hesabın var mı? giriş yap

  • gerçek hayattaki mealine örnek olarak şöyle bir olay geçmişti başımdan:
    3,5 yılı (acı-tatlı fakat kesinlikle fırtına gibi) birlikte geçirdiğim sevgilimden ayrılmıştım.
    sadece bir, iki ay sonra bir arkadaşla karşılaştım, şöyle bir diyalog geçti aramızda:
    ben: ee, napıyorsun, nasılsın?
    densiz: napalım ya, takılıyoruz. dün gece arkadaşlarla takıldık kordonda, selin* diye bir kız vardı. aa hatta seni de tanıyorumuş galiba, bir ara takılmışsınız....

    işte o noktada bende kayış koptu, görüntü gitti...."tanıyormuş galiba"... "bir ara takılmışsınız"..."bir ara takılmışsınız".
    ulan hayatımın fırtınasından bahsediyorsun. bu kadar mı çabuk eskiyor? daha iki ay oldu bu hale mi geldi bu konu? ulan 3,5 yıl ne zaman bir ara oldu? az daha evleniyordum ben onunla, adı nasıl takılmak oldu?

    işte onun gibi bir cümle bu: "poeple you may know" may!?

  • ulan sabah haberi gördüğümden beri kendime gelemedim. bir hafta önce engin öksüz ve arkadaşı abdullah türk motorlarıyla türkiye doğu turuna çıkmışlardı. üç gündür de şanlıurfa'da birecik ile halfeti yoluna girdiklerinden beri kendilerinden haber alınamıyordu.
    kötü haber malesef bugün geldi.

    "herkesin tanidigi ve cok sevdigi engin öksüz ve abdullah türk abilerimizi urfa halfeti istikametinde kalleşce adice insanliga sigmayan bi sekilde silahla vurularak öldürülmüş ve jandarma ekipleri tarafindan bulunmustur... mubarek günün suyu hurmetine mekani cennet olsun. tüm motosiklet dostlarının başı sağolsun acimiz tarif edilemez sekilde büyük... şuan eşi ve kardesleriyle birlikteyim allah sabir versin geride kalanlara"

    ortada inanılmaz bir olay var. bu insanların günahı neydi de öldürdünüz? kendilerini şahsen tanımıyorum ama motor gruplarında gezilerini takip ediyordum. ne oldu orda? neden? kimisi suriyeli mülteciler demeye bile başladı. hafta sonu motorcular eylemlerden bahsediyor.

    anlamıyorum sözlük. iki tane çınar gibi adam bok yoluna öldürüldü bu memlekette. yine!
    bunu da unutma.

    edit: dün öğleden sonra motosikletleri(kontak anahtarları üzerinde) ve eşyaları jandarma tarafından çeken köyü'nde üstü branda ile örtülü vaziyette bulunmuş. ilginç bir detay.

    edit 2: engin öksüz'ün cenazesi bugün (24/07) 23:25 saatlerinde sabiha gökçen'e getirelecekmiş adana'dan. yalnız bırakmak istemeyenler için.
    bir yakınının iletisi "engin abim sizleri güçlü dimdik gormek isterdi sizde metanetinizi bozmadan sabiha gökçene 23:25 sularinda gelin ve yalniz birakmayin"

    edit 3: dün (31/07) şanlıurfa emniyeti olayla ilgili 4 kişi göz altına aldı. biz unuttuk ama ilginçtir bu sefer emniyet unutmadı.

    edit 4: (14/8) aileler dahil hiç birimiz yemedik.

    "şanlıurfa'da motorcu cinayetiyle iligili yeni gelişmeler yaşandı.
    şanlıurfa emniyeti tarafından oluşturulan 20 kişilik özel ekip 4 kişiyi gözaltına aldı.
    cinayeti çözmek için kurulan özel ekip, birecik ve halfeti'deki tüm motosiklet sürücülerinin kaydını çıkarttı.
    yaklaşık 500 kişiyle görüşen özel ekip durumundan şühpelendiği 4 kişiyi gözaltına aldı.
    polisler ayrıca uyuşturucu bağımlısı şahısların da ifadesini aldı."
    haber linki

    mobese kayıtlarını inceleyen polis, cinayetin ardından kameraya takılan 2 kişiyi arıyor.
    ntvmsnbc
    engün öksüz facebook
    haber linki

  • bozdurulmaması durumunda 1 haftalık kur değişimi ile komple sir ağdaya dahi gidilebiliyor.

    öyle bir ülkenin böyle bir berberi

  • bugün deprem bölgesinde koordinasyon sorunu falan kalmadı, hepsi çözüldü dedi. insan canlı yayında ağlayan gökhan zan’dan utanır.

  • o unutulmaz günde, o "anlatılmaz, anlattıkça yaşanır; hatırlandıkça coşulur" maçta ben oradaydım. hiç unutmuyorum, - galiba - 12.55 gibi garip bir başlangıç saati vardı maçın, ali sami yen stadı kapalı tribünü alt bölümün en ortasındaki yerime ulaştığımda seremoni başlamak üzereydi, üzerinde biletimdeki numara yazılı koltuk dışında başka yer olmaması olağanüstü iyi bir şeylerin yaşanacağının müjdecisi gibiydi âdeta. uğur tütüneker kaleciyi çalımlayıp eski açık tarafındaki kaleye (ki tam 4 yıl sonra eintracht frankfurt'a karşı gene aynı kalenin filelerini havalandırmıştı.) ilk golü gönderdi, devre arası herkes heyecanlı, sevinçli ve umutlu görünüyordu, çoğunluğun beklentisi "3 - 0 ve uzatmada işi bitirme"ydi, mustafa denizli numaralı tribünün altındaki tribününde hapsedilmişti isviçre`nin uefa'sı tarafından, oysa ilk maçta saha ortasına kadar girip hakeme itiraz eden neuchatel antrenörü gilbert giresse devre arasında gene sahanın ortasındaydı.
    ikinci yarı galatasaray onbiri, tribündeki onbinleri, tanju çolak ile uğur tütüneker'in ard arda gelen ve birbirinden organize golleriyle coşmuş, mağrur ve arkaları sağlam isviçrelileri sürklase etmiş, en önemlisi de "biz yapamayız, ilk maç 3 gol yedik, biz kim 4 - 5 atmak kim, tarihimizde yok öyle bir mucize, buna inananlar deli" şeklinde öznel yorum (!) ve görüşleri tarihe gömmüştü. beyaz formalı metin yıldız, cevat prekazi, cüneyt tanman, ismail demiriz, savaş koç, arif kocabıyık ve bu muhteşem zaferin ardından demir parmaklık cezasından kurtulan mustafa denizli dakikalarca tribünler önünde zafer turu attılar.

    daha sonra ilginç şeyler oldu, uefa maçın tekrarına karar verdi, ulusça büyük tepki gösterdik, isviçre ile her türlü ilişkinin kesilmesi bile tbmm'de gündeme geldi, ne idüğü belirsiz ucuz kahraman müsveddeleri (ki onların çocuklarını bugün de mağdur olmadıkları halde federasyon, tahkim kurulu vd. hakkında atıp tutarken görüyoruz, orman kanunu cumhuriyeti(!)nin odun üyeleri) haksızlığı düzeltip adaleti sağladıklarını ilan ettiler, işin kötüsü birçok koyun sürüsü üyesi bu teneke yalancılara inandılar. oysa galatasaray'ın başında bugünkü gibi basiretsiz bir yönetim yoktu o gün, futbol davalarının o dönem (ve uzun yıllar boyunca) avrupa'daki en büyük uzmanı, bayern münich kulübünün avukatı bir alman ile anlaşarak maç sonucunun (5 - 0'lık skor 5 jüri üyesinin birden onayıyla kesinleşti, adalette de 5 - 0'lık bir galibiyet almış olduk) tescilini sağladılar.

    türk futbol tarihinde bir dönüm noktasıydı, aşağılık kompleksimizi o gün mağlup edip çimlere gömdü sarı kırmızılı aslanlar, tıpkı 1993 manchester united maçları ve 2000 uefa kupası finalinde mağlup ettiği gibi. keşke bugün "isviçre bizden iyi, barajı geçemeyiz" diye ahkâm kesen futbol uzman(!)ları da o gün isyankâr mucizeye tanıklık etmiş olsalardı...

  • http://youglish.com/search/wi-fi

    yukarıdaki linkten yabancıların nasıl okuduğunu görebilirsiniz. üstelik amerikan, ingiliz ve avustralyalı aksanlarına da bakabilirsiniz. anadili olarak ingilizce kullananlardan daha iyi kaynak olmaz sanırım.

    başka böyle aklınıza takılan kelime varsa da aratın buradan olsun bitsin.

  • topluca muhabbet esnasinda bana donup:

    - turkler de zaten arap, degil mi?
    - nasil yani?!?
    - ikisi de musluman, dolayisiyla turkler de arap...
    - e o zaman ruslar da ingiliz?
    - ho?
    - siz de hiristiyansiniz ingilizler de hiristiyan?
    - hmm evet ben cok yanlis dusunmusum, sorry...

  • babala tv'nin son yayınında "hayatımda akp'nin kapısından geçmedim" diyerek duyar kasan aktrollün kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesi olayıdır. aktrollün adı umut nimet ataş.

    link

    ünsal ünlü'nün dediği gibi: "bir siyasal islamcı sizi asla şaşırtmaz. her kabın şeklini alır."

  • maşallah herkes lisede en arkada oturup başarıdan başarıya koşmuş. geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ederken öğrendim, bizimkilerden birisi sihirbaz olmuş. bakınca gördüm ki kendi çapında epey ünlü.

    vay amk. milletin sınıf arkadaşı yale’de cambridge’de bi de bizimkine bak.