• 6 yaşında göz kanserine yakalanan, 4 yasinda losemiye yakalanan el kadar bebeleri "kul hakki yemek" ile suçlayabilen şahsiyet. hayvanlarin da kansere yakalandigindan ayrıca bihaber.

    elhamdilillah müslümanmis. çocuğunu da ensara ver bari oldu olacak.

    edit: hesabini aktrollere satmis diyolar. oyle ise bilemicem, eskiden boyle degildi bu adam hatta tarzi bu degil. bunu yazan kişi hem müslümanım diyor hem de kul hakkı yiyenler allah katında değil bu dünyada cezalandırılır diye islama yeni bir şart getirmeye çalışıyor. entry absurd çünkü şahsen tanıdığım tüm kanser hastaları gariban kimseler idi. kul hakkı yiyenler 100 yıl yaşıyor. acı patlıcanı kırağı çalmazmış diye nenelerimiz boşuna dememiş. fakat her iki görüş de yanlış, carl sagan'in kaos teorisi doğru. evrende her şey rastgele oluyor. sorry to break the news.
  • hikayesi a$agidaki gibi olan bir antipatik nick:
    universite yillari, ilk tani$ikliklar bir kenara atilip, gercek arkada$liklar olu$maya ba$layinca, etrafta biraktigimiz imaj sinifta "delikanli" nickini kendiliginden getirdi. ayni konunun taa ortaokuldan beri yansimasi vardi zaten. hangi ortama girsek 2-3 sonra "delikanli a$agi, delikanli yukari..." muhabbeti.
    derken bilgisayar denen $eyin sadece oyundan ibaret olmadigini ogrenmeye ba$layan nick sahibi, ilk kez cyrus'un tahmini gibi, hotmail kapisinda delikanli@hotmail.com adresine talip oldu. pek dogaldir ki bu id cok onceden kapilmi$ti. delikanli76 yok, deli76 temelli olmaz derken oldu delikan76. lakin bunye oturup du$undu, "- $imdi bunu gorenler neler du$unecek?..." diye. sonra $oyle dedi "- ulan nasilsa icq'dur, irc'dir bilmemne kari kaldirmak gibi bir niyetimiz yok. kendimizi olmadigimiz gibi pazarlayip herhangi bir cikar icin kullanacak halimiz yok. oldugumuz gibiyiz, bu nickten killanip bizimle muhattap olmayacak dar bireylerin gotune koyayim o zaman..." boyle dedik ve olduk delikan76. son 7 yilda delikan76 heryerde ayni kaldi. "delikan76" gercek nick'im, "kasanova of paris" kari kaldirma nicki, "oh arzu oh" arkada$lari i$letme nicki gibi bir$eye girmedi. kendi kulagina da antipatik gelmesine ragmen hep delikan76 oldu.
    (bkz: nickinin anlami ne sorunu)
    sonralari delikan76 nickinin algilanmasi uzerine icq'de bir ara$tirma yapti. saatlerce izlenip, profile'larini okudugu, devamli online 100 denek kiz saptadi. (universite mezunu, cali$an, 74-78 dogumlu arasi vs...) bu kizlarla "delikan76" ve sadece bu cali$ma icin 3 gun boyunca kullandigi "sercan" nicki ile (profile'lari a$agi yukari ayni) bu 100 kiz arkada$a selam etti. bu mesajlar ayni entellektuel seviyede iki farkli cumle mesajdi. bir gun "sercan" bir gun "delikan76" gonderdi mesajlari ayni ki$iye. neyse yontemi uzatmayalim "delikan76"'ya 1 ki$i bile yanit vermez avcunu yalarken, "sercan" 26 tane bayanla muhabbete ba$lamayi becerdi. bir kiz hala nasil yapti bilmiyorum sercan ve delikan76'nin ayni ki$i oldugunu anladi.
    sonucta gordu ki delikan76 kotu harbiden kotu bir nickti. ama onemi olan bu degildi, onemli olan o nick'in yanina password giren bunyenin nasil olduguydu...
    bugunlere geldi. koca da adam oldu. evlenmek uzere...
  • bugun, sozlukteki 4. ya$gununde, sozluge uzun bir ara verecek olan adam. 2005'deki son entrysini yaziyor olan adam. en az 2007'e kadar sozlukte bir yazi altinda nicki gozukmeyecek olan adam. bizim oglan (bkz: delikan05) "- çöclük" demeye ba$lamadan en azindan...
    yani, giden adam.

    4 senedir agladik, gulduk, bilgilendik. sozluge hep zevk aldigim icin yazdim. ben zevk aldigim icin. hicbiriniz burada olmasa, sadece kendim okuyor olsam da yazacaktim. ben "sozluk yazmak icin" akimindandim. "sozluk ego icin" ya da "sozluk tribunler icin" akimindan, ya da herhangi bir ba$ka akimdan olmadim. (bkz: yazma sebepleri) ya da olmamaya cali$tim diyelim. cunku cekici bir arenadir, belki dakikasi gelmi$ de gaza gelmi$ olabilirim. kendim bile begenmesem de yuzlerce copluk yaziyi yazmaktan, belki arada bazi kisa yazilarda goz gore gore sacmalamaktan, bakiniz vermekten, abuk subuk, ucuk mizah denemelerinden kacmadim. cunku sadece ve sadece “yazmaktan” zevk aliyordum ve sadece yazmak denen $ey "vişlnypubeqip oegkrthpnmrw üpovm rpbomnpübn rpwob/76" gibi bir$ey bile olabilirdi benim icin...

    hala boyleyim ve boyle du$unuyorum.

    lakin son 1 yila yakindir sozlugun yazma yonunden aldigim zevk oldukca azalmi$tir, neredeyse bitmi$tir. eglenemiyorsam buralarda olamam, olmamaliyim. uzun ve cok sigara icilen, sohbetli muhabbetli bir ak$amdan, geceden sonra "zevk almadigin sigarayi icmek" durumu vardir ya, bir nevi bu duruma du$mek istemem, daha dogrusu sanirim du$tum, uzatmak istemem.

    eglenemiyorsam, benim icin onbinlercesini bastiginiz "$ukela"lari, "cok kotuleri", karmasini vesairesi gibi sayisal, nicel amaclarim olmadigina, cinsel ya$amim sozlukteki bayan arkada$larimdan katki beklemedigine, maddi ya$amim sozluge yazdilarimdan katki beklemedigine gore ara verme, ya da belki temelli gitme zamani gelmi$tir. aslolan yere, sine-i okur'a donuyorum. icimdeki eglencenin geri gelmesini bekleyecegim. sozlugu ozlemeyi bekleyecegim. daha dogrusu sozluge yazmayi ozlemeyi ve bu ozlemi biriktirmeyi bekleyecegim. patlayacak kadar buyuyunce, buyurse de donecegim.

    bu durumda sozlugun kendisinin ve icindekilerin, yazar arkada$larimin hemen hicbir etkisi yoktur. yani kalabalikla$ma, coluk cocuk etkisi, politize sozluk, kotuleme mafyalari, hayatinda sadece sozluk varmi$ gibi davranip buyuten mallar gibi etkiler de "zevk almamamda" dolayli etkiler sergilemi$ olabilir ama dolaysiz etki degildirler hicbiri.

    4 senede cok $ey gordum. cok arkada$im ile tani$tim, yazi$tim. yilda ortalama 6000 yazi yazdim. tek bir prensibi hicbir zaman hicbir ruh hali icinde bozmadim, ya da bozmamaya cali$tim. "kalp kirmamaya" ozen gosterdim. becermi$ oldugumu umuyorum. beceremedigim ki$i var ise ozur diliyorum. kalan rahatsizliklar, sozlugun konsept limitleri dahilinde sadece ortaya yazdigim yorumdan, tespitten, tahlilden, kisacasi entryden olabilir, e o kadar da olacaktir, okuyanin icsel problemidir. onlarin hepsinin arkasindayim.

    sozluge girmeye devam edecegim. yani $ifremi yazip, login olarak girmeye de. mesajlarinizi okurum, yanit veririm. yazilarim zaten duracak, her zamanki gibi. size mesaj atip badilerime hal hatir sorabilirim. yani bir "terkedi$" degil bu, sadece yazmamak karari. muhtemelen en cok girdigim site yine ek$i sozluk olacaktir.

    moderasyon tarafindan silinen yazilarimi edit ederim, zirvelerden gelecek olduguma gelirim, begendigim yazilara $ukela veririm, sozlugu sevmeye, sozlukcu olmaya, kendimi oyle tanimlamaya devam ederim. ustelik emin degilim yayinlarlar mi, yazi verecegim in$allah, bazi "ek$i" yazilarim da yayinlanir, orada yazma hevesimi tatmin ederim.

    okuma olarak zaten problem olmayacaktir. ilk aklima gelenler olarak nazmiye demirel, gauche, cohesionless, cyrano, eyco yazilarini bazen kendiminkiler kadar zevkle okuyorum. sadece bu kadar degil, burada degerli, iyi yazar arkada$lar var bir suru. onlar ba$ta olma uzere hepinizden devam edecegim sozlukten okur olarak zevk almaya...

    gidip de donememek, donup de bulamamak var. hakkinizi helal edin, varsa benimki size helaldir.
    ben yazmak icin yazdim, bazilariniz "sizi mutlu ettigini soyleyerek" bunu daha degerli hale getirip payla$tiniz.

    bir zaman goru$uruz.
  • 7.4 yetmedi mi zihniyetili bir insanmış.
  • hayatinda ilk kez baska ki$i veya ki$ilerce entry'si acilmi$, ne bileyim adam yerine konmus, ezik buzuk bir insanin nicki. hisli bir hayvan, makara bi ki$ilik, (diyolar) sistem du$unuru, sibernetik yaratik... akabinde mute$ekkir...
    kalp kirmadan haa hii $eklinde sozlukte takilmak, eglenmek, ogrenmek, gulmek, guldurmektir mevcudiyetinin sebebi $u platformda...

    yıllar sonra gelen, oha bayağı bir yıl, 10 yıl sonra, edit:

    bu başlığı, yani beni, demons eyeliner diye birisi açtıydı. o silmiş, silinmiş neyse başlık bana kalmış. kendi başlığını açmış gibi görünen bir deli/ezik konumuna düşmüşüm. ben deli değilim bu bir, 2 kilo tekir tava ile, bi 35'liği iyi etmek istiyorum bu da iki...
  • bir miktar kendisi, bir miktar da sözlükte eski yazar-yeni yazar, eski sözlük-yeni sözlük, yeni düzen vesaire, geçen yıllar boyunca "eski-yeni"ye dair ne varsa yer yer görüşlerini yeniden, yer yer de yeni görüşlerini yazmak durumunda hisseden yazar.

    bu türden bir paylaşım ihtiyacı zaten hasıl olmuş idi, ama bu sabah benim de kendimi sol frame'de görüp(yıllar sonra) "- aha atıldık mı la?!" refleksine bürünmemle birlikte o gün bugün olsun.

    eski/yeni üzerine, sözlüğe dair,

    arkadaşlar, zaman geri getirilemez. bir yazının t anındaki gerek yazan geren okuyan lezzeti diğer tüm şartlar aynı kalsa dahi aynı olamaz. zamanın kaotikliği, belki de evrensel, kültürler ve toplumlarüstü tüm kavramlar içinde en önemlisi olması bu yüzdendir. sözlüğü sözlük yapmak bağlamındaki "sözlüğü bunun gibiler kurdu, bugünlere getirdi" yargısının bence doğruluk payı var, bunun genel olarak paylaşıldığını görmek, şu ortama totalde gerçekten büyük emek ve beyin hücresi vermiş birisi olarak, bir nevi vefayı hissetmek beni çok mutlu da ediyor. ama şuna da saygı duymak zorundayız ki herkes, her eski veya yeni buna saygı duymak zorunda değil, kaldı ki sözlüğün zaman içindeki değişim ve gelişiminde eski yazarları bırak kurucu, birer çöplük/tarih olarak görme hakkında dahi sahip.

    işte tam da bu sebeplerden dolayı sözlükte pek çok eski yazar ilintili bahiste şahit olduğum "sen bilmemneyi nasıl tanımazsın, o adam eskilerdendir, emektardır, şunun bulucusudur, şu başlığın sahibidir..." falan gibi yaklaşımlarla, eskiye hürmet göstermeyen yeni yazarlara yüklenmek, ya da "- önce sen ödevini yap da gel..." yaklaşımında olmak yanlıştır. varsınlar bilmesinler, varsınlar beğenmesinler, varsınlar sallamasınlar, hepsi haklarıdır. sadece bir şeye hakları yoktur, hakaret etmek, o da zaten çok şükür sözlükte şahsıma karşı hiç karşılaşmadığım bir olay. kimsenin kimseye karşı böyle bir hakkı yok zaten.

    sözlükte ne değişti?

    çok şey. hepsini hatırlamam da, doğru yerlerine koyup burada dört başı mağrur bir değerlendirme yazmam da zor. ama bunu hiçbir zaman bir "kötüleşme" olarak adlandırmadım. evet bana ve benim çevreye verdiğim zevk bağlamında benim için "kötüleşti" ama sadece benim için. sözlük adına genel olarak ele alınca buna değişim demek gerekir. beğenmeyen kendini değiştirecek ya da gidecek beğenmiyorsa. ortalama kalite, nesnel şekilde düştü evet, sözlük foruma mı döndü, çok yönü ile evet, yönetim anlayışı olarak kapitalize mi oldu, evet, siyasal güç ve popüler kültür türlü çeşit yer yer sinir bozucu troll ile mi doldurdu, evet. evet böyle oldu. ama ben gene şunu derim. ya ne olacağıdı? eski 3000-5000 yazar devam etse, atıyorum sözlüğe sınavla adam alınsa daha mı iyi olurdu yani?

    ssg?

    hatırladığım kadarıyla ssg'yi en son yazdığımda daha amerika'ya bile gitmemişti, işin çok başındaydı ve ben "sözlüğün direksiyonundaki adam" olarak iyi iş çıkardığını savunmuştum. şimdi o direksiyonun başındaki adam değil patron. şirket/maddi imkanlar, bildiğiniz kapitalist anlamda patron ne ise o. patron olan ssg'yi, o heyecanlı kaptan ssg kadar takdir ettiğini söylemeliyim. çünkü gemi iyi durumda. memnun olan vardır, olmayan vardır. bilemem. spesifik bazı olaylarda katılmadığım oldu, bunu yazdığım da oldu. ama genel notu bende hala yüksek. sanırım her ne kadar sözlüğün bendeki karşılığı şu satırlar, şu ortam, site olsa da, masanın öbür yanında bir şirket olduğu ve kapitalizm gerçekleri var. internet ve medya üzerindeki baskının yansımaları var. ssg'yi daha ziyade bu tarafı ile değerlendirmekten kendimi alamıyorum. çünkü browser'da enter'a basınca sitenin açılmasının altında yatan masanın o tarafındaki savaş ve gereklilikler, önyüzdeki sözlük ruhu değil... ben beceremezdim gibi geliyor.

    ben/delikan76

    bir de şu hususu eklemem lazım. daha önce de ifade ettim burası yine yeri oldu. ben eski delikan76 değilim, ileride de bu delikan76 olmayacağım. yaşım 38, amlı götlü, karılı kızlı, üniversiteli bilmemneli espri bekleyen, "- eskisi gibi, zaman hiç geçmiyormuş gibi çek panpa..." modunda adamlar var, beklentisi böyle olanlar var. olmaz, olmayacak. tabi ki yazdıklarımın içeriği zamanla daha ziyade tecrübe içerikli olacak, daha böyle "- gençler bi durun bakalım. böyle böyledir..." havasında olacak, daha bir ağırkanlı olacak. ya ne olacağıdı? bunu "eski lezzeti yok"çular için yazıyorum.

    netekim arkadaşlar, saygı göstereninize, ki ekseri tepkiler bu yönde, sen de sıradansın diyeninize, sen eskisin bi sikim değilsin diyeninize, iyi yazarsın, kötü yazarsın diyeninize, hepiniz var olun, sağ olun. sözlük/yaşamak her yaş ve çağda güzel, her dönemin tadı başka.

    bayramda el öpmeye gelene sayınıza göre para veririm, çok gelirseniz şekerle geçiştirim.

    not: bu yazı büyüyebilir. ilk aklıma gelen konuları yazdım.
  • kanser ile yazdığı entry'i okuduktan sonra aklıma geçen sene 100 yaşını deviren david rockefeller geldi. dünyanın en zengin ailelerinden rockefeller'ın bir ferdi. meğer adam bir melekmiş. david amcam benim inanıyorum ki 200. yaşını da kutlayacaksın. kendisi hakkında ortaya atılan bütün komplo teorileri yalanmış. ben zaten biliyordum da delikan kardeşimiz de perçinlemiş oldu
  • çok sevilen bir adamdı. nasıl böyle sıçtı anlamak mümkün değil. karadeniz'de çernobil sonrası her taraf kanser doldu. hepsi mi kul hakkı yedi bu insanların?

    lavukluğa lüzum yok. bunlar ciddi meseleler. öyle atıp tutmamak lazım.
  • bir gün yobazlara giydirdiğim bir entry üzerinden mesajlaşmıştık, tam da hatırlamıyorum ama konuyu ilk başta normal konuştuktan sonra dincilere öyle deme, gerçek mislimanlık bı diyil minvalinde konuşmaya başladı. orda nasıl bir karakter olduğunu anladım sonra yüz göz olmadım, o da olmadı eyvallah. sonuçta burdan çok yobazla kapışmış bir adamım, naif geldi tavrı.

    ancak(!) bugün yazdığı yenilir, yutulur, affedilir gibi değil. yazının başında zaten tamamen kişisel bıdı bıdı diye üç paragraf yazmış. neden? biliyor çünkü tepki göreceğini, burası sonuçta bir linç yuvası ve içinde tutması gereken pis bir fikrini açığa çıkarıyor.

    hayatta en sevdiğim insanlardan olan ikisini; dedemi ve dayımı kanserden kaybettim. ikisinin de onun tabirini argoya vurursak yedikleri bir bok yok. dedem istanbul'a geldiğinde türkpetrol'de çalışmış yıllarca ve o yılların büyük kısmını gece soğuk-ayaz'da dışarlarda geçirmiş, kimi zaman kamyonlarda-konteynerlerde yatmış. hastalığın temelinde bu vardı. dayım ise 15 yaşında babasını kaybettikten sonra babasının çalıştığı şişecam'a çırak olarak girmiş. 30 küsür sene orada çalışıp emekli olmuş. doktoru üretimde o kadar senesini geçirdiği için hastalığa yakalandığını söylemişti.

    şimdi ben bu lince bu iki güzel adamın hatrına katılıyorum. ve delikan76 efendinin inanışıyla bakıyorum konuya; sen bu kadar ah aldıktan, bu kadar insanı kırdıktan sonra kanserden ölürsen ve duyarsam gelir nickaltına yazarım su testisi diye.
hesabın var mı? giriş yap