• 2019 yerel seçimlerinde istanbul, ankara ve izmir'i chp kazanmış, akp'nin elinde dört büyüklerden bir tek bursa kalmıştı. o zamanlar akp'liler, bakın göreceksiniz bursa'ya oluk oluk hizmet yağacak diyorlardı. hatta bursaspor küme düşürülmeyecek, siyasi destek verileceğini söylüyorlardı. o da nasıl oluyorsa? her şeyin üzerinden 5 yıl geçti. bursaspor anasının amını tersten gördü. şehir ise insan kusuyor. dengesiz, kontrolsüz, çarpık bir sosyolojik yapı var. trafik bok gibi. her akşam göğe korna sesleri yükseliyor. belediye seçimleri afişlerinde ise erdoğan fotoğrafları. neden? çünkü alinur aktaş'ı akp'liler bile sevmiyor. hadi alinur'a oy vermeyi düşünmüyorsunuz, bari ampule erdoğan'a basın diye afişlere erdoğan'ı koymuşlar. hal böyle olunca, dağıymış deniziymiş. sokayım dağına da denizine de. bir şehri güzel yapan içerisinde yaşayan insanların duruşudur, kalitesidir. şehri tarikatçılar basmış hâlâ tirilye şöyle güzel böyle güzel edebiyatı yapıyorsunuz. alt kat komşun belki de hizbullahçı amına koyayım.
  • ülkenin en büyük sanayi şehirlerinden biri olmasına ve nüfus olarak da 4. en büyük olmasına rağmen 2013 yılında hala demiryolu bağlantısı olmayan şehir. inanılır gibi değil.
  • doğma büyüme eskişehirliyim.

    teyzemler ve halamlar bursa'da oturuyor, halamın kocası enişte bulgaristan göçmeni.

    kuzenler de doğma büyüme bursalı. teyze tarafı çarşambada, hala tarafı hürriyette oturuyordu.

    çocukluğumda yazları bir ay falan kalmaya bursaya giderdik (yaklaşık 20 sene öncesi)

    o yıllarda eskişehirden bursaya gidince orası bize çok daha güzel geliyordu. hürriyette komşuluk vardı, yazdan yaza gitsek de orada arkadaşlarım vardı, çoğu göçmen çocuklarıydı. çok sevimli temiz mahalleydi. güvenliydi.

    çarşamba daha merkezi, daha güzeldi. apartmanın altında darmstad fırınını hatırlıyorum. her yer yeşil, her yer parktı. akşamları da kültürparka gidiyorduk. o yıllarda eskişehirde kültürpark gibi bir alan sanıyorum yoktu. ailece geç saatlere kadar dolaşır yorgunluk atar eve öyle giderdik.

    geldik bu güne;

    sanırım hürriyet çok bozulmadı ama çarşamba resmen suriye olmuş.türkçe tabela görmek zor. insan kalitesi çok düşük, çok kalabalık, eski rahatlık güvenli ortam yok.

    uzun uzadıya yazmak istemiyorum, kısacası semti mahvetmişler.

    teyzemler çarşambadan dikkaldırıma taşınarak biraz olsun nefes aldılar.

    eski güzel bursa yok.

    şimdi kuzenler nefes almaya eskişehire geliyorlar.

    güzel bursamızı el birliği ile mahvettiler. ve kimse bunu nufus artışıyla sanayiyle göçle falan izah edemez. 20 yıl önce de bursada sanayi vardı, 20 yıl önce de bursa göç alıyordu.

    eski güzel bursa kötü niyetli insanlar tarafında bu hale dönüştürüldü.

    şimdi konuyu siyasete çekmiş olmak istemezdim ama eskişehirde yerelde büyükerşen'e oy atarken aklımdaki şey "eskişehir de bursa gibi olmasın"dı.

    uzun lafın kısası genç sayılabilecek bir yaşta olan ben, kötü yönetilen bir şehrin nasıl kötüye gittiğini, iyi yönetilen bir şehrin de nasıl iyiye gittiğini 15-20 yılda canlı olarak gözlemledim.

    bursa seçimlerinin bedelini ödüyor, eskişehir de seçimlerinin karşılığını alıyor diyebilirim.
  • bu ülkede istanbul'dan sonra en fazla ihracat yapan fakat demiryolu olmayan şehir.

    bursa başka bir ülkenin şehri olsaydı tüm olanaklar önüne serilirdi ki sadece ihracata yönelsinler diğer sorunlarla uğraşmasınlar. devletten aldığı yatırımdan daha fazla devlete ödeyen kaç şehir var?

    acemler diye bir bölge var ve şehrin kilit noktası burası. 3 milyonluk şehir 20 yıldır çözülmesini bekliyor. alt tarafı büyük bir köprü ile çözülecek. ama sevgili devletimiz buraya bu şehirden kazandığının ufak bir kısmını bile vermiyor.

    diğer taraftan müthiş derecede üretim potansiyeli var ama sanayi sitesi-imarı yok. bir şehrin küçük sanayi sitesinde 200 metrekare dükkan 2 milyon lira olabilir mi? bu küçük dükkan fiyatı. az biraz üretimini arttıran kobi ne yapabilir? eli yüzü düzgün bir fabrika için 20 milyon lira ayırmak zorunda. diğer şehirlerde bu rakam bu kadar yüksek değil.

    belediye başkanına bu soru sorulduğunda organize sanayi bölgelerinde bir sürü boş arsa var demişti. bahsettiği :) araziler coşkunöz - özdilek - beyçelik - durmazlar gibi devasa grupların elinde. kim bu adamların elinden arazi alabilir? beyfendi makam aracıyla geçerken gördüğü arsayı minareliçavuş köylüsünün sanıyor galiba.
  • çok genel bir açıdan özetlemek gerekirse...

    bursa 15. yüzyılda dünyanın en güzel şehirlerinden biriymiş. istanbul'un fethi ile tâbiri câizse pabucu dama atılmış.

    üsküp ve saraybosna bursa baz alınarak şekil verilmiş şehirlerdir.

    ikinci murat benim için osmanlı'nın ta kendisidir, mentâl ve zihniyet anlamında zirve noktasıdır.

    ***

    şimdiki bursa ise beton yığını ve karmaşadan ibâret.

    kaliteli göç şehri ihyâ eder, kalitesiz göç de şehri ziyân eder derler ya, işte bursa ziyân olmuş bir şehirdir.
  • çöp konteynırlarını insanların kendilerinin temin ettiğini öğrendiğim şehir.

    henüz üç haftadır bursa’da yaşıyorum, iş sebebiyle taşındım. yaşadığım dört katlı sıfır bir bina, ilk oturan benim. diğer katlar boş. evin önünde bir çöp konteynırı var gidip çöpümüzü oraya atıyorduk. geçen hafta annem boş kolileri bırakmış çöpün kenarına. karşı binadan bi teyze “çöpünüzü buraya bırakmayın, bizimmiş gibi görünüyor” demiş anneme. allah allah diyorum, belediyenin çöp kutusu herkes faydalanacak, sana n’oluyo. bugün yine babam çöp atmaya gitti. karşı apartmandan bir adam camdan kafasını çıkardı, o konteynırın o binaya ait olduğunu, herkesin çöpünü kendi konteynırına atması gerektiğini söyledi. belediye de üç günde bir gelip çöpleri topluyormuş. babamın elinde çöp torbası, bugünlük atsam olur mu sizinkine diye sordu. yok dedi adam. babam gelisingeri elindeki çöp torbasıyla eve döndü. komedi.

    bağlı olduğum belediyeyi aradım, evet öyle diyor.

    açtım belediye kanununu. 14. maddede açık şekilde belediyenin görevleri tanımlanmış:

    ____________

    belediyenin görev ve sorumlulukları

    madde 14. — belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;

    a) imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır.

    kanun no. 5393 kabul tarihi: 3.7.2005

    ———————-

    yahu çöp konteynırının vatandaş tarafından karşılanıyor olması ne demek? ne tanık oldum ne de hikayesini dinledim böyle bir durumun. belediyenin çöp kovasına harcanacak bütçesi nasıl olmayabilir? on bina bir çöp konteynırına girebiliyormuşuz mesela 800 kusur liraya. şaka değil, belediye personeli söyledi.

    güzel ülkemden bugün de nasibimizi aldık. geçmişte istanbul’da chp belediyelerinin en çok eleştirildiği konulardan biri çevre temizliği idi. chp döneminde sokaklar çöpten geçilmiyordu, çöpler toplanmıyordu, her yer çöptü denir. doğru, koydun tepkini, yönetimi değiştirdin. e şimdi bu ne be kardeşim? çöpünü toplarım ama hem vergini vereceksin, hem imkanı sağlayacaksın, vatandaşı kendi çöp konteynırı gözetler hale getireceksin ancak öyle.

    belediye görevlisine “kendi konteynırımıza bina numaramızı yazabiliyor muyuz başkası çöp atmasın“ dedim, “sprey boyayla yaz” dedi. tam komedi. yarın yapı markete gidicez konteynır almaya.

    edit: nilüfer belediyesine konteyner talebimi ilettim. dönüş yaptılar, 25 senedir bu uygulama böyleymiş, 25 sene önce “mecliste” böyle bir karar alınmış, o zamandan beri ücretli imiş çöp konteynırı. yalnız sadece nilüfer’de böyleymiş. diğer ilçeler her nasılsa bu uygulamadan muaf.. hey gidi ülkem hey.
  • bursa'nın merkez/yıldırım ilçesinde yıldırım ilçe emniyet müdürlüğü'nün üst tarafında bulunan eğitim caddesindeki trafik lambalarında, üzerinde yıldırım ilçe emniyet müdürlüğü yazılı tişörtle su satan 9 yaşındaki elif t.'yi ilçe emniyet müdürü erol turan fark etti. görsel 1 / 2 / 3

    küçük kız korkup kaçmasın diye müdahale etmeyen emniyet müdürü, sivil ve resmi kıyafetli iki bayan memuru göndererek küçük kızı nazikçe satış yaptığı trafik ışıklarından aldırdı ve yıldırım ilçe emniyet müdürlüğü'ne getirilmesi talimatını verdi. burada emniyet personeli elif'e okul kıyafeti ve ders kitapları aldı. ailesiyle de görüşülen küçük kız bundan sonra çalışmayıp, okula gidecek. elif'in öğretmenleri ile de görüşen polis ekipleri, küçük kızın sokakta çalışmaması için gerekli bütün tedbirleri aldı. elif'in 1 yılda su satarak kazanacağı parayı harçlık olarak kendisine veren emniyet yetkilileri, zaman zaman elif'i ziyaret ederek okula gidip gitmediğini kontrol edecek.

    yüreklerinizden öper, selam ederiz.
  • 2 gün önce şehir merkezine yakın geçiyordum, akşam yemeği için biraz geç olmuştu, navigasyondan bakıp, kent meydanına yakın bir noktada, yemek için şehir içine girdim.
    navigasyon beni bir caddeye çıkardı, burası asla türkiye olamaz diye düşündüm. tüm tabelalar arapça yazılmış, her dükkanda onlarca arap, kapıların önünde onlarca arap, sokaklarda 1 tane bile türkçe konuşan yok.
    nasıl kaçacağımı bilemedim, berbat bir yerdi.

    bir zamanlar şehir girişinde "bursa bir avrupa şehridir" yazardı.
    akape türkiye'sinde, bu kadim şehrimiz de kimliğini kaybetmiş, bir arap şehri gibi olmuş. tıpkı diğerleri gibi. çok üzücü.

    edit: bursalı arkadaşlar bilgi verdi. mekanın adı darmstadt caddesiymiş. ismiyle ne kadar uyumlu değil mi?
  • öyle bir toprağı vardır ki; bomboş bırak, bir iki yıl sonra oradan meyve, sebze, ağaç vs bir şey yeşerir.

    dünyanın en verimli, yeşilleşmek için en fazla çırpınan doğasına sahip olmasına rağmen sanayi bokuyla hiç edilmiş ve edilmeye de devam edilmektedir.
    çok fazla kullanılmayan sokakların asfaltlarının arasından bile hemen yeşil yeşil bir şeyler filizleniyor.
    muhtemelen istanbul da bursa'nın toprağına yakın bir özelliğe sahiptir ama burası bir başka. bahçeye tükürseniz bir yıl sonra tükürdüğünüz yerden ağaç çıkıyor ya.

    biz bu dünyanın mikrobuyuz ve bunu en fazla hissettiren doğa da bursa'da vardır.
  • hemen hemen her saat trafik var. kavşakların hepsinde çoğu suriyeli olmak üzere dilenci var. geçenlerde kent meydanı kavşağı'nda geçen araçların üzerine açıp işeyen suriyeli çocuk gördüm. kimse bir şey yapamıyor. ancak kaçınmaya çalışıyor. yalova istikametinden şehre giriş yapan biri bu manzarayla karşılaşıyor. az biraz gerisinde çıkma parçacıların oluşturduğu kötü bir görüntü var. yıllardan beri inşaatı devam eden tramvay hattı var. bu saydıklarım çok küçük bir alan. şehrin daha yığınla problemi var ama içim sıkıldı.

    aslında şehrin inanılmaz güzel bir potansiyeli var ama hep tersi yönde ilerlemiş. eskiler hep "ah o eski bursa" deyip duruyor. ama o eskisini görmeyen bizim için şehir günden güne yaşanmaz hâle geliyor.
hesabın var mı? giriş yap