ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevgilinin söylediği unutulmayan sözler
-
yine bir cumartesi gecesi ve elbette kingo disco eşliğinde bira içiyoruz. "at gibi kadın" muhabbeti geçti programda, sevdiceğimi şöyle bir süzdüm. "hayırdır ata mı benzettin?" dedi. güldüm ama cevap vermedim. bir süre sonra "çok içtin bu gece." dediğimde söylediği söz şuydu sevgili sözlükçüler, hala unutamıyorum:
"atın ölümü arpadan olsun."
bebişim benim.
stargate sg-1
-
sci-fi janrının sadece fiction kısmı ile değil science kısmı ile de ciddi biçimde ilgilenmiş olan, ve şahsımı da en çok bu kısmı ile çeken, uzay draması, aşk ilişkileri vb gibi klişelere çok girmeyerek, girse de bunları çoğunlukla geyik amaçlı yaparak ayrıca izleyiciyi mesut eyleyen stargate markasına flagship dizidir. zira bir nevi bildungsroman gibi, dünyanın ve insanların aşama aşama ilerleyişine ve adeta evrenin sırlarının nazlı bir çiçek gibi ağır ağır açılmasına tanık olur izleyici ve bu ilerlemenin bir parçası olarak bulur kendini.
izleyiciyi en baştan kurulu bir düzenin ortasına bırakmaz, ve teknolojilerin, uzay gemilerinin, bilumum alet edevatın nasıl çalıştığı konusunda en ufak ipucunun, bilginin verilmediği bilim kurguların aksine bizlere detaylar verir, elbette bunların "gerçek" olmasına gerek yok ama en azından gerçek olan ve henüz (aksi veya kendisi) kanıtlanmamış teoriler üzerine kuruludur çoğu. ammavelakin gerçek hayatta da insanoğlunun bilim kurgularda ortaya atılan şeyleri yapmasını engelleyen en büyük etken enerjidir, yani aslında uzay yolcuğu mümkün olabilir ama o kadar büyük ve sürekli bir enerji kaynağımız yok sadece, stargate kurgusu da bunu mümkün kılıyor. izleyici de bunları dizideki karakterler ile beraber öğrenir. eminim ki prometheus ilk kez havalandığında benim gibi binlerce insan müthiş bir haz almıştır.
aynı zamanda farklı çeşitli öğeleri de bir arada barındırır, teknolojiden tutun da mistisizme kadar. über teknolojik uzay gemileri, yani insanların inşa ettiği bol düğmeli ve askeri görünümlü aygıtlar, kocaman boş odalar ve son derece "sezgisel" kontrollerin bulunduğu goa'uld gemileri, ancient'ların nirvanaya ulaşma saplantısı vs vs. buna ilaveten de hem farklı dizilerden oyuncuların yer alması ile ve hem de daha öncesine ait bilim kurgu eserlerine yapılan göndermeler ile türün hayranlarına fazladan bir tatmin sunar. ama her zaman için odak ve vurgu aksiyonda ve gerçektedir, mistik olayların altında yatan daima bilimdir, alteran'lar dışında elbette.
elbette ki aksiyon ve felaket filmleri ile dolup taşan bünyeler için tatmin edici olmayacaktır, veyahut da son dönemin dizi modası olan daimi cliffhanger'lar ve en başta izleyiciye sunulan "gizemler" (ki bunlara aslen plot-hole denir) ve çözülmesi için sezonlarca kendini izlettiren dizilerin aksine devamlı değildir, yani ekranda bizim tanık olduğumuz 45 dakikadır ancak arkaplanda da gelişmeler olur, biz olayları daha ziyade ana karakterlerin gözünden görürüz. gerçek zamanlı olarak ilerlemez, iki bölüm arasında bazen bir iki saat bazen de bir iki ay olur. küçük bir olayı büyüte büyüte abartarak vakit doldurmaktansa genelde akıcı bir şekilde mümkün olduğu kadar çok hareketi sunmaya çabalar. mesela popüler bir başka dizinin tüm anatemasını (4 sezon artı spin-off) oluşturan bir konsept (insan eliyle yaratılan robot ırkının saldırması) stargate sg1'da hikaye olay örgülerinden (story arc) sadece birisidir ve 10 bölüm kadar yer tutar.
kısaca özetlemek gerekirse, bilim kurgu nasıl olmalıdır konusunda gerçek bir kılavuzdur. en azından bir bilim kurguda baskın olması gereken elementin drama ve mistisizm değil de bilim olması gerektiğine inananlar için.
akaryakıt istasyonlarındaki pos sorunsalı
-
ülkemizdeki benzinlik iş akışı tamamen müşterileri markete çekmek üzerine kurgulanmıştır çünkü marketçilik birim kar oranları oldukça yüksektir. benzin depolama, nakliye ve güvenlik önlemleri pahalıdır.
en bilinen örnek olarak amerika ve diğer çoğu ülkede insanlar self-service benzinliklerde kendi ödeme işlemlerini pompa cihazı üzerinde yapar ve yola devam ederler. cash ödemek isteyenler için market kısmında bir çalışan bulunur. illa ben arabamda durayım, birisi benzini koysun diyenler de full-service adı verilen istasyonları tercih eder ve genellikle çalışana bahşiş verirler.
cash ödeme sıklıkla galon başına 7-10 kuruş daha ucuzdur çünkü fiş sadece isteyene verilir.
self-service sistemi rahatlıkla bizde de uygulanabilir ancak bu işlem ile servis süreleri uzar (müşteriler sistemi çok hızlı kullanamazlar, hata yapabilirler) ve müşteriler mağazaya daha az girerler. tabii ki personel çalıştırmak ve onlara maaş vermek gerekir ancak işgücü ucuz olduğu için çok da dikkate alınmıyor.
türk yazılım geliştirme standartları
-
- fontlar bold ve italik olsun
- pencere ekrana gelirken boyle yoktan varolur gibi gelsin resim falan ciksin
- onay butonu ye$il vazgec kirmizi olsun ki kullanici hangisi hangisi ayirdedebilsin
- skin destegi olsun muhasebe programi da olsa
- boyle sihirbaz gibi bi$ey yapalim kullanici programi kolay kullansin
- mouse'la butonun ustune gelince ustune geldigimizi anlayabilelim rengi degi$sin etrafindan kirmizi i$iklar sacsin
- minimum pencere ebadi 1024x768 olsun zaten daha du$uk cozunurluk kullanan yok bizim mu$terilerde
- acilir acilmaz ekrani kaplasin millet ba$ka $eylerle ilgilenip dikkati dagilmasin
- enter'a basinca sonraki giri$ alanina gecsin dos'ta oyle gorduk biz cobol'cuyum ben
- butonlar buyuk harfle yazilsin kucuk harfli olunca muhasebecimiz hilmi bey okuyamiyor
- $oyle resimler koyalim internet explorer'daki gibi toolbar olsun kolay fonksiyonlara ordan eri$im saglansin
- hakkinda penceresinde ismimiz kaysin
- demirdokum logosu ekranda ortalansin bi de sag altta koc amblemi olsun sayfa acilir gibi kurumsal standart bu
- kendi icinde hesap makinesi olsun hesap makinesi acmak zorunda kalmayalim
- kendi icinde muzik calabilsin muzik calmak icin kullanici programdan cikmak zorunda kalmasin
- kendi icinde internet tarayicisi olsun boylece programi kullanirken interneti gezebilsin
- kopyalanamasin ozel disket istesin 2 yil sonra disket bozulunca kapimiza dayansin para teklif etsin
- kullanici ekran renklerini degi$tirse bile bizim program kurumsal renklerimizi kullansin degi$tirilemesin
- ekranlar kagittaki formun aynisi olsun elemanlarimiz o forma ali$ik
- esc'e basinca program kapansin direk
- programin icine oyun gibi bi$ey koyalim muhasebeci cani sikilinca oyun oynayabilsin cok ho$ olur
- hizli her tur kritere gore arama olsun. kullanici her $eyi arayabilsin.
- 1 yil cali$tiktan sonra program kendini kitlesin $ifre istesin
- ozel bir $ifreyle biz istedigimiz zaman mu$terideki programa girebilelim
5 temmuz 2022 doktorun vicdansızlığı
-
sorun doktorun uygulamasında değil sağlık sistemindedir. mesai süresince 8:20'den 16:30'a kadar her 10 dakikada bir hasta veriliyor. tahlil istenen, film istenen, önceki gün veya günlerden sonuç getiren hastalar için herhangi bir süre ayrılmıyor. zaten 10 dakika bir hastanın hakkıyla değerlendirilmesi için yeterli değilken üstüne sonuç ve kontrol hastalarına da bu randevulu hastaların süresi içinde bakılmaya çalışılıyor. ek olarak her gün hastane çalışanlarından randevu alamayanlar ricacı oluyor. randevu almayı başaramamış engelli ya da çok yaşlı hastalar geliyor.
bazen bir hasta dışarı çıktığında muayene bulguları, tetkiklerinin sisteme işlenmesi henüz bitmemiş oluyor dolayısıyla hasta çıkınca hemen bir sonraki hastayı çağrı butonuna basamıyorsun. sen çıkan hastanın işini bitirmeye çalışırken ya da başka poliklinikte muayene olmuş bir hastanın raporunu e-imza ile imzalamaya çalışırken birileri kapıyı açıp randevusuz bakılmak için ricada bulunuyor. her hastaya yukarda bahsettiğim şeyleri anlatmak da neredeyse muayene kadar sürdüğü için bir yerden sonra kısaca randevusuz bakamayacağınızı randevu alıp gelmelerini öneriyorsunuz.
tabi hasta da kendi penceresinden bakınca “içerde kimse yok, boş boş oturuyor bize bakmıyor” diyor. hatta bazen “iki dakka baksanız ne olur “ diyorlar. iki dakikada ayak üstü bakılınca aslında çok şey oluyor. mesela basit bir bel ağrısı diye düşünüp yeterince zaman ayırıp muayene edemediğiniz hasta verdiğiniz ağrı kesici ile biraz rahatlayıp, bittikçe eczaneden tekrar tekrar alıp. sonrasında artık o ilaçlar etki etmediğinde geldiğinde yayılmış bir rahim kanseri olarak çıkabiliyor karşımıza. sonrasında “2 dakika baksanız ne olur” diyen hasta yakınları “anneme geç tanı koydukları için kanseri ilerledi , tedavi şansını yitirdi “ diye size dava açıyorlar, hasta da yeterli muayene edilmediği için tedavi şansını yitirmiş oluyor.
araba kullanmaya yeni başlayanlara tavsiyeler
-
önünüzdeki taksici yılan gibi dar bir aralıktan geçebildi diye sizin de geçebileceğinizi düşünmeyin.denedim geçemedim yani ben geçtim de arka kapı geçemedi.
mackolik.com'un yaran üye yorumları
-
"kasirga212 - 972624 sen aksama benim gibi nba kupon yap uyu o zamn birsey olmuyo :) ben yapiyom yatiyom kalkiyom para gitmis kupon yatmis :) uykuda acimiyo"
uykuda acımıyo.
olay budur...
misafirin çocuğuna bilgisayar oynatma zorunluluğu
-
konsol versiyonlari da mevcuttur
soyle ki;
based on a true story
kahramanlar:
ogul britannica - ruh ve sinir hastasi
orcun - birsen teyzenin 10 yasinda dombili ekose gomlekli ve askili cocugu
ozet:
birsen teyzenin ricasi sonucu oturma odasina kurulan ps2 aleti. takilan oyun orcun(gerizekali)un istegiyle araba oyunu...(need for speed underground)
oyunun turu: drag(dumduz yol zamaninda vites atma uzerine kurulu)
annanneme...
chapter 1 - orcuna tuslari anlattim.
orcuna tuslari anlattim...
denedim...
aklinda sadece gaz vermek kaldi..
ilk oyun
vinnnnnnnnngrrrccc(vites atmiyor orcun)...boom
blown engine... motor yanar...
orcun guler..
o embesil cocuga bir daha gosterdim.. oh bebek inan denedim..
vinnnnnnnnnnngrccc(hala vites atmiyor)... kaboom
blown engine... motor yanar...
orcun kahkahalara bogulur
ben yumrugumu sikarim..
orcun gulmeye devam eder..
chapter 2-afferim efendi efendi oynayin
afferim efendi efendi oynayin... dedi oturma odasinin kapisindan birsen teyze..
sadece basimi salladim
orcunun yanina oturdum.
baska oyun acayim mi dedim
orcun burnunu karistiriyordu.
suratina tukurmek istedim.
son bir kez gosterdim.
ibre yesil olunca vites atacaksin dedim
orcun basini salladi...
onun basini kesecegim...
bir kaziga saplayacagim
the final chapter - ve oyun basladi
ve oyun basladi
anlamis gibi gozuken orcunu uzaktan sessizce izliyordum...izliyordum
3.
2.
1.
rakip arabalar gaza basti
orcun da oyle
ama orcun deliler gibi vitese basiyordu!
surekli
sonuc olarak 250 basan araba, 10 ile gitmeye basladi..
ben gozlerim acik, donuk bir ifadeyle televizyona bakiyordum.
orcun 10 ile gitmeye devam ediyordu
yarisi oyle bitirecekti...
guluyordu ve hala vitese basiyordu...
elimi havaya kaldirdim
orcuna elimin tersiyle oyle bir caktim ki.. elim acidi...
orcun agliyordu...
ben guluyordum...
-the end-
memur maaşına yüzde 40 zam
-
zam değildir enflasyon farkıdır. memur en son 20 yıl önce falan zam almıştır.
dairelerin %50'sini isteyen arsa sahibi
-
ben olsam %60 isterim. çünkü arsa benim keyif benim. risk almayı da sevmem. beğenmeyen müteahhit başka arsalara yönelebilir.
mustafa ceceli
-
vakti zamanında, gezi olaylarına katılan arkadaşlarını twitter listesinden silmişti.
fazla söze gerek var mı?
netflix ve blutv'nin rtük'e bağlanması
-
netflix'in işi zor gözüküyor. sanırım 20dakikalık bir bölümün 10 dakikasını keserler artık.
netflix: hey guys who wanna drink wine??
rtük: hey millet kim fermente üzüm suyu içmek ister?
(bkz: şarap yerine fermente üzüm suyu denilecek)
time out
-
dave brubeck quartet'in 1959 yılında columbia records tarafından yayınlanan ünlü albümü. new york city'deki columbia's 30th street studio'da dave brubeck'in genel çizgisine uygun olan aksak ritmlerle kaydedilmiş tarihi bir albümdür. ayrıca riaa tarafından platin plakla ödüllendirilmiş gerçekten çok başarılı bir çalışmadır. albümde piyanodaki dave brubeck'e, alto saksafonda paul desmond, bassta eugene wright ve davulda joe morello eşlik etmiştir. paul desmond'a ait olan meşhur take five dışında, albümdeki diğer 6 parça da brubeck'e aittir. 1961 yılında bilboard amerika'da 2 numaraya kadar yükselmiş gerçekten önemli bir albümdür. ayrıca caz tarihinde 1 milyondan fazla satabilen ilk albüm de olmuştur. albümdeki parçalar şunlardır;
a yüzü
"blue rondo à la turk" – 6:44
"strange meadow lark" – 7:22
"take five" – 5:24
b yüzü
"three to get ready" – 5:24
"kathy's waltz" – 4:48
"everybody's jumpin'" – 4:23
"pick up sticks" – 4:16
albümü dinlemek için; https://www.youtube.com/watch?v=mfboe5guibe