ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
izmir'den sahur görüntüleri
-
gönderi altına yazılanların çoğu "gavur" "yunan" "ermeni" "kafir"
dinlerinden çıktılar haberleri yok
türkiye'de oynamış en iyi 5 frikikçi
-
(bkz: seray sever)
fikret orman'ın m. kemal pankartına siyasi demesi
-
atatürk gibi ülkenin ortak değerini siyasi diye ötelemeye çalışan bu eleman diyor ki siyaset bizim işimiz değil.
peki o zaman adama sorarlar niye erdoğan'nın cumhurbaşkanlığı adaylık toplantısında en önde yerini aldın?
niye erdoğan'ın iftarına koşa koşa gittin?
bak stad açılışını söylemiyorum bile.
kişisel gelişim kitaplarının tek cümlelik özeti
-
kitaplardan çok bu kitapları okumayı seçen insanlar yanlış yönlenmiş durumda. bazı insanlar travmalarına kişisel gelişim kitaplarıyla çözüm arıyor. haliyle olmuyor. biraz niye olmuyoru anlatmaya çalışacağım.
bir sorununuz var diyelim, kişisel gelişim alıp çözüm bulmaya çalışıyorsunuz. kitap size şunu öğütler:
"bunu bunu yaparsan, gelişirsin, şunu yaparsan şu hale gelirsin, planlı ol, hayal et... vs vs."
insanların psikolojik olarak bilmediği en temel konu: özellikle travma esaslı rahatsızlıkların motivasyonla değil sebep olan gerçek kaynağın ne olduğunu bulduğunuzda çözülmesidir.
kıscası terapi sizde şunu yapar:
"kötü hissetmene sebep olan gerçek sebep nedir?" bunu ancak bol bol konuşarak ve anlatarak hatırlayabilir, ilişkilendirebilir ya da terapist sayesinde bulmayı başarabilirsiniz. bu yüzden seanslar uzun sürebilir.
kısacası terapide amaç "gerçeği" bulmaktır. gerçek ortaya çıktığı anda semptomlar kaybolur. örneğin birine aşıksın, ayrılık acısı çekiyorsun fakat gereğinden fazla uzun sürdü ve sende bozuk bir süreç yarattı, bunun sebebi hiç düşünmediğin bilinçaltı bir süreç olabilir. bazı yetenekli insanlar bunu düşünerek ya da yazarak da bulup çözebiliyor. çok derinse tabii ki işe yaramıyor. mesela taciz sonrası ya da baba sorunları sebebiyle çok başarılı olan kadınlar mevcut. kendini değersiz hissettiği için devamlı motive durumda gelişiyor ama mutsuz. o kadar başarılı olmasına rağmen neden değersizlik hissini atamıyor? gelişim kitaplarında yazdığı gibi başarılı olabileceği her şeyi yapmış ama hala yetersiz hissediyor.
terapist sizi yaşam koçu gibi motive etmeye çalışmaz, "aslansın kaplansın, bırak ona mı kaldın" demez sadece fark etmeni sağlar. asında büyü olaylarına çok benziyor bu durum, zaten eskiden de psikolojik rahatsızlıklar büyüyle/musallatla ilişkilendirilirmiş. ortaçağda cadı diye yakılırmış insanlar. yine aynı durum var: mesela hoca/büyücü gelip o büyünün nerede olduğunu ve neden oluştuğunu bulmaya çalışır. yani gerçeği arar. büyünün kaynağı bulunduğu anda bozulur. etkisini yitirir. belki de psikologlar modern büyü bozanlardır diyebiliriz.
sense kişisel gelişim kitabı okuyarak örneğin "güçlü olmak" gibi bir şey okuyarak eğer bir travman varsa güçlü olamazsın. ancak koşullar uygunsa o kitabın sana faydası olur.
beyin ilginç bir organ... bir şeyi neden yaptığını anlayınca herşeyi çözüyor ve rahatlıyor. bir şeyi çözmeye çalışırken psikanaliz* veya bilişsel terapiler işe yarayabilir. psikanliz de esas amaç bilinçaltınızda bulunan konuyu açığa çıkartarak bilince getirerek gerçeğe varmakken; bilişsel de terapist yardımıyla "duygu durumunuza sebep olan davranışı değiştirmekle" ve içselleştirmekle ulaşabilirsiniz.
benzer şekilde koçluk hizmeti veren insanlar da size yardımcı olamaz. çünkü size dikte verirler. motivasyonla sorunlar çözülmez. siz doğruyu bilseniz bile ilişkilendirmeniz yanlışsa, bunu içselleştiremediyseniz çözüm bulamazsınız.
mesela freud özellikle psikanaliz konusunda çok çalışma yapmış bir psikolog ve şunları diyor:
--- spoiler ---
"...nevroz, bir tür bilgisizliğin, aslında bilmemiz gereken ama bilemediğimiz ruhsal bir sürecin sonucu olarak görülüyor."
"...bu kişiler travmatik olayla işleri bitmemiş, sanki gerçekten önlerinde duran bir görevmiş gibi yapmaya devam eder."
"...söz konusu bilinçdışı süreç, bilinçli hale geldiği anda belirtiler kayboluyor."
--- spoiler ---
müthiş bir açıklama. bazı insanlar hatalı olduklarını biliyor, bunun engellenemez şekilde hayatlarını etkilediğini biliyor ama çözemiyor ve çözümü motivasyonda arıyor.
oysa ki çözüm sadece "neden olduğunu" anlamanızda saklı. bu sıkıntınızın neden olduğunu anlayamazsanız, hiç bir motivasyon işe yaramaz.
tek cümleyle özetlersek: "kişisel gelişim kitapları ise sadece motive edecek sistemler sunar, yol gösterir fakat farkındalığı vermez."
ben yandım bari siz yanmayın tavsiyeleri
-
cami dibinden ev tutmayın hele de tövbe satın almayın olarak verilebilecek tavsiyedir.
ada ben ayrılmak istiyorum
-
(bkz: aga ben ayrılmak istiyorum)
kayınpederiyle yatan kadın
-
üst gelir ve alt gelir tren yaparken gariban orta sınıfın şaşırıp kaldığı haber.
mesleği söylemeden anlatmak
-
oğlum otur. kızım sus. komik olan ne? anlatın da hep beraber gülelim. çocuğum sakız çiğneme!
babaların garip huyları
-
interneti yeni keşfettiği zamanlardı, bir de mail hesabı açmıştı kendine. ve ilk mailinin gittiği adres beyaz saray'dı, evet. george bush'a ırak savaşı yüzünden yükleniyor, oradan çıkın mesajını veriyordu. ingilizcemin elverdiği kadarıyla çevirmiştim, yollamıştık. aradan aylar geçti, hala heyecanla açar mail kutusunu, bir cevap bekler. eşe dosta da anlatır, bush'a ayarı verdim diye, helal olsun babama.
the black saint and the sinner lady
-
1963 tarihli bu kompozisyon charles mingus'un en büyük başyapıtı, magnum opus'u olmakla kalmaz (evet, magnum opus'unu pithecanthropus erectus'u, mingus ah um'u, blues & roots'u, oh yeah'i ve tijuana moods'u yaptıktan sonraya saklayacak bir adam bu), caz ve hatta tüm müzik tarihinin en iyi albümlerinden biri olarak gösterilir. 6 bölümden oluşan 4 şarkılık kompozisyonun müzikal değeri kind of blue'dan ve a love supreme'dan daha az değildir, ki bilenler bilir, bu ne de çok şey söylemektir. ve böylesi iltifatları hak eden bir klasik için uzunlamasına bir kritik yapmak ne zor ve belki de gereksiz iştir. dinlensin.
1. track a – solo dancer: stop! look! and listen, sinner jim whitney!
2. track b – duet solo dancers: hearts' beat and shades in physical embraces
3. track c – group dancers: (soul fusion) freewoman and oh, this freedom's slave cries
4. mode d, e, f...: mode d - trio and group dancers. stop! look! and sing songs of revolutions! mode e - single solos and group dance. saint and sinner join in merriment on battle front. mode f - group and solo dance. of love, pain and passioned revolt, the farewell, my beloved, 'til it's freedom day
tolga çevik'ten eşine duygusal mesaj
-
mesaj eşinden çok kamuoyuna sanki; sakıncası yok karısının fedakarlıklarını onore etmek istemiş. ihtiyaç olmuş belki.
bakıcı kimi için mecburiyet, kimi için tercih konusu, kimi içinse imkansızlıktır. tolga çevik için zamanında maddi imkanların zorlanması olacakmış ben öyle anladım.
her başarılı iş insanının yanında partneri vardır diye cinsiyetten arındırayım özlü sözü; adam maddi manevi başarılı olduysa belli ki karısının desteği ile olmuş. bu başarının maddi manevi meyvelerini de eşiyle paylaşıyorsa; ikisi de mutluysa; çatacak birşeyler bulmak için zorlamamak lazım.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
ilkokul yılları. anne baba boşanmış. baba bok gibi zengin, ancak sadece kendisine kadar zengin. anne 2 çocukla ortada kalmış, durumlar zor.
kış günü, bot alınması lazım. mecbur kalınca baba aranır;
- baba, ayaklarım 36 numara, botlarım ise 34 numara. yenisini almam lazım.
+ anana söyle
- peki
birisi "baba" mı dedi?