ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kızını omzuna alıp yürüyüş yapan evli erkek
-
benim bu. hele bir de küçük hanım omuzumdayken bakıştığımızdaki yüz ifadesi yok mu? bu akşamki serüvene sadece 5 saat kaldı. allah isteyen herkese nasip etsin.
edit: imla
20 senedir aynı pantolonu giyen amca
-
"özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun kölelerdir."
kitap satın alma hastalığı
-
bir bagimlilik cesididir. hastamiz gosteris olsun ya da kutuphanede sik duruyor diye kitaba yatirim yapanlardan bircok noktada farkliliklar gosterir. oncelikle hasta kisi, kitabi sadece satin almaz, okur da. yalniz okuma ve edinme hizlari birbirlerine uyum gostermediginden, aradaki fark, yani okunmamis kitaplarin okunmuslara orani gitgide buyur. bu durumda hastaligin ilk etaplarinda bir hayiflanma sureci yasanir. sikayet edilir zamansizliktan, hicbirseye yetisemiyor olmaktan, daha okunacak aha su kadar kitap bulundugundan. zamanla bu durum kaniksanir, zira okunan ya da gozgezdirilen bir metinde, bir arkadas sohbetinde, ilgi duyulan bir konu, yazar, vs. ile karsilasildiginda hemen soluk kitapcida alinmakta ve evde biriktilmekte olan kitap sayisi gunbegun artmaktadir. bir gun gelir kitaplikta yarisi, dortte biri okunmus, hic okunmamis, ya da soylece bir goz atilmis kitaplar ustunde bir baski olusturmaya baslarlar. o zaman hastamiz bu gidise bir son vermek lazim der ve bagimliligi kontrol altina almaya calisir, fakat genelde cabalari beyhudedir. bir sure bagimlilik kontrol altina alinir, kutuphaneye dadanilir, odunc alinan kitaplarin teslim tarihi gelip catinca soluk en yakin kitabevinde alinir. buradan da anlasilacagi gibi kisinin derdi yalnizca okumak degil, okunan metinlere sahip olmak, yaninda bulunmak, bir gun birseye bakmasi icabettiginde elini atacagi kaynaklari yakin cevresinde bulabilmektir. boylelikle okunmamis kitaplardan ozur dilenip baris antlasmasi imzalandiktan sonra bir ferahlama donemi gelse de artan kitap sayisini kaldirmayan kitapliga yenilerini eklemek, evin orasina burasina konuslandirilmis kitap yiginlarini duzenlemek gibi mekana ve mobleye dair problemlerin peydahlanmasi yakindir. etrafla konu uzerindeki konusmalarinda ise savunmaci bir havaya burunur. kitapciya yollandigini soyledigi arkadasi, -e daha gecen gun almadin mi sunu bunu? dediginde - birader bu meyve sebze degil ki curusun, bittikce alinsin, teessuf ederim! gibi bir cikista bulunup kabarsa da icten icte, 'yahu hakli, hayallah, ama geldik iste simdi elim mecbur...' bir tane daha. neyse efendim, bilincli ve bagimliliginin farkinda olan hastamiz cesitli ruh hallerine bata cika kah okur kah kitap alir, bu is boylece gider. dilegimiz gun gelip de okunmamis kitaplarin agirligi altinda ezilen hastamizin, 'ben bu kitaplari simdi baslasam omrumun sonuna kadar bitiremem' hesabi yapip okumayi topyekun birakmamasidir.
supernatural
-
--- spoiler ---
izlerken hep "oysa bir nas suresini bilseler hayatları ne kolay olurdu..." dediğim dizi.
--- spoiler ---
iş görüşmesi diyalogları
-
+ erhan bey**, ingilizce seviyeniz hakkında bir şey söylememişsiniz, başvuru formunda "bütün bölümleri doldurunuz " yazıyor?
- yazacaktım ama seçeneklerde seviyeme uygun bir şey bulamadım işaretleyecek,ondan oldu..
+ uhm.. çok iyi demek ingilizceniz?
- malazlar seviyesinde diyebiliriz..
+ nasıl yani? anlayamadım??
- vasati 40 kelime yani...
+ anlıyorum. biz sizi daha sonra ararız
(bkz: based on a vallahi billahi true story)
ilişki bitiminde yazılan devasa boyuttaki mail
-
ne kadar birikmiş içe atılmış bok püsür varsa kusulan maildir.
ve sonu gelmez, yo öyle değil, şöyle:
re: ikimiz için de en iyisi oldu
re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
.
.
.
.
re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: re: ikimiz için de en iyisi oldu
ceza yazan trafik polisine çığlık atan akademisyen
-
çığlık atan koyun montajı sandım ama bildiğin gerçekmiş. yazık nerede öğretmense o çocuklara yazık.
çığlık atan koyun bakın birebir aynı
rigor mortis
-
canlının kilosuna, et kalınlığına, bir av hayvanıysa avlanma şekline, vücutta bulunan enerjinin durumuna göre başlama süresi değişen doğal savunma sistemdir bu. "öldükten sonra gelen savunma sisteminin bana ne hayrı var lan" diyen bilim sever kişiler için biraz daha açalım konuyu. şimdi bilindiği üzere gelişmiş canlılarda hareket kasları oluşturan aktin ve miyozin ipliklerinin birbirlerinin içine kayması ile sağlanır. bu kayma hareketine enerji sağlamak için de canlı, miyozin ipliğine sürekli atp bağlamak zorundadır. eğer bir nedenden dolayı bu miyozin ipliği atp ile doyurulmazsa kendisi gidip aktin ipliği ile birleşir ve aktomiyozin adı verilen yepyeni, taşlardan sert yekpare bir yapı oluşturur. hee yani neymiş? rigor mortisin oluşma nedeni kaslara yeterli atp iletilememesi imiş. işte bu nedenle canlının öldüğü sırada ne kadar atp sahibi olduğu, ölüm sertliğine giriş ve orda kalış zamanı belirleyen bir faktörmüş.
-iki sattir anlatıyosun ama hala savunma sistemi meselesine gelmedin puşt.
haklısın sevgili okuyan kişi şimdi oraya geliyorum. efendim ölüm sertliği falan denince nedense akla ilk önce kaskatı kesilmiş insan bedeni geliyor. oysa et ticareti yapan firmalar bu konuyu araştırken farketmişler ki rigor mortis sürecinde canlı bünyesinde enzim bakteri ve bozulmaya neden olan aktiviteler sıfıra çok yakın değerlere düşüyorlar. yani bir balık/dana/tavuk ölümsertliğine girdiği anda ugun koşullara alınıp dondurulursa, bozulması çok daha geç olmakta, taze kalma süresi uzamaktadır. hani ticari anlamda da düşünmeyelim. siz balığı tuttuğunuzda ölüm sertliği geçmeden buzdolabına kaldırırsanız, çok daha uzun bir süre tazeliğini muhafaza edebilirsiniz.
-bu mu yani şimdi savunma sistemi ?
-evet bu
şöyle de birşey var ki olta balığının ağ balığından kıymetli adledilmesi bu konuyla biraz alakalıdır. ağ balığı ağ toplanana kadar orda çırpınıp enerji harcadığı için ölüm sertliğine erken girer ordan erken çıkar ve tazeliğini nispeten daha kolay kaybeder. diğer yandan olta balığı mis gibidir stres olup atp parçalamamıştır, rakının yanında kuzu kuzu yatmaya hazırdır, candır o candır.
emo'ların kaybolması
-
valla bir tanesi benim kuzenim, subay oldu.
zeki müren
-
yanlış anlaşılmış hiçbir şarkı sözü yoktur.
öyle tek tek, satır satır, hece hece...
one love festival 13
-
arkadaş ben anlamıyorum, hala one love-one love diyorsunuz lan!
aga bu yavşaklar degil mi, milleti festival alanına doldurup, başlamadan on dakika önce bira satışı yok diyen?
siz değil miydiniz lan gezi'de ntv'ye, garanti'ye, doğuş grubuna ana avrat söven? pozitif'i doğuş satın almadı mı olm? bu festivalde harcayacağınız her bir lira ferit'in cebine girmeyecek mi? o ferit değil mi; kolumuz, bacağımız, kafamız polis tarafından kırılırken, parktaki çadırları geziciler yaktı diye haber yaptıran adam?!
sikmişim bonobo'sunu, omar'ını.. ali ismail'i ne çabuk unuttunuz lan? kaç disketlik hafızanız var? berkin'in kemikleri sızlıyor geçmişini s... hipstırları. adam hala kalkmış oh land diyor ya! oh ferit lan oh ferit!!
cnbc-e yok demedik mi, radyo eksen yok, mado yok, saray yok!
yapacağınız devrimi s... bi çay koyup içicem. sizin ipinizle kuyuya mı inilir...
edit: moduna sokayım selektör.
edit 2: son üç gündür çok fazla destek mesajı geldi, duyarlılığınız için teşekkür ederim. inanıyorum ki birçok kişi festivale gitmeyi çok istese de, protesto hakkını kullanacak... 100 kişi gitmese 10000 lira yapar, doğuş'a koyar mı diyeceksiniz.. önemli olan işlevi.
tren gidiyorsa neden zıplayınca alttan kaymıyor
-
(bkz: eğitim sistemi o kadar mı kötüye gitti ya)
t: eğitim sisteminin geldiği durum ortada!
düzeltme: troll bir entry için girilen troll bir cevabın bu kadar favori olması sözlüğün cılkının çıktığının en baba kanıtıdır.