• doguda askerlik yapmak istememek kadar dogaldir.
  • kutsal bir meslek icra ettiğini düşünen bir öğretmen olabilir ama olmayabilir de.

    (bkz: türkiye'deki öğretmenlerin kalitesizliği)
  • sözlükte öğretmenlerden çok, asgari ücretten aza çalışan çocuk işçileri, taşeron işçileri, uç kuruş ekmek uğrana inşaattan düşerek can verenleri konuşmak gerektiğini düşünüyor ve diyorum ki; bi bitmediniz.

    http://inciswf.com/bitmediniz.swf

    zoraki tanım: yine birilerine dert olmuş öğretmen.
  • her insan gibi istediği yerde yaşama, hayat kurma ve ömrünü geçirme hakkına sahip insan. bazı meslek sahiplerinin insan olmadığın zanneden klasik güruh ondan da götüyle kuş yakalayıp ağzıyla temizleyip eliyle yaktığı ateşte pişirmesini beklemektedir.
  • hak ettiğini düşünmediğim öğretmen. herkes görevine neden istediği yerden başlamıyor.neden doğu görevi abicim ? bir kaç meslekte hep doğu görevi var. neden görev yapsınlar diye insanları doğuya gönderiyorlar ? tamam eğitim ihtiyacı olsun daha bir sürü şey olsun bunlardan mahrum bir bölge olabilir. ama doğuyu geliştirip batıyla aynı hale getirseler insanlarda doğu görevi yapmak zorunda kalmasa çok mu zor ? neden bir şeyleri kökten değiştirmek varken olduğu gibi bırakıp üzerine çözüm üretmeye çalışıyoruz?
  • doktoru, muhendisi, askeri, polisi gorev yapmak icin yanip tutusurken kendisi buna burun kiviran ogretmendir. hadi canim sende.. hep ogretmen hep ogretmen.. ah siz ogretmenler yok musunuz
  • ıstemiyorsa "yemisim lan gorevini" demesini bilip gitmemesi gereken ogretmendir. işbu yazinin burdan sonrasi gorev yapmak istememesine ragmen gidenler icin yazilmistir. sozum ona hizmet askiyla yanip tutusan bu arkadaslar, hem bunu istemezler hemde bir an once neresi olursa olsun atanip gitmek isterler. evet, anliyorum simdiye kadar hic doguya gitmemissin, isin dusmemis, ne bileyim bana ne arkadas dogusundan, mis gibi sehrimde ve doguda olmayan illerde yer, icer, gezerim diyip, daha sonra da orada meydana gelen olaylari medyadan izleyerek, "agzini kirayim onlarin cok ayip ediyorlar" hatta cok daha okkali laflar, kufurler edebilirsin. ama gun gelip, devletin koc gibi memuru olma mevzusu, daha dogrusu yuzde yuz kendi menfaatin icin bir yere gitmen gerektigi icin gidiyorsan, sikayet etmek gibi bir hakkinin olmadigini da bilmen gerekir. kisisel tercihlerinden dolayi sikayet etmemekten bahsediyorum. kimse emin ol şu doguda gorev yapmak istemeyen arkadas gelsin diye seni beklemiyor ama sen kendin o kafayi yasamayi tercih etmissin . birde bu tipler geldikleri andan, ta ki gittikleri ana kadar her ortamda "bik bik bik ben burda gorev yapmak istemiyorum" diye diye yirtinirlar ve ekseri gorev bilinclerini de bu ugurda kaybediyor. bircogu yasadiklari bu dengesizlikten dolayi yanlis kararlar alarak tum geleceklerini bir sekilde olumsuz etkileyecek kararlar aliyorlar. soru cok net
    + arkadas madem istemiyordun ne diye geldin?
    - hebele hebele hebele para icin.
    sanik sizindir sayin okuyanlar.
  • hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.
  • doğu veya güneydoğu'ya hiç uğramamışların hakkında atıp tuttuğu öğretmen. şırnak'ta görev yapıyorum, hani senin medyada adını duyduğunda irkildiğin şehirde. hani teröristlerin köy yollarına mayın kurduğu, ota boka sinirlenen bazı kendini bilmez pkk sempatizanlarının polisle çatıştığı, ortalığı molotoflara belediği, yakıp yıktığı, biber gazından geçilmeyen yerde. hele bir de sınıf öğretmeniyseniz daha mesleğinizin ilk yılında saçlarınız dökülür, ağarmaya başlar. * anadili kürtçe olan çocuklara ilk sınıfta türkçe okuma yazma öğretmeye çalışırsınız. adam daha iki ingilizce cümle kuramıyor gelmiş öğretmenlere laf sokmaya çalışıyor o ufacık beyniyle. kolay mı sanıyorsunuz anadili kürtçe olan o çocuklara türkçe okuma yazma öğretmek? neden kürt çocukları sınavlarda hep sonlarda yer alıyor biliyor musun koçum? o çocuk annesinden doğduğu günden okula başlayacağı güne kadar hep kürtçe konuşmuş günlük hayatta. arada bir televizyondan öğrendiği türkçe kelimelerle başlarsınız derse. kültürel şoka maruz kalırsınız. batı ile doğu'nun ne kadar da birbirinden kültürel olarak uzak olduğunu görürsün, alışmaya çalışırsın, alışamazsın.

    pedagojiden anlamayanların anlayamayacağı öğretmendir. i
hesabın var mı? giriş yap