hesabın var mı? giriş yap

  • günümüzde orta segmentteki araçlarda bile yavaş yavaş standart olarak sunulmaya başlanmış bir teknoloji,

    abs: ani sert fren anında tekerlerin kilitlendiği zaman devreye giren, tekerlere saniyede 18 e kadar frenleyip bırakıp kilitlenmeyi önleyen ve bu sayede araca yön vermemizi sağlayan bir sistemdir.

    asr(tcs): aracın ilk kalkış anında (kar*-buz-yağmur) çekiş olan tekerlerdeki fren sistemini kullanarak veya ecu'ya müdahale edip çekiş gücünü ayarlayıp tekerleklerin patinajını önleyip yüzeyde tutunmayı sağlayan sistem.

    esp: elektronik stabilite programı = abs + asr(tcs) + ek geliştirmeler içeren bir sistemdir, abs ve asr gibi bosch tarafından üretilip geliştirilmiştir.

    esp'yi oluşturan parçalar:

    devir sensörü
    direksiyon açı sensörü
    ecu destekli hidrolik güç birimi
    ivmelenme sensörü

    esp sensörler yardımıyla otomobilin durumunu ve direksiyon hareketlerini saniyede 25 kez denetler,
    tekerleklerin herhangi birinde tutarsızlık oluştuğu anda, aracın sürücünün gitmek istediği yöne doğru devam etmesi için gerekli tedbirleri alır bunlar örneğin;

    sağ şeritte hızla giderken aniden sağdan bir araç yola çıktı ve durmanıza imkan yok, refleks olarak direksiyonu sola kırınca araç sola doğru yönlenmek ister ve esp sadece arka sol tekere fren uygulayıp aracın önden kaymasının önüne geçer, şeride tekrar girmek için direksiyon sağa kırılır ve bu esnada esp aracın arkadan kaymasını önlemek için sadece ön sol tekere fren uygular ve sorunsuz olarak yola devam edilir*.

    esp kısaca bu şekilde çalışır, viraja hızlı girildiğinde, viraj destekli su birikintisinden geçerken*, ani hareketlerde, gerekli teker(ler)e fren uygulayarak aracı çizgisinde tutmaya çalışır

    esp'nin sonradan takılmasının maliyeti çok yüksek olduğu için yeni araç alırken esp li araç almak fiyat olarak daha uygundur

    yapılan araştırmalara göre abs li araç sahiplerinin abs siz araçlara oranla daha çok kaza yaptığı saptanmıştır. bunun nedeninin yanlış olarak '' abs bastığım anda durdurur'' mantığına dayanılarak yapılan hareket sonucu olduğu biliniyor.

    not: esp araca sadece fizik kuralları dahilindeyardım edebilir. haliyle fizik kurallarını zorlayanları hiçbir sistem kurtaramaz

  • genetik mirası iyidir.
    spor yapmıştır.
    dengeli beslenmiştir.
    sigara ve alkol yok veya azdır.

    bunlar yetmez.

    evlenmemiştir.

    bu da yetmez.

    gamsızdır.

  • müzikal kalitenin içine eden uygulama. merak etmeyin ailecek biz de severek kullanıyoruz, sonuna kadar kapitalistiz.

    ortalama takipçisi olan sanatçıların dinlenen parça başına (grup ise para bölünüyor bir de) 0.003 dolar civarı para kazandığını okudum bir yerlerde (türkiye için iyi para). bu durum müzisyenlerin nitelik/nicelik durumunda niceliğe önem vermesine sebep oluyor. eskiden 3-4 senede bir albüm çıkartarak parayı vuran grupların artık böyle bir şansı yok. evvela rekabet çok büyük, eskisi gibi plak şirketlerinin insafında değil hiçkimse. böyle bir rekabet ortamında ortalama bir müzisyen olarak 4 sene kaybolduğunuzda unutuluyorsunuz, bitiyorsunuz. herkes istediği müzikal içeriğini bir şekilde ufak bir bireysel çabayla spotify'da yayınlayabiliyor ki bu iyi bir şey aslında. yalnız sizin o sanat abidesi şarkılarınız bedavadan biraz pahalı bir platformda müzik dinlemeyen aksine tüketen z kuşağı tarafından 1 ayda eskitiliyor. bu nedenle sürekli yeni bir şeyler üretip, çabucak tüketilmesini kompanse etmeniz gerekiyor. sistem sizi daha kalitesiz ancak daha piyasa bir müzisyen olmaya itiyor kısaca. salla kaliteyi, vur patlasın çal oynasın.

    işte tam da bu nedenle halen sözlükte teoman / şebnem ferah parçalarında geçen efsane sözler gibi başlıklar hortluyor. çünkü artık böyle bir şey yok, böyle bir kaliteye parasını ödeyecek bir kitle yok. olsa dahi dinleyici olarak ayda bir sakız parası verip tüm albümlere sınırsız erişme rehavetine kapıldık. nasıl olsa gaz çıkartıp kaydetseler dinleniyor bir yerlerde birkaç hafta, en olmadı mağazalar falan çalıyor arka planda.

    tüketici olarak vasata her alanda olduğu gibi kendi arzumuzla razı olduk. sen ben hem zevksiz hem fakiriz neyse de entel zenginler, görgüsüz milyonerler de spotify veya benzeri platformları kullanıyor artık.

  • acilen getirilmesi gereken düzenleme.

    bebek hemen doğar doğmaz bebekten kan alınıyor zaten. bu kanın bir kısmı da dna testi için kullanılmalı. eğer ortada bir sakatlık varsa anında ortaya çıkmalı, 10 sene sonra değil.
    anasını satayım ülke coşmuş. sabah programlarına bir bakıyorsun ülkede kimin eli kimin cebinde belli değil. ki bu sadece ekranlara yansıyan çok çok az bir miktar. eminim ki şuan milyonlarca insan başkasının çocuğunu kendi çocuğu sanarak yaşıyor.
    bir düşünün beyler, on yıllarca babalık yaptığınız, kendinizden sandığınız çocuk yada çocuklar başkalarının çıkıyor. o saate kadar evladım diye sevmişsin. atsan atamazsın, aynen devam etmeye kalksan edemezsin. yıllarca enayi yerine konulmak, aldatılmak da cabası. anlatırken bile insanın içi daralıyor. rabbim bu nasıl bir dramdır.

    gündüz kuşağı programlarının bana verdiği yetkiye dayanarak diyorum ki, bu düzenleme geldiğinde şuan evli olan mevcut çiftlerin de en az 3/1i boşanacaktır.

    edit: bazı yazarlar mesajla uyardı ve bu testin faydalarının sadece aldatmayla sınırlı olmadığını söyledi. zira bi ara tüp bebek yaptıranlara kendi spermlerini koyan şerefsiz doktorlar varmış ya da hastanedeki bebek karışma olayları herkesin malumu. doğumdan hemen sonra yapılacak bir dna testi ile tüm bunların da önüne geçilebilir.

    not: al işte, burada toplum için cidden büyük bir yara olan konuya çözüm önerini sunuyorsun. konuyu tartışmaya açıyorsun. embesilin biri de gelip (bkz: bunu anana sorsana) yazıp kendince espri yaptığını, komik olduğunu sanıyor. allahın ergeni seni.

    not2: bir yazar arkadaş; "ay ne ayıp birşey ya. buna izin veren kadın olabilir mi? siz çocuğunuzun annesine neyi yakıştırıyorsunuz. " demiş.
    zaten kimse yakıştıramadığı için bu olaylarla karşılaşılıyor. evet sen eşinden eminsin belki ama kanuni düzenlemede ne diyeceksin? kişiye özel madde mi getireceksin. ayrıca kusura bakmayın kadınlar. sizi töhmet altında bırakan yine kendi hemcinsleriniz. ayrıca bu herkesi kapsayan yasal bir düzenleme olursa hiç kimse de gocunmaz, gurur yapmaz.

    not3: bazı yazarlar diyor ki; " güvenmediğin insanla evlenip çocuk yapma o zaman ayı. v.s." konu da tam bu zaten çocuğu sen yapmamışsın bilader. ve sırf eşine çok güveniyorsun diye başkasının çocuğuna babalık yap o zaman. çünkü dna sonucu gelene kadar neredeyse herkes karısına çok güveniyor.

    not4: kendisini burada ifşa etmeyeceğim ama, az önce tam da bu başlığa konu bir kadın sözlükte mesaj attı ve şöyle dedi: "zaten bi yaştan sonra başkasının çocuğunu öğrensen bile bir şey değişmez ki senin çocuğundur artık o." kendisine, bunu kocasına yapanın yatacak yeri olmadığını, bunun çok kötü bir şey olduğunu adamın bilmeye hakkı olduğunu söylediğimde ise "yatacak yerimiz mi yok?ortaçağ beyinli üç kuruşluk çomarlardan mı öğreneceğiz lan dünyayı?" diye cevap attı. yani kadının vicdanı tamamen rahat ve gram suçluluk duymuyor. aksine seni çomarlıkla suçluyor.
    özetle, artık katiyetle kanaat getirdim ki böyle bir kanun kesinlikle çıkmalı.

    sosyal sorumluluk: (bkz: lösemi tedavisi için yardım kampanyası)

  • tarzı olanlardan.

    güntekin onay: hocam bjk çok sakatlık yaşıyo. ?????
    önder özen:bakın sakatlığın nedenleri belllidr. 1) antrenman programı yanlıştır. 2) futbolcu kendine bakmıyordur. 3) darbeye bağlı sakatlık. .........

    güntekin onay: slaben bilic'e öyle böyle diyolar. iyi teknik direktör değilmiş.
    önder özen:iyi bir teknik direktörün parametreleri bellidir 1) taktik2)teknik 3) team management 4) fizik. bakın bilic de bunların hepsi var.

    güntekin onay: hocam pilav böyle tane tane olmuyo neden?
    önder özen: bakın bunların nedeni bellidir. 1) osmancık pirinci değildir. 2) iyi kavurmamışsındır. 3) kesme şeker koymamışsındır..
    bunların hepsi bilic de var.
    vsvsvsvsv.....

  • "10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. dünyalar benim oldu! içinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. saçlarımı, amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. o halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “oraya giremezsin! erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum..." demiş oyuncu. hele o son cümleyi okuyunca içim cız etti. 10 yaşında dahi o çocuk kalbi bundan dolayı pır pır ediyorsa, kararına kulp takanlara bok yemek düşer.

  • bakın ülke olarak çok büyük bir fırsatı kaçırmak üzereyiz. açın cami kapılarını hacı dayılar doyasıya yapsın ibadetini.