• insanın aklına "murder in the first" erich blunt karakterini getiren adamdır. 3 yaşındaki çocuğu kör edecek kadar vicdansız ve piskopattır. kanunlara göre 5-10 yıl ceza alacak, infaz yasasından faydalanıp 3 yıl gibi bir sürede hapisten çıkacaktır. umudum hapiste diğer mahkumlar tarafından gerçek cezasının verilmesidir.
  • bu adam türkiye'deki rutin saçmalıklardan ne bir eksiğidir, ne bir fazlasıdır.
    bu adam ne kapitalizmin yarattığı bir canavar, ne plaza hırslarıyla kafayı yemiş bir sosyopat; her gün evde, işte, yolda, mahallede gördüğümüz adamların bir tık kontrolsüzü, hepsi bu.

    yaptığı canavarlığı sıradanlaştırdığım ya da hafife aldığım düşünülmesin, ama "adam zaten plazacı, şöyle hırslı, böyle manyak" gibi yorumlara çok anlam veremiyorum. boktan karakterlerimizden, mesleki/etnik/sosyal gruplamalar yaparak kaçma çabamız artık mide bulandırıyor. buyuz lan işte! eğitim, yaş, cinsiyet, köken fark etmeksizin yarrak gibi adamlarız işte!
    kartopu oynarken istanbul'un göbeğinde nuh köklü göz göre göre öldürülmedi mi? sonuç ? "aaağbi zaten bu esnaflar böyle". her gün kaç kadın cinayeti oluyor, bir iki dernek hariç kimsenin umurunda olduğu yok. özgecan aslan vahşice katledildi en son, sonra ne oldu? "aaağbi zaten bu dolmuş şoförleri böyle".
    ali ismail korkmaz, ethem sarısülük, abdullah cömert, ahmet atakan, berkin elvan ve diğerleri, failleri meçhul olmaya gerek duymayacak şekilde hayattan koparılmadı mı? ne sonuç çıktı ? "aaağbi hep bu polis zaten böyle."
    soma'da 301 işçi ölüme gönderilmedi mi? dava devam ederken tehditle, şantajla ya da rüşvetle, diğer işçiler birer ikişer, arkadaşlarının hesabını sormaktan caymaya başlamadı mı? ne diyoruz şimdi peki? "aaağbi zaten bu patron milleti böyle."
    çocuk gelinler dersin, "doğulular böyle" derler. "e abi bak batıda da var dersin", yanıt hazır "hep bu dinciler". adam es kaza içiyorsa "aaaağbi bak zaten alkolikler böyle olur".

    tıpkı önceki yediğimiz boklar gibi, bunda da gördüğüm kadarıyla topu attık adamın hırslı bir beyaz yaka olmasına, günah keçisi bu kez esnaflar değil, plazalılar oldu. halbuki bizim çok daha kolay görülebilecek, çok daha da zor çözülecek bir problemimiz var: insan sevmiyoruz. bu adam eğer es kaza o övündüğü üniversite derecelerini yapamasa esnaf olacaktı, ya da özel sektör işleri düşündüğü gibi gitmese polis olacaktı. belki de muazzam bir ticari başarı elde edip, sahip olduğu fabrikada ölen işçilerin mahkemesinde eller yalandan kelepçeli gazetecilere poz veriyor olacaktı. ve bu maalesef hepimiz için geçerli, eleştirdiğimiz grupların içerisinde olmamamız birer tesadüften ibaret beğensek de, beğenmesek de. herkes kendi hayatında mutsuz dışarıya yansıtmamaya gayret etse de, herkes diğerinden daha zeki, diğerinden daha uyanık, ve en önemlisi herkes sadece kendini seviyor, başkası umurunda değil. ki bu gerizekalının yaptığı gibi, kendinden başkasını sevmeyen bizler, en büyük zararı yine kendimize veriyoruz, zaten bu da bencilliğin doğasında olan bir durum.
    tanım: türkiye'deki vicdansızlık hadiselerinden üç gün sonra unutulacaklardan bir tanesinin konu mankeni.
  • cezaevlerinde cok cok daha kötülerin gördüm. pek inanmasak da bazen hukuk devletiyiz.

    iyi hal vs ihtimalleri düşünün ve 6 yıl gibi içerde yapabilir. o arada karısı bosanır, bu da hapisten cıkınca yurt dışına falan gider. cocuklar da o sıra ilk okula başlarlar büyürler vs.

    bu ülkede cok cok manyak adamlar var, cezaevinde şahit olduklarımı yazsam heralde siz de normal karsılardınız.

    not:askerdim.
  • böyle bir manyak hakan günday romanlarında bile yok, dediğim manyak.
  • belkide cok kotu seyler yapiyordu cocuga ,(tecavuz,taciz vs)soylememesi icin tehdit edip duruyordu uzun suredir, en sonundada biseylerin artik su yuzune cikmasindan iyice korktugu icin boyle bir plan yapti. kucuk cocuga ciddi psikolojik destekle beraber gercekler tamamen ortaya dokulebilir.olayin pesini birakmamak lazim, pis cani kimbilir daha neler yapti kucucuk yavruya, butun yaptiklari basina gelmeden olemesin, acidan aciya suruklensin, perperisan ölüm dilensin insallah.
  • keşke kendi çocuğu kız olsaymış. kız babası olan adamların tüm çocuklara karşı biraz daha fazla merhamet duygularının ön planda olduğu kanaatindeyim. plan yapsa bile uygulamaya koymazdı belki. benimki de varsayım işte.
  • bu adamın davranışının kapitalizmle ilgisi hakkında:

    sosyal medyada yabancı kanaat önderlerini olabildiğince takip ediyorum. bunların içinde başarısını gerçekten kanıtlamış pazarlama, reklam, teknoloji vs. dehaları var. aynı zamanda hatırı sayılır uluslararası şirketlerin pazarlama, yazılım vb. çalışanlarının profillerine bir göz gezdirin; her iki grupta da durduk yerde kendi kendini *gunios* ilan edeni göremezsiniz.

    kastettiğim insanlar milletin ağzı açık izlediği apple, samsung, lg gibi şirketleri yaratan insanlar. yani kapitalizm olmasaydı asla doğamayacak şirketlerin *gunios*ları. türkiye'de aynı yapıyı oluşturan beyaz yakalılar; wall street'tekilerden daha egolu ekonomistler, her biri ayrı genius pazarlamacılar, google'ı kendi yapmış gibi gezinen yazılımcılar, çalıp çırparak ödül bekleyen reklamcılar ve diğerlerinden ibaret.

    anlatmaya çalıştığım şey şu; kapitalizm insanları gerçekten zor durumlara sokuyor ve kirletiyor evet ama cihan arançman'ın yeğeninin yüzüne asit atması bu direkt ilişki ile açıklanamaz. bunun sorumlusu kapitalizm değil, türkiye'deki aile yapısı ve kültürdür. öteki türlü türkiye'de en azından birkaç alanda (muhtar kent gibi yurtdışındaki başarılı insanları saymazsak) daha fazla küresel başarı elde edilmiş olurdu.

    "gerçek kapitalizm bu değil" frekansına girmeden; neden hep en kötü yönleri bizde ve o yaratıcı, üretken taraf nereye kayboluyor bunların araştırılması gerekli.

    ek: bazı noktalar yanlış anlaşılmış. anafikir "yurtdışında böyle olaylar yaşanmıyor yeaa" değil. yurtdışında da böyle olaylar yaşanabiliyor ama aynı zamanda gerçekten yaratıcı ve üretken bir ortam da bulunuyor. bu ortam türkiye'de neden yok?
  • üzerinden yersiz tespitler yapılan akıl hastası.

    sorun ne kapitalizmde ne de bu ülkede.

    insan en tehlikeli canlı türüdür ve akıl sağlığı da yerinde değilse bu tehlikenin dozajı artar.

    falanca kanaat önderi şöyleydi, abd'de olmuyor bu işler vs. gibi düşünceleri olan arkadaşlar bir zahmet seri katillerin hayatlarına bir baksınlar.

    zira hitler de kanaat önderiydi zamanında.

    sonuç: hepimiz potansiyel katiliz...
  • ne intel ik ne de kapitalizmin bu oyunda suçu yok.

    psikopat yıllarca ailesinden ve arkadaşlarından kendisini saklayabildiyse yılda bir kez görüştüğü ik dan tabii ki saklar.
    iyi okullarda okumak, çok para kazanmak, aileden sevgi görmek psikopatlığı geçirmiyor, belki fakir ve eğitimsiz bir insana göre daha iyi sakladığı için farkedilmeden yaşamasına yol açıyor ama kesinlikle yok etmiyor.

    öte yandan intel, samsung, unilever gibi şriketlerin şahısların psikopatça tavırlarını başarıya giden yol olarak görüp destekledikleri de bir gerçek.
    uzun yıllar samsung , unileverin belli markaları, mastercard vs bakan ajanslarda çalıştım. müşterilerimin ortak özelliği kendilerinde diğer insanları rahatsız etme hakkı olduğunu sanmalarıydı.
    kaba olmak, başkalarını kırmak, olmayacak bir işi zorlamak, mesai saatleri dışında taciz edercesine aramak onlar için “utana sıkala” yapılan eylemler değildi, aksine başarı göstergesiydi.
    yani 23.45 de revizyon için aramak “adanmışlık”, 1 iş parasına 3 iş çıkartmak için karşı şirketi tehdit etmek “iyi pazarlık” , ekibindeki bir insana kafayı takıp onu insanların önünde rezil edercesine sürekli yermek “liderlik”.
    hal böyle olunca ahlaksızca hırsı insanlar başarılı oluyor, makul insanlar ise alt kademelerde yer alıyor çünkü adamın / kadının patronu çıkıp “evet haklısın gülsu çalışması çok zor ve problemli ama sayesinde 2 liralık işi 1 liraya ve 5 hafta yerine 4 haftada bitirdik o yüzden şirketimiz için değerli bir “asset” “ diyebiliyor. yani ahlaksızlık, tehdit, kabalık şirket çıkarını sağladığı sürece ödüllendiriliyor, böyle olmayanlar “vasat” olarak kalıyor...

    cihan açarmana geri dönersek.
    hırslı ama vasat.

    kimse alınmasın 1999 yılında bilgi üniversitesine girmek dünyanın en kolay şeyiydi, öss den barajı geçmeniz bile yeterli oluyordu neredeyse (açıkçası bizim okulda bilgi 2003-2004 yıllarına kadar öss de istediğini kazanamayanların gittiği okul olarak kaldı.) o nedenle 1999 yılında bilgiyi kazanmış birisine akıllı diyemeyeceğim, ortaokul-lise eğitimini yazmadığına göre vasat bir okuldan. robert, alman vs olsa onu da büyük harflerle yazardı mutlaka.

    mutluluğu bile “türkiyede en mutlu ilk 10 aile arasında girerdik” diyerek sıralandıran manevi derinlikten yoksun bir babanın verdiği hırsla yaşamış. düşünsenize mutluluğunuzu bile sıralandırmanız gereken bir ortamda büyüyorsunuz...
hesabın var mı? giriş yap