ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
le notti bianche
-
itl. uykusuz geceler
inanılmaz şekilde venedik'i hatırlatan ama ismi hiç geçmeyen bir şehrin içinde uykusuz bir gecenin içinde tanışan ve yalnızlıklarını paylaşan/paylaşamayan iki yabancının öyküsünü anlatır visconti bu dostoyevski uyarlamasında.
aşk, beklemek, ümitsizlik, bağlanmak, gene beklemek, kazanırken bir anda kaybetmek... tüm bunlar genel olarak uzun diyaloglarla süren bu filmde vardır. mastroianni'nin yakışıklılığı ve gençliğinde de yüzüne çok yakıştırdığı hüzünle beraber, maria schell'in o eski zamana ait narin, kırılgan gözüken ama esasında yıkıcı olan güzelliği başroldeki bu ikilinin uyumunu masalsı kılar.
--- spoiler ---
özellikle filmin sonundaki kar sahneleri bu havayı pekiştirir.
--- spoiler ---
bu film fransız ve italyan ortak yapımı olduğu için nuit blanches olarak da bilinmektedir. 2001 yılında, istanbul film festivali'nde gösterilmişliği vardır... ayrıca (bkz: la notte).
evde topuklu ayakkabı ile dolaşmak
vodafone park
-
açıldıktan sonraki yaklaşık dokuz aylık süreçte 1 şampiyonluk, 1 darbe, 1 terör saldırısı gören ancak henüz mağlubiyet görmeyen stadyum.
öğrencilikte yapılan hırsızlıklar
-
belli ki marifettir. burada gururla anlatıldığına göre hırsızlar tarafından yönetiliyor olmamız şaşırtıcı değil. hırsızlar yönetici olarak kimi seçecek ya? tabii ki içlerinde en becerikli olanları. yazık benim annem çağ dışı kalmış, bize hırsızlık yapmamayı öğretti, sonra biz kopya bile çekmedik hırsızlıktır diye. meğer ahlak algısı değişeli çok olmuş, hırsızlık marifet olmuş. zavallı annem, zavallı ben. siz burada yediğiniz küçük (!) boku böyle keyifle anlatırsanız başka hırsızlar tabii övünür gemicikleriyle. aranızda hiçbir fark yok, biliyor musunuz? sizin çaldığınız küçük bir şey değil, onların imkanları sizde olsa aynı boku yiyeceksiniz. midem bulandı...
edit: hiç gençlik aklı demeyin, ben de genç oldum. koca üniversiteyi bir tane kot pantolon, iki çift ayakkabı ile bitirdim. ama böyle şeyler yapmadım. ahlaksızsınız sadece.
dükkanını 2.30'da kapatıp 5.30'da açan bakkal
-
ne zaman uyuduğu belli olmayan biyonik bakkaldır.
20 seneden beri gözlemlerim.
bir fiil, 365 gün bu şekilde çalışır.
arasıra, bazı bazı, oturdğu yerde uyukladığını gördüysemde, biri içeri girer girmez doğrulur.
ulan ben kafayı yicem, beni uykususuz bıraktı. sabah kalkıyorum bunun için bakıyorum. orada akşam uzatıyorum kafamı, bazı zaman 3'leri buluyor kapatması.
bir insan günde 2.5 saat uykuyla 20 seneden beri yaşar mı?
enyştayn mı bu amk.?
2 tane çocuğu var bide. ne ara o çocukları yaptı anlamış değilim.
edit; bir fiil değil bilfiilimiş..
yeter ulan debe editi; anladık bir fiil deil. siz büyük resme bakın? kimden ulan bu çocuklar?
debe editi; hepbirlikte bir fiil bi el atalım
(bkz: taşlıdere ilköğretim okulu yardım kampanyası)
valinin şehit babasına kendine gel demesi
-
"ismin nedir" sorusuna verilen "ismim batsın" şeklinde verilen cevabın sonucunda vuku bulan hadise.
"isminiz nedir" sorusunu sormaktan aciz adam edep ve saygıdan bahsediyor, tey tey.
#pınarürünleriboykot
-
geçen internetten süt söyleyeceğim, bir uygulamada kampanya var. pınar da baya indirime girmiş kampanya ile 4 süt neredeyse bedavaya geliyor. neyse lan dedim pınar söylemem şimdi o kadar pınar boykot diyoruz beleş de olsa almam diyerek vazgeçtim.
muhalefet şu anda halkın en az yüzde 50'si. yüzde 50'nin dirayetli şekilde boykot yaptığını düşünsenize. bu ülke birlik olamadığı için bizi kıtır kıtır yiyorlar zaten. birlik olup bir boykotu çaksak o firma sahibi ayağımıza kapanıp, yalvarırım abi bırakın şu işi der.
edit: boykot sebebi şu şekildeydi. pınarın yönetim kurulu başkanı, (not: bu kişi pınar yönetim kuruluna üye ama pınarın sahibi firmanın yönetim kurulu başkanıymış) karşıyaka başkanlık sistemine evet demediği için karşıyaka basketbol takımının sponsorluğunu çekebileceğini söylemişti.
bu adamlar bize ekmek vermek istemiyor yani kendi siyasi görüşlerinden değilsek. biz de onlara para kazandırmamalıyız.
emrah serbes'in yazarlığı bırakması
-
https://twitter.com/…rbes/status/625347864684810240
aziz nesin hiç yazmasaydı o zaman.
sıradan insanlara haddinden fazla değer verilince ortaya böyle komik olaylar çıkıyor işte.
gelir arttıkça mutluluğun kaybolması
-
zenginlerin uydurmasıdır.
tüm para kendilerine kalsın istiyorlar.
abdullah çakıroğlu'nun tekrar gözaltına alınması
-
nöbetçi savcılık tarafından hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan yeniden yakalama kararı çıkarılmış.
işte dogru suçlama buydu. ıngilteredeydi galiba, adamın birine tacizden 2, ingiliz kızlarının özgürce gezme hakkına saldırıdan 22 yıl hapis vermişti bi hakim. inşallah suclamanın arkasında dururlar.
edit:kaynak
kuzey güney
-
ilginç neden-sonuçlar barındıran dizi.
gelin kuzey-güney ilişkisine bir göz atalım;
-kuzey; hayali olan askerlik mesleğini yapamadı, çünkü hapisteyken yaralandı.
-kuzey; hapse girdi, çünkü güney'in yaptığı kazayı üstlendi.
-güney; kaza yaptı, çünkü kuzey çok alkol almıştı ve arabayı kullanamayacak haldeydi.
-kuzey; çok alkol almıştı, çünkü güney ile cemre'yi öpüşürken gördü.
-güney; cemreyi öptü, çünkü daha önceden cemre onu dudaklarından öpmüştü.
-cemre; onu öptü, çünkü güney cemrenin gözünden kuzey'in attığı kumu çıkarmaya çalışırken yakınlaştılar.
-kuzey; cemrenin gözüne * kum attı, çünkü güney cemre ile onun öpüşmesini kesmişti.
-güney; cemre ile kuzey'in öpüşme anını yarıda böldü, çünkü kuzey gözlerini kapattı.
-kuzey; gözlerini kapattı, çünkü oyun icabı değil içinden gelerek cemre'yi öpüyordu.
-kuzey; cemre'yi öpmeye hazırlanıyordu, çünkü şişe çevirmece oynuyorlardı.
bence bu dizide tek suçlu var; o da şişedir abicim.*
bretagne
-
kendilerine ait bir bayrakları bile var; http://flags-and-anthems.com/…te/flag-bretagne.html
ve bu bayrağı çok seviyorlar. facebook'ta bayraklarını profil fotoğrafı yapanlar azınlıkta değil. ha, bir de türkiye'de çoğu kişinin bilmediği bir bilgiyi paylaşayım. genellikle isimlerinin sonu çift n ile biter. mesela servann, erwann gibi. kendilerine ait dilin etkisi; (bkz: brötonca)
(bkz: yann tiersen)
kutsi
-
sahnede şarkıcı, hastanede doktor, mahallede abi, camide müezzindir.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
istiklal caddesinde yürürken duyulmuş bir diyalog:
greenpeace üyesi: beyfendi derneğimize üye olmak istermiydiniz?
bahsi geçen beyefendi: yok hayır, ben faşistim