hesabın var mı? giriş yap

  • yalnız burdan bakınca leventi seninle aldatmış gibi duruyor.
    bi düğünlerini yapmadığın kalmış kardeşim.

  • halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve açıkça iç savaş söylemi barındıran çağrıdır. ülkeyi yönetemedikçe hırçınlıkları, düşmanlıkları daha da ortaya çıkıyor.

    hesabını gizlediği için şu şekilde paylaşıyorum:

    "birkaç gündür atmosfer gezi ayaklanması öncesiyle aynı. erdoğan kendi tabanıyla kalıcı bir iletişim ağı kurup tabanını her daim hazırda bekletmeli. ihtiyaç duyması halinde tabanını hızlıca sokağa sevk edebilmeli. her şey bir emrine bakar, biz hazırız."

    "bir emrinle ölmeye bile hazırız!
    @rterdogan"

    ortada herhangi bir şey yokken ülkeyi sokağa dökme tehdidinde bulunan bu adamın yargılanması gerekmektedir. eleştirel bir tweet atınca anında soruşturma başlatan savcılar bunun için neyi bekliyor?

    edit:

    görsel

    görsel

    görsel

    edit 2: bunun diğer twitter sayfası da şuymuş: furkancerkes. belirten @vayager altin plak nickli yazar arkadaşa teşekkür ederim.

    debe editi: bu hesabın kendisine ait olmadığını iddia etmiş. peki şunlar ne olum? hesabı kapatıp bunları silmişsin de nereye kadar bunu yapacaksın?

    görsel

    görsel

  • herkese merhaba arkadaşlar kanalıma hoş geldiniz, bugün yine sizlerle güzel bir veri paylaşmak istiyorum :

    http://prntscr.com/osig9b

    o ülkenin (yıllık) asgari ücretini kazanabilmek için spotify, tidal, youtube, apple music vs gibi mecralarda kaç kez stream edilmeniz gerektiğini gösteren tablo.

    elbette bu rakamlar youtube'un, spotify'ın vs ödediği rakamlar. bunun vergisini düşüyorsunuz eğer bağımsız sanatçı iseniz.

    eğer arada plak şirketi varsa %99 sözleşmenizde streaming haklarını plak şirketine devretmiş olduğunuz için para plak şirketine gidiyor (size verilen pay sözleşmenizde yazan pay - yeni sanatçılar için genelde streaming haklarının tamamını plak şirketine aktarıyorsunuz).

    plak şirketleriyle anlaşma yapan ve bu işten zararlı çıkan arkadaşlarıma bu rakamları gösterdiğimde "ama plak şirketinin youtube kanalında yayınlanmasaydım o streamleri de elde edemeyecektim" bahanesiyle geliyorlar.

    bu doğru - ancak aslında stream edilmiş olmaları dinlendikleri manasına gelmiyor. bir çok insan atıyorum netd muziğin youtube kanalına abone ve kanalı evde, dükkanda vs radyo niyetine açarak izliyor. artık kanalda ne varsa arkada çalıyor.

    özellikle "ahmet yılmaz - aşk" diye sanatçı ismi ve şarkı ile aramaya yaparak dinleyenlerin sayısı netd muzik abonelerinin arkada açıp çalmasına kıyasla çok az.

    ama bu az sayıdaki insanın sanatçıya konser bileti olarak dönüşü çok daha fazla.

    benim argümanım da "konserine gelip sana para kazandırmayacak ve stream parasını plak şirketine veren dinleyici ha var ha yok, senin için bir şey fark etmiyor".

    geriye kalan tek fark sanal bir "layk" veya "view" sayısı.

    e derdin sadece "x milyon view" ise onu da blackhat marketing forumlarında çok daha ucuza alabiliyorsun. plak şirketiyle muhatap olmak için hiç bir geçerli sebep yok.

  • the woods are lovely, dark, and deep
    but i have promises to keep,
    and miles to go before i sleep,
    and miles to go before i sleep.

    dizelerinin sahibi güzel şair. hem basit hem edebiyat oyunlarıyla dolu hem gösterişsiz dizeler. sevdim seni güzel şair.

    üst üste tekrarlanan aynı dizeler var elimizde ama farklı anlamlarda. ilk dizedeki "sleep" uyumak manasında ve tamamen fiziksel. ikinci kez aynı dizeyi alt satırda okuduğumuzda ise " and miles to go before ı sleep" burada "sleep" bir anda "ölmek" ya da "ebedi uyku" manasını hissettiriyor bize. şair bunu daha fazla sözcükle söylemiş olsaydı daha az hissedecektik bunu muhtemelen. metaforlar iyi ki var.

  • ben bir anne olarak dün çok ağladım.

    marketten aylık alışveriş yapıyoruz. biz aldıklarımızı paketlerken arkamıza bir kadın geldi kucağında bebeği ile, bir şeyler konuştu duyamadım da, o an odaklanamadım poşetlerle uğraştığım için. gitti.

    çıkışta paketlerle servise bindik bekliyoruz. aynı kadını gördüm uzaktan kesiyorum, bebek maksimum 5-6 aylık. sürekli ağlıyor. kadın hoplatıyor, zıplatıyor kucağında sallayıp sakinleştirmeye çalışıyor. eşime "2 tane süt alalım da verelim" dedim. kadının bir talebi olmadığı için yanlış anlayabilir diye düşündük almadık.

    hala servisi bekliyoruz, hala kadını kesiyorum. çocuk sürekli ağlıyor. kadın susturamadı. bu sefer yoldan geçenlere "abla bakar mısınız? para istemiyorum lütfen bakın" demeye başlayınca fırladım gittim yanına.

    bebeğin biberonu cammış. elinden düşürmüş kırılmış sabah. akşam 8 den bahsediyorum bu arada. çocuk sabahtan beri aç. marketten biberon alıp geri bırakmış parası yetmediği için. öyle mahçup ki.

    biberon 30 tl. 30. 1 paket sigara parası. lanet olsun 30 tl.

    yanıma aldım gittik biberonu aldık, mama içiyor mu dedim, mama da alayım diye. alamıyoruz abla dedi. alışmasın dedi.

    bebek. alışmasın. kalbimi acıtıyor.

    mama alayım dedim, burada bulamam sıcak su dedi. süt veriyorum dedi.

    2 kutu laktozsuz süt, bir tane de biberon aldım.

    allah'ım o çocuk boncuk gibi. kapkara saçlar kapkara gözler. bir de güleç.

    "ya senin karnın mı acıktı yavruuum" diyorum gülerek, o da kıkır kıkır gülüyor. dişi bile yok. dünyadan haberi yok. karnı aç ama gülüyor.

    bir çorabı mavi, bir çorabı turuncu.

    adı paşa.

    cok cok emdi sütü, kurban olurum.

    paşa, paşalar gibi ömrün olsun.

    annesi ben giderken arkamdan "senin kızını da allah bağışlasın, yavrularımız açlık ne bilmesin, çok teşekkür ederim" dedi.

    yavrularımız açlık ne bilmesin gerçekten de.

    bir anneyi 30 liralık biberon, bir bebeğin zaruri ihtiyacı olan süt/mama için iki büklüm yollarda dilenmeyi reva gören insanlar da yerin dibine batsın.

    paranız da batsın, pulunuz da, aç gözlülüğünüz de.

    ben de anneyim. çok kanıma dokundu. gerçekten çok ağladım. servise bindim, eve gelene kadar ağladım. kızıma baktım. ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. paşa, çok şanslı ol dilerim ki. hiç aç kalmayacak kadar şanslı ol bebeğim.

  • edirne'de bir ailedir. diktatörler ülkesinde cesaret isteyen, tebrik edilesi bir harekettir yaptıkları. çay olmasa da yaşamlarındaki bir çok eksiğin nedenini bilen ailedir.

    "sağlık bakanı dr. mehmet müezzinoğlu, edirne'de vatandaşların yeni yıllarını kutladı. yol üzerinde bulunan bir binanın 2'nci katındaki balkonda oturanları görerek "çayınız varsa gelelim" diye soran bakan müezzinoğlu, "evde çay yok, istemez" cevabıyla karşılaştı."

    link

  • aziz nesin'e sorulan soru ve kendisinin verdiği cevap belki birşeyler anlatır;
    "alevi değilsin ki sana ne oluyor?” dedi. "insan değilsin ki sana nasıl anlatayım" dedim.
    kendisini bağlamayan ne varsa yanıp yıkılsın düşüncesinde ki insanlar umarım birgün gerçek sevgiye iyiliğe kavuşur.