ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gelinlik giymek
-
hiç gelinlik hayali kuran bir insan olmadım. haliyle de aklımda hiç bir zaman bir fikir olmadı. evlenmeye karar verdiğimde aklıma takılan ve en sona bıraktığım tek şey gelinlikti. üstelik 1 saat giyilecek bir şeye bu kadar anlam yüklemek de hep mantıksız gelmiştir. hala daha da öyle...
gel gelelim, gelinlik giymeden olmuyor tabii ki bu nedenle nikaha 1.5 ay kala sonunda güzel dostlarım ve annem ve babanem ile gelinlikçiye gittik. tabii ki beyazlar içerisinde bir garip hissediyor insan. öyle heyecan falan değil o his daha çok "bu ne kabarık bir şey yahu" diye düşünüyorsun. orasından burasından çıkan allar, pullar, danteller insanın gözünü korkutuyor. sürekli çok süslü olduğunu düşünüyorsun. kısa sürede güzel dostlarının ve gelinliği dikecek kişinin tavsiyeleriyle, sade bir gelinlik için fikirler ortaya atılmaya başlanıyor. biraz süre geçtikçe rahatlıyor insan, "olacak galiba" diyorsun. sana bakan güzel gözlere bakıp "iyki yanımdalar" diyorsun, "iyki beni anlayacak dostlarım yanımda".
gelinlik olayını, benim gibi son dakkaya bırakmamak gerekiyormuş bunu öğrendim. gelinlik dediğin şey 1 ayda falan dikiliyormuş.
bir çok soru soruluyor aniden. mesela duvak. kısa mı olsun, uzun mu? dantelli mi, işlimi? bilmiyorsun anlamsız gözlerle bakıyorsun. hemen bir dostun çıkıyor "kısa olsun daha güzel olur diyor", "tamam" diyorsun kısa olsun, peki ya çiçek? niye çiçek tutar ki gelinler, hiç anlamam -ne kadar çiçeği atma merasimini seviyor olsam da-. peki ya taç olsun mu? saçlar topuz mu olsun açık mı? herkesin gözüne bakıyorsun, kim ne derse olur diyorsun, öyle olsun.
şu an nasıl bir şey çıkacağını bilmiyorum, güzel olup olmayacağını da.
tek bildiğim hayatımı geçirmek istediğim bir sevgilim, gözlerine baktığımda huzuru bulduğum birbirinden kıymetli dostlarım, duvak takılır takılmaz ağlamaya başlayan güzel bir annem, heycanı gözlerinden çıkan, çaktırmadan gözlerini silen sevimli, pamuk bir babanem var.
varsın gelinliğim çirkin olsun.
arda turan'ın kısmetse olur yarışmacısına yürümesi
-
bu adamın takım arkadaşı pique, shakira ile beraber. bu ise dünyanın en göz önündeki kulübünde oynamasına rağmen kısmetse olur yarışmacısına yürüyor. tamam yakışıklı olmayabilirsin ama bu nasıl bir vizyonsuzluk aq? git victoria's secret kızlarına yürü reddedilsen de ortamlarda bir şeyler sallar, bayrampaşa çocuğu olduğunu cümle aleme 467326. kez duyurup hayatına devam edersin.
hayatı boyunca tek rolle hatırlanan oyuncu
-
oyunculuğu ''haluk" karakteri ile sınırlı tamer karadağlı. yani en azından ben sadece bu rolle hatirliyorum.
gece çişe kalkıp dönünce kendini yatakta görmek
-
ikiz tarafından yapılan şahane bir şakadır. sktir edip sizin de onun yatağına yatmanız gerekir.
mansur yavaş'ın parmağı var mı araştırılsın
-
sabah ilaç saatini kaçırmış bir ihtiyarın beyanıdır.
9 ekim 2020 türk telekom ve vodafone skandalları
-
kardeşimin hattı türk telekom’dan vodafone’a hiç bir beyanı olmadan, bayiye gitmeden, imza atmadan maraş’tan bir adamın numara taşıma işleminde bir sayı farklı söylemesiyle kardeşimin hattı vodafone’a geçiriliyor.
türk telekom’da faturalı olan kardeşimin tüm geri kalan aylarının ücretinide son faturasına aynen yansıtıyolar.
durumla ilgili vodafone ve türk telekom müşteri hizmetleriyle görüştük. ikiside “bizlik bir durum yok karşı tarafla görüşün” deyip suçu birbirlerine atıyorlar.
büyük bir mağdurluğumuz var ama çözüm yok kaldık ortada mal gibi. rezalet üstüne rezalet. skandal üstüne skandal. kimliksiz imzasız bu kadar kolay mı?
rubicon'u geçmek
-
''geri dönüşü olmayan bir yola girmek'' anlamına gelmektedir. kısaca açıklayacak olursak: sezar, pompeius ve cassius ''birinci triumvirlik'' denen üçlü ittifakı kuruyorlar. bu ittifaka göre sezar, yeni ilhak ettiği galya bölgesini, pompeius ispanya'yı, crassus da da suriye'yi yönetecekti. fakat hesaplanan işler öngörüldüğü gibi gerçekleşmedi ve crassus suriye'ye gittiğinde, burada partlar tarafından kıstırılarak katledildi.
üçlü ittifaktan sezar ve pompeius kalmıştı. pompeius, sezar'ın kızı julia ile de evlenmiş, fakat julia vefat edince bu ailevi birlik de bozulmuş ve araları açılmıştı. pompeius roma senatosu ile yakınlaşarak sezar'a karşı cephe aldı. senato, pompeius'u tek konsül olarak atadı ve sezar'a ''galya'yı terk et, ordularını lağvet ve kente silahsız şekilde gelip teslim ol. teslim olmazsan vatan haini ilan edileceksin.'' çağrısında bulundu. sezar bu, uyar mı böyle çağrıya? galya'yı fethettiği için arkasında sağlam bir asker ve halk desteği de vardı. peşine ordusunu takıp roma'ya yürüme kararı aldı, işte tarihteki bu büyük yürüyüşe ''rubicon'u geçmek'', yani ''geri dönüşü olmayan bir yola girmek'' denmiştir. sezar'dan böyle bir hamle beklemeyen pompeius ile senato hazırlıksız yakalanmış, sezar'ın roma'ya girmesi kolay olmuştur. zaten sezar'ın bu ünlü yürüyüşü sırasında pompeius yunanistan'da bulunuyordu ve gelişmelerden habersizdi diyebiliriz. pompeius üzerine yıldırım hızıyla birliklerini gönderen sezar, pompeius ve ordusunu yenerek mutlak zafer kazanmıştır.
pompeius tabi yenilince kaçmak zorunda kaldı ve rotasını mısır'a çevirdi. mısır'a vardığında ise, burada sezar'a yaranmak isteyen mısır kralı tarafından yakalanarak katledildi. sezar, pompeius'u rakibi olarak görse de, bu katledilme olayına çok sinirlendi. çünkü onu ancak kendisi idam ettirebilirdi, bu durumu bir nevi kendi otoritesine hakaret olarak algıladı.
sezar mısır'a gidip duruma bizzat şahit olduktan sonra kleopatra ile ilişki kurarak ondan bir çocuk sahibi de oldu.
sezar, roma'ya döndüğünde ömrünün sonuna kadar diktatör seçilmiş ve pompeius taraftarlarını öldürtmüştür.
ayrıca anadolu'daki ilk roma kolonileri sezar döneminde kurulmuştur.
yine sezar döneminde roma devleti, imparatorluk olma yolunda çeşitli reformlardan geçmiştir. mutlakiyetçi tek adam yönetimi etkin olmuş, senato işlevini ve eski itibarını yitirmeye başlamıştır. ancak tabi ki roma, esas imparatorluk zamanına augustos zamanında ulaşacaktır. sezar dönemini, bizim şu anki yaşadığımız geçiş sürecine benzetebiliriz.
cumhuriyetçi muhalifler, sezar'ın saltanatını sonlandırmak için sezar'a bir suikast tertip etmiş ve sezar'ı, aralarında brutus ve cassius'un da bulunduğu bir grup 15 mart 44'te öldürmüştür. sezar, meşhur sözü olan ''sen de mi brutus? - et tu brute?'' sözünü, bu suikast sırasında söylemiştir.
sezar'ın ölümüyle roma, 13 yıl sürecek olan bir içsavaşa sürüklenmiştir.
dipnot: diktatörlük, o zamanın roması'nda acil durumlar söz konusu olduğunda (bitmek bilmeyen savaşlar, diplomatik krizler, isyanlar vesair) senatonun tek bir kişiye, 6 aylığına tüm siyasi ve askeri yetkileri vererek sıkıntılı süreçten kurtarmasını bekleyen isme denir. diktatörler, ülkeyi temize çıkardığında tekrar bu unvanı bırakarak eski işlerine geri dönerler. normalde roma devleti'ni, mutlakiyetçi rejim gelene dek her sene seçilen iki konsül yönetmiştir. ancak dediğim gibi, konsüllerin yetersiz kaldığı zamanlar diktatörler atanmıştır. diktatörler genellikle ordu içinde yüksek rütbeye sahip, savaş sanatını bilen itibarlı kişilerden seçilmekteydi. mutlak otorite olmasını engellemek için de bu işi 6 ayla sınırlandırmışlardır.
bu akşamlık roma dersimizin sonuna geldik çocuklar. sorunuz varsa yazabilirsiniz, hoşçakalın.
ekleme: sezar ismi, bundan sonra başa gelen yöneticiler tarafından unvan/lakap olarak kullanılmıştır. tarihteki ilk sezar, burada anlatılan sezar'dır. sonraki imparatorlar bunu lakap olarak kullanmıştır.
arif v 216
-
filmin yarısında çıktım. bir sonraki seansın ikinci yarısında girdim filmi bitirdim. neden mi böyle yaptım çünkü amcam sinemanın sahibi. kafama göre istediğim filme giriyom çıkıyom.
la casa de papel
-
su diziye dair en sevdigim sey kadin oyuncularin burunlarinin dogalligi.
hangi turk dizisinde bu kadinlara rol verilirdi? neden bizim toplumumuzda sadece kucuk ve hokka burun kabul goruyor? kadinlarin instagram sayfasinda bile turkler "karadenizli misin abla?" "burnunu yaptirman icin yardim kampanyasi baslatalim xd" seklinde yorumlar yapmislar. bu kadar kompleksli insanlarin bulundugu bir ulkede buyuyup sekillendigim icin cok uzuluyorum.
dünyanın ilk sessiz tezahüratı
-
futbolla hiç ilgilenmeyen birisi olarak heyecanla beklediğim eser. beşiktaş taraftarını tebrik edeceğim cidden gerçekleştirebilirlerse. güzel birlik olmak lazım. duyurulabildiği kadar duyurulsun. ülkede güzel şeyler de oluyor arada sırada. helal olsun
yiğit özgür
-
nette hiç bir yerde karikatürleri olmayan sadece scan edilmiş halde bulabileceğiniz muhteşem karikatüristlerden biri.
adam la kadın yatakta yatmaktadırlar
adam eliyle pipisini tutarken
adam : naciye bak kahvaltını yatağına getirdim
kadın: istemem sen ye hayvan herif
adam : aa valla olmaz, bari sıcak bişeyler iç.
o sırada cocuk kapıdan bakar
"ne pis bi aşkın meyvesiyim lan ben"
boğaz kesip çuvala koyup arabayla üstünden geçmek
-
bir sevgili aktivitesiymiş.
sanık emre çiçek'in avukatına göre bu, basit bir sevgili kavgasıymış ve planlama yokmuş.
peki ne olmuştu?
emre çiçek kendisinden ayrılmak isteyen kız arkadaşı rabia kaçmaz'ın ellerini yanında getirdiği plastik kelepçelerle ve bantlarla bağlayıp falçatayla boğazını kesti. sonra tecavüze kalkıştı ve vücudunun çeşitli yerlerini falçatayla yavaş yavaş doğradı. ardından arkadaşıyla birlikte bir çuvala koyup yol kenarına attı. öldüğünden emin olmak için de arabayla üzerinden geçmeyi ihmal etmedi tabii. mucize eseri kurtulan rabia eski sevgilisinden şikayetçi oldu. 23 yıldan 30 yıla kadar hapsi isteniyor.
olayı görüp yardım eden sanığın arkadaşı ise tutuksuz yargılanıyor.
sözcü
cnntürk
hürriyet
sabah
akit( biraz daha ayrıntılı)
ülke gündeminin yoğunluğu nedeniyle sosyal medyada pek haber olmadı. rabia sesini duyurmaya çalışıyor.
akıl sağlığı yerinde olduğu belgelenen eski sevgili ise belki de birkaç yıl sonra aramızda olacak. ve yol verme kavgası yüzünden aynı canavarlığı bir kez daha yapacak.
sözlüğün gücü ve hassas yazarların yardımıyla bu dava gündemde yer bulur umarım.
edit: bu korkunç olayı duyunca öfkemizi ailesine yönlendiriyoruz. fakat polise ihbar eden kişi sanığın kendi babası. böyle bir karar vermek kolay olmasa gerek. o yüzden ailesine hakaret etmek doğru değil gibi. evlat işte... söz geçmiyor bazen.
bu arada daha önce de anne ve babasıyla yaşadığı evden sürekli eşya çalıp alkol almak için satıyormuş ve babasının şikayeti üzerine hakkında uzaklaştırma kararı çıkarılmış. yani kendisi suça meyilli birisi.
daha once emre çiçek'le arkadaş olan bir tanık mahallede "rabia benden ayrılırsa onu kimseye yar etmem öldürürüm " dedigini ifade etti.
bu konunun bilinmesinde ve konunun işin ehli kimseler tarafindan takip edilmesine yardım eden sizler ve debeye taşıma hassasiyetini gösteren moderatörlere sonsuz teşekkürler. güzel insanlarsınız vesselam.
umarım suçlular gereken cezayı alır ve rabia tüm travmaların atlatıp hayatına devam edebilir.