• göt içi kadar sahada şampiyonlar ligi tribine girilip serbest vuruş organizasyonuna teşebbüs edilmesi...

    hinlik ve kurnazlık kokan bu organizasyonda ilk oyuncu, üstünden atlamaya çalıştığı topa topuğuyla basarak dengesini kaybedip önce kelebek stil yüzer gibi debelenir halde birkaç metre koştu ve sonrasında uçarak yüzükoyun yere kapaklandı.
    frikiğe hunharca abanmak için bir hayli gerilmiş olan ikinci oyuncu freni patlamış kamyon gibi gelerek olanca haşmetiyle topa vurmaya yeltendi fakat az önceki kazma yüzünden top son anda yerinden oynadığı için ayağı boşa savrulmuş oldu.
    o momentumla boşa savrulan ayak tam bir jean claude van damme elastikiyetiyle kafa seviyesine kadar yükselirken usta frikikçimiz can acısı, şaşkınlık ve pişmanlıkla anırarak geriye doğru devrildi.
    top boşta kalınca üçüncü oyuncu ani bir ara pası denemesi yapmayı düşündü fakat top çapraz koşu yapmaya çalışan takım arkadaşıyla tamamen farklı tarafa yöneldi ve adeta "ben kendi işimi kendim halledeyim" dercesine tin tin gidip kaleyi buldu.
    resmen ve alenen gol olmuştu, çünkü o sırada kaleci kale çizgisine yatmış, gülmekten kıvranır haldeydi.
  • abilerle yaptığımız maçlarda yaşadığım olaylardır.

    lisede cafer adında dini bütün bir arkadaş vardı, ara sıra dersaneden abileri ve arkadaşları ile kurduğu efsanevi kadroya karşı maç yapardık. her şeyi cafer organize ederdi. fc cafer aslında cafer hariç yetenek fakiri oyunculardan oluşan bir takımdı ama iman gücü ile bazen bizimle kafa kafaya oynuyorlardı.

    neyse, bu takımın en saçma tarafı da takım elbiseyle veya sarı botla halısahada maç yapan abilerdi. halısahada top sizdeyken sarı süet botla üzerinize doğru koşan bir adam düşünün. takım elbiseli abi de kundurasını kalenin yakınlarına koyup sadece çorapla koşuyordu. bu abinin maç esnasında ceketinin önünü eliyle iliklermişçesine tutarak bir koşuşu vardı, her hatırladığımda gülerim.
  • içinde ayakkabılar var diye aceleyle çantaya tıkılan siyah poşetten ıspanak çıkması.
    (bkz: true story)
  • renault express marka kamyonete 20 kişi doluşup halı saha maçına gitmemiz. maç sonrası 20 kişi içip içip aynı kamyonete doluşmamız. dönüş yolunda çevirme olması ve polisin arka kapıyı açması ile kaçak göçmenler gibi yarı baygın yatan bizlerle karşılaşması. bi an ne yapacağını şaşıran polisin küfür ede ede bizi kovması. 10 senedir dinlenip dinlenip bu konuyu hatırlayıp gülmemiz.
  • rövaşata çeken 90 kilo 1.65'lik forvete sahip takıma karşı defans yapmak . inter defansı neymiş laaa...
  • koşarken parmagın tellere takılması ve neredeyse bilege kadar açılması, sonra hastane de bütün eli sargıya aldırma dikiş attırma felan filan.
  • yerin altından dört tane adamın çıkması.

    (bkz: köyden indim şehire)
  • cami imamının forvet olması ve rakip defansı duman etmesi. almanya'nın stuttgart şehrinde yaşanmıştır.
  • karlı bir kış günü tepenin yamacına kurulmuş bildiğin yurdum püfür püfür halı sahasında, arkadaşın "kapıyı kapatın löoou soğuk hava girmesin." diyerek titremesi saçmadır. ama komiktir de.
  • amerikan futbolu antrenmanı yapmak.

    (bkz: true story)
hesabın var mı? giriş yap