• ne intel ik ne de kapitalizmin bu oyunda suçu yok.

    psikopat yıllarca ailesinden ve arkadaşlarından kendisini saklayabildiyse yılda bir kez görüştüğü ik dan tabii ki saklar.
    iyi okullarda okumak, çok para kazanmak, aileden sevgi görmek psikopatlığı geçirmiyor, belki fakir ve eğitimsiz bir insana göre daha iyi sakladığı için farkedilmeden yaşamasına yol açıyor ama kesinlikle yok etmiyor.

    öte yandan intel, samsung, unilever gibi şriketlerin şahısların psikopatça tavırlarını başarıya giden yol olarak görüp destekledikleri de bir gerçek.
    uzun yıllar samsung , unileverin belli markaları, mastercard vs bakan ajanslarda çalıştım. müşterilerimin ortak özelliği kendilerinde diğer insanları rahatsız etme hakkı olduğunu sanmalarıydı.
    kaba olmak, başkalarını kırmak, olmayacak bir işi zorlamak, mesai saatleri dışında taciz edercesine aramak onlar için “utana sıkala” yapılan eylemler değildi, aksine başarı göstergesiydi.
    yani 23.45 de revizyon için aramak “adanmışlık”, 1 iş parasına 3 iş çıkartmak için karşı şirketi tehdit etmek “iyi pazarlık” , ekibindeki bir insana kafayı takıp onu insanların önünde rezil edercesine sürekli yermek “liderlik”.
    hal böyle olunca ahlaksızca hırsı insanlar başarılı oluyor, makul insanlar ise alt kademelerde yer alıyor çünkü adamın / kadının patronu çıkıp “evet haklısın gülsu çalışması çok zor ve problemli ama sayesinde 2 liralık işi 1 liraya ve 5 hafta yerine 4 haftada bitirdik o yüzden şirketimiz için değerli bir “asset” “ diyebiliyor. yani ahlaksızlık, tehdit, kabalık şirket çıkarını sağladığı sürece ödüllendiriliyor, böyle olmayanlar “vasat” olarak kalıyor...

    cihan açarmana geri dönersek.
    hırslı ama vasat.

    kimse alınmasın 1999 yılında bilgi üniversitesine girmek dünyanın en kolay şeyiydi, öss den barajı geçmeniz bile yeterli oluyordu neredeyse (açıkçası bizim okulda bilgi 2003-2004 yıllarına kadar öss de istediğini kazanamayanların gittiği okul olarak kaldı.) o nedenle 1999 yılında bilgiyi kazanmış birisine akıllı diyemeyeceğim, ortaokul-lise eğitimini yazmadığına göre vasat bir okuldan. robert, alman vs olsa onu da büyük harflerle yazardı mutlaka.

    mutluluğu bile “türkiyede en mutlu ilk 10 aile arasında girerdik” diyerek sıralandıran manevi derinlikten yoksun bir babanın verdiği hırsla yaşamış. düşünsenize mutluluğunuzu bile sıralandırmanız gereken bir ortamda büyüyorsunuz...
  • sorun, çocukları piyasa koşullarında çok değerli kılmaya çalışırken, başka açılardan noksan bırakan ebeveynlerde. cihan araçman'ın babası "öyle mutlu bir aileydik ki ilk ona girerdik" demiş. mutluluk böyle ölçülebilir ve sayıya vurulabilir bir şey değil. öyle mutluyuz ki acaba ilk kaça gireriz gibi bir dünya görüşü mümkün mü. sürekli olarak zirveye-zirvelere oynamak zorunda hisseden birinin düşebileceği en derin gayya kuyusuna düşmüş biri. bir romancı olarak böyle psikopatolojik bir karakter yaratsanız ve alegorik bir isim arasanız, seçeneklerinizden birinin taşıyabileceği bir ismi var bir kere. cihan araçman. dünyaları istemenin altına düşmeyecek bir iştahın ve bu yolda her şeyi, herkesi araçlaştırabilecek bir hırsın temsilcisi.

    anne - baba olunca büyük değişimler yaşanmadığını savunurum hep. çocuğu olunca bencilliklerinin sona erdiğini söyleyenlere de inanmam. hep kendini düşünmenin bencilliği çocukları da kapsayan bir bizcilliğe dönüşür en fazla. ama sadece kendi çocuklarını kapsayan bir bizcilliktir bu. diğer tüm çocuklar hem kendi çocuğunuzun mutluluğu için zorunlu sosyal unsurlardır hem de onun doğal üstünlük alanı için tehdit. onlardan kiminin daha akıllı, daha yetenekli, daha çarpıcı ya da daha sevimli, daha şeytan tüylü daha karizmatik olması sürekli bir gerilim yaratır anne babada.

    kendisine "kimyasal enişte" diye lakap takıp aramızda bunun gibi bir çok örneğin olduğu söylenmiş. ama bence enişteliliğinden önce babalığı vurgulanmalı. toksik baba bu. içindeki zehre karşı bir panzehir geliştiremeyecek kadar, kendini geliştirme kitaplarının sığ felsefelerinde, jargonlarında, sloganlarında boğulmuş biri. o sloganlar ki risk almasını, kendini aşmasını, farklılığını vurgulamasını, istediği her şeyi elde etmenin bir yolu olduğunu fısıldar durur boyuna. tıpkı bir büyüğümüz gibi "vasat olma şansı" yoktur.
  • (bkz: açılın ben doktorum)
    son dönemde kendini aşırı önemseyen (her insan değerlidir diye kafamı ütülemeyin ne demek istediğimi anladınız) , kibirli , burnundan kıl aldırmayan , kendini başka insanlardan üstün gören , incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle hastaneye başvurup ciddi birşey olmadığını söylediğinizde size çemkiren (özellikle kadın doğum servislerinde fark ettiğim) karısına haseki sultan çocuğuna da sanki ilerde dünyanın akışını değiştirecek bir bebekmiş muamelesi gösteren kısacası kendisini padişah çocuğunu da şehzade zanneden patolojik bir insan çeşidi peydah oldu . bu adam da bunun tipik bir örneği . " nasıl olur da başka bir çocuğa benim çocuğumdan fazla ilgi gösterilir " demiş ve bunu kendine yedirememiş . adam ağır derecede narsist ( psikiyatrist arkadaşımın görüşü ) . aslında milyarlarca yıllık dünyada sadece 70-80 yıl yaşayıp göçüp gideceğimizi evrende bir nokta kadar değerimiz olmadığını anlasak her şey daha güzel olacak .
  • ruh hastası, psikopat gibi sıfatlarla eleştirilen şahıs. adamın kapsamlı psikiyatrik muayenesini mi yaptınız da hemen hasta olduğuna kanaat getirdiniz? bu tanımlamaları yaparak olayı hastalık eksenine taşıdığınızı ve aslında kötülüğü, işlenen bir suçu hastalığa mal ettiğinizi ve öte yandan psikiyatrik bozuklukları olanları da sanki böyle şeyleri hep yaparlarmış gibi etiketlediğinizi görmüyor musunuz?

    geçen gün bu konuyla ilgli bir psikiyatri profesörünü dinledim. hoca diyor ki ben 30 küsür yıllık meslek hayatımda böyle bir vaka görmedim ve bana kalırsa bu adamın psikiyatrik açıdan bir sağlık sorunu yok. çünkü böyle bir sağlık sorunu olsaydı söz konusu olayı bu kadar organize şekilde yürütemezdi.

    haliyle ortada sağlık probleminin arkasına sığınılabilecek bir durumdan ziyade aşağılık bir suç var. ve evet böyle aşağılık suçları çok sağlıklı biri de işleyebiliyor. zaten öyle olmasaydı suç ve kötülüğün altında hep organik bir sebep bulur bütün hapishaneleri de rehabilitasyon merkezlerine dönüştürürdük.

    unutmayın suç ne kadar yüz kızartıcı olursa olsun altında bir rahatsızlık aramak doğru değil. evet, söz konusu eylem psikopatça gözükebilir ama bu eylemleri doğrudan hastalıklarla ilişkilendirmek en başta gerçekten hasta insanlara saygısızlıktır.
  • büyük şirketlerde yönetici pozisyonlarında çalışanların düzenli olarak psikolojik muayeneden geçmesi gerektiğini bir kez daha ispatlayan insanımsı olmuştur. bu tarz adamların ekibinde çalışanlara uyguladıkları türlü eziyetleri görüyoruz. adam asidi çalışanlarına veya amirlerine de atabilirdi.

    zorlaşan yaşam koşulları ve rekabet herkesi psikopat etti. yönetici olana kadar psikoloji büyük ölçüde bitiriliyor. bakmayın siz üst düzey yönetici, villada oturuyor, ailesiyle mutlu vs. dediklerine. %90'ının psikolojik problemleri var. (bkz: narsisistik kişilik bozukluğu) bunların içinden en az %20'de bildiğimiz psikopat. cihan araçman sadece deşifre oldu. (gençler, hani sizin okullara gelip artiz gibi sunumlar yapanlar var ya, sizin "ulan keşke bende bunun gibi şu şirkete kapağı atsam, ne para kazanıyorlardır allah bilir" dediğiniz. hah işte bunlar, tam da onlar) zaten çalışanın haklarını koruyamayan devletten bu konuda çözüm beklemek hayal. devlet, büyük şirket çalışanlarından sadece sağmal inek gibi yüksek vergiler alır, o kadar. bu durumda sorumluluk sahibi büyük şirketler, çalışanları adına harekete geçmelidirler.

    tekrar ediyorum büyük şirketlerde tüm yöneticiler her sene çok ciddi bir psikolojik muayeneden geçmelidirler. illa asit atmalarına gerek yok, nice hayatları söndüyorlar...
  • develi restoran'da çocuklara kezzap atılması başlığında kezzap lafını duyunca "anadolu çomarı"na yüklenen sözlük yazarlarını göt etmiş olan kişi.
  • --- spoiler ---

    2004 yılında istanbul bilgi üniversitesi iletisim fakültesi reklamcılık pazarlama ve medya iletişim sistemleri bölümlerinden çift ana dal yaparak ve fakülte birincisi olarak mezun oldu.
    2004 yılında iş hayatına grey worldwide reklam ajansında account executive olarak başladı.
    2005 yılında başarı bursu ile istanbul bilgi üniversitesi`nde mba eğitimi aldı.
    2005 haziran ayında ıntel corporation – türkiye`de pazarlama uzmanı olarak calışmaya başladı.
    2008 yılında ıntel türkiye kanal pazarlama müdürü olarak terfi etti.
    2008 yılında ıntel dünya çağrı merkezleri başarı ödülü aldı.
    2009 , 2010, 2011, 2012 yıllarında çeşitli pazarlama ve satış konularında ödüller alarak pazarlama tecrübesini pekiştirdi.
    2010 yılında young guru academy`ye girerek ilk genç profesyonel katılımcıları arasında yerini aldı.
    halen farklı kişisel gelişim ve sektörel konuları işleyen kurumlara konuşmacı olarak katılmakta ve gıf 2013 programında aktif görev almaktadır.
    evli ve 1 çocuk babasıdır.
    --- spoiler ---

    http://i.hizliresim.com/l9dbzx.jpg

    gerisini biz ekleyelim: 2015 yılında 3 yaşındaki çocuğa sülfürik asitle saldırarak orospuçocukluğunda zirve yaptı!

    ah imkan olacak da şu yaratığı bi güzel formatlayacaksın ya!
  • gayet iyi bir maaşla gayet iyi bir işte çalışan, maddi durumu rahtlıkla eşine araba alıp çocuğunu yurt dışına çıkarmaya yetecek bir insan olup, annesi babası ayrılmış olan ve muhtemelen kendi çocuğunun yaşadığı hayat standardına yaklaşamayan bir çocuğu (eşinin kardeşinin çocuğunu) kıskanmış! ve hayatını mahvetmiştir.
  • "kıskandığım için yaptım" açıklaması olayı açıklayıp, taşları yerine oturtmuyor. ikna olmak mümkün değil. aile çok sessiz.

    aklımda bir zamanlar anadoluda'nın komiser naci'sinin savcıya söylediği:
    "...nerede bir karışıklık görürsen kadına bakacaksın. muhakkak bir kadın meselesi arayacaksın derdi. hakikaten de senelerdir bakıyorum bir kere olsun adam haksız çıkmadı."
  • bu hasta ruhlu insanın yaptığı bu iğrenç saldırının en çarpıcı yanı; aslında hiç birimizin, sandığımız kadar güvende olmadığımız gerçeğini, tüm çıplaklığı ile yüzümüze vurması oldu.

    diğer yandan masum bir çocuğa böyle bir kötülüğü ("- boya zanettim" savunmasına zerre inanmıyorum) yapacak kadar ağır bir vakanın benzerlerinin, toplum içinde sinsice yaşamasına devam edeceği düşüncesi de rahatsız edici. diğer yandan, bu insanımsı, yalnızca bir örnek olabilir ve bu ihtimali hepimiz, derinlerde bir yerlerde beğerlendiriyoruz. böylesi vahşi bir sapkınlığın yıllar boyunca kariyer, sosyal statü ile kamufle edilebilmiş olması, gelecek ile ilgili kaygıları arttıran bir gerekçe olarak duruyor karşımızda.

    sansasyonel bir şekilde infaz edilmesini arzulayan insanların temel motivasyonu da, işte bütün bu korku verici endişelerin bir an önce geri bastırılmasına duyulan onulmaz ihtiyaç.
hesabın var mı? giriş yap