• franz liszt'ten sonra en taninmis macar bestecidir. 1881-1945 yillari arasinda yasamis olup bestelerinde macar halk müzikleri motiflerine yer vermis, macarlarin milliyetçi hislerini kabartma çabasina girmistir. ayni zamanda bir etnomüzikolog olup dünyanin çesitli yerlerini gezmis, halk ezgileri toplamistir.
    1936'da ankara halkevi'nin davetlisi olarak türkiye'ye de gelmistir bartok; adana civarlarindan türküler derleyip notaya geçirmistir bunlari. üstelik onunla birlikte gezen asistani da ahmet adnan saygun'dur. bana anlatilan o ki, saygun, bundan sonraki hayati boyunca bela bartok'tan ögrendiklerini satmistir, o yüzden de bugün mimar sinan üniversitesi konservatuarinda bariz bir bela bartok ekolü vardir.
    daha da enteresani, bela bartok ikinci dunya savasi basladiginda iltica için türkiye'ye basvurmus, fakat kabul edilmemistir. bana bunlari nakleden insanin dedigine göre, sebep ahmet adnan saygun'un onu kiskanip ülkeye gelmesini istememesi, engellemesiymis. ama nereye kadar hakikattir bu, gerçekten bilmiyorum.
    bartok da amerika'ya gitmis, orda mahzun ölmüstür.
  • türkiye'deki gezisi sırasında 100 civarı yerel türküyü mum rulolar üzerine kaydetmiş, sonra taş plağa geçirmiş ve günümüze, bizlere ulaşmasını sağlamış kişidir. çift cd olarak hungaroton firmasınca çıkarılmış. şarkı isimleri ve satın alma bilgileri için
    http://www.allmusic.com/…/amg.dll?p=amg&uid=4:00:13|pm&sql=aaku67uy080jw
  • "topraktan kopuk olan her müzik ölmeye mahkumdur" diyen müzik adamı.
  • bazi muzik tarihcileri kendisini muzigin 4. b'si olarak kabul ederler (bach, beethoven, brahms tadinda yani).
  • türkiye atlasının topoğrafyasından geçmiş derlemeci, müzik adamı.

    lambalı radyoların hoparlörlerinin manyetik alanından anadolu bozkırına yayılmış türküler derlemiş zamanında. macaristan'a attila'nın atlıları ile birlikte gitmiş ezgilerin yakınlığı onu toroslara getirmiş. ikinci dünya savaşı yıllarının salladığı uzun bıçaklardan huzursuz olmuş. çağın ilk kitlesel iletişim mucizesi olan radyolarımız akşam neşriyatında onun derlemelerine de yer vermiş. şimdi uzak bir ülkenin halk şarkıları pek ilgi görmese de, toprağa ve toprağa ait masallara inanmış bir filozof bela bartok. muzaffer sarısözen'in ruh ikizi. farklı iklimlerde doğup aynı deltada denize dökülen iki büyük akarsu. etnik temelli müziğin evrensel çizgisinde yürümeye çalışan bu kafası güzel müzik adamı ikinci dünya savaşı öncesi türkiye'sinin halk müziğinin temel taşlarını yerine oturtan tesfiyecilerden. kısa dalgaların karanlık bozkır gecelerine dolduğu zamanların kompozitörü. en azından cumhuriyet ile birlikte gelen milli kültürü ezgi ve notalarda anlamaya çalışan kendi halinde bir lejyoner.
  • spotify'da bulabileceğiniz 1936'da anadolu'da kaydettiği 2cd'lik çalışmada fena trollenmiş dünyaca ünlü macar müzisyen. sanırım bir halk ezgisi olduğunu düşünerek kaydettiği eserlerin birinde öfkeli bir amca, haydar diye birine bariz ana avrat dümdüz gidiyor.

    haydar, haydaaaar ulan avradını....
  • bugün doğum günü ve yaşasaydı 141. yaşını kutlayacak olan macar kompozitör. buyrun
  • 1936 yılında türkiye'de özellikle toroslarda yaşayan göçer boylar üzerine yaptığı çalışmalar ve kayıtları ile geleneksel türk ve macar müziği ile folklorunun ortak kökeni üzerine sistematik kanıtlar ortaya koymuş etnomüzikolojinin babası.

    bu kanıtları dil araştırmalarındakine benzer şekilde yapısal köken ilişkilerini izah etmek için kullanmıştır. ancak sonraki yıllarda bartok'un bulguları üzerine çalışma yapan bazı araştırmacılar bu konuda onunla aynı görüşleri paylaşmamıştır.
  • geçenlerde borusanda belgeselinin gösterildiği, ama kendisinin belgeseli görmediğine şükrettiğim besteci. belgeselin yapımcısı ve yönetmeni olan hatun kişi 12 yaşından beri piyano çalarmış da bartoktan bi mikrokozmosları çalıp belgesel yapmış.
    (bkz: kemik sızlaması)
  • piyano için rumen danslarını bestelemiş yaratıcı... orkestrasyonu da yapılmış olan bu eser " roman nepi tancok" olarak bilinir ve altı küçük danstan oluşur. allegro moderato, allegro, andante, moderato, allegro, allegro şeklindedir sırasıyla. üçüncü ve dördüncü danstaki hüzün, beşinci ve altıncı dansta gittikçe hızlanan tempoyla beraber dağılır.özellikle klasik batı müziğine cok da aşina olmayan kişilere çalınması, dinletilmesi ve bu kişilerin eserin arkasından "aaa bu bizim müziğe ne kadar da benziyor" demeleri üzerine, bartok'un türkiye'de anadolu müziği hakkında birçok araştırma yaptığını ve macar müziği ile yakınlığımızın ne denli güçlü oldugunu söylememiz gerekir.
hesabın var mı? giriş yap