• yaşlanmaktır.
  • otobüste otururken tepesinde duran, gözlerini kırpmadan büyük bir konsantrasyonla acaba meme görebilir miyim diyerek taciz eden adamlar.
    ya da ayakta yolculuk yaparken ayaküstü akraba olmaya çalışanlar.
  • sözlük yazarları değildir. şüphesiz.
  • tecavüze uğramak!

    zöge notu: aramızda götleri namusu olan tecavüzcüler var ayıktırayım dedim.
  • tırnağının kırılması.
  • çığlık maskesi.
  • benimki tecavüze uğramaktı.

    yani bu paranoyaya sahip olmamak, zaten imkansız. çocukluktan itibaren, "oraya gitme", "amcalar çağırırsa sakın gitme, verilen şeyi yeme, içme", "şişeden olmayan hiçbir şeyi içme, satılmıyorsa alma.", "başkasının evine gitme, arkadaşlarınla dışarıda oyna ya da onlar bize gelsin", vs. dinleyerek büyüdüm. şimdi bana bunları söyleyen beni baskı altına almaya çalışan birisi değil, annem, ki benim psikolojimi bozmak en son isteyeceği şeydir. ama bunları dinlemek insanın psikolojisini bozuyor.

    benimle biraz yakından ilgilenen komşumuzun benden 10-15 yaş büyük oğlunun annemi nasıl tedirgin ettiğini hatırlıyorum. çocuğu da sevdiği için bir şey demezdi ama sürekli bir kontrol çabası, oynadığımız oyunlara ilgi alaka, "ee nasıl oynadınız, ne yaptınız?" şeklinde sorular. tabi ben şimdi şimdi geri dönüp baktığımda anlıyorum annemin şüphelerini.

    lise hayatımın ortalarına kadar da gerçekten bardakta asla hiçbir şey içmedim, bardağa koyulacaksa kendim koydum. bütün o kakara kikirisi yapılan "gazoza ilaç attı", "nuri alço kralsın" muhabbetleri bu ülkenin çocuklarını, ailelerini nasıl etkiledi/etkiliyor araştırma yapılsa herkes şok geçirir.

    bütün o filmler, tecavüz şakaları, bir cezalandırma yöntemi olarak tecavüz, tacizin tecavüzün fırsat bulunduğu takdirde gerçekleşecek normal bir olay olarak görülmesi gibi şeyler, bu ülkenin kız çocuklarının, kadınlarının kabusu oluyor.

    "kendini koru", "aman yavrum, dikkat et", "uzak dur", "erkeklerle yalnız kalma", "büyük adamlarla gitme", vs. öyle bir öğretilmeye çalışıyor ki en çok sakınman, kendini koruman gereken şey "tecavüz". eh, haksız buluyor muyum çevremdeki yetişkinleri, annemi?

    fiziksel ilk tacizine, 7-8 yaşlarındayken 50-60 yaşlarında bir "amca"nın havaya kaldırıyormuş gibi yaparak okşamasıyla uğramış -garip bir şeyler olduğunu sezsem de asıl niyeti çok yıllar sonra fark ettim-, taciz hayatına 14 yaşında otobüste kalçası mıncıklanarak devam etmiş birisi olarak bu ülkede çocukların, genç kızların gerçekten de tedirgin, temkinli yaşamalarında fayda var. bu ülkede kadınlar tacizle yaşıyor, fiziksel taciz bile nadir değil, sözlü taciz zaten gündelik hayatın bir parçası. çünkü bazı gerzekler hala "ay tecavüz hahah", "fatmagülün suçu ne ahahahaah", "top inşaata kaçmış, keh keh" diye geziniyor. devlet bile kadını fanusun içinde yaşamamakla suçluyor hala davalarda, tahrik indirimlerinin ardı arkası kesilmiyor.

    sonuç: en azından bendeki sonucu, "oraya gitmeyelim, şuradan geçmeyeyim, başımıza *bir şey* gelir", "öleyim ama tecavüze uğramayayım.", "tecavüze uğrarsam herhalde intihar ederim." gibi düşüncelerle, söylemlerle geçirilmiş bir ergenlik dönemi.

    ümidim: bunun hoşlandığı çocuk tarafından reddedilmek olduğu günlerin gelmesi.
  • yeni birisini bulamadan elindekini kaybetmek.
  • yalnız kalmak.
  • günlüğünün okunması.
    çağrışımsal olaraktan (bkz: bir genç kızın gizli defteri)
hesabın var mı? giriş yap