hesabın var mı? giriş yap

  • "sabaha karşı dörtte acı acı çalan telefon geceyi böldü, karayiplerde nobel bariş ödülü için teşekkür konuşmasini hazirlarken uyumuş olan nanofizik uzmani jason flecthdong bir an için yerinde zıpladı... yine de, derin meditasyon günlerinden kalan bir alişkanlikla, tam anlamiyla uyanik olmasi ve içsel dengesini kurmasi için gereken süre .002 saniyeden fazla değildi... çevresinde mozart'la yarisabilen i.q.'sü sebebiyle 'düşüne taşina duvarin arkasini görebilecek bir adam' olarak anilan fletchdong o telefonu açmamasi gerektiğini, yoksa langdon'un başina gelenlerin ona da olacağini biliyordu... ama lanet romanin 500 sayfa olmasi gerekiyordu..."

  • mutsuzluk sebebidir.

    şimdi ben yaşını almış gencecik bir insanım. sofra hazırladığım insan sayısı üç, bilemedin beştir. onlar da arkadaş, eş dosttur. ama az çok tahmin edebiliyorum bu durumun yarattığı mutsuzluğu.

    bir anne var mesela. her gün akşam sofrası hazırlamakla mükellef. zaten sabahtan akşama kadar yalnızlığından çok sıkılıyor. kadının tek mutluluğu akşam yemeğinde ailece sofraya oturup iki çift laf etmek. oğul/kız geliyor, aç değilim diyerek odasına çekiliyor, eş desen bazen geliyor, bazen gelmiyor. gelmeyince de o üç beş tabak, çatal, bardak sofrada piç gibi kalıyor.

    annenin o sofrayı geri toplarkenki yüz ifadesi gözünüzün önüne geldi mi? hah. o işte mutsuzluk. kanımca anne ne kadar aç olursa olsun toplarken bıçak gibi kesiliyor iştahı. ama anne ya işte, ses etmiyor. bir sonraki akşam yemeğini bekliyor.

    ergenken hepimiz yapmışızdır. "yemiycem!!!" diyerek annelerimizi cezalandırmışızdır. bilin ki o cezaların en büyüğüdür.

    sahanda yumurta bile olsa, sofra sofradır sevgili arkadaşlar. siz siz olun, sizin için hazırlanan sofraya herhangi bir zıkkım yemeseniz de oturun. annenin sofrası olur, babanın olur, eşinin olur, arkadaşının olur. ama oturun.

    sofraya hazırlanan emeğin boşa gitmesi şu dünyada beni en çok üzen şeylerden biridir. o sofrayı hazırlayan aç değilseniz size çay da demler üşenmeden. yeter ki oturun.

    sofra evin direğidir.

  • tam şu an bir market zincirindeki deodorant indirimi için başlık açılmış 7 tlden 4 tlye düşmüş fiyatları ve bu ölücüler koli koli alıp stok yapmaya başlamış. bir de aldıklarının fotolarını çekip koymuşlar evladım 20 tane deodorant alıp ne yapacaksın adam ömürlük deosunu almış çocuklarına miras bırakacak herhalde.

    öyle bir ölücüler işte.

  • herhalde pentagon nasıl olsa deli şaşırmazlar diye içinde kalanları buna söyletip yaptırıyor.

    - babanız alman olurdu ibneler
    -yaz yaz twitter'a yaz bunu
    -olm manyak mısın ağırlığımız var cemiyette
    -trump'ın hesabına gir ordan yaz kanka.

  • nükleer santral patlamaz, olabilecek en kötü senaryo loca denilen core bölümüne sogutma sivisi ulasamamasi sonucu olusacak olan yakit erimesidir. bu olayin olmamasi icin de düzinelerce ek sistem var. fukishima ya da chernobyl ile kiyaslamak mantikli degil, fukishima 1974'de insa edilen bir yapi olmasina ragmen 9 buyuklugunde depremden hasar almadan kurtulup reaktor kapanmasi icin gerekli sogutma yapilirken tsunami sonucu elektrik kaybi ile sikintiya girdi. yedek jeneratorler su gecirmeyen bir yapida muhafaza edilseydi sorunsuz kapatilacakti. burada da reaktor vesseline dusen boyutuna bagli olarak 1-2 bomba tehlike teskil etmez. bu vesseller boing-737 carpmasina karsin dayanikli insa ediliyor, terorist ataklarindan korunmak icin. risk yok denemez ancak insanlari korkutup cok buyuk felaket olacak demenin bilimsel bir yani yok.

  • "ben sadece muslumanlari guvenilir ve saglam olarak goruyorum. bu yuzden saf musluman ss tumenleri kurmamam icin hic bir sebep yok"
    adolf hitler, 1942 aralik

    1944-1945 yıllarında balkanlar ve avusturya'da görev yapmı$, 13. waffen ss dagci tümeninin (bkz: gebirgsjager) ismi. bu tümenin diğer tümenlerden farkı 20 bin kadar askerinin müslüman veya budist gönüllülerden meydana gelmesiydi. geriye kalan kesim genellikle katolik idi. tümen 1943 yılının mart ayında heinrich himmler'in islam dinine olan ilgisi, müslüman askerlerin korkusuz olduğu dü$üncesi ve bu sayede daha çok müslümanı kendi taraflarına çekme amacıyla kuruldu. bu sayede özellikle sömürge topraklarındaki müslüman kesim alman taraftarı olacak, ingiliz ve fransa kontrolü altındaki topraklarda sorun çıkaracaktı.

    tümen hırvatistan'da kurulduğundan dolayı çoğunlukla hırvat gönüllülerden meydana geliyordu. geriye kalan diğer gönüllüler kazakistan, kırgısiztan, özbekistan, azerbaycan, türkmenistan ve bosnalıydı.

    tümenin ismi olan handschar, türk kılıcı anlamına geliyordu ve aynı kılıç tümenin amblemi idi (http://www.axishistory.com/…ser_upload/w/wss-13.jpg).

    yugoslavya, fransa ve almanya'da aldığı tümen eğitimini 1944 şubat'ta tamamladıktan sonra 44 aralık ayına kadar hırvatistan içindeki anti-partizan hareketlerine katıldı. aralık ayında macaristanda 2. panzer ordusu altında görev aldı. 1945 mart ayından ingilizlere teslim olmak zorunda kaldığı 8 mayıs 1945 ayına kadarda yine 2. panzer ordusu altında avusturya'da sava$tı. kurulduğu ilk tarihte* adam sayısı 26 bin iken, teslim olduğu sırada* bu sayı 10 bine dü$mü$tü.

    konu ve tümen hakkında daha çok bilgi edinmek isteyenler george lepre'nin yazdığı "himmler's division: the waffen-ss handschar division" veya antonio j.munoz'un yazdığı "the east came west: muslim, hindu and buddhist volunteers in the german armed forces" isimli kitaplardan yararlanabilirler. o da olmazsa google'dan aratabilirler.

  • katarlı kamal saleh al mana'nın sahibi olduğu boheme ınvestment gmbh tarafından işletlen mc donalds türkiye’nin akıl almaz fiyatlarıdır. amerika birleşik devletlerinin standart kampanyasız cheeseburger fiyatı 1,49$ dan satılırken. mc donalds türkiye aynı ürünü 74 tl veya bugünün kuruyla 2,74$ a satmaktadır. peki hangi kalemden dolayı fiyatlar daha yüksek? kira mı? personel mi? ürün maliyeti mi? hepsinin türkiye’de daha düşük olduğunu biliyoruz. ama fırsatçı katar’lıların bu memleketin adamını söğüşlemesine tabiki kimse birşey demeyecektir.