hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • şu endeksin doğruluğunu ülke dışına çıkıp özgürlüklerle içli dışlı olmadan anlayamıyorsun.

    bir lgbt birey "lan yine de yaşanıyor burada" diye debelenirken bir gidiyor ispanya'ya sıradan biri olduğunu fark ediyor.

    türkiye'nin çok sosyal olduğunu düşünen kişi bir gidiyor porto riko'ya dünyanın farklı döndüğünü görüyor.

    türkiye o kadar da kötü değil kadın bir gidiyor kanada'ya erkekten hiçbir farkı olmadığını görüyor.

    övmeyin anam. listenin olabilecek en doğru yerindeyiz.

  • türkiye gerçeği olup inanç ile ona uygun simgesel giyimin doğru orantılı olmadığını gösteren durumdur. muhakkak ki istisnai durumlar ve bölgeler vardır ama genel itibarı ile sık rastlanan bir durum olduğu net. 15 yıldır iş gereği erzurum dan kilis e , yozgat tan giresun a, edirne den yüksekova ya kadar her yeri gezdim gördüm zirai bir veri altyapısı oluşturduğum için özellikle gece şehirlerde kalıp gündüz köylerde bulundum.

    ve dün (evet lan dün daha) şunu farkettim. özellikle kadınların giyim tarzınının köy ile şehir arasında muazzam farklı olduğunu. şehre girdiğinizde kalacağınız otel ve onun çevresinde kara çarşaflı bile görmek yadırganmamakta ,kabul zaten bununla ilgili değil problem. isteyen istediği gibi giyinsin sorun yok. ama aynı şehrin 20 km içerisindeki bir köye gidiyorsunuz kızlar bildiğimiz baş örtüsünü arkadan bağlamış, çoğu zaman uzun kollu ama bazen de kısa kollu tişört altında şalvarı , koyununu güdüyor,tarlada çalışıyor ilaçlama yapıyor. bölge desen aynı , erkek desen aynı erkek, inanç desen kesinlikle şehirdekinden daha çok camide vakit geçirir sohbetler yaparlar velhasıl benim gözümde şehirdeki adamdan daha inançlı. peki bu nedir.

    2 yıl önce şehre giden bir dolmuşun ön tarafındaki evin bahçesinde şehre gitmek için hazırlanan 15 -16 yaşlarında dünya güzeli bir köylü kızımızı görmüştüm. kız yemenisini çıkarıp türban takmıştı. o zaman iş yoğunluğundan mı bilmiyorum bunu yorumlamamıştım. bugün o kızı hatırladım. muhakkak ki sosyologların işi ama şehre geçiş aşırılığı beraberinde mi getiriyor? din aslında modernizmin silahı mı?

    bilemiyorum be sözlük.

  • bu kadın esasında soul ve pop-rock yapmasına rağmen neden rock'n roll'un kraliçesi olarak adlandırılıyordu, hiç düşündünüz mü?

    evet tina turner'ın müzik tarzı soul, r&b ve rock öğeleri içeriyor. sık sık "rock'n roll kraliçesi" olarak anılsa da, müziğinin ve kariyerinin tek bir türün ötesine geçtiğini not etmek önemli.

    tina turner, rock müzik sahnesindeki olağanüstü başarısı ve etkisi nedeniyle "queen of rock 'n' roll" unvanını kazandı. güçlü sesi, heyecan verici sahne duruşu ve müziğine rock unsurları katabilme yeteneği onu diğerlerinden ayırdı ve onu bu türdeki kadınlar için öncü yaptı. rock demek sadece gitar müziği demek değildir, turner'ınki gibi bir enerji ve duruş da ister. biraz da posterlerle var olur, deyim yerindeyse biraz poser'lık ister.

    tina turner'ın kariyerindeki belirleyici anlardan biri, 1980'lerde "private dancer" albümüyle solo çıkışıydı. "what's got to do with it" ve "better be good to me" gibi rock'tan etkilenen parçaları içeren bu albüm, onu uluslararası bir yıldız haline getirdi ve rock türünde mükemmel olma yeteneğini sergiledi.

    enerjik canlı performansları, ham vokalleri ve sahneyi yönetme şekli, bir rock ikonu olarak statüsünü daha da sağlamlaştırdı. tina turner'ın rock müziğe yaptığı katkılar çığır açıcıydı ve onun izinden giden sayısız sanatçıya ilham kaynağı oldu.

    tina turner'ın müzikal kökleri soul ve r&b'de yatsa da, rock müzik üzerindeki etkisi yadsınamaz. "queen of rock'n roll" başlığı, daha geniş müzikal çok yönlülüğüne rağmen, onun muazzam başarısını, etkisini ve bu tür üzerinde bıraktığı izi temsil ediyor.

  • 40 bin liraya sattığı arabaya 12 dolar maliyetli bluetooth sistemini eklemesini 2012 yılında reklam konusu yapan sektör.

    ayrıca aynı sektör, 10 dolar maliyetli cd playeri konsola entegre ettiğinde sıfır fiyata 5 bin lira ekleyebiliyor.

    bu sick.ko sektör farzı misal bilgisayar sektörü ile aynı "kafada" gelişse idi şuan uçan arabalara biniyorduk.

  • sayın sözlük ahalisi, bir insan sizi nasıl reddedince memnun olacaksınız? bunun bir formülü var mı? bence yok. reddedildiğin ya da terk edildiğin müddetçe hep karşı tarafı suçlayacaksın.

    bugüne kadar on bin tane terk edilme hikayesi dinlemişimdir. hepsinde terk eden pisliğin tekiydi terk edilenin gözünde. bunun doğru bir yolu yok, maalesef. eski sevgili/eşinizin gözünde -terk etme şekliniz nasıl olursa olsun- alçağın teki olacaksınız.

    flört etmeye çalışan kişiyi kırmadan reddetmenin de bir formülü yok. ne diyelim? fok balıkları çok yalnız falan mı? üst üste mesajlar atıyorsunuz dönmüyor, görüşmek istiyorsunuz zaman ayırmıyor ve siz hala anlamazdan geliyorsunuz. ısrarlarınıza dayanamayıp bir açıklama yapmak zorunda kalıyor ama sizi yine memnun edemiyor. o sizinle sevgili olmadığı için her türlü suçlu yani. neden? çünkü mükemmelsiniz ve her göz koyduğunuz insan sizi sevmek zorunda! hayır, değil. kendinize göre harikasınız belki ama birilerinin hiçbir şekilde ilgisini çekmiyorsunuz ve bunun nedeni sevilmeye değer olmamanız değil, sadece karşı tarafın tipi değilsiniz, hepsi bu.

    belli ki korona günlerinde herkes sanal yolları zorluyor. benimle de yıllardır tanıdığım fakat arkadaşlıktan öte bir diyalog kurmadığım bir sürü insan flört etmeye çalıştı bu ara. ne diyeyim mesela bu tiplere? yapmaya çalıştığı şeyi anlamazdan gelip, onunla her dakika yazışmaya/konuşmaya vaktim olmadığını söylüyorum ben de. özgüveni kırılmasın diye ‘kişisel alma lütfen,’ diyorum. bana ne yahu! insan olarak sevsem de duygusal manada hoşlanmamışım demek ki. ne var bunda? hoşlanmadığım bir insanı kırmamak için kırk takla atmak zorunda mıyım?

    sonuçlarına katlanamayacak olan aşk meşk işlerine heves etmesin bence. ulan benim için öldüğünü sandığım insan arkasına bakmadan çekip gitti, beni bir daha hiç merak etmedi, öldüm mü, kaldım mı, nasıl baş ettim, hiç düşünmedi. yine de ‘demek ki sevmemiş, keşke sevseydi ama sevmediği halde yanımda kalsa daha mı iyi olacaktı?’ dedim, hayatıma devam ettim. her şeyden bi’ trajedi yaratmaya ne meraklısınız.

    son söz; kimse bizi sevmek zorunda değil. bir kere sevdi diye hayatının sonuna kadar yanımızda olmak zorunda da değil. bırakın gitmek isteyen gitsin. konuşmak istemeyen konuşmasın. gerekirse yalnız kalın ama kimsenin sahte sevgisine ihtiyaç duymayın. çünkü gerçek seven zaten gitmeyecektir.

  • (bkz: cinsiyetçi erkeklerin iq seviyeleri)
    edit: başlığı açan yazara baktım, daha önce öldü insanlık diye bir başlık açmış ve özgecan için duyarlılık kasmaya çalışmış. özgecan'ı da insanlığı da öldüren sensin kardeşim. katil sensin işte. bir suphi gibi davranmana gerek yok illa. açtığın şu başlıkla öldürüyorsun kadınların psikolojilerini. yakılan, öldürülen her bir zerremizden suphi kadar sorumlusun sen de.
    debe editi: bir akşam vakti, ekmeğini kazanmak için gittiği yerde tecavüz edilip boğulan, üstünde sadece iç çamaşırıyla çay üstünde cesedi yüzen, ablasının elleri süt kokulu kuzusu cansu kayayı hiç unutmayın olur mu?

  • asıl şaşırtıcı olan henüz 6 kişi oylamışken şaşırtıcı anket diye başlık açmak.