• berlin'in tarihindeki en zor günlerini bire bir yaşatan filmdir.

    ayrıca bu filmle öğreniyoruz ki berlin'de taş üstünde taş gövde üstünde baş kalmadığında bile elektrik kesilmesi olmuyordu. çok çok üzerine bomba düşen yerde 1-2 saniye voltaj düşüklüğü oluyordu o kadar.

    not: bu entry'de ironi yapılmamıştır. ironi 2005 türkiye'sinin geldiği, daha doğrusu halen gelemediği yerde gizlidir.
  • "halkım zayıf düştü ve doğa yasaları gereği ölmeleri gerekiyor" sözünde kanımın donduğu film...
    goebbels ailesinin çocuklarını öldürdüğü sahnede de idelojik fanatizmin varacağı son noktayı gördüm...
  • ba$indan sonuna kadar izlenebilirligi asla du$meyen ve sinema tarihine $aheser olarak gececek bir filmdir. ancak filmde biraz daha sava$ sahnesi olabilirdi diye du$unuyorum. alman askerlerinin son ana kadar vatanlarini savunma cabasini cok iyi yansitmi$lar. harita ba$i diyalog sahneleri de bence filmin en etkileyici sahneleri arasinda yer aliyor.
  • adolf hitler'in son günlerinin en gerçek haliyle gözler önüne serildiği film. özellikle de bugüne kadar yapılmış tüm nazi filmlerinin yanında nasyonal sosyalizm çılgınlığının nerelere varmış olduğunu çekirdek kadrosunun yaşadıklarıyla anlatıyor. özellikle de propaganda bakanı goebbels'in kendisinden daha ileri derecede hitler hayranı olan karısının 6 çocuğunu teker teker öldürdüğü sahne, döneme ait tüm film sahneleri arasında en kansız ve bir o kadar da dayanılmazı olarak akıllarda kalıyor.`
  • film,hitler'in ölmeden önceki son sekreteri traudl junge'nin anılarından yaralanılarak adolf hitler'in son günlerini anlatıyor.ruslar'ın berlin'e yaklaştıkları 1945 baharında,saklandıkları sığınakta savaşın bitmesini bekleyen hitler ve yakınları dört duvar arasında geçen gergin ve sıkıntıları günleri içkili partilerle aşmaya çalışıyorlar.hitler sığınakta hala savaşı kazanıcaklarını söylerken yakınları ona inanmakta fakat generallleri ise tam tersini düşünmektedir.
  • --- spoiler ---
    film için yapılabilecek tek eleştiri belki müzik kullanımı olmuştur. ancak yönetmenin buradaki konuyu müzikle manipüle etmeme kararını saygıyla karşılıyorum. bunun dışında son derece başarılı bir film. bana ''sinema iyi ki var'' dedirten filmlerden biri oldu. oyunculuklar harika olmakla birlikte, özellikle bruno ganz ve magda goebbels oynayan hanımefendi'yi ayırmak gerekir. bu ikisi kusursuzdu. bruno ganz altını çizip noktayı koymuş herhalde metod dersi olarak gösterilebilir bu performansı. ancak magda'yı oynayan kadın, biraz naomi watts'ı andıran yüzü ile, mimik bakış açısından inanılmazdı. çocuklarını zehirledikten sonra joseph goebbels'in karşısına oturduğunda bakışı gerçekten korkunçtu. goebbels'in gerçek bir dahi olduğu hususu filmde biraz teğet geçilmiş ve ona ezik bir hava verilmiş. bu doğru değildir. goebbels iii.reich'in en önemli kişilerinden biridir. kendisini kimseye ezdirmemiş filmde de görüldüğü gibi eşiyle birlikte dimdik ölüme gitmiştir. bu arada seçilen oyuncunun joseph'e benzerliği dikkat çekicidir. albert speer nazi almanyasının en aklı başında adamlarından biri olduğunu nurnberg filminde olduğu gibi bu filmde de göstermiştir. bu filmi sevenler ayrıca nurnberg filmini de seyretmeliler
    --- spoiler ---
  • aşağıdaki sahneyle beni salya sümük ağlatan filmdir bu..

    --- spoiler ---
    magda goebbels önce ne işe yaradığını çözemediğim bir sıvıyı çocuklarına içirir.. içlerinden bir tanesi -en büyükleri olan kız çocuğu- içtiği şeyden, sanki öleceğini hissedercesine, kuşkulanır.. fakat magda bu sıvıyı zorla içirtir.. çocuklar uyuduktan sonra odanın içine girer -joseph goebbels kapıda karısının "işini" bitirmesini beklemektedir bu sırada- ve anneleri çocukların en küçüklerinden başlar: onun o minnacık ağzını aralar ve içi bir-iki saniyede yetişkin bir insanı öldürebilen bir zehirle dolu olan cam kapsülü dişlerinin arasına sıkıştırır.. çocuğun alt çenesini üst çenesine çarptırarak tübü onun ağzında kırar ve zehirin boğazından akmasıyla çocuk hemen ölür.. annesi çocuğun örtüsünü -sanki uyuyakalan çocuğunun üstünü örter gibi- onun başına doğru çeker ve kamera o bir çift minik ayağı gösterir size.. bu metodu 6 çocuğuna da teker teker uygular anneleri ve siz bu sahne sanki saatlerce sürüyormuş gibi hisseder, ağlamamak için yumruğunuzu sıkarsınız.. sonra aklınıza birer birer o minik ayaklar gelince artık dayanamaz ağlarsınız..
    --- spoiler ---
  • dişlerimi sıkarak, kafamı duvara vurmak isteyerek seyretmiş olduğum bir filmdir bu.

    rastenburg'un esrarlı ortamında başlayan filmde führere fotoğraflarından bile çok benzemiş olan bruno ganz ekranda ilk görüdüğü ve bir yerde führerin bir konuşmasını dinlemiş olanların bileceği o tatlı avusturya aksanını kusursuz bir biçimde taklit ederek konuşmaya başladığında irkildim. son üç yüz yıla damgasını vurmuş üç-dört adamdan birisinin kanlı canlı karşımda durduğu hissiyle kalbim sıkıştı. sonu gelmez propaganda yağmuru altında alakalı alakasız işlenen tüm suçların prototip suçlusu, çeşitli devletlerin beceriksizliklerinin yüklendiği bir günah keçisi, kan içen doğaüstü bir yaratık olarak lanse edilen bu ufak tefek bohemya almanı'nı ilk kez olabildiğince önyargısız, doğru ve yanlış kabul edilebilecek çeşitli yönleriyle******* ele alan bir eser görmek beni şaşırtmadı dersem yalan söylemiş olurum. bu filmde ayrıca yenilginin ve yılların yükünün yiyip bitirdiği bir liderin dramının yanında ağır ve azaplı bir biçimde can vermek zorunda kalan avrupanın temel taşı alman ulusunun trajedisi de çarpıcı olarak veriliyor. führerbunkerin akıl sağlığını giderek yitiren atmosferinde ülkeleri ve idealleriyle beraber nihai sonu paylaşmak için gönüllü olan bir avuç insanın trajedisi bundan daha başarılı canlandırılamazdı. nasyonal sosyalist vizyonun yoğurduğu alman gençliğinin inançlarından başka silahları olmaksızın vatanlarını işgal eden medeniyet düşmanı kızıl barbar sürülerine karşı verdikleri acı mücadele, benzer yollardan geçerek uçurumun dibinden dönmeyi başarmış bir ulusun çocuğu olan bu satırların yazarını derinden etkiledi. netice olarak gerek oyunculuk, gerek atmosfer gerek işleniş açısından untergang tam bir klasik ve kült eser olarak tarihe adını perçinletmiştir. hem bir iman gösterisi hem de mükemmel bir başlangıcın duracağı yeri bilmemek ve kötü yönetim ile ulaşacağı acı sonu gösteren belge niteliğinde bir eser oluşu, bilinç sahibi her türkün der untergang'ı ibret ile izlemesini gerekli kılıyor.

    bu uzun yazıyı filmin başkahramanının sözüyle noktalayalım:

    "yarın milyonlar beni lanetleyecek, ne yapalım kader buymuş"
  • albert speer tarafindan tasarlanmis berlin maketinin onundeki konusma esnasinda, hitlerin nasil bir hayalin pesinden kostugu anlasilabilir. 50 milyonun olumune sebep olmus hitlerin nasil bir manyak oldugunu gostermenin yaninda, bir doneminde de olsa dunyanin demokrasi ile yonetilmis tek imparatorluguna, roma imparatorlugunun en ihtisamli gunlerine olan ozlemiyle, yikilmis ve herseyini yitirmis bir adam olarak, otto von bismarckin tablosunun onunde utanarak oturusunu akillara kaziyan film olmustur.

    herseyden ote, hitler koskoca bir halki bu buyuk ama delice hayalin pesinden felakete suruklerken sizi onlardan biri gibi hissettirmis filmdir.

    --- spoiler ---
    eva braun hitler, nazi subaylariyla swing esliginde dans ediyordu yanliz onu anlamadim, bu durum swing kids ile tamamen tezat olusturmakta.
    --- spoiler ---
  • muhteşem bir film.. genel bilgim vardı ama , etrafinda nerdeyse herkesin intihar ettigini izlemek, dehşete sürüklüyor insani , bütün bunlar gerçekte nasil olabilmiş diye düşünmeden edemiyorsunuz ... nasil bu kadar hayranlik, tapma derecesinde - kontrol olabiliyor , şaşirip kaliyorsunuz..yataklarinda cocuklarin "ebedi uyutulmasi ", allak bulak ediyor insani.. dvd'si ciktiginda, mutlaka koleksiyona ekleniceklerden..konusunda, gercek kesit olarak- en etkileyici ve en objektif film olarak ele alinmali....
hesabın var mı? giriş yap