hesabın var mı? giriş yap

  • yemin ediyorum recep tayyip erdoğan'ın beyanatı sandım.

    hatta açıklama olarak ta şöyle demiş olabileceğini düşündüm. "mona lisa'yı da vinci yapmadı , onu yapan girit'ten sürülen müslüman bir ailenin çocuğu olan berberi sultan yaptı,araştırmıyorlar,tarihimize sahip çıkmıyorlar,utanıyorlar osmanlı'dan, müslümanlardan korkuyorlar tri tri tri hey hey hey...."

    ama çok şükür böyle bir şey dememiş. belki lüzum olur diye şuracıkta dursun bu entry.

    debe edit: dünden beridir rus sitelerinde dolanıp duruyorum gözünüzü gönlünüz açıp debe ye girebilmek için kısmet bu saçma enrty'in miş.

    (#46353259)

  • edit : link uçmuş diyenler için yeniden, ayrıca en sona yazıyı da kopyaladım ama orijinal yazının sonunda foto da var. dh link

    iddia bana ait değil sadece dh'den buraya ilettim .

    donanımhaber yazarı, covid-19 ölümlerinin gizlendiğine dair iddiasını, kız arkadaşının babasının ölümü ile delillendirmiş.

    sosyal medyada paylaşılmasını da özellikle istediği için linki aşağıya bırakıyorum.

    ne kadar doğru bilemiyorum, ben sadece iddiayı taşıdım.

    dh link

    --- spoiler ---

    herkese sağlıklı günler dileyerek yazıya başlıyorum. şimdiden yazının gidişatını kestiremiyorum fakat biraz uzun olabilir, okuyun ve okutturun lütfen. bizzat tecrübelerimi içerir.

    6 ağustos 2020 günü kız arkadaşımın babası corona şüphesiyle apar topar ambulans ile hastaneye kaldırıldı. çekilen ciğer filmi sonucunda buzlu cam görünümü mevcuttu ve hasta istanbul'da bir hastanede karantinaya alındı. yapılan test sonucu 9 ağustos 2020 günü covid-19 pozitif tanısı kesin olarak koyuldu ve hasta istanbul sancaktepe'deki pandemi hastanesine sevk edildi. hastayla irtibatımız hiçbir şekilde mümkün olmadığı için elimizden geldiği kadarını yapıp enabiz'dan uygulanan tüm işlemleri, tahlil ve raporları takip ediyorduk. bu süreçte hastane personeli de bizi her gün arayıp durum hakkında bilgilendiriyordu.

    günden güne durumu kötüye giden ve yoğun bakımda tedavisine devam edilen hastamızın 24 ağustos günü enabiz da tahlillerini kontrol ederken, ne hikmetse bir kez daha covid testi yapıldığını ve test sonucunun negatif olduğunu görmem üzere vefat haberini alacağımızı düşünmeye başladım. nitekim öyle de oldu. bir-iki saat içinde hastaneden arandık ve negatif covid sonucunun sisteme girildiği gün vefat haberini aldık.

    bu hastanede covid yüzünden vefat eden hastaların naaşı sancaktepe cenaze işlerine gönderilip burada cenaze namazı kılındıktan sonra defin işleminin yapılacağı yere naklediliyor. ve covid yüzünden ölen merhumun yanına hiçkimse alınmadığı için naaşı tanıma işlemi fotoğrafı çekilip yakınlarına gösterilmek suretiyle yapılıyor. biz sancaktepe cenaze işlerinde geçirdiğimiz yaklaşık 1 saatlik süre içerisinde 5 naaş buraya getirildi ve hepsinin ölüm sebebi covid idi.

    şimdi nasıl oluyor da sadece istanbul sancaktepe de 1 saat içinde 5 covid vakası defin ediliyorken, türkiye genelindeki günlük ölüm sayısı 15-20 arası lanse ediliyor?

    covid yüzünden vefat eden hastanın pozitifden negatife çevrilmesine dair kanıt:
    --- spoiler ---

  • amk böyle tüftüf savaşı bile olmaz.yaşlı başlı adamlar falan ateş ediyor birde ciddi ciddi.ağızlarıyla bi dıkşın-dıkşın yapmadıkları kalmış.

  • öncelikle kendisi bir insandı.
    10 ağustos 1927 tarihinde kilis'te doğdu.

    kendisi hakiki bir sanatçıydı.
    geleneksel türk tiyatrosunun en önemli isimlerindendi. ismail dümbüllü tarafından keşfedilmiş ve yetiştirilmiş biriydi. tuluat sanatının kurallarını ve kaidesini çok iyi öğrendiği için hemen her oyununda bunu kullanmıştı. ayrıca oyunlarının afişlerini kendisi tasarlar ve kendisi çizerdi.

    kendisi seyircisine saygılı bir tiyatrocuydu.
    hiçbir zaman seyircisine hakaret etmez, tam tersi onlara anlık şakalar yaparak seyirciyi de sahneye çekerdi. bir oyununun en başında "senede bir kere yalan söylerim" diyip, oyunun ortasında sahnede aniden durup tiyatro görevlisinin acil otopark duyurusu olduğunu söylemiş ve iki adet plaka anons etmişti. ayağa kalkan kişilere ise "bu senelik yalanım buydu" demişti. yine başka bir oyununda eli bacak arasında olan bir oyuncu arkadaşının eline tekme atmış "sahnede saygısızlık istemem" diyerek hem izleyiciyi güldürmüş hem de sahnede kısa bir eğitim vermişti.

    kendisi işini severek yapan bir yönetmendi.
    oyunlarında dekorların montajına, boyamasına, taşımasına bizzat katılırdı. "ben nejat uygur'um sadece oyunumu oynarım bu işi yapmam" demezdi.

    kendisi hicivde üstaddı.
    aman özal duymasın, cibali karakolu, hastane mı kestane mi, sizinki can da bizimki patlıcan mı gibi kült oyunlarında hem türk halkının bazı kötü davranışlarını hem de politika ve siyasetçileri eleştirmişti.

    kendisi çok iyi bir aile babasıydı.
    çocukları süheyl uygur ve behzat uygur 1990 yılında uygur tiyatrosunu kurduklarında "boynuz kulağı geçer" adlı bir oyun oynamalarını söylemişti. süheyl ve behzat uygur ise bu oyunu oynarken bir izleyicinin "boynuz kulağı nah geçer" demesini hala gururla anlatır. behzat uygur'un eşi hanımefendi hamile iken nejat uygur'a bir röportajında "torununuza sizin isminizin verilmesini ister misiniz?" diye soran gazeteciye "çok isterim" demişti. ardından behzat uygur oğlunun ismini nejat koymuştu. torunları ile arası son derece güzeldi. çocukları ile arasında evde baba oğul, sahnede usta çırak ilişkisi vardı. ikisini birbirine hiç karıştırmadı.

    kendisi vefalı bir dosttu.
    sadri alışık'ın mezarını ziyarete giden oğlu kerem alışık, babasının mezarının başında dua eden nejat uygur'u görmüştü. tarih sadri alışık'ın ölüm ya da doğum tarihi değildi.

    kendisi harika bir öğretmendi ve ustaydı.
    yılmaz erdoğan, rasim öztekin, bahri beyat, necip naşit özcan, çiçek dilligil, süheyl-behzat uygur ve ömründe en az bir tiyatro sahnesine çıkmış kişilere yol göstermişliği vardı. özellikle bkm kurulmasında maddi manevi desteği mevcuttu.

    kendisi mimik ve jest uzmanıydı.
    onunla aynı sahneyi paylaşan çoğu oyuncu oyun sırasında nejat uygur'un yüzüne bakamazdı. çünkü bakan oyuncular birkaç dakika gülerdi. ve en sevmediği şey sahnede laubalilikti.

    kendisi şahsına ait sözler ve replikler kullanırdı.
    - anlayanlar anlamayanlara anlatsın.
    - büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, ortancaların alınlarından öperim.
    - halıya basma lan
    gibi dillerden düşmeyen replikleri vardı.

    nejat uygur böyle biriydi.
    insandı.
    gerçek sanatçıydı.
    saygılı bir oyuncuydu.
    işine aşık biriydi.
    hiciv üstadıydı.
    aile babasıydı.
    vefalı bir dosttu.
    öğretmendi.
    mimik ve jest uzmanıydı.
    kendine has replikleri vardı.

    ama en başta bir insandı işte.
    18 kasım 2013 günü vefat etti. çocuklarına duyguları sorulduğunda " biz hem nejat uygur'u hem de babamızı kaybettik" dediler ve tören boyunca bir daha konuşmadılar. şimdi ben ise haddim olmayarak nejat uygur'un vefatı ile sadece şunları söyleyebilirim:
    - her zümreden insanın hayranlık duyduğu bir oyuncuyu kaybettim.
    - levent kırca ile sona eren hiciv sanatının en önemli üyesini kaybettim.
    - bir öğretmenimi kaybettim.
    - ailecek hepimizi güldürebilen bir ustayı kaybettim.
    - çocukluğumu kaybettim çocukluğumu.

    ışıklar içinde uyu sevgili nejat uygur. senin bizi güldürmene ve birilerini eleştirmene ne kadar ihtiyacımız var bir bilsen?

  • "âmâların kendi dünyaları vardır, kendine has dünyaları. siz bilmezsiniz. bu dünyayı görsem nolur, görmesem nolur...o bir pencere. sen bakıp geçtin ablacım, ben bakmadan geçtim."

    6 aylıkken cehalet sonucu gözlerini kaybeden sivaslı turan dedenin müthiş sabır ve tevekkül öyküsünün bizleri hüngür şakır ağlattığı program olmuştur bu akşam.

    acaba gözleri gerçekten görmeyen kim?

  • vakti zamanında bir emmy ödül töreninde soyismi sayesinde benedict cumberbatch ile aynı masada oturmuş kişi. yılan hikayesi dışında bildiğim tek başarısı budur.

    15 yıldır kendileri gibi olmayanları ikinci sınıf insan yerine bile koymadılar evet, ama tarih seni onlar gibi olduğunda değil; gördüğün bütün haksızlıklara rağmen insanlığından bir şey kaybetmediğin, onlar gibi olmadığın için yazar. sen yine duruşundan ödün verme, fikrini sonuna kadar savun ama bunu yaparken en nihayetinde insan olduğunu unutma.

    her şeyden çok ülkemizdeki ödül törenlerinde yapılan saygısızlıklar canımı sıkıyor. nadir sarıbacak'ın konuşması kesildiğinde de acayip canım sıkılmıştı. ama meltem o ödül törenlerinin türkiye'de sinema yapan kitle için ne kadar önemli olduğunu bilemez. film çekmediği için sanırım.

  • ielde bir fizik sınavı. fizikten aldığı en yüksek not yüz üzerinden 10 olan bir arkada$ım, bir devreye güç kaynağı çizmesi istendiğinde, bir ko$u bandı ve üzerinde ko$an bir hamsterdan olu$an bir güç kaynağı çizmişti. yaratıcılıktan puan alması gerekirdi; sıfır aldı.