ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
manitan var mı lan
-
ilkokulda benim de maruz kaldığım sorudur. manita ne ben nerden bileyim o yaşta?
video kaset kiralanırdı* o dönem. superman 4'ü aldık babamla, eve gidiyoruz. ben acayip heyecanlıyım. bir yerlerden atlayasım, zıplayasım var. bir pelerinim eksik.. karneyi de almışım, o da süper. yol üzerinde babam bir arkadaşının yanına uğradı. biraz konuştular sonra adam bana döndü ve yanağımdan bir makas alıp sordu;
- yakışıklı, senin nasıl gidiyor bakalım? kaç manitan var?
- (manita ne ki? dersleri soruyor herhalde.) hiç yok amca, hepsi pekiyi.
ingiliz hakimin sarhoş kadın tecavüz söylemi
-
hakim der ki: sarhoş bir kadına tecavüz etmenin kabul edilebilir bir şey olduğunu bir an için bile söylemiyorum.
sözlükte başlık açılır: sarhoş kadın tecavüzü hakeder.
(bkz: sen yazma ulan ayı)
edit: başlık ilk açıldığında sarhoş kadın tecavüzü hakeder şeklinde idi.
yabancıların türkçe konuşurken yaptığı hatalar
evine verilen 3 milyon euro'yu reddeden vatandaş
-
duyan da memlekette yabancıya mülk satılmıyor sanır.
karadeniz'de araplara satmak için kuyrukta millet, ne iş?
onlarınki vatan toprağı satmak olmuyor mu?
üstelik yasalar izin veriyor satışa. siz şimdi devlete ne demiş oluyorsunuz?
ingiliz erkeğine şak diye telefonunu veren kız
-
adam gibi yaklasmayi bilirseniz diyorlar hala
mk bu herifin yaptigi adam gibi yaklasmak mi, adam kizin teyzesine "baksana kiz coktan ingiliz sosisiyle konusmaya basladi" diyor, bizimkiler ise hihihihihiih yariliyor aq. bizim millet kadar asagilik kompleksine sahip baska bir millet var mi merak ediyorum.
trabzon'un bu ülkeye faydası
-
en azından istanbul gibi zararı yoktur. faydası olmasa nolur...
bütün ülke birleştik istanbuldaki 3. köprü, 3. havaalanı için çalışıyoruz. sırf istanbulda daha çok insan yaşasın diye dünyanın ormanı katlediliyor. daha da trabzonun faydası ne diye soruyor at kafalılar.
beni tahrik etmeye çalışan giyimci kız
-
çevre esnafa duyuru: sakın bu arkadaşın önünde eğilmeyin, şak diye saplar...
koç burcu erkeği
-
iç sesimizin en çok tekrarladıkları:
- ben süperim
- hiçbir şey bilmiyor
- ben söylemiştim
- cahil
- kara cahil
- yemezler
- sen kimle dans ediyosun
- nasıl oluyor da insanlar bu kadar basit birşeyin farkına varamıyorlar
- ya ben yine süperim
izafiyet teorisi
-
hani bizim gibi salaklar da anlayabilsin diye bir açıklaması var, "elini fırına sok 1 saat gibi gelir, ama güzel bir kızlar 1 saat konuş 1 dakika gibi gelir" diye. yani diyor ki güzel şeyler çabuk geçer, kötü şeyler bir ömür sürer. peki bu durumda kişinin en güzel çağlarını yaşadığı gençliğin bir saniye, yaşlılığın ise bir ömür sürmesi gerekmiyor mu? niye gençler bir türlü büyüyemediklerinden, yaşlılar ise yılların su gibi aktığından şikayetçi? tersi olması gerekmiyor mu? güzel geçen gençlik yılları içinde olana neden bitmez tükenmez geliyor da yaşlılıkta günler 1 saatte bitiyor?
şu an izafiyet teorisinin açığını buldum resmen. einstein yaşasaydı, tebeşiri tahtaya fırlatır "kahretsin işte bunu ben de açıklayamıyorum" derdi. ama şimdi beni anlayacak kimse yok. zekamla başbaşa, hızlı geçen bir ömrü tüketiyorum anasını satayım.
airfryer
-
airfryer'da patates kizartmasi yapacaksaniz kanserojen olan akrilamid'in olusumunu veya zararlarini en aza indirmek icin sunlari yapmalisiniz:
- her gun airfryer ile pisirilmis patates kizartmasi yememek (haftada 1 sorun degil)
- taze patates kullanacaksaniz patatesin turu onemli. bir de elinizle patatese fazla temas etmemelisiniz.
- taze patatestense dondurulmus patatesleri kullanmak daha iyimis. dondurulmus patateslerde kullanilan patates turlerinin karakteristiklerinden dolayi.
- cok yuksek sicakliklarda pisirmemelisiniz. ideali 120 dereceymis, ama o kadar dusukte nasil kizarir hic denemedim.
- altin sarisi renkten daha koyuya donmemeli.
(bkz: akrilamid)'in zararlari ile ilgili daha detayli bilgiyi ise avrupa saglik orgutunun su sayfasinda bulabilirsiniz.
fikret orman'ın acil durum dublörü
-
sürekli fikret orman'ın 2-3 metre yakınlarında dolaşan, ve olur da bir rahatsızlık yaşarsa hemen onun yerini dolduracak olan dublör.
http://i.imgur.com/cpgt8df.jpg
http://i.imgur.com/e1bzbra.jpg
http://i.imgur.com/me5avqt.jpg
http://i.imgur.com/hk1fahz.jpg
fince
-
bugun fince bir kitap okurken bu dilde de ayni bizde oldugu gibi pekistirme oldugunu fark ettim. mesela, "yksin" yalniz demek; "ypöyksin" ise yapayalniz... "ypö" tek basina anlamsiz bir kelime.
örnekleri cogaltmak gerekirse:
typötyhjä: bombos, "thyjä" bos demek.
upouusi: yepyeni. "uusi" yeni demek.
täpötäysi: dopdolu "täysi" dolu