• (bkz: iq terk)

    - oğlum dinleniyoz
    - haa ?
    - oğlum dinleniyoz diyorum
    - ney ?
    - dinleniyoruz ulan dinleniyoruz!!
    - hee iyi iyi. arap cemale 20 milyon, topal hüsnüye 50 milyon verdik. 30 milyon avro kaldı.
    - b sktr gt slk
  • - oğlum dinleniyoruz biliyorsun
    + bu ülke için çok yoruldun baba, dinlen tabi.
  • ses kayıtlardan sonra babasının niye ifadeye göndermediği anlaşıldı:
    - bilal bey bi paradan bahsetmişsiniiz burada.
    + efendim.
    - para diyorum.
    + urladaki villalarla ilgili olan mı?
    - ne urlası yahu?
    + eeee, siz 30 milyonu soruyorsunuz o zaman. havuzdan çektik biz onu. kanal satın alalım diye toplamıştı mehmet amcalar.
  • harvard mezunuymuş. kaç para lan bi diploma?

    -oğlum dinleniyoruz.
    -paralar yer kaplıyo baba :(
  • babasiyla konusurken muhtemelen babasina bön bön bakan oglan. gec anliyor galiba biraz.
  • belki çok enteresan gelecek ama bir yorum yapmak istiyorum bilal ile ilgili... daha doğrusu önce bir soru sorayım...

    bilal erdoğan için bir tek ben mi üzülüyorum?

    fikrimi ve zikrimi diğer entrylerimden görebilirsiniz, bu söylediklerim de düşüncelerimin tam zıt yönünde gelebilir fakat elimden geldiğince objektif oluyorum, tekrar dinliyorum ve kelimenin tam anlamıyla üzülüyorum. neden?

    konuşmanın geneline bakarsak şayet, 35 yaşında bir insan ile babası arasında geçen stresli bir diyalog dinliyoruz. bu 35 yaşındaki insan sürekli olarak çekingen, üzgün, korkmuş, babasına halen "babacığım" diye hitap eden, onun kanatları altında olmaya ihtiyaç duyacak kadar bastırılmış, sindirilmiş bir insan havası veriyor bana. bunun suçlusu kendisi değil, geçmişi, yetiştirilme tarzı, babası ile ilişkisi ve bu yönde şekillenen karakteri gibi. babası sürekli sinirli, dinleniyor olmaktan endişe ettiği için neredeyse duyulmayacak kadar sessiz ve boğuk konuşurken söylediklerini anlayamadığı için daha çok sinirlenen, çocuğuna saçmasapan bir görev verip gün içinde sürekli sıkıştıran bir adam. o ise sürekli "tamam babacığım", "onu nasıl yapalım babacığım" gibi idare etmeye çalışan, "sıfırlayamadık, yani işte şunu şunu nasıl yapacağımı bilmiyorum" gibi yardım arayan çocuk konumunda. sürekli olarak "şunun aklına bir fikir geldi", "bu geldi yardım etti" gibi etrafındaki insanlara minnettar, sorumluluk altında ezilen ve daha çok korkan bir karakter gibi. sabahın 8'inde babası tarafından uyandırıldığında uyku sersemi halleriyle "bende ne olacak babacığım senin paran var işte kasada" gibi iç burkan bir repliği var mesela. kendisiyle ilgili en azından kendi bildiği bir durum bile yok, babasını kurtarmaya, ailesine zeval gelmemesine çalışıyor. beni en çok vuran ise son kayıttaki "kim dinliyor bizi babacığım?" saflığı.

    velhasıl, diyeceğim odur ki, şayet kayıt tamamıyla doğruysa -ki şahsi fikrim doğru olduğu yönünde- ve bu olaylar sonucunda başına işler açılacaksa tamamen babasının (ve olaya hakim olan diğer aile fertleri ile ortaklarının) kurbanı olacak gibi.
  • aile bireyleri ile oynadıkları gerçek footballl manager oyununda eniştesini yenmiştir.
  • adamın para babası ile zamanında yurtdışında neden okuduğu ve öss'den neden yeterli bir puan alamayıp bir üniversiteye yerleşemediğine dair şüpheleri olanlar bu akşam yayınlanan ve babası padişahımız rte ile arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarına başvurabilirler.

    adam bir şeyi tek seferde anlamıyor, ne olduğuna dair bilgisi yok, sabah operasyon oldu diyor babası ama o ne olduğuna dair bir bilgisi yok, sümeyye olmazsa iş bitiriciliği sıfır. türkiye ligine transfer edilen ünlü futbolcu kardeşi gibisin birader.

    not: tabii ki kayıtların gerçek olduğu iddiasına yönelik bir eleştiridir bu kendisine, sadece bu akşamki değil daha öncekilere bakarak yorum yapmışım gurban, serbest midir?
  • “kendi tuzu kuru olanlar” derken sanırım gemicik sahiplerini, villalarda, lüks dairelerde oturanları kastetmiyor. seni gidi komedyen, seni!
hesabın var mı? giriş yap