ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ben danla bilic sorularınızı cevaplıyorum
-
sevgili damla, burçlar,fallar ile kafayı bozmuş, üretmeyen, sadece tüketmek isteyen, elinden instagram düşmeyen, tek derdi makyaj ve kıyafet olan, kısa yoldan koca bularak zengin olmak isteyen, kültürsüz milyonlarca insan senin vasatlığını takip ediyor. çünkü hiç bir şey yapmadan kısa yoldan bomboş bir yaşama yönlendiriyorsun insanları.. gençlik için çok ama çok kötü bir örneksin..
profilini, yazdıklarını inceledim de; bomboşsun.. 2 cümleyi bir araya getiremiyorsun, argo konuşuyorsun, imla kurallarını bile bilmiyorsun..
bu ülkenin okuyan, üreten, araştıran, entelektüel kesiminin umurunda bile değilsin. seni tanıyoruz çünkü maalesef karşımıza çıkıyorsun..
vasatsın ve bu ülkede vasatlık para ediyor.. bunun keyfini çıkarıyorsun..
sorum şu ; bazen aynanın karşısına geçip, vay be bu vasatlığıma, kültürsüzlüğüme rağmen milyonlarca insan beni nasıl takip ediyor? diye kendine sorup sen de geldiğin noktaya şaşırıyor musun?
milli takımın izlanda'ya alınmaması
-
kurt kışı geçirir, yediği ayazı unutmaz.
lebron james
-
kendisiyle birlikte miami heat taraftarlarinin da %80'i free agent olacaktir.
ilginç etimolojik bağlantılar
-
demokrasi
aristokrasi
otokrasi
teokrasi
meritokrasi
plütokrasi
teknokrasi
etokrasi
bürokrasi
yukarıdaki kelimelerin hepsi iki kelimenin birleşimi ile oluşmuş kelimelerdir.
kratos yunan mitolojisinde gücü temsil eden tanrıdır. yunancaya güç anlamında kullanılan -kratia eki olarak geçmiştir. bu ek fransızcaya -cratie, ingilizceye -cracy olarak yerleşmiş; türkçeye de -krasi olarak çevrilmiştir.
önüne gelen kelime ile birlikte gücün kim tarafından yönetildiği yani iktidarın kimde olduğu anlamı taşıyor.
demos: insan, halk - demokrasi: halk gücü, halk iktidarı.
aristo: en iyi, seçkin, soylu - aristokrasi: soyluların gücü, soylular iktidarı.
oto: kendi, tek - otokrasi: tek bir bireyin iktidarı.
theos: tanrı - teokrasi: tanrıdan güç alan, dinsel yönetime dayalı iktidar.
meritum: yeterli, yetenek - meritokrasi: nitelikli kişilerin iktidarı, liyakata dayalı iktidar.
pluto: zenginlik - plütokrasi: varlıklıların, zenginlerin iktidarı.
tekno: teknik - teknokrasi: bilim adamı, mühendis, teknolojist iktidarı.
eto, etik: ahlak - etokrasi: ahlak kurallarına dayalı iktidar.
büro: devlet dairesi - bürokrasi: devlet kademelerinin, devlet memurlarının gücü.
ekleme: cokuzaktangecenbirgemi bilgilendirdi.
kakistos: en kötü, yetersiz - kakistokrasi: en niteliksiz, en yetersiz kişilerin iktidarı.
eczaneden viagra almanın yolları
-
arkadaşıma alıyorum demeyın de napıyorsanız yapın, sonra çok gülüyoz yemın olsun. hıçkımse kendıne almıyor bu meretı herkes bırbırıne alıyor :) bıze ne oğlum kıme aldığınızdan parasını ver yeter :)
tarkan
-
uyusturucu kullandigi icin degil de uyusturucu kullanip da hala bu muzigi yaptigi icin tutuklanmasi gereken sarkici. roger waters da uyusturucu kullaniodu, jimi hendrix de, phil lynott da.ama sonuclari da ortada.
inceleme başlattık
-
yes minister'da şu şekilde işlenmiş olan hükümet pratiği:
james hacker: when am ı going to do all this correspondence?
bernard woolley: you do realize you don't actually have to, minister.
james hacker: don't ı?
bernard woolley: not if you don't want to. we can draft an official reply.
james hacker: what's an official reply?
bernard woolley: ıt just says "the minister has asked me to thank you for your letter"; then we say something like "the matter is under consideration", or even, if we feel so inclined, "under active consideration."
james hacker: what's the difference?
bernard woolley: well, 'under consideration' means we've lost the file; 'under active consideration' means we're trying to find it.
türkçesi:
bakan - bu kadar yazışmayı ben hangi ara yapacağım?
müsteşar - yanıt vermek zorunda olmadığınızın farkındasınız değil mi bakanım?
b - değil miyim?
m - istemiyorsanız hayır. her zaman bir 'resmi cevap' yollayabiliriz.
b - resmi cevap nasıl oluyor?
m - önce 'bakanlık mektubunuz için size teşekkür eder' gibisinden bir şeyler söylüyoruz, sonra ya 'konuyla alakalı inceleme başlattık' diyoruz, ya da, o da eğer cidden lüzum görürsek, 'konuyla alakalı fiili inceleme başlattık' diyoruz
b - ikisinin arasındaki fark ne?
m - valla 'inceleme başlattık' dosyayı kaybettik demek, 'fiili inceleme başlattık' dosyayı bulmaya çalışıyoruz demek.
batı avrupalıların kıvrak zeka eksikliği
-
yurttaki mutfak zamazingosunun acma kapama mandalinin arkasindaki yay kırılmıstır. alet mandalin kendi agirligindan dolayi zirt pirt kapanmaktadir`. danimarkali, malin iade tarihinin gecip gecmedigine bakmak icin aletin garantisini, satin alma belgesini vs. arastirmaya baslamistir. (tahminen) irlandali olan ise telefon rehberi ariyordur ki, sari sayfalardan tamirci bulsundur, isleri yoluna koydursundur. turk gelir, gazeteden kopardigi kagidi kivirip mandalin kenarina sıkıstırır. (avrupanin dort bir yanindan tebrik telefonlari yagar)
o gazete parcasi uzun sureler boyunca sanki aletin orijinal parcasiymis gibi diger milletlerin ogrencileri tarafindan ozenle korunur, alet kullanildiktan sonra yine ayni sekilde ayni yere takilir. baska bir gun, olaydan habersiz baska bir turk mutfak robotunu kullanmak uzere gelir, gazete parcasini cikarip yere atar. aletin kendi kendine kapandigini fark ettiginde mutfaktaki diger ogrenciler onu uyarmak ve "bak kardesim, iste o parcayi yere atmayacaktin, git bir gazete bul kivir vs." demek uzere harekete gecmislerdir. daha agizlarini acamadan eleman mandalin kenarina kibrit copunu sıkıstırmıstır bile.
evin altını üstüne getiren şımarık misafir çocuğu
-
annesine sorarsanız şımarık ya da yaramaz değil hiperaktiftir. zaten hiperaktivite bulunalı eşşekler çoğaldı. hanım hanım o çocuk hiperaktif falan değil bildiğin şımarık. ne pis insanlarmışsınız mına koyim.
merih bu vatan için neler yapmadı ki
-
bir maçta mehmetçik selamı vermedi diye arkadaşını boğazlamıştı. işte o an vatanı kurtarmıştı. altında ferrari'si ile kaza yapıp ölse bile bu saatten sonra şehit sayılmalıdır.
aziz sancar
-
ogrencilerle yaptigi konusmalardan bir tanesinde, sayisiz odul ve basaridan sonra bile hayatinin en mutlu yillarinin zorunlu hizmetle mardin'de ve köyünde doktorluk yaptigi zaman oldugunu soylemistir.