• oğlu ile, yıllar sonra ; http://imgur.com/6hxyfla
  • çocukluğu florya'da geçenler için sevimli bir komşu..

    97'de taşındık florya'ya.. o zamanlar tamı tamına (!) "9" yaşındaydım ve özellikle galatasaray'lı futbolcular benim için çok büyük-önemli insanlardı! markete gittiğimde okan buruk'la, dondurmacıda "büyük kaptan" bülent korkmaz'la, parkın yanındaki trafik ışıklarında bekleyen "kral" hakan'la karşılaşmaya alışmam neredeyse 2 senemi aldı.. sabah 10.00 akşam 18.00 tüm antremanları takip etmeye başladığımda artık hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağından bihaberdim tabii ki.. takımın uefa kupasını kazanmasının üzerinden 5 dk geçmeden tesislerde olablimek için koşarken arabanın çarptığı, sonrasında dikişli kafayla 3 gün sokaklarda koşturan ve evi 250 mt ötede olmasına rağmen tesislere daha yakın olduğu için parkta yatan çocuk da, doğuştan fenerbahçe'li olanlar takımdan ayrıldığı zaman oturup hüngür hüngür ağlayan çocuk da bendim.

    bilen bilir, o yıllarda tüm futbolcular birbirleriyle arkadaştı, hemen hepsi florya'da otururdu. hiçbirisi (hagi-popescu dahil) burnu havada tipler değillerdi. antremanda "bülent abi, hakan abi" diye bağırdığım zaman el salladıkları için çocuk aklımla "bak bütün futbolcular beni tanıyor" diye florya'ya çağırdığım okul arkadaşlarımı antremana götürerek hava atardım. bütün futbolcular nihayetinde abimizdi, ama bu adam çok daha samimiydi.

    arkasına cam su şişelerinin taşındığı kırmızı "su şişesi kasası"nın itinayla monte edildiği "kapıcı bisikleti" ile evinden florya metin oktay tesisleri'ne doğru yola çıktığında hergün azimle peşine takılan onlarca çocuğa süt - çikolata vs ısmarlayan; mahallede top oynarken farkettirmeden izleyip "çogüzeaaal" diye bağırıp üstüne koşunca kaçan, 2 tane dünya güzeli çocuğunu da aynı bisikletinin kasasında antermana götürüp getiren bir adamdı taffarel. bisikletiyle geçerken yanlışlıkla (!) önümüzde düşürdüğü tesislerden aşırdığı top için, kavgaya tutuştuğumuz arkadaşımın kafama vurduğu taş yüzünden oluşan izi hala alnımın ortasında taşırım, tıpkı belkide kavga ettiğimizi öğrenip bir sonraki gün aynı şekilde bize verdiği diğer topu indirip sakladığım gibi.

    taffarel çok iyi bir kaleciydi, tekniği çok iyiydi - iyi yer tutardı vs.. ama taffarel çok iyi insandı. bence '96 - '00 ruhunun gerçek temsilcisiydi. takım içinde suat kaya ile birlikte hem en disiplinlilerden birisi; hemde en muzip adamdı. hagi kızardı, taffarel gülerdi; bülent itiraz ederdi, taffarel gülerdi; fatih terim bağırırdı, taffarel gülerdi. galatasaray'ın gülen yüzüydü - bizim de hep yüzümüzü güldürdü.

    orkun'u, leo franco'yu, zapata'yı, aykut'u, ufuk ceylan'ı görünce bir kez daha anladım bu adamın ne kadar büyük bir kaleci olduğunu..
    doğuştan fenerbahçe'li emre'yi, çirkeflik abidesi barış özbek'i, maçtan çıkarken kırmızı kart gören baros'u görünce bir kez daha anladım bu adamın ne kadar insan olduğunu..

    bize sadece büyük starlar değil, sahadan çıkarken formasını rakip takımın gol atan oyuncusuyla değiştirdikten sonra, hakeme sarılıp gülerek sahayı terkeden; takımdan biri çığrından çıkınca onu körüklemek yerine sakinleştiren, rakip oyuncuları bile teselli edebilen güler yüzlü taffarel gibi oyuncular lazım..

    bu yazdıklarımı hiçbir zaman okumayacak olsa da çocukluk kahramanıma teşekkürü borç bilirim..
  • hakkında "iyi ki gitmiş" diyen cimbomlular var.

    "2 gol yiyen kaleye geçer" diye racon koysa kim ne diyebilir tafi'ye? entrymi küçük bir şiirle noktaliyorum.

    henry'nin kafasını unutma
    tafi'ye dil uzatma sebepsiz
    sen yine cimbomlu olurdun ama
    uefa kupası nedir bilemezdin şerefsiz

    tanım: efsanevi galatasaray kalecisi.
  • taffarel'in galatasaray'a transferini, oynadigi reklamlari, yildizlastigi maclari teker teker, uzun uzun yazabilirim. italya seferlerini, brezilya'da kendi icine kapanisini yazabilirim.

    ama su an sadece cocuklugumdan ve gencligimden bir parca anlatmak istiyorum.

    uefa kupasi'ni, super kupa'yi kazanmisiz. her sey super. ertesi sene jardelli, hagili, taffarelli kadro izmir'e siirt jetpa ile mac yapmaya gelecek; bunun haberini aldigimda sevincimden ne yapacagimi bilememistim. o zamanlar kafilede kimler var kimler yok, haber almak neredeyse imkansiz. ben taffarel'i izlemek istiyorum acikcasi, cunku yasim geregi hala mahalle maclarinda kaleciyim. ve bu efsaneyi ilk ve son kez kalede izleyecegimi de biliyorum.

    ama olmuyor. o macta kaleyi kerem inan koruyor. maci basindan sonuna kadar buruk bir sekilde izliyorum. ne cikan kirmizi kart, ne jardel'in kaytarmalari ne de serkan aykut'un golu, hicbiri umrumda degil..

    ben taffarel'i izleyememisim.

    yillar yillar geciyor ustunden. artik askerligini de yapmis, isi olan bir adamim. taffarel'i izleyemeyecegim ama galatasaray yine izmir'de. rakip lazio, kalemizde muslera.. taffarel'den sonraki en kariyerlisi, bence en iyisi..

    isinmaya cikiyorlar onden. taffarel geliyor, ben ayaga firliyorum. alkisliyorum, bagiriyorum, gozlerim doluyor.. bir efsanenin, yillar once hayalini kurdugum o sahanin yesiline cikisini kutluyorum. kardesim yine yanimda, anlam veremiyor hayta. "abi nooldu ya?" diyor, gozlerim dolu dolu, "taffarel lan!" diyorum sadece. mac oncesi isinmalarda tribunlere birden fazla kez cagirildi, hakki teslim edildi.

    ama benim icim hala buruk. taffarel oynarken bir kere bile canli canli izleyemedim.. bir donemin cocuklarinin kahramaniydi, sonraki nesiller sadece o cocuklardan dinlediler bu kahramani..
  • 1966 doğumlu brezilyalı kaleci... brezilya'nın milli takımının kalesinde uzun süre boy göstermiş, 90 ve özellikle 94 dünya kupalarında sivrilmiş bi şahıs.

    98-99 sezonunda 32 yaşındayken türkiye'ye geldiğinde sessiz-sakin diye önce kimse beğenmedi. isminin büyüklüğünden dolayı kaleye geçtiğinde çok şey beklediler adamdan; kaleden çıkıp gol atmasını, hatta rakip ceza sahasında düşürülüp penaltı kazandırmasını beklediler. "yan toplarda kötü" dediler ama iyiydi adam, göbekten -bıraktığı maçlar dışında- gol yemedi doğru-dürüst.

    bisikletiyle geldi gitti antremanlara, hem mütevazi, hem çalışkan hem de neşeli bi adamdı, severdim. hem zaten, nebliym herkesi seviyorum ben... sarışındır, keldir.
  • tarihinde sayısız galibiyetler, dünya kupaları olan brezilya milli takımında bugun o ba$arılarının mimarı olarak orta saha oyuncuları ve forvetler gösterilirken claudio taffarel bu yazgıyı degi$tirmi$ ve brezilya milli takım tarihinin efsane kalecisi olarak yerini almı$tır. ülkesine binlerce kilometre uzaklıkta 100 yıllık bir tarihe sahip, zaman zaman iyi zaman zaman cok iyi kaleciler görmü$ galatasaray tarihinde sadece futbolcu, kupalar kazandıran biri olarak degil insanolarak tarihe gecmi$ biridir nam-ı diger tafo.

    90'lı yılların ba$ında parma'ya transferine müteakip 2-3 sene kadar parma kalesini korumu$tur. sonrasında kısa bir dönem olarak kiralık olarak reggiana'da oynamı$ ve iyiki de oynamı$. bu kısa süreli reggiana macerası taffarel'in brezilya milli takımına secilmesine sebep olmu$tur. dünya kupasında cok ba$arılı maclar cıkarıp kupanın brezilya'ya gelmesinde büyük katkıları olduktan sonra parma'ya geri dönmü$tür fakat o dönem icin vazgecilmeyen asprilla-brolin-grun üclüsüne takıldı. o zamanlar böyle sınırsız yabancı uygulaması olmadıgı icin tafo'ya tribünleri göstermi$ italyanlar. tafo önce kilise takımında santrafor oynamı$ ve gol kralı olmu$ ardından da minerio'da 3 sene kadar kalecilik yapmı$tır.
    galatasaray'a transferi 98 dünya kupasından hemen önce olmu$tur. tafo o kupayıda bo$ gecmemi$ finalde 3 gol yemesine ragmen brezilya'yı finale ta$ıyanların ba$ında gelmi$ti. tafo'nun dünya kupasından önce imza atması galatasaray yönetiminin büyük ba$arısıdır zannımca.
    3 sene kadar galatasaray forması giyip kalede oldugu bir gün bile taraftarlar acaba dememi$lerdir. deprem zamanı evini terk edip havuzda $i$me yatakta yatmasından mütevellit kısa süreli bir form dü$üklügü ya$amasına ragmen uefa kupasına giden yolda hem güleryüzü hem de oyunuyla takıma güc verip kupanın alınmasında büyük emegi olmu$tur. bugun türkiye sınırları icine giren iki avrupa kupasının alınmasında da tafo'nun önce elleri sonra yüregi büyük etkendir.

    florya metin oktay tesisleri ve 300 metre ötede evi arasındaki mesafeyi son model jeepleriyle kateden euro topcularına inat ''o'' her sabah bisikletiyle herkesten önce tesislere girip herkesten sonra da gene bisikletiyle cıkıyodu. kaleci icin belki 36-37 ya$ cok gec bir ya$ degildi. tafo istese milyon euro'lara transferler yapıp oradan oraya ko$up kendini sıkmıyabilirdi. fakat ''o'' kendisini iki öz, onlarca evlatlık cocuguna adamı$ bir ''insan''dır.
  • 5-0'lık chelsa maçında kalede yoktu. ingiltere'deki maçta kırmızı kart görmüştü. trollluk iyidir ama yalancılık çok kötüdür:)
  • avrupa'nın dev klüplerinde oynamaması o zamanın koşullarında değerlendirilmesi gereken kaleci.

    en önemli neden brezilyalı kalecilere karşı olan önyargıdır.çünkü taffarel öncesi brezilya'nın uluslararası çapta hiçbir kalecisi olmadı.hatta brezilya milli takımının taffarel öncesi en zayıf halkası hep kaleci mevkisi idi.taffarel'den önceki brezilya milli takımı kalecisi carlos'un malatyaspor'a transfer olması durumu biraz özetler sanırım.didalar,julio cesarlar taffarel'in açtığı yol sayesinde avrupa'da ekmek yedi.

    ayrıca o dönemde sadece brezilya değil diğer güney amerika ülkelerinin kalecileri de avrupada ekmek yiyemedi.bunlar arasında goygochea,chilavert ve campos gibi efsaneler de var.

    ayrıca o dönemde avrupada ciddi bir kaleci enflasyonu vardı,hiçbir a class takımda vasat kaleci yoktu.günümüzde valdes gibi bir kazmanın barça'nın kalesinde olduğu düşünülürse durum daha iyi anlaşılır.o zamanki kaleciler ve takımlarına birkaç örnek:

    aumann,immel - bayern münchen

    shmeichel- manchester united

    tacchoni- juventus

    rossi- ac.milan

    zenga- inter

    van bruechelen- psv (88'de avrupa şamp. oldu,o zamanlar a-class idi psv)

    zubizaretta- fc. barcelona

    buyo,illgner- real madrid
  • bikaç gün önce gs.nin kamp yaptığı yerde parma'nın da kamp yapması üzerine arkadaşlarını ziyarete giden gs. li futbolcuların onun antreman yaptığı sahanın kenarına gelip "lan tafooo!" diye bağırdığı adam. haberlerde izlediğimde yerlere yuvarlandım (bkz: türk heryerde türktür)

    yıllar sonra gelen edit: ich'e selam ederek, bu hasret çığlığını atan cengaverin arif erdem olduğunu açıklama ihtiyacı hissettim
hesabın var mı? giriş yap