hesabın var mı? giriş yap

  • kime derdimi anlatsam daha kötü durumda olanları örnek veriyor. napalım amk elimizden bu kadarı geliyor, daha beter olamadık.

  • 90'ların teknolojinin patlamasından hemen önceki dönem olduğundan dolayı olabilir. 2000'li yıllara girdikten sonra teknoloji, bilgisayarlar, cep telefonları, internet hayatımıza öylesine hızlıca girip değiştirdi ki bizi, şu an yaşadığımız hayatla az önce terkettiğimiz hayat arasında siyah ile beyaz arasında bir fark oluştu. oysaki o 90'lar 30-40 sene öncesi değil, daha 10-15 sene önce terkettiğimiz bir yaşam biçimi.

    bence bütün olay hayatımızın değişim hızı. şu an etrafınızda olan, sizi saran, 15 sene önce hayal bile edemeyeceğiniz bir yaşam biçiminin içerisindeyiz. bambaşka kelimesi, yaşamımızın değişme hızını ancak bu şekilde açıklayabilir. ve 90'lar'da terkettiğimiz yaşamın ardında bıraktığımız kapıyı temsil ediyor. ne zaman bu hayattan bunalsak, ardından gelip kapattığımız kapı olan 90'lari özlüyor olmamızın, bize özel gelmesinin sebebi de bu olabilir.

  • korku değil de sıfırdan kendini yeni birine anlatma, güvenme vs adına enerji ve istek bulamamak daha gerçekcidir. ağırlaşmışsınızdır. hani sabah böyle bir şey yapmak için yataktan kalkmanız gerekir de son anda "amaaaan" diyip yorganı kafanızın üstüne çekip tekrar uykuya dalmayı tercih edersiniz ya, işte öyle bir şey.

  • büyük romantizmdir casillas'ınki. televizyon sahteliğine çalımdır hem de bir kaleciden. kızın yaşadığı dumur ve casillas'ın öpmeden önceki tereddüt hali çok samimidir. evlenir bunlar.

  • ne uzatılan bir konudur. ateistler vegan veya vejetaryen olmadan da bu bayram hakkında olumsuz fikirlere sahip olabilirler.

    -bunun bir "kutlama şekli" oluşundan rahatsız olabilirler.

    -tanrının neden hayvan yerine bir fidan gönderip ibrahime ek demediğini sorgulayabilirler.

    -neden hayvanların uyuşturulmadan, illa canlı şekilde dakikalarca çırpınarak ölmesi gerektiğini, illa foşur foşur kan akması gerektiğini sorgulayabilirler.

    -bir toplum dayanışması yani fakirleri doyurma kampanyası şeklinde görülüyorsa toplumdaki açlar yalnızca üç beş gün mü aç kalıyorlar diye sorabilirler, bu kadar aç sefil dilenen çocuklar neden var, öğütle güzellik olmuş mu, din buna mutlak bir çözüm getirmiş mi diye sorgulayabilirler.

    ve daha yüzlerce şekilde eleştirebilirler. bunlar zaten subjektif değerlendirmelerdir. kutsal görmediği bir şeyi eleştirip sorgulayabilir herkes, nitekim de böyle yapıyorlar.

    "ateistlerin kudurması" diye açılan başlık yeterince hedef gösteren ve ayrımcı bir dil kullanmıştır zaten, "islamofobiyi benimseyenler için benim lafım" çok sağlıklı bir yaklaşım olmuyor başlığa bakınca yani. ben de din düşmanı değilim, herkes istediği şeye tapabilir, istediğinden medet umabilir, toplumu bu eksende hizaya getirmeye çalışmadığı sürece buyursun inançlarını istediği gibi yaşasın. ancak bu şekilde olmuyor hiçbir coğrafyada görüldüğü üzere.

    dahası, "ateistlik nedir bilmeyen" denmiş. ateizmin tarihi falan dense anlarım da ateizmin kendi başına bir öğretisi, ödevi, geleneği yoktur. ateizm tanrıyı reddetme biçimidir. üzerine çok bir şey bilmeyi gerektirmez. zaten yapılan her ankette ateistlerin dini ve din tarihini ortalama bir dindardan daha iyi bildikleri ortaya çıkıyor. inandığı tanrının buyruklarını başkasının yaşam anlayışına da empoze etmeye çalışmaları, baskı ve zulüm göstermeleri hiç azımsanacak örnekler de değil, dolayısıyla dindarları bilinçlendirme girişimleri daha yerinde bir hareket olur.

  • kanadada doktoraya gitmiş bir kız çocuğuna sorulur:

    -sizin ülkede kızlar okuyabiliyor mu?
    -yok ben türkiyede okuyabilen ilk türk kızıyım!

  • sevgili dostlar,

    deprem ülkemizin bir gerçeği ve ne zaman vuracağı tam bilinemediği için belirsizlik üretmesi doğal ve insanların en korktuğu şeyde belirsizlik olduğu için deprem konusunda ciddi korkuların oluşması hepimizi etkiliyor. deprem korkusu bir deprem fobisine dönüşebilir hatta bunun ismi de var "tremophobia".

    şimdi size bu korkuyla başa çıkabilmeniz için bazı yöntemler tavsiye edeceğim. tabi ben psikolog veya afet uzmanı değilim ama algı yönetimi uzmanı olarak vereceğim bilgiler işe yarayabilir.

    1) belirsizlik insanları her zaman rahatsız etmiştir. bu sebeple bir şeyi ilk defa deneyimlediğimiz zaman bir stres yaşarız çünkü sonuç konusunda beynimizde bir veri yoktur. ancak aynı şeyleri defalarca yaptığımız zaman korkumuz azalır ve hele bu iş rutine dönüşürse otomatik pilotumuz devreye girer ve kendimizi rahat hissederiz. bu sebeple yaşamdaki rutinlerimiz bize güven verir. deprem sonrası dönemlerde günlük yaşam rutinlerinizi mümkün olduğunca korumaya çalışın. yatma kalkma zamanlarınız, uyuduğunuz yatak, akşam belli saate izlediğiniz televizyon gibi aktiviteleri bozmayın. rutinleriniz beyninizin belirsizlik hissini azaltacaktır.

    2) korkularınızdan utandıkça ve içinize attıkça üzerinizdeki etkisi artar. bu sebeple her tür korkunuzu ve depremle alakalı yaşadığınız kötü hisleri yakınlarınız ve arkadaşlarınızla paylaşın. bunları konuştukça ve sosyal destek arttıkça korkunuz ve stresinizin azaldığını göreceksiniz.

    3) korkuyla mücadele edebilmek için bedeninizin dengeli olması lazımdır. eğer hormonal dengen bozulursa normalde iki birim hissedeceğim korkuyu elli birim hissedersin. bu sebeple uyku düzenine dikkat et, şekerli ve karbonhidratlı beslenmekten kaçın çünkü kan şekeri oynamaları stres seviyeni yükseltir ve stresten kaynaklanan enerjiyi mutlaka spor ve hareketle bedeninden at.

    4) her tür hazırlıklı olma duygusu korkuyu azaltır ve sana kontrol hissi verir. bir deprem durumunda neler yapacağını kağıt üstünde detaylıca planla. bir deprem çantası hazırla. uzmanların bu konuda verdiği önerileri incele. kısaca kontrol edebileceklerini kontrol etmeye çalış.

    5) korkunu bastırmak için alacağın alkol ve benzeri uyuşturucular kısa vadeli ferahlama hissi verse de orta vadede stres seviyeni arttıracak ve beyninin stresle mücadele etme kapasitesini düşürecektir. bu sebeple korktuğun zaman alkole sarılmaktan vazgeç. bunun yerine zihnini meşgul edecek hobilere yönel.

    ek tavsiye : korku ve stresle mücadelende en önemli silahın zihnindir. eğer güçlü bir zihne sahipsen korkularının hayatını kontrol etmesine engel olabilirsin. lütfen kanalımda bulunan "güçlü bir zihne sahip olmanın 10 yolu" videomu dikkatli izlemeni tavsiye ederim.

    işte video burada

    https://youtu.be/_9yho0uzobo

    hepimize mutlu ve güvenli günler dileğiyle

    sevgilerimle

  • ırmak kupal isimli 3,5 yaşındaki el kadar bebeğin tecavüz edilerek öldürülmesi ardından açıklanan rapor.

    --- spoiler ---
    "otopsi raporuna göre, ırmak'a tecavüz edildiği, elle boğularak öldürüldüğü ve ters ilişkiye girilmek istendiği, bu sırada da iç organlarına zarar verildiği saptandı."
    --- spoiler ---

    kaynak

    o el kadar bebek bedeninden daha ağır bir tabuta konuldu.
    o bebeğin son anlarını hiç düşündünüz mü? o çocuğun ne şekilde mücadele vermeye çalıştığını, kurtulmak adına nasıl göz yaşı döktüğünü hiç hayal ettiniz mi? nasıl canının yandığını, neler yaşadığını. sakinleşemiyorum, düşündükçe kalp krizi geçirecek gibi hissediyorum.

    allah sana çok çok uzun ömür versin himmet aktürk.
    her anında hatta her nefes alışında o kız gelsin gözlerinin önüne.
    her nefes alıp vermen sana aylar gibi gelsin.
    1 dakikanı 10 sene gibi yaşa.
    yaşadığın tüm acıları iliklerine kadar hisset ama hiç bir şey yapamayasın.
    ölmek için çok çaba göster ama öleme.

  • başlık: a4 kağıdını araplar bulmuştur kanıtlıyorum

    1. beyler arabistan ingilizcede ne demektir? arabia...

    peki bir şey dikkatinizi çekti mi? a-rabia

    rabia arapçada 4 demektir, rabianın yerine 4 koy a4 olur

    bu da şüphesiz ki a4 kağıdını arapların bulduğuna işaret eder...

    genel kültür olsun size

    13. ismini bulmuşlar kağıdı değil oç

  • bir arkadaşımın * çeşitli durumlar karşısında ruh halini dile getirmek için kullandığı cümle.
    az sıkıntılı.

    bana dedi ki, beni arkadaş olarak görmüş hep. ben seni arkadaş olarak görüyorum dedi, ben de seni insanüstü görüyorum dedim, az pilav üstü çok döner gibi, mis dedim, o bana dedi ki, arkadaşlığımız bozulmasaymış, çünkü ben çok iyi biriymişim. ben dedim ki madem çok iyi biriyim neden sevgili olamıyoruz dedim. o dedi ki çünkü benim konuştuğum bir çocuk var dedi, ben de dedim ki, çocukla konuşmaktan bir zarar gelmez dedim çocuk o dedim. o da o çocuk değil şapşal benim sevgilim dedi. benim sevgilim dedi, benim sevgilim. benim sevgilim dedi.

    olaysızca dağıldım.