hesabın var mı? giriş yap

  • maalesef herkesin aklina getirdikleriyle artik nasil bir yerde yasadigimizi gösterir. lan dustan cikan kizkardes kelimeleriyle ensestligi, sapikligi nasil bagdastirdiniz?

    ben basliga tiklarken sandim ki güzel güzel geyik cevirecegiz; banyoda bir dünya savasi olmus havasi yaratmis kisidir, evde hintli gibi gezen kisidir vesaire vesaire.

    cürüyoruz, farkinda degiliz.

  • hâl eki olan -de'yi çıkardığınızda cümle, yapısal olarak bozulur:

    iş yerinde geç saatlere kadar çalıştık.

    izmir'e ağustosta gideceğiz.

    kimliğinizi yanınızda bulundurunuz.

    bağlaç olan "de"yi çıkardığınızda anlam daralır ama cümleniz hâlâ sağlamdır:

    ben de sizinle geliyorum.

    bekledim de gelmedin.

    ona bugün de ulaşamadık.

    akılda tutun, %99,9 çalışır.

  • sene 2008 istanbulda makine mühendisliği okuyorum. okuyanlar bilir makine bölümüne dişi hoca bile sokmazlar. öldürülme tehlikesi var çünkü. abazanlıktan üretebildiğimiz tek şey kaldırgaçlar. askeriyeden farkı yok ortamın, yemeklere şap atsalar yeri yani. okul apışarası kokuyor. ama arkadaş ortamında bir sıkıyorum allahım sanırsın okumaya pavyona gelmişim. derslerde filan yanımıza kons oturtuyoruz. öyle ortamlar var.
    uzatmayalım, bir gün dayımla konuşuyorum, paso yalan atıyorum tabi. karı kız alkol uyuşturucu ben sıktıkça dayım tekbir getiriyor telefonda. bizim ki buna inanıp; olm bir yunan misafirim var iş alacağım, onunla gelelim ortama filan sokalım alalım işi dedi. ulan elin yunanı istanbul ortdıbını ne yapsın amk demedim tabi, getir dayı getir buralar fena dedim. yolunacak kaz bulmuşum bırakır mıyım? ben hiç ciddiye almadım ama bu iki hafta sonra aradı, yeğen cuma akşamı oradayız hazırlan. hazırlan dediği de cigara ex karı kız vs vs. dedim ki dayı hazırım, bundan daha hazır olamam, gelin. bir iki de yunanca kelime ezberledim adama şirinlik olsun diye. neyse geldiler, ben tabi ooo adelfos kalosorisma filan ne dediğimi bile bilmiyorum adamı yağlıyorum adam demesin mi ne diyon amk? hoaydaa. meğer bunun yunan dediği izmirde doğmuş büyümüş adı da beşir. dedim yunanistan'ın neresindensin gardaş? hoşgeldin, diye sarıldık yunana. neyse yemek filan yendi birer bira verdim bunlara dedim yavaştan başlayın ortamlar fena, sağlam kafayla çekilmez. sarhoş etmem lazım ki pavyonu gece kulübü diye yedirebileyim. sohbet muhabbet derken bizim yunan, kanka cigara yok mu ya dedi? olmaz mı ya yeter ki isteyin amk müptezelleri diye malı hazırladım. bunlar dayımla mevlana gibi dönmeye başladı cigarayı. plan süper işliyor birer kadehte viski dayadım arkasından. bir yandan hadi hadi viskileri çekin çıkalım diye acele ettiriyorum bir yandan da allahım inşallah ölmezler diye dua ediyorum. 15 dakika sonra kafalar oldu roket, tak diyorum kahkaha atıyorlar. bunlar bana nasıl teşekkür ediyor, olm mal harikaymış, ne kafası varmış zart zurt. dedim siz durun daha hatunlara gidicez o zaman görün.
    neyse bunları bindirdim arabaya, sanırım burada ki her istanbullunun bileceği bir mekana geldik.
    mekan cıvıl cıvıl. istanbulda ne kadar 40 yaş üstü alkolik varsa orada. tam aranan ortam. masamıza doğru yürüyoruz. oturduk, bir solist var allah günah yazmasın dilberay ondan daha güzel. hoşgeldiniz beyler diye selamladı bizi. dayım diyor ki vay bin solisti de mi tanıyorsun? gibtin mi lan doğru söyle? estağfurullah dayı dedim bize yakışmaz. garson geldi, dedim reyis bunların kafa roket sen masayı doldur.
    beş dakikada ne kadar ölüm riski taşıyan meze varsa masaya doldurdular. masada keyifler yerinde ben de kendi halimde eğleniyorum filan masaya bi döndüm, yunan cigaranın etkisiyle masada ne varsa silip süpürüyor. inşallah dedim zehirlenmez. bunlar deliler gibi eğleniyor tam istedikleri ortamı sağladım kendimle gurur duyuyorum, dayım işi alıcak neyse abi bizim yunan tuvalete gitti geldi, dayıma dönüp; erkan abi bir ishal olmuşum allah seni inandırsın zütten işedim. konslar şok. bizim beşir masaya oturdu ardından mekanın güvenlikleri patara kütere bizim yunana bir giriştiler, atatürk böyle zulmetmemiştir yunana. vurmayın herif yunan ülkeyi kötü tanıtıyorsunuz filan bağırıyorum ama kimse duymuyor. olay duruldu abi ne oldu dedim; amk çocuğu pisuvara sıçmış dediler. utançtan yerin dibine girdim, yunan gülüyor.
    tabi dayım o arada korkudan ayılmış. durumu, ortamı, rezaleti fark edince; ulan şerefsiz senin getireceğin mekanı gibiyim bu karılar ne lan
    diye bağırınca güvenlik bu kez dayıma girişti. ne olmuş lan karılara diyip
    dövüyorlar. dedim bari iyi dövün de beni dövecek gücü kalmasın aq
    neyse hesabı filan ödetip bizi attılar dışarı. dayım dayağı yiyince ayılmış, kafası yerinde ama yunan hala pert. ölümden ilk kez korktum. bindik arabaya kimse konuşmuyor. arada bir yunanın osuruk sesleri harici çıt yok. abi acil tuvalet bulun dedi bizim beşir. aha dedim sıçtık.
    arabayı durdurdum dedim in aşağı amk arabaya sıçma seni denize dökerim. bu kahkaha atayım derken zütü tutamıyor zart zurt bırakıyor.
    neyse bunu indirdik ayakta duramıyor dayaktan anası gibilmiş hala gülüyor. sapa bir köşeye çektim dedim şu bahçeye gir duvarın dibine sıç.
    dayım arabada kımıldamadan oturuyor, beni nasıl öldüreceğinin planlarını yapıyor bende arabaya yaslanmış beşir'in sıçmasını bekliyorum. 10 dakka 15 dakka derken beşir'den ses yok. dedim bakayım öldü mü bin. bahçeye yaklaştıkça osurma sesleri geliyor. iyi dedim ölmemiş. kafayı bi uzattım bu baya tuvalete oturur gibi oturmuş ama pantolon filan üzerinde. dünyam başıma yıkıldı. geri zekalının kafa nasıl gidikse donu filan sıyırmadan oturup sıçmaya başlamış. kanka hala var da sıçamıyorum diyor. dedim pantolon dolmuş, bi ayağa kalk yer açılsın. dayı dedim beşir böyle böyle yapmış. dayım dedi ki beşir kalkarken pantolonu çorabın içine sok dökülmesin. böyle sükunet olamaz.
    beşir kalktı pantolon çorabın içinde şıpıdık şıpıdık yürüyor. ceket meket ne bulduysam serdim koltuğa beşir'i oturttum. arabada bir koku var sanırsın beşir insan yemiş. polis filan çevirse kokudan 50 sene yeriz. bütün camlar açık, öğüre öğüre geldik eve.
    nihayetinde beşir işi dayıma verdi

    sistem33

    edit : okuyun ama şukulamayın rica ediyorum, en beğenilen entry'm olacak yoksa

  • 19 ocak 2007'de hrant dink’in agos gazetesi önünde silahlı saldırı ile öldürülmesinden bu yana, girift bir adli süreç yaşanıyor. 140journos, kafası karışanlar için bu sürecin akışını ve öne çıkan figürlere ilişkin dava süreçlerini derledi.

    adım adım 2007'den bugüne adli süreç
    22 ocak 2007'de, dönemin istanbul emniyet müdürü celalettin cerrah, suikast için “örgütle bağlantısı yok” dedi.

    ogün samast ile birlikte gözaltına alınan yasin hayal, zeynel abidin yavuz, ersin yolcu ve ahmet iskender, 24 ocak 2007'de tutuklandı.

    temmuz 2007’de ilk duruşma görüldü, davada 18 kişi yargılanıyordu.

    8 ekim 2007’de savcılık, soruşturma dosyasına gizlilik getirdi. dosya, dink ailesi avukatlarına da kapatılmış oldu.

    2008 nisan ayında trabzon’daki jandarma görevlileri hakkında dava açıldı. dava açılanlar arasında jandarma alay komutanı ali öz de bulunuyordu. 2016’daki darbe girişimi sonrası, trabzon jandarma istihbarat görevlisi veysel şahin ve ali öz tutuklandı.

    2008'de dink ailesi avukatları, istanbul 14. ceza mahkemesi ve istanbul savcılığı’na, trabzon ve samsun’da devam eden yargılama ve soruşturmaların ana davayla birleşmesi için dilekçe verdi. dilekçeler reddedildi. 9 yıl sonra, 2016’da, hrant dink cinayeti ve kamu görevlilerine yönelik soruşturmaların tamamı birleştirildi.

    2008'de, dink’in öldürülmesi 1. ergenekon iddianamesinde örgütün işlediği suçlar arasında sayıldı.

    7 temmuz 2008’de davanın sanıklarından, azmettiricilik suçundan tutuklanan yasin hayal’in eniştesi coşkun iğci, mahkemede verdiği ifadesinde, “dink’in öldürüleceğine dair bilgiyi jandarma istihbarat’a verdiğini” söyledi.

    2010'da, dava devam ederken dink ailesi avukatları avrupa insan hakları mahkemesi’ne başvurdu. aihm 10 şubat’ta kararını açıkladı. türkiye’yi mahkum eden aihm’in mahkumiyet kararında, “kamu görevlilerine ilişkin etkin soruşturma yapılmadığı” ve “dink için koruma kararının çıkarılmış olması gerektiği” belirtiliyordu.

    17 ocak 2012 günü mahkeme kararı açıklandı, “örgüt yoktur” denildi.

    12 kasım 2012’de dink ailesi avukatları anayasa mahkemesi’ne başvuruda bulundu. iki yıl sonra, 17 temmuz 2014’te anayasa mahkemesi dink cinayeti davasında ihlal kararı verdi.

    13 mayıs 2013’de yargıtay 9. ceza dairesi, dink cinayeti davasında istanbul 14. ağır ceza mahkemesi’nin verdiği kararı bozdu; “örgüt var” dedi ve dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.

    2013 yılının nisan ayında ‘dördüncü yargı paketi’ olarak anılan yasal değişikler yapıldı. aihm tarafından etkin soruşturma yürütülmediğine karar verilen davalarda, soruşturma açılmasına olanak sağlandı.

    temmuz 2013’te dink ailesi avukatları, trabzon emniyet, jandarma, istanbul valilik ve emniyet görevlileri hakkında soruşturma açılması için istanbul cumhuriyet başsavcılığı’na başvuruda bulundu.

    22 ocak 2014’de bölge idare mahkemesi de bu kararı onayladı. neticede 21 şubat’ta da istanbul cumhuriyet başsavcılığı, ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ yönünde karar verdi.

    21 mayıs 2014’te bakırköy 8. ağır ceza mahkemesi, istanbul cumhuriyet başsavcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararını kaldırdı, ve mahkemede alınan karara göre, artık kamu görevlileri de yargılanacaktı.

    17 temmuz 2014’te anayasa mahkemesi dink cinayeti davasında ihlal kararı verdi: “kamu görevlileri yeterince soruşturulmadı.”

    8 ocak 2014'te cizre emniyet müdürü olarak görev yapan, yine dönemin trabzon emniyet müdürlüğü istihbarat şubesi görevlisi ercan demir tutuklandı.

    13 ocak 2015’te ilk olarak dönemin trabzon emniyet müdürlüğü istihbarat şubesi görevlisi polis memurları muhittin zenit ve özkan mumcu soruşturma kapsamında tutuklandı.

    6 mart’ta dönemin emniyet istihbarat dairesi başkanı ramazan akyürek; 28 mayıs’ta da emniyet istihbarat dairesi c şubeden sorumlu emniyet müdür yardımcısı ali fuat yılmazer tutuklandı, haklarında “kasten tasarlayarak öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istendi.

    savcı gökalp kökçü, daha önce 3 kez gönderdiği ve reddedilen iddianameleri düzenleyerek 26 kamu görevlisi hakkında aralık 2015’te dava açtı. böylece kamu görevlilerini yargı karşısına çıkaran ilk savcı oldu. savcı, 11 ocak 2016'da görevden alındı ve 15 temmuz sonrası tekrar atandı.

    26 ocak 2016'da yargıtay, hrant dink suikasti ana davasını, kamu görevlilerinin ihmali davasıyla birleştirdi. önceki davada görülen 25 duruşma boyunca kamu görevlilerin mahkemeye gelmesi yönündeki talepler reddedilmişti.

    15 temmuz darbe girişimi iddianameleri ışığında savcılık, dink cinayetini, “darbe kalkışmasına giden süreçte bu yolda bu amaç için attırılan ilk kurşun” olarak kabul ediyor.

    2016 yılı boyunca, darbe girişimi sonrasında dink cinayetiyle ilişkisi olduğu iddiasıyla, aralarında üst düzey rütbelilerin de bulunduğu 30'u aşkın jandarma görevlisi gözaltına alındı, 15 jandarma görevlisi tutuklandı.

    adli süreçte öne çıkan figürler: ogün samast, yasin hayal, erhan tuncel, celalettin cerrah, ramazan akyürek ve ali fuat yılmazer. bu kişiler ile ilgili, hrant dink davası’nın yanı sıra; 15 temmuz darbe girişimi, dink suikastinin öncesinde yaşanan olaylar ve ergenekon davası gibi dosyaların çerçevesinde edindiğimiz bilgileri derledik:

    ogün samast
    babası ahmet samast, oğlunu televizyonda cinayet zanlısı olarak görünce polisi arayıp oğlunu ihbar etti

    20 ocak 2007’de gözaltına alındı, 24 ocak 2007'de tutuklandı.

    30 ekim 2007’de samsun’da ogün samast’a “kahraman” diyen iki polis memuru hakkında dava açıldı ve beraat ettiler. samast’la birlikte poz veren iki polis şefi, 2016'da, fetö/pdy soruşturması kapsamında önce açığa alınacak, ardından meslekten ihraç edilecekti.

    2010’da samast’ın dosyası, yaşı nedeniyle diğer sanıklardan ayrıldı. çocuk mahkemesinde yargılandı ve 22 yıl 10 ay hapis cezası aldı.

    cinayet günü, samast’a eşlik eden jandarma görevlilerinin görüntüleri basına yansıdı. 2015 yılının kasım ayında, jandarmanın olay yerinde olduğuna dair kanıtlar savcılık dosyasına girdi. ancak gözaltına alınan veya ifadeye çağırılan olmadı.

    yüzbaşı muharrem demirkale’nin, olay yerindeki jandarmalarla sık sık telefon irtibatı kurduğu ve istanbul emniyeti istihbarat şube müdür yardımcısı metin canbay’ı aradığı belirtildi. canbay, ‘paralel devlet yapılanması soruşturmaları’ kapsamında şüpheli olarak halen aranıyor. demirkale, canbay’dan iki dakika sonra ali fuat yılmazer’i de aradı.

    yasin hayal
    cinayet öncesinde trabzon’da bir katolik rahibe saldırı düzenledi, 2004'te mc donald’s bombalı saldırısını gerçekleştirdi, 11 ay cezaevinde kaldı. 2005’te cezaevinden çıktı ve 2006'da trabzon istihbarat şubesi tarafından takibe alındı.

    19 ekim 2005’te ‘hayal’in ermenilere karşı büyük bir kin beslediği, istanbul’da ermenilere karşı eylem yapmayı planladığı,’ 2006 yılının ocak ayında hayal’in tnt bulmak için bazı kişilerle irtibat kurduğu bilgileri istihbarat raporlarına yansıdı. hayal’in ‘istanbul’a giderek hrant dink’i öldürmek istediğine’ dair istihbarat raporunun düzenlenme tarihi 15 şubat 2006’ydı.

    hrant dink cinayetin ardından açılan ilk davada azmettirici olarak yargılandı.

    mahkeme 2012'de verdiği kararla, tutuklu sanık yasin hayal’in, “hrant dink’i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmış, ‘silahlı terör örgütü yöneticisi olmak’ suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı.

    erhan tuncel
    karadeniz teknik üniversitesi’nde öğrenci, yasin hayal ve grubundan emniyet istihbarata bilgi getiren kişi.

    mc donald’s’ın bombalanmasının ardından polis muhbiri yapıldı.

    hayal’in dink’i öldüreceğine dair bilgi polise bilgi veren tuncel’in, aynı zamanda hayal’e de cinayet tasarısı sırasında dink’in fotoğraflarını verdiği iddia edildi.
    dava dosyasına yansıyan bilgilere göre tuncel, görevden alındıktan sonra istihbarat şubesi’ne ait telefonla 34 görüşme yaptı. duruşmalarda, dink cinayetiyle ilgili bilgi vermek istediğini ancak kendisine dönüş yapılmadığını iddia etti.

    trabzon istihbarat polislerinin sorgulandığı duruşmalarda, tuncel’in telefon iletişim kayıtlarıyla kanıtlanmış bu görüşmeleri kiminle yaptığı ortaya çıkartılamadı; polisler görüşme yapmadıklarını iddia etti.

    tuncel, 2007 yılında açılan dink cinayeti davası süresince tutuklu kaldı. 17 ocak 2012’de mahkemenin ‘örgüt bulunamadı’ kararıyla beraat etti ve serbest bırakıldı. yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu ve tuncel hakkında yeniden tutuklama kararı verdi.

    24 ekim 2013’te yeniden tutuklanan tuncel, 7 mart 2014’te tutukluluk sürelerini 5 yılla sınırlandıran yasa değişikliğinin ardından yeniden tahliye edildi.

    şu anda davada tutuksuz yargılanan tuncel, ifadelerinde ergenekon soruşturmasının başladığı dönemde dink cinayetinin ergenekon tarafından tasarlandığını söylemişti. 15 temmuz darbe girişiminin ardından cinayetin fetö/pdy tarafından işlendiğini söylemeye başladı.

    celalettin cerrah
    dink ailesi avukatları, istanbul emniyet müdürü celalettin cerrah’ın da aralarında bulunduğu istanbul emniyet müdürlüğü görevlisi polislerin ve emniyet istihbarat dairesi başkanlığı görevlisi polis memurlarının tanık olarak dinlenmesini istedi. mahkeme heyeti talepleri reddetti.

    28 kasım 2013'te istanbul valisi hüseyin avni mutlu; cerrah ve cinayetle ilgili soruşturma açılması istenen diğer isimlerle ilgili soruşturma izni vermedi.

    22 ekim 2014'te soruşturmayı yürüten savcı gökalp kökçü; aralarında dönemin istanbul emniyet müdürü celalettin cerrah, istanbul istihbarat şube müdürü ahmet ilhan güler, emniyet istihbarat dairesi başkanı engin dinç ve ramazan akyürek’in de sanık olarak bulunduğu iddianameyi mahkemeye gönderdi.

    aynı gün iddianame teknik gerekçelerle geri gönderildi. kökçü, 25 ekim’de bir kez daha iddianamesini mahkemeye gönderdi. başsavcılık, 3 kasım’da iddianameyi savcıya geri gönderdi; ‘kasten öldürme’ suçu ile şahıslar arasında illiyet bağını yeterli düzeyde delillendirilmemesi gerekçe gösteriliyordu. savcı kökçü, 4 kasım’da iddianamesine bir isim daha ekleyerek yeniden mahkemeye gönderdi.

    2016'da bu soruşturma, diğer soruşturmalarla birleştirildi.

    cerrah’ın bugün, ‘görevi kötüye kullandığı’ iddiasıyla 6 aydan 2 yıla kadar hapsi isteniyor.

    cerrah tutuksuz yargılanıyor.

    ramazan akyürek
    dink 2007’de öldürüldüğünde akyürek, emniyet istihbarat dairesi başkanıydı.

    2012’de emniyet genel müdürlüğü teftiş kurulu başkanlığı’na terfi ettirilen akyürek, 17 aralık yolsuzluk operasyonunun ardından görevden alındı ve 22 temmuz 2014'te emniyet mensuplarına yönelik yapılan operasyonda tutuklandı.

    akyürek şubat 2015'te dink cinayetinde sorumluğu olan kamu görevlileri hakkındaki soruşturma kapsamında tutuklandı. akyürek hakkında ayrıca fetö/pdy soruşturması kapsamında tutuklama kararı bulunuyor.

    ali fuat yılmazer
    cinayet işlendiği sırada istihbarat daire başkanlığı c şube müdürü
    yılmazer, 22 temmuz 2014'te emniyet mensuplarına yönelik yapılan operasyonda tutuklandı.

    şubat 2015'te düzenlenen operasyonda, “terör örgütü kurmak ve yönetmek”, “kurulan örgüte üye olmak”, “terör örgütünün faaliyeti kapsamında siyasal veya askeri casusluk”, “türkiye cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs’’ suçlarından dördüncü kez tutuklandı.

    yılmazer hakkında ‘tasarlayarak kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ isteniyor. bunun sebebi; dink’e dönük tehditler, dink’i öldürmeyi tasarlayan yasin hayal ve ekibi, dink’e karşı eylemler organize edenler yılmazer’in başında olduğu şubenin çalışma alanına girmesi

    yılmazer, tutuklanma sürecinde verdiği ifadelerde istihbarat olarak “70’lerden bu yana dink’i takip ettiklerini” belirtti.

    yılmazer şu anda dink, yasadışı dinleme ve selam tevhid’de kumpas davaları kapsamında tutuklu.

    yazının tamamı ve sürece dair grafikler, zaman akışları için orijinal haber linki: https://haber.140journos.com/…2b7222e7f1#.aw2w9jxa0

  • emre belözoğlu ve selçuk inan gibi formunun zirvesinde iki maestro sahadayken adı çalhanoğlan mı hakan mı ne, acayip bi çocuğun oyuna girmesiyle kopan maç.

    almanya'da mı ne oynuyomuş. ben tanımıyorum şahsen. ne gerek var be hocam selçuk inan gibi bi lokomotif, bi dinamo, bi makine varken.. maçın gittiği an o andı. bi de o emre çok istekli çocuk. daha 35 yaşında mı neymiş? gider o daha en az 3-4 maç oynar. geleceği parlak. olcan da iyi keşif. henüz 30 yaşındaymış o da. güçlü, istekli. feci ısırıyo rakibi.

    bi de burak yılmaz yeterince beslenemiyor.. senin elinde burak yılmaz varsa önce tahtaya onun adını yazarsın ve geri kalan yerleri doldurursun bu iş bu kadar basittir. gerisini zaten burak yılmaz halleder. ama adam bugün beslenemedi. bakıyorum, adama bir pas veriyolar topu alıyo ama hala karşısında kaleci var. arkadaşım sen geçsene kaleciyi de, sonra bırak topu burak'a. gör bakalım golü yapıyo mu yapamıyor mu? oooh ne güzel valla at topu burak'a, sonra gol bekle. iyi de kaleci var adamın karşısında kardeşim o da karpuz korkuluğu değil ya. burak'a daha çok boş kale hazırlayacak şablonlar çizilmeli. bu şablonlarda da takımın dinamoları emre ve selçuk ön planda olmalıdır.

    her şey için teşekkürler hocam ve futbolcular. izlanda taş gibi bi takım. 3-0'lık yenilgi bizim için güzel bi uyarı oldu. ne demişler bi hezimet bin nasihat. bu takım hollanda ve çek cumhuriyeti ile çok çok rahat berabere kalır. göreceksiniz. seri beraberlikler bile gelebilir olumlu yönde. biz bu izlanda'yı istanbul'da kitleriz çok rahat 0-0.

    bu takım bu ligi çok rahat 4. bitirir. en kötü diyorum. avrupa ligi oynarız yani her türlü avrupa'da devam ederiz.

  • bir dolu safın ekşi sözlük şikayet butonunu kullanmasına vesile olmuştur. hukuki yola başvuracağını söyleyenler, olayı ciddiye alanlar, aptal aptal konuşanlar. sizin keyfiniz için ben 80 adet mail okumak zorunda mıyım? başvuranların bir kısmının sözlük yazarı olduğu düşüncesindeyim ayrıca.

    şu ana kadar iki şikayetçi facebook hesabını deaktive ettiğini belirtti.
    ayrıca 25i üzerinde(bunu da saymayı bıraktım) şikayetçi, oltaya geldiklerini anladıktan sonra özür mektubu gönderdiler, kendilerini takdir ettim.
    bir şikayetçi internette başka bir sitede kendisini sapık dolandırıcı diye afişe edildiğinden bahisle, o siteyi de kapatın diye talepte bulundu.
    okuduğum kadarıyla(artık okumuyorum) üç şikayetçi ana avrat dümdüz gitmiş, bir adet ölüm tehdidi, bir adet "anasını göndersin" talebi bulunmakta.

    sayı 80' in epey üstüne çıkmış durumda. (400' ü çoktan geçti sanırım an itibariyle)

    bu yazıyı okuyabilecek kadar başlığı takip etmiş sayın şikayetçi okurlar. allah aşkına hemen atlamayın, herkes kendi profilini görüyor, kimsenin bir başkasını afişe ettiği filan yok. şikayetlerin bir kısmı o derece komik, hatta bazıları o kadar feci ki, kitap yazsam en çok satanlara girer eminim.

  • üniversite 4. sınıf öğrencisinden;

    - pompacı " kurşunsuz mu olsun abi ?" deyince " kurşuna gerek yok, sözlerin var ya.." dedim, sarıldık ağladık..

  • bu ülkede ne zaman kanunlara, kurallara uygun bir şekilde davransan kaybediyorsun.

    ödemelerini düzgün yapan herkes kaybediyor ve kendini keriz gibi hissediyor.

    edit: ne çok dm atan olmuş. keriz diyen mi ararsın, enayi diyen mi, ödemeseydin diyen mi. ben hayatımda hiç kyk kredisi kullanmadım. yaş kemale erdi, köprülerin altından çok sular aktı. benim türkiye gerçeği ile ilgili vurgulamak istediğim bir sorunu anlayanlar zaten anladı.

  • göçebe olduğumuz ve durağan yapılara aşina olmadığımız için, bir şeyler inşa edilirken dikkat kesilmek ve aniden etrafına toplaşmak en eski pagan geleneklerimizden biridir.

  • bebekliklerinden bu yana hayatlarına dair tüm detayları neredeyse bildiğim iki çocuğumla alakalı düşündüğüm şeyleri belki de ilk defa dile getirmeme vesile olacak sanırım bu başlık...

    büyük oğlum hep kolay algılayan, henüz küçücükken bile sayısal zekasıyla beni kendisine hayran bırakan bir çocuktu. zeki olduğunun farkında olmanın verdiği öz güvenden midir bilmiyorum, çalışmayı hiç sevmedi. 18 yıllık hayatında birçok şeye heveslenip hiçbirinde sebat edemedi. basketi tam güzel bi noktaya getirmişken bıraktı, gitara heves etti iki ders sonra ''elektro olsa sıkılmazdım'' demeye çoktan başlamıştı. ee bass gitar da deneyip gitar faslını “müzik yeteneği olmadığı” noktasına varmak suretiyle kapattı. ilköğretimde güzel bir ingilizce eğitimi almış olmasına rağmen, hiç öyle bir eğitim almamış çocuktan çok farklı bir noktaya maalesef ulaşamadı, sadece sınavlarda kendisine yetecek kadarıyla yetindi. bilgisayar oyunları ve ps'dan arta kalan zamanlarında çalışarak prestijli bir devlet lisesini kazandı ve bu sene yine aynı şekilde çalışarak üniversite sınavına girecek, muhtemelen yine beni şaşırtacak bir sınav sonucu alacaktır ama bir şey hep eksik ve o eksikliğin sebebi, '' ben onu zaten hallederim'' diye düşünerek her şeyi mütemadiyen ötelemesinden kaynaklanıyor.

    abisiyle aralarında bir yaş bulunan küçük oğlumun çok geç konuşması, ''acaba'' demelere başlamama sebep olan ilk şeydi. okula başladığındaysa abisinde hiç rastlamadığım şeylerle karşılaştım. çok zor algılıyordu, ''işte şimdi oldu'' diyebilmek için, bir şeyi tekrar tekrar anlatmam gerekiyordu ama neyse ki ben pes etsem bile o asla pes etmiyor, tam anlamıyla öğrendiğini düşünmeden o sayfayı asla kapatmıyordu. 1. ve 2. sınıfta bir de böbreklerinde yaşadığı bir problemin nüksetmesinden kaynaklı yoğun kortizon tedavisi de eklenince ağır aksak ilerleyen bir öğrencilik hayatı geçirdi. ama bu süreçte de abisiyle birlikte basketbol antrenmanlarına hiç aksatmaksızın devam etti. bebekliğinden beri yoğun kortizona maruz kalmış olmasından dolayı aldığı aşırı kilolardan dolayı, bulunduğu grubun hayli gerisinde olup zaman zaman alay konusu da olmasına rağmen, bu alanda kendisine oranla oldukça yetenekli olan abisi,''ben artık gitmeyeceğim'' dese de o hep devam etti antrenmanlara. yıllar geçtikçe okuldaki derslerde başarısı hızlı bir ivme gösterdi. her geçen gün daha iyi bir noktaya geldi. tabii tüm bu anlattığım sürece şimdi keyifle ara ara açıp okuduğumuz günlüğünü, iki eli kanda da olsa yazdıran ve yine her gün bir kitap okuyup, okuduğu kitabın özetini çıkarmasını isteyen ilkokul öğretmeninin katkısı da yadsınamaz. yine aynı öğretmenin yönlendirmeleriyle çok yetenekli görünmese de resim ve keman konusunda da güzel şeyler başardı. ingilizcesini, okulda öğrendiğine sürekli bir şeyler katarak çok ilerletip, kendi yaşıtlarının türkçe konuşmakta zorlanacağı birçok konuya dair ingilizce tartışmalara katıldı. tüm bunları yaparken hep çok çalıştı ve hep en iyisi olmayı hedef seçti kendine. hiçbir diyetisyen yardımı almadan çocukluğu boyunca aldığı tüm kilolardan kendi iradesiyle henüz 13 yaşında bir çocukken kurtuldu. kendi doktorunun dahi, ''ilaçlarını düzenli kullanmıyor mu yoksa?'' diye sormasına sebep olacak kadar dikkatli geçirdi bundan sonraki tedavi süreçlerini, ilaçlardan kaynaklı yan etkilerin neredeyse hiçbirini gözlemlemeden tamamladık.

    biri çok zeki diğeri çok çalışan iki çocuğumla ilgili öngörüm şu; çok zeki olduğunu düşündüğüm kendisinin de buna inancı tam olan oğlum, hayatında karşısına çıkan olumsuzluklarda çok çabuk pes edecek ya da farklı bir alana yönlenecek. çok çalışan, çalışmasa başaramayacağını bilen oğlum ise, çalışarak her tuttuğunu koparacak ve yanında duran kimseye ihtiyaç duymadan ayakları üzerinde duracak.

    edit: bu başlık çocuklarıma dair paylaşmadığım şeyleri paylaşmış olmam dışında da bir ilk yaşattı bana; 40 yaşında baba oldum.[https://seyler.eksisozluk.com/…k-yaptigi-tespitleri