hesabın var mı? giriş yap

  • şurada verilen krallar gibi yaşama örneklerine bakınca bu nerenin krallığı demekten kendimi alamıyorum.

    2000 lira maaşı normalleştirip kralım ben diye kendinizi inandırırsanız, patronlar, işverenler sizi daha çok kullanırlar.

    mesela çok kralım bakın diye döküm çıkaranların hiç birinde bence iyi yaşamanın önemli kalemlerinden birisi olan seyahat yok. seyahatin en ucuz hali bile şu denklemleri altüst eder.
    dışarı çıktığında çayın kahvenin hesabını yapıyorsan, biradan başka alkole elin gitmiyorsa, ihtiyacın olan kıyafeti almak için sezon sonuna kadar indirim olsun diye bekliyorsan, sinemaya gitmek için indirim gününü bekliyorsan kral değilsin arkadaşım.

  • sürücünün yerinde olmak istemezdim.

    düşünsenize... arkadan motosiklet topluluğu geliyor ve tamamı 130-160 km/h süratle seyrediyor.

    size selektör yaptılar aynanızı kontrol ettiniz, şerit boş, tam şeridinizi değiştirirken çevredeki makas atıp sinyallerini yakan motosikletlilere baktınız çünkü biri gelip size çarpabilir. fakat o da ne! biri sağ şeritte varolmuş dörtlüleri yakmış sizi sağdan geçmeye çalışıyor oysa ki az önce orada değildi.

    bir kazaya sebep oldunuz çünkü ne hız sınırı tanıdılar, ne kural, ne de adap. hiçbir sağlıklı insan başka bir canlının gereksiz yere ölümüne sebep olmak istemez. hayatınız boyunca bu anı unutamayacaksınız.

    bazı yüksek hacimli spor motosiklet kullanıcıları maalesef karayollarını pist gibi kullanmaya çalışıyor. aşırı sürat ve ani hareketlerden hiç çekinmiyor ve çok acı sonuçlar doğurabileceğinin farkında değilmiş gibi davranıyorlar.

  • hobi olarak arıcılığa başladığım 2021 yılında kendilerinden haberdar olduğum bir arı türü. yavaş yavaş önce yerel medyada duyulmaya başlandı, yakında ulusal medyada da "katil gal arısı o ilde de görüldü" tarzı clickbait haberlerle de duyulacagindan eminim.

    ahanda şöyle kara tombul bişey:

    https://www.google.com/…aq&biw=393&bih=750&dpr=2.75

    resimlerden de anlaşılacağı üzere kestane ağaçları nisan mayıs aylarında tam tomurcuklanirken gelip yumurtasını çiçeğin, tomurcuklarin içine atıyor. ergin bir gal arisi 100 tane yumurta atabiliyormus. bunun sonucunda kestane çiçekleri gelişemiyor, döllenme gerçekleşemiyor ve dolayısıyla kestane meyvesi de oluşmuyor. ürün anlaminda hem kestane çiçeğinden elde edilen kestane balı, hem de meyvesi olan kestane olarak iki farklı şekilde zarar vermiş oluyor ve çok büyük bir maddi kayba neden oluyor. türkiye kestane üretiminde belki inanmayacaksınız ama dünyada ilk 3te yer alıyor. bilhassa ege, marmara, orta karadeniz ve doğu karadenize doğru olan dağlarda kestane ormanları mevcut ve bölge halkınin en önemli geçim kalemlerinden birisini kestane ürünleri oluşturuyor.

    tarım bakanlığı değişik mücadele yöntemleri deniyor ve dediklerine göre kimyasal mücadelede henüz pek başarı saglanamamis. en etkili yöntem, torymus sinensis kamijo (hymenoptera: torymidae) adlı larva parazitinin ormana salınımı ile biyolojik olarak mücadele edilerek elde edilmiş. tabi henüz literatürde bu yeni bir yöntem ve diğer olası biyolojik etkilerinin de dikkatlice incelenmesi, ekolojik dengeye başka türlü de zarar verilmemesi lazim. türkiye'de yalova'da görülmeyle haberdar olunuyor ama benim takip ettiğim arıcı videolarından gördüğüm kadarıyla trabzon'da bile görülmüş durumda, yani malesef türkiye'de karadeniz kusaginda neredeyse bütün kestane ormanlarında mevcut. en çok kestane uretimi olan aydın'da henüz görülmemiş. yine yerel basından takip ettiğim kadarıyla halka aydın'da bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.

    konunun ülke gündemine getirilmesine ve bu zararliyla daha iyi mücadele edilmesi için araştırırmalarin arttırılmasına ihtiyaç var. bunun için de tabi fonlar lazım. konu gündeme geldikçe daha fazla üniversitenin ve araştırmacıların konuya akademik olarak yaklasacagini ve daha fazla fon ayrilacagini düşündüğümden buraya da bir entry bıraktım. bölge halkı zaten sürekli konuyu hemen her fırsatta belediyelere, basına ve milletvekillerine duyurmaya çalışıyor ama ülke milli servetimiz olan kestanenin ve diger milli servetlerimizi de korumamız gerektiği için topluca bir bilinclenmeye ihtiyacımız var.

  • ek: özel mesajdan arkadaşlar videoyu koymamı istediler. eklemiş olalım.
    https://www.youtube.com/watch?v=0rfolozyg5q

    edit: öncelikle problemli motorcu, kendi eklediği 1. entry'yi silmiş.

    sonralıkla: güzel kardeşim o kadın zihinsel engelli olabilir, görme engelli olabilir ve yanlışlıkla yola atlamış olabilir, hepsini geçtim o kadın futbol topunun peşinden koşturan 3 yaşında bir çocuk da olabilir. her hatalı çıkış yapan yayayı ezeceksek, işimiz iş.

    kişiler sokağa çıkmak için ehliyet almazlar.
    ama siz o araçları kullanmak için ehliyet alırsınız. o ehliyeti almak demek, bu tip durumlardan sorumlu olmanız demek. o ehliyeti alırken yolda tehlike yaratmak dışında, yolda yaratılmış tehlikelere karşı araç kullandığınız müddetçe dikkatli olacağınızı da taahhüt ediyorsunuz. o araçta olduğunuz sürece siz sorumlusunuz.

    motorcu denen problemli videoyu 1000 defa da izleseniz o kadına çarpmadan gideceği 1000 farklı senaryo üretebilirdi. ama üretmedi. üretmiyorsa o ehliyeti almayacak, teyze gibi yayan gitmeyi sürdürecek. bu kadar basit.

    bu kadar ahmak ve aptal olmayın.
    o zaman siz motorunuzla kamyonların sağından kıvrılırken kamyon şoförü sizi sağ tarafa fırlattığında da ağlamayacaksınız. kabul?

    yine bir problemli motorcu içeren kazaya ait videodaki teyzedir.

    şu videoların birinde de şu motorcular haklı olsun ulan,
    birinde de siz haklı olun.

    dobloluların okumuşu motorcu oluyor bu ülkede.
    yemin ediyorum nokta farkları yok.

    gürültü ve trafik terörü dışında bir şey yaptıkları yok.

    edit: talepler üzerine yazıdaki bazı kelimeleri değiştirdim.

  • 2000 yılında bilgisayar sistemlerinin çökeceğine dair korku anlamına gelirken, son zamanlarda bir moda hareketini ve estetik anlayışını özetlemek için kullanılır hale gelen kısaltma.

    şimdi son birkaç yıldır, dünyada, müzik alanında başlayan bir nostaljizm var: 80'lerin, 90'ların bilgisayar/vhs teknolojisinden ilham alan, elektronik enstrümanların kullanıldığı synthwave, raporwave gibi müzik türleri, internet sayesinde meşhur ve malum oldu. bunların ortak noktası - ki hepsi birbirinden beslenir ve birbiriyle bağlıdır- bir geriye kaçış, geçmişin yeni araçlarla oluşturulmasıdır. windows 95 arka planını ya da vhs kaset kayıtlarını kullanarak, 2023'ün cihazlarıyla müzik yapmaktır. türkiye'de bunu deneyenlerin başında sayın jakuzi ve sayın lin pesto'nun ismi zikredilebilir.

    bu beğeni kayması, yani geçmişe kaçış, bir fener gibi yakın geçmişin farklı estetik hareketlerine yönelik bir araştırmaya neden oldu. 90'lar sonu, 2000'ler başındaki dönem de "y2k estetiği" olarak tesmiye edildi. bu dönemin müzik kliplerinde, kıyafetlerinde, eşyalarında ve muhtemelen üretilip pazara sunulan her unsurunda bazı ortak noktalar vardır. bunların başında bir "fütürizm" gelir.

    konu hakkında hakkını veren bir video çekme zahmetine giren "aesthety" kanalına göre, bu fütürizmin birkaç sebebi vardır. öncülük, internet teknolojisine aittir. herkesi birbirine bağlayan bir uzay ya da okyanus gibi görülen dünya çapında ağ; insanlarda bir iyimserliğin ve geleceğin hızlı, kusursuz ya da çok aydınlık olacağına dair inancın pekişmesine yol açmıştır. soğuk savaş'ın bir duvarın yıkılmasıyla, yani engelin kalkmasıyla tanımlanmasını burada not düşmek gerekir. 90'lar ve milenyum, bu nedenle, akışkan olacağı umulan, istenen bir dönemdir. matrix başlı başına bu beklenti üzerine kurulmuştur ve y2k çağının özetidir.

    bu fütürizm, kendisini, uzay ve denizi, yani sınırsız ve keşfe açık mekanlardan ilham alan şekillerin, tasarımların her yeri kaplamasında gösterir. 2000'lerin başındaki telefonlar, bilgisayarlar, sanal bebek oyuncakları bunun en güzel örnekleridir: çoğunlukla şeffaf, deneysel tasarımlardır bunlar. nokia'nın bu dönemde piyasaya sürdüğü tüm modeller bunun örneğidir.

    kanala göre bu dönemin estetiğine yön ve komut veren bir diğer gelişme kompakt disk/cd teknolojisinin yaygınlaşmasıdır. cd teknolojisi, fütürist beklenti ve fantezilerle birleşerek genel olarak her şeyin parıltılı, metalik, gümüşi renklere batmasına yol açmıştır ki buna en güzel temsilci, y2k döneminin sonlarına denk gelen pamela-istanbul şarkısının klibidir. bu klipteki renk tonları y2k estetiğinin her yerine bulaşmıştır.

    y2k estetiği
    aesthety kanalının konuyla ilgili kafa açan videosu

  • nilayeren; cinsiyet: kadın; yaş: 24; il: ankara
    sevgilimin her öpüşmemizden sonra terlemesi, gözlüklerini çıkarıp dakikalarca onları silmesi, evdeysek üstüne iki bardak su içmesi normal midir?

    meali: sevgilim daha öpünce hararet yapıyo, vercem patlayacak ondan korkuyorum.

  • adamin biri sinemaya gider. tam sinemada film baslarken önüne saçini kazitmis biri oturur ve sinemanin isiklari bu saçini kazitmis adamin kafasina vurur... arkasindaki adam bir turlu filmi izleyemez. adam içinden "sunun ensesine bi tane yapistirayim" der sonra "oglum adam iri yari... ellese bile beni parçalar" diyip vazgeçerken yanina temel oturur..
    adam temel'e donup "su kafasini kazitmis adamin ensesine bi tane vur sana 5 milyon verecem" der.
    temel de dayanamaz adamin ensesine bi tane yapistirir ve devam eder "ulan hasan sen burada miydin" der. adam donup ;
    "ne hasani kardesim" der
    temel de "pardon kardesim karistirdim" der ve adam onune donunce 5 milyonunu alir.
    adam dayanamaz ve temel'e donup "kardes bi tane daha yapistir sana 10 milyon verecem" der.
    temel bi tane daha adamin ensesine vurur ve ilave eder "hasan sensin be yeme beni"
    adam donup "hasan degilim kardesim be " diyip on koltuklardan birine oturur. temel'in yanindaki adam artik filmi birakip bu kafasini kazitan adami aramaya baslar ve bulur hemen temel'e donup "bak kardesim iste oraya oturmus. git ensesine bi tane daha vur sana cebimdeki tüm parayi verecem" der.
    temel hemen kafasini kazitmis adamin arkasina geçip ensesine bi tane yapistirip
    "ulan hasan burda miydin, ben de yarim saattir arkadaki adami sen sanip ensesine vuruyorum"