ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
büyük bir şevkle ders anlatırken tebeşiri biten hocanın ön sırada uyuklayan bir öğrenciyi gözüne kestirip yan sınıftan tebeşir getirmesini rica etmesi, güçlükle ayılabilen öğrencinin aynı amfinin bir kapısından çıkıp diğer kapısından girerek "hocam fazla tebeşiriniz varsa alabilir miyim?" sorusunu yöneltmesi, derse konsantre olmuş hocanın soruyu "maalesef bizde de kalmadı, ben de az önce bir öğrenciyi tebeşir bulması için gönderdim." şeklinde cevaplaması, durumu havsalası alamayan/kavrayamayan öğrencinin çıktığı kapıdan giriş yaparak "tebeşir yokmuş hocam." diyerek hiçbir şey olmamış gibi yerine oturması.
bursa'da aranan kişinin vurulma anı
-
polisin bu tarz durumlarda bunu çekinmeden yapabilmesi lazım. tebrik ediyorum vuran polisi.
ronaldinho gaucho
-
onu büyük yapan bence kesinlikle şu sözleridir:
"oğlumla bahçemizde top oynardık. ikimiz de en sevdiğimiz futbolcular olurduk. oğlum ben olurdu, ben ise ali lukunku."
işte bu yüzden seviyoruz bu adamı. sen gel mübarek adam.
debe editi: ulan bahçeli, yaktın ülkeyi.
heisenberg'ün istanbul'a gelmesi
-
(bkz: methinizi çok duydum efendim)
çocuğunu özgüvenli olsun diye şımartan ebeveyn
-
özgüven, kişinin kendi varlığına, zihnine, kararlarına, varoluş şekline inanç duyması anlamına geliyor.
çocuk büyürken ruhsal yapısı ebeveynin çocuğu ve kendini algılama biçimine göre şekillenir. her ebeveyn bir aynadır. çocuk ebeveyne bakarak, onun yüzünde kendini görür. ebeveynin olumlu duyguları ne kadar fazlaysa, çocuk o aynada kendini o kadar olumlu görür ve algılar. bu yüzden ebeveynin kendi mutluluğu, çocuğun ruhsal gelişimi için en önemli unsurlardan birisi.
her ebeveynin zihninde bir çocuk hayali vardır. ama çocukların bu hayale uyup uymayacağını bilemeyiz. bu fantezi ne kadar keskin kenarlıysa, çocuğun buna uyması o kadar güç olacaktır. bu da ebeveynin çocuğa bilinçdışı bir öfke ve sitem duymasına neden olabilir. bu ebeveyn- çocuk ilişkisini bozan en önemli faktörlerden biri bana kalırsa.
'hocam şöyle ateş gibi bir delikanlı olsun istiyorum. dışa dönük, konuşkan'
bunu söyleyen ebeveyn, 16 yaşındaki oğluyla ilgili kurduğu fanteziyi anlatıyor bana. 16 yıldır çocuğunun nasıl biri olduğuna dair gözlemleri bile o hayali törpülememiş. oysa çocuk zeki, içe dönük ve hassas bir insan. bunu ilk görüşmede ben görebilirken, ebeveynin 16 yıldır bunu görmemesi çok ilginç değil mi?
üstelik hissettiği süreğen hayalkırıklığı, çocuğa da yansıyor. özgüvenini düşürüyor, kendini yetersiz bulmasına neden oluyor. çünkü tüm çocuklar, ailelerinin istediği ve onayladığı biri olmak isterler.
sevilen, değer gören bir cocuk kendini mutlu hisseder. kendine güvenir. olduğum gibi yeterliyim der kendi kendine.
çocuk yetiştirirken yapılan en katastrofik hata, çocuğu arzuladığımız şeye dönüştürmek için uğraşmak diye düşünüyorum. bazen bizim olamadıklarımızı onlar olsun isteriz, bazense bizim kadar 'iyi' olsun.
çocukları oyuncaklara ya da hediyelere boğarak, yaptıkları yanlışları görmezden gelerek özgüvenli yapamazsınız.
çocukları özgüvenli yetiştirmenin yolu,
onların biricik olduğunu, birbirlerinden ve bizden farklı birer insan olduğunu kabullenmek ve oldukları halleriyle sevmekten geçer.
2 yıllık bahis macerasının sonu
-
kaybettim diye dusunmeyin.. bence kazanmışsınız. 215 bin tl 4 yıllık özel üniversite parası bile değil. bir eğitime gittiğinizi düşünün, öyle birşey öğrenmişsiniz ki bu öğrendiğinizi uygularsanız hayatınızın geri kalanını kurtaracak altın değerinde bir kural. ha diyebilirsiniz ki bu bilgiyi bu kadar para kaybetmeden de kazanabilirdim. hayır oyle değil. hayat, herkese en bilmediği en zayıf olduğu yerden soru sorar. siz en zayıf noktanızı 215 bin ile kapatabilirseniz büyük şans. birçok insan en zayıf noktaları ile ilgili çok daha büyük bedeller ödüyor. gelecekte asla bu 215 bin tlyi geri yerine koymak icin ugrasmayın. üniversitenin parasıydı öğreneceğinizi öğrendiniz bitti. parayı üniversiteden almaya calisirsaniz diplomanızı iptal ederler.
tayyip'in doğumgünün milli bayram olması
-
"doğduğun değil doyduğun yer" mantığından yola çıkarsak, 17-25 aralık haftası bu bayram için uygundur bence.
acemi asker komutan diyalogları
-
komutan : evladım sen sivilde ne iş yaparsın ?
asker : tiyatrocuyum komutanım
komutan : al şu kazma küreği de bir iş öğren
asker : emredersiniz komutanım !
yaran tatlı hayat diyalogları
-
seyahat ederken gördüğü enteresan bir hayvanı tarif eden irfan: efendim, bu öyle bir mahlukat ki, maymun desen maymun değiil, maymun değil desen maymun!