan ölmüş ve artık polat alemdar olmuştu. öyle ki finalde kimliğini açıkladıktan sonra dahi annesi, babası, hikmet'i ona hep polat demiştir.

    spoiler- - 57. bölümde bir detay dikkatimi çekti. aslan akbey'in ölümünden sonra, abdülhey ve polat aslan'ın evinde bıraktığı defteri bulur, o sırada evi basan polislerden kaçmaya başlarlar. iki polis polatları kovalarken, polat dayak yiyen bir kadın görünce dayanamaz durur. kadını döven adam bıçak çeker. o sırada polatla aradaki farkı kapatan polise, hiç yoktan ortaya çıkan bir araba çarpar. diğer polis arkadaşı da ona yardım etmek için durur. o sırada polat kadını döveni öldürüp kaçmaya devam eder. eğer o arabaya polise çarpmasaydı polat yakalanacaktı. bu arabanın açıklaması hiç yapılmadı. şimdi benim anladığım kadarıyla, dizinin gidişatının tapınakçılara döndüğünün ilk işareti bu sahnedir. çünkü dizinin sonunda, tapınakçıların polat'a hep yardım edip önünü açtığını öğreniyoruz. sahne toplasan 3 saniye idi ama seyirci olarak bizim ilk gördüğümüz yardım bu olsa gerek. tapınakçılar polat'ı hep takip ediyordu. o gece bile. kadına yardım etmek için duracağını anlayınca, yakalanmaması için polislere araba çarpmasına sebep oldular bir şekilde. (ya arabayı kullanan onların adamıydı -çünkü kaçıyor- ya da elif'in arabasına yaptıkları gibi sistemden frenleriyle falan oynadılar) çünkü planları polat'ın yükselmesiydi. yükselttiler. kumarhane ofise çevrildikten çok sonra duvardaki tablolarda polat kendisini yükselttiklerinin mesajını farkediyordu. buradan varacağım sonuç ilk 55 bölümden sonra dahi hikaye kaliteli- iyi kurgulanmıştı. haftalık bölüm çekilmiyordu. 57, finalden 40 bölüm öncesi ve finale hazırlık. bu dizi çok iyiydi.

    bir de aslan'ın çakallığından bahsetmek istiyorum. polat aslan'ın vasiyetini okuduğunda, aslan'ın ona söylediği şu; seni karahanlı'nın oğlu olarak yutturmaya çalışacağız, sen de öyle davran. yani burada bile söylemiyor polat'a kendisinin kaçırıp yetimhaneye yerleştirdiğini. o zaman devlet'e düşman olur belki diye korkuyor olabilir. diyor ki sen öyleymiş gibi davran imparatorluğunu yık. hele diziyi ilk izleyen seyircilerin üst üste yaşadığı karmaşalar ve polat'ın efe karahanlı olduğunun doğu bey vasıtasıyla keşfi gerçekten çok iyi işlenmiş.

    oyunculuklar, karakter ağırlıkları, diyolagların etkileyicilikleri bambaşka bir başlık. ara ara yazıp tamamlarım devamını. şimdilik bu kadar.

    beni en çok üzen şey ise, kurtlar vadisi efsanesinin mirasçılarının itibarını yemeye doymayışı. kurtlar vadisi ismini kullanarak yapılan rezalet işlerin bu efsane ile bir tutulması.

  • ilkokulda arkadaşım özcan, dayısının dükkanından beş tane imitasyon yüzük getirmiş ve sınıfa dağıtmak istemişti. sınıfın tüm kızları yüzüklere bayıldık. hepimiz atladık. kura çekilmek durumunda kaldı ve bakın allah'ın işine ki kura sonucunda o beş yüzük sınıfın en güzel beş kızına gitti. ben ise kuraya girememişim bile. listeden ismim silinmiş. ihtimal ki özcan silmiştir. siz tanımazsınız özcan'ı. iyi çocuktu. en azından benim yanımda silmedi ismimi.

    çalıştığım okuldaki 7 senelik zümre arkadaşım adımı hala bilmiyor. sürekli yanlış söylüyor. ancak sene başında gelen manolya hanımın ismini 34 dakika içinde ezberledi. öğretmenler odasında masanın bir ucundan öbür ucuna "manolya hanım! nasılsınız? simit ister misiniz?" diye bağırdı geçen. ben araya girdim. "ben isterim mehmet hocam" dedim. "aaaa tabii, buyrun arzu hocam" dedi. ismim arzu değil. ama yine de iyi hocadır mehmet hoca. siz tanımazsınız. bana simitini verdi.

    üniversitede hangi erkekten vize-final notu istediysem ya reddedildim ya da karşılığında yemek ısmarlamak zorunda bırakıldım. ben de en son baktım, son paramla da gidip adamlara pizza alır hale gelmişim, gittim notları hep efsun'dan istedim. sınıftaki erkeklerin hepsi istisnasız tüm notları efsun'a verirdi. efsun'un lacivert gözleri vardı. siz tanımazsınız. sayesinde çok not topladım. iyi kızdı.

    bavulumu her zaman kendim taşırım. toplu taşımada her zaman ayakta dururum, genelde yanımdaki hanımefendilere yer verilir. kızlı-erkekli ortamlarda her zaman benim değil etrafımdaki kızların anlattıkları dinlenir. öz be öz biyolojik annem, seneler önce: "anne ya şu resimdeki kız güzel mi sence" diye soru yönelttiğim zaman: "yok be. sen bile daha güzelsin" demiş biridir.

    ki siz annemi tanımazsınız. iyi kadındır annem. bana sevdiğim yemekleri yapıyor.

    düzeltme: harf hataları.

  • - ne muhendisisin sen abi ya?
    - kimya muhendisiyim.
    - e peki soylesene abi cama$ir suyunda ne var? icerik olarak yani?
    - ac arkasini oku.
    - hmm, bunlar bunlar bunlar varmi$, zararli midir bunlar?
    - degildir.
    - icebilir miyim yani $imdi?
    - icebilirsin tabi guvenle, kana kana ic...
    - yandim abi yaniyorum!
    - geber yarragimin kurma kolu...

  • en azı oyu ceyhan almıştı oyumu ona verdim. ezilenlerin, dışlananların, sesi olmayanların sesi olmaya devam edeceğiz.

    #2bceyhanyalnızdeğildir

    40 bin oy editi: arkadaşlar verilen oy sayısı 40 bine'e dayandı. bu süre içerisinde ceyhan'ın gerçekten yalnız olmadığına inanmak istedim. belki benim entryim ceyhan için bir ses olur dedim, bir ışık olur, bir kıpırdama olur dedim ama bana rağmen durum pek değişmedi. çocuk gerçekten yalnızmış. benim aldığım fav sayısı çocuğun aldığı oydan fazla. artı oyları saymıyorum bile. utancımdan entryi silecek noktaya geldim.