ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erkan petekkaya
-
“kadın da kendini bilecek. ‘benim çocuğum var’ diyor, arkasından da ‘beni taciz etti’ diyor. tutarsızlığa bak. söyleme o zaman!”
''benim de annem kadın.''
''ben nurgül’ün nesini taciz edeceğim? beyonce mi o? bilime aykırı, akla aykırı.''
***********************************************
bence kendisinin de milyonlarca sperm arasından birinci gelmesi bilime ve akla aykırı.
cem uzan denince akla gelenler
ölmeden önceki son sözler
-
bilgisayarımın geçmişini silin.
game of thrones
25 şubat 2018 fikret orman ali koç kucaklaşması
-
ulan var ya hep istiyorsunuz ki köpek gibi birbirlerini yesinler. holiganizminize sokayım. mis gibi de kucaklaşmadır.
not: gs
aldatmalardaki inanılmaz artışın sebepleri
-
başkanlık sisteminin olmaması.
che denen eşkıya benim gencimin yakasında olamaz
-
"sen kimsin ki senin gencin oluyoruz?" şeklinde cevap verilebilecek beyan.
debe edit: (bkz: akülü tekerlekli sandalye)
toyota türkiye ceo'sunun çalışanları için kararı
-
toyota türkiye ceo’su ali haydar bozkurt salgın döneminde çalışanlarını yüzüstü bırakmayacaklarını belirterek, "bir yıl araç satmasak da maaş ödeyeceğiz, kimseyi işten çıkarmayacağız, devlet desteğini de ihtiyaç sahiplerine bırakacağız” dedi.
böyle patronlar da var işte, kendisini tebrik ediyorum.
kaynak
bir erkeğin egosunu tavana vurduracak olay
-
geçenlerde şâhit olduğuma göre "sayın yolcularımız, aranızda doktor varsa kendisini kabin ekibine tanıtmasını rica ederiz." anonsunun ardından yüzlerce kişinin arasında yerinden kalkan tıfıl bir doktorun, tüm yolcuların hayranlık dolu bakışları altında kahraman edâsıyla koridorda ilerleyip business class'ta fenalaşan bir yolcuya müdahale etmesiymiş. amma karizma yaptıydı lan çocuk piiiii.
en kötü ilk randevu tecrübeleri
-
ah sizin derdiniz dert midir, benim derdim yanında?
çıktığım ilk kızdı, ilk ve son randevumuz oldu...
danışman göreviyle midir, bodyguard niyetiyle midir bilmem, yanında çam yarması gibi bi kızla çıkageldi. davet benden gelmişti, serde de centilmenlik var, hayatta hesabı ödetmem ama bu üçüncü şahıs yoktu ki gündemde? bütçe desen kısıtlı, finans nanay o günlerde...
sonradan öğreniyorum yemek işini halletmişler; benimle buluşmadan önce ikisi kadıköy’ün ara sokaklarından birinde bişeyler atıştırmak istemişler, abla da orda dört tane kıymalı gözlemeyi gömmüş. yarasın.
ama yaramamış işte... biz oturduk kafeye, bişeyler içtik, lakin iki lafın belini kırmak ne mümkün? abla devamlı karnını tutup inliyor. ben o an gözleme olayından bihaberim, regl sancısı diyorlar bana. abla gözlerimin önünde boncuk boncuk terliyor, titreme de var hafiften, durum iyi değil...
derken bi hışım kalkıp tuvaletin yer aldığı ikinci kata yöneliyor, fakat döner merdivenin metal basamağına attığı ilk adımla beraber tökezleyip düşüyor ve düştüğü yerde bildiğin altına sıçıyor abla.
çıkmaya çalıştığım kızla kafeden çıkıyoruz, karşı sokağa geçip cebimdeki son parayla alış veriş yapıyoruz, uygun bi don seçip ablaya getiriyoruz. özürler, kusura bakmalar, mahcup oldumlar... ya gözleme dokundular, ya açık ayran bozdular...
ne demek canım diyorum, insanlık hali. apar topar vedalaşıyoruz çıkmaya çalıştığım kızla, artık kafam nasıl allak bullak olduysa bilek güreşi tutuşu gibi bi tokalaşmayla ayrılıyorum mekandan. bir daha ne o beni arıyor, ne ben onu soruyorum...