• 1996 eylülünde piyasaya çıkmış ve türk pop tarihine altın harflerle yazılmış yaşar albümü
  • yaptigi onca fena sarkidan sonra bile hala yasar'in sesini isitince insan dinleme istegi duyuyorsa -ister istemez, sebep bu albumdur.
    ortaokul yillarimin albumu. kartaldan acibademe aksam vakti servis yolculuklarimi hatirlatiyor. gece vakti aklima dusmesi hic hayra alamet degil.
  • bir bodrum tatilinin fon müziği, ömrümün en güzel okul yıllarının baştacı, taptığım, dünyada benzeri olmayan albümün adı..
  • yaşar'ın şimdiye kadar yaptığı en iyi iş budur sanırım. böyle bir seviyeden başlayıp da giderek sıradanlaşmak ve en sonunda kendini tekrar etmek de ilginç gerçekten. albümdeki koy beni gözlerine şarkısı da başucu eseridir.*
  • türkiye doksanların başında mide bulandırıcı pop müzik jenerasyonu içerisindeyken, bizlere ilaç gibi gelmiş enfes bir yaşar albümü. aynı zamanda albümün ismini taşıyan divane adlı parçayla tanımıştık yaşar'ı. ilk klibini de bu şarkıya çekmişti, 96 yılında, kral tv ekranlarında. elinde gitarı, beyaz kolsuz tişörtü, kıvırcık saçlarıyla tıngırdatıyordu gitarını. öyle naif öyle kadife bir duruşu vardı ki, kendisine hayran olmamak mümkün değildi. " sana yine muhtacım, gel benim baş tacım " diyordu..geçtiğimiz zamanlarda dem adlı bir albüm çıkarmış, eski gençlik parçalarımızın akustik versiyonları. en nihayetinde bu güzide parçayı da yorumlamış, eh süperde etmiş. adı üstünde, demlendirip tekrar sunmuş gönüllerimize. geriye bakıyorum da, tam 13 senedir biz divaneyi dinlemekten sıkılmamışız meğer.. sırf bunu başardığı için bile alnından öpülesidir benim canım yaşarım, cezayir menekşem..

    ama ne güzel demiş;

    aşk, sevdiğim şehirler gibidir..
  • "görmemek yeğdir görüp divâne olmaktan seni"

    bursalı cenânî
  • garplıların possédé(deli, mecnun, divane) diye bir tâbirleri vardır; zapt veya istila olunmuş mânasına gelen bu tâbir; bir fikir veya his tarafından kavranıp, sımsıkı yakalanıp, başka tarafa bakmaya, başka birşey düşünmeye imkân ve mecali kalmamış insanlar hakkında kullanılır. ve bu tâbir, bazen, marazî ve muvazenesiz(dengesiz) ruhların; bazan da, kendilerini bir davaya kaptırmış, gönüllerini yalnız o dava ile doldurmuş kahramanların vasfıdır.

    ·her kahraman mutlaka bir (possédé)dir; fakat her (possédé) mutlaka bir kahraman değildir. işte, muazzam davalarla şişip büyümesi ve sonunda insan topluluklarını eteğine dolayıp göklere yükseltmesi gereken ulvî ve sağlam ruhlarla, delice vehimler yüzünden şişemeden patlıyan ve sönen, fakat dış manzaraları ilk misali andırıyormuş gibi duran süflî ve hasta ruhlar arasındaki fark!.

    ·bu tâbirin mukabilini bize “divane” sıfatı verebilir. bizim ihtiyacımız, yalnız bu mânada, ulvî ve müspet mânada divanelerdir. oysa, devrimizde, kâmil iman, kâmil ahlak, kâmil insan gibi, en az bulunan, hemen hemen kalmamış gibi duran nesne…

    ·büyük bir velî, kendisine “siz zamanımızda sahabîlere eşitsiniz!” diyen müritlere şu cevabı vermiş: “ben nasıl sahabîlere eşit olabilirim ki, siz onları görseydiniz divane derdiniz; onlar da sizi görselerdi böyle müslüman olmaz derlerdi!” âlemde hiçbir misal, (possédé) ve “divane” tâbirlerinden anladığımız ulvî ve müspet mânayı bu kadar azîm çapta belirtemez. işte muhtaç bulunduğumuz müspet ve ulvî divaneliğin son durak noktası!..

    ·cihanda büyük ve ulvî insan olarak kim gelmişse hepsi de müspet cepheden birer divanedir. aşkın zıvanadan çıkardığı insan olarak, divane olmadan bir iş görebilmeye, bir hamle gösterebilmeye imkân yoktur.

    ·kimi allahın, kimi şeytanın divanesi olarak, imam-ı gazalî’den yunus emre’ye, sokrat’tan bergson’a, konfüçyüs’ten gandi’ye kadar her büyük çaplı fert, bir iç dâvanın istilâ edilmişi, yani (possédé) sidir. müspet divaneliğin bâtıl kutbu olarak da, her inkılâb ve hareketin sahibi, meselâ marks, meselâ lenin; onlarla beraber hitler, mussolini; onlardan evvel mirabo, danton, robespiyer, napolyon, hep birer divane… inkılâpta bu, idarede bu, askerlikte bu, ilimde bu… (sen piyer)in bazilikasını yaparken haftalarca ayağından çıkarmadığı çizmesini bir gün çıkarmaya mecbur kalınca derisi de beraber çıkan mikelânj’ın misali nedir? bolonya ormanında rastgeldiği bir lândon arabasını evindeki siyah tahta zannedip üzerine yazı yazmaya kalkışan lâvvazye’nin hali neyi gösterir? arşimet, nevton vesaire…

    ·halbuki divanelik, aslî, esasî ve hakiki kutbiyle gerçek imanın verdiği bir sıfat; ve insanı aracılığa, buluculuğa, keşfediciliğe, yapıcılığa, yakıştırıcılığa memur eden ilâhi bir lûtuf… divaneliktir ki, yedirmez, içirmez, uyutmaz, gaflete daldırmaz, vazgeçirtmez, ümidsizliğe düşürmez; ve mutlaka dindirir, yaptırır, koşturur, bağırtır, saldırtır, vardırtır, erdirir.

    ·tarih boyunca türkün başına ne geldiyse, hep ulvî ve mukaddes vecd ve aşk seciyesini gölgelendirmesi ve divanelikten uzaklaşma yüzünden geldi. türkün, plânla, bu seciyesini gölgelendirmeye ve ulvî divanelikten uzaklaşmasını sağlamaya çalıştılar. bugünse elimizde, birtakım klişeleri papağanvâri heceleyen, fakat imanın ruhu olan divaneliği zerre miktarı kalbine sindiremeyen müstehaselerden [fosillerden] başka kimsecikler kalmadı.

    düşün o divaneyi, 'her şey içimde' diyen;
    ateş denilse yanan, su denilse eriyen...

    (alıntı-necip fazıl)
  • keşke çıktığı zamanlarda çocuk ya da genç olsaymışım da o ara dinleseymişim dedirten, evimizde orjinal kaseti bulunan 1996 çıkışlı yaşar albümü. albüm baştan aşağı mükemmel ve her ne kadar burda da çok söylenmişse de bence de kendisinin en iyi albümü bu albümüdür. diğer albümlere kötü diyemem, hatta zevkle de dinlenir ama bu albümün ayrı bir tadı, ayrı bir havası olduğunu düşünüyorum. zaten gitarlarını erdem sökmen ve erkan oğur gibi ustaların çaldığı, düzenlemelerde tansel doğanay ve sarp özdemiroğlu gibi başarılı müzisyenlerin imzası bulunan bir albüm zaten kötü bir albüm olamazdı.
    bu arada albüme adını veren çıkış parçası divane'nin klibini, daha sonraları yaşar'ın birçok klibini****** çekecek olan süleyman yüksel çekmiştir. parçanın kasetin sonunda bulunan ve tansel doğanay ve sarp özdemiroğlu tarafından hazırlanan bir remix'i bulunur (albümde "house mix" olarak geçer) ve bence o da başarılıdır.
    özet olarak; gerek sanatçılığını, gerek efendi duruşunu beğendiğim ve çoğu şarkısını beğenerek dinlediğim yaşar'ın en beğendiğim ve kendi düşünceme göre 90'ların en iyi albümlerinden birisi olan bir albümdür.
  • yaşar'ın 1996 sonbaharında çıkardığı ilk albümü. hakkaten çok iyiymiş şimdi yeniden dinleyince.
    bir de benim için hala yakın zamanda piyasaya çıkmış müzisyenlerden olan yaşar'ın aslında ilk albümünü 18 sene önce yaptığını fark etmiş bulundum, hafızamdaki kayıtları bir gözden geçirsem iyi olacak.
    şarkı listesi:
    divane,
    kumralım,
    yaz bitti,
    onun vedası,
    cezayir menekşesi,
    birtanem,
    gel benimle,
    günahsız,
    kör bıçak,
    koy beni gözlerine,
    divane (house mix).
  • akordeonun çok yakıştığı yaşar parçası, yaz şarkısı..
hesabın var mı? giriş yap