• hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.
  • doğu veya güneydoğu'ya hiç uğramamışların hakkında atıp tuttuğu öğretmen. şırnak'ta görev yapıyorum, hani senin medyada adını duyduğunda irkildiğin şehirde. hani teröristlerin köy yollarına mayın kurduğu, ota boka sinirlenen bazı kendini bilmez pkk sempatizanlarının polisle çatıştığı, ortalığı molotoflara belediği, yakıp yıktığı, biber gazından geçilmeyen yerde. hele bir de sınıf öğretmeniyseniz daha mesleğinizin ilk yılında saçlarınız dökülür, ağarmaya başlar. * anadili kürtçe olan çocuklara ilk sınıfta türkçe okuma yazma öğretmeye çalışırsınız. adam daha iki ingilizce cümle kuramıyor gelmiş öğretmenlere laf sokmaya çalışıyor o ufacık beyniyle. kolay mı sanıyorsunuz anadili kürtçe olan o çocuklara türkçe okuma yazma öğretmek? neden kürt çocukları sınavlarda hep sonlarda yer alıyor biliyor musun koçum? o çocuk annesinden doğduğu günden okula başlayacağı güne kadar hep kürtçe konuşmuş günlük hayatta. arada bir televizyondan öğrendiği türkçe kelimelerle başlarsınız derse. kültürel şoka maruz kalırsınız. batı ile doğu'nun ne kadar da birbirinden kültürel olarak uzak olduğunu görürsün, alışmaya çalışırsın, alışamazsın.

    pedagojiden anlamayanların anlayamayacağı öğretmendir. i
  • bakış açısıyla alakalı herhangi bir problemin olmadığını düşündüğüm öğretmendir.

    5 yıl ilkokul, 3 yıl orta okul, 3 yıl lise, 4 yıl üniversitede öğretmenlik okudum, 1 yıl öğretmen grubunda kpss'ye hazırlandım, 5 yıldır da öğretmenim.
    bu bahsettiğim süre zarfında "benim mesleğim çok kutsal ya" diyen bir öğretmene rastlamadım.
    ben öğretmenim. belli bir ücret karşılığında, belli bir görev tanımı kapsamında profesyonel olarak hizmet veriyorum. öğretmenlik kutsal bir meslek değildir. kutsal bir meslek yoktur. kutsal olan emektir. gönülden, samimiyetle, elinden gelenin en iyisini ortaya konarak verilen emektir. işini iyi yapan bir avukatın, doktorun, öğretmenin, işçinin, gazetecinin emeği kutsaldır. mesleği değil.

    bu konuda fikir beyan ettikten sonra gelelim doğuda çalışma durumuna. farklı kriterler dahilinde inceleyelim.

    1. ekonomik boyut. doğuda çalışan öğretmen ile batıda çalışan öğretmenin aldığı ücretler arasında hiçbir fark olmadığı zaten bahsedilmiş. buna ek olarak aşırı kira ve yol harcamaları da biniyor doğuda çalışan öğretmenin sırtına. ben 1 yıl van'ın bir ilçesinde çalıştım. 2009 yılında kira için dandik bir eve 650 tl istiyorlardı. ayrıca bir bayramda uçak biletleri fiyatları patladığı için istanbul'a gidip gelmem 360 tl'ye mal oldu. o dönemde 1700 tl maaş aldığımı göz önüne koyarsak ekonomik olarak doğu'da görev yapmanın artısı bir kenarda dursun muazzam götürülerinin olduğu aşikar.

    2.uzaklık başka bir faktör. yukarıda bahsettiğim yol masrafına katlanamayacağım bir dönemde otobüs ile memleketim konya'ya gitmeye karar verdim. 21 saat sürdü. çekilecek dert midir arkadaş 21 saat? ki konya nispeten yakın doğuya. uçak bulamayan kütahya'lı ne yapsın?

    3.gördüğüm kadarıyla "3-4 sene kalırsın gidersin batıya, çalışıver ne olacak" şeklinde bir fikir hakim. öncelikle milli eğitim bakanlığında yarın ne olacağımızı hiç birimiz bilmiyoruz. "3-4 sene sonunda istediğimiz yerlerde açık olacak mı?", "zorunlu olarak çalışmamız gereken süre değişecek mi?" gibi tonla soru işareti olacak. benim bir arkadaşım ağrı'da 5 yıl görev yapıp doğu'da hizmet etmesi gereken süreyi fazlasıyla doldurduktan sonra memleketi kahramanmaraş'a gelmeye karar vermiş. 5 yılda ağrı'nın kötü okullarında tonla puan biriktiren arkadaşa(ki branşı da din kültürü öğretmenliği gibi tayini rahat bir branş olmasına rağmen) kahramanmaraş'ta açılan en iyi okul il merkezine 35 kilometre uzaklıkta ve berbat bir yoldan ulaşılabilen bir okuldu. diğer açılan okulllar 40-50 km idi. neden böyle diye sorarsanız meb il dışı yer değiştirecek öğretmenlere yolluk vermemek ve öğretmeni doğu'ya hapsetmek için okul açmıyor. il dışından gelecek öğretmenlere açmadığı okulları ilk atama olarak gelen öğretmenlere açıyor çünkü onlara yolluk vermiyor.
    toparlarsak "4-5 sene çalışır dönersin" gibi bir durum da yok.

    4. güvelik ise en önemli faktör. bugün doğu'da yollar kapalı, terör örgütü çevirme yapıyor. 2009 yılında 20 sene hiç terör olayı görmeyen ilçenin, her gün halı saha maçı yaptığımız sahanın dibindeki emniyet müdürlüğüne 3 adet roket atıldı. ertesi gece öğretmen evine yakın bir yerde çıkan çatışmada kaldığımız öğretmen evinin duvarına birkaç mermi isabet etti.
    şimdi soruyorum insanlar bunu yaşamayı istemek zorunda mı? asker-polis olanlar yaşıyor bunları ne yazık ki de öğretmen olanlar da eğer seçme şansları varsa kalmak zorunda mı bu ortamda?
    eşim siirt'te çalışırken bu ilin bir köyünde çalışan öğretmenler kaçırıldı. basılan o köyün eşimin görev yapmadığı köy olmaması tamamen şans eseri. yaşamak zorunda mıyız arkadaş devletin güvenliği sağlayamadığı bir bölgede çalışmaya?

    ben 2009 yılında van'ın bir ilçesinin bir okulunda göreve başladım. okula başladığımızda 21 kişiydik ve o sene bittiğinde 11 tanemiz daha batı illere tayin olduk. öğrencilere yazık oluyor, eğitim-öğretim hiçbir şeye benzemiyor ama öğretmenlerin orada kalması için gerekli ekonomik,sosyal ve fiziksel şartları oluşturmayan yine başta milli eğitim bakanlığı olmak üzere devletin birimleridir. hiç kimse yukarıda yazdıklarımı eğer seçme şansları var ise çekmek zorunda değil.

    bazı öğretmen arkadaşların sahte sağlık raporu, çakma evlilik, para karşılığında yüksek lisans gibi ahlaksız yollarla yer değiştirdiklerini duyuyoruz. burada da öğretmenlere bir kabahat bulunamaz çünkü bu haltı yiyen bir öğretmen ise mağdur olan bin öğretmen. mesela mersin çağ üniversitesi parayı bastıranı yüksek lisansa aldığı için şu an mersin ili bir sürü branşa tayine kapalı durumda. yıllardır doğu'da emek vermiş tonla öğretmen mağdur durumda şu an.
  • her insan gibi istediği yerde yaşama, hayat kurma ve ömrünü geçirme hakkına sahip insan. bazı meslek sahiplerinin insan olmadığın zanneden klasik güruh ondan da götüyle kuş yakalayıp ağzıyla temizleyip eliyle yaktığı ateşte pişirmesini beklemektedir.
  • sözlükte öğretmenlerden çok, asgari ücretten aza çalışan çocuk işçileri, taşeron işçileri, uç kuruş ekmek uğrana inşaattan düşerek can verenleri konuşmak gerektiğini düşünüyor ve diyorum ki; bi bitmediniz.

    http://inciswf.com/bitmediniz.swf

    zoraki tanım: yine birilerine dert olmuş öğretmen.
  • hak ettiğini düşünmediğim öğretmen. herkes görevine neden istediği yerden başlamıyor.neden doğu görevi abicim ? bir kaç meslekte hep doğu görevi var. neden görev yapsınlar diye insanları doğuya gönderiyorlar ? tamam eğitim ihtiyacı olsun daha bir sürü şey olsun bunlardan mahrum bir bölge olabilir. ama doğuyu geliştirip batıyla aynı hale getirseler insanlarda doğu görevi yapmak zorunda kalmasa çok mu zor ? neden bir şeyleri kökten değiştirmek varken olduğu gibi bırakıp üzerine çözüm üretmeye çalışıyoruz?
  • bugün ağrılı bir arkadaşımın memleket taraflarına atanayım gelmem batıya sözleri ile isteyenlerinin de görüldüğü durum. doğulu olup doğuda çocuklar okuyamıyor diyip, öğretmen olunca da kapağı batıya atıp yine çocuklar okuyamiyor diye zırlayanlara sinir oluyorum. git okut o zaman çocuklarini, 2 3 seneliğine gelen doğu görevi yapanların elinde heba etme çocukları, git ve sahip çık. arkadaşim 'biz çok çektik her dönem öğretmen değişirdi, bazen aylarca kimse gelmezdi, ben hep orada olacağım ve benim okuttugum çocuklar en azindan tek öğretmenle eğitim alacak' dedi. böyle memleket sevilir ışte. görevini yapmayıp zırlayarak değil.
  • burada kalmak istemiyorum. geleli 2 hafta oldu ama hiç hoş bir izlenim bırakmadı.

    öncelikle görev yapacağım ilçede kiralık ev diye bir kavram yok. bahçesinde kışın yakmak için biriktirilmiş tezek kuleleri olan derme çatma evler var ama 700 lira gibi uçuk bir kira istiyorlar. sobalı, doğru düzgün marketin, bakkalın olmadığı bir yerde, köy evi standartlarında bir eve 700 lira kira çok arkadaş. zaten bu ev sahipleri de yok muhtarın yeğeni, yok belediye başkanının dayısı falan. söylenene göre gelen memurlar ev tutmuyor diye siyasi bağlantıları kullanarak öğretmen evini bile kapattırmışlar. tamamen duygusal nedenler yani. mecbur merkezde ev bakıyorsun. merkezde de ev sahipleri şark kurnazı olup çıkmış. mesela kira 700 olsun. tek kişi kalacaksan 700, iki kişi kalacaksan 1400 diyor adam. bir nevi (kişi sayısı)×(ev kirası) mantığı var. tabii kişi sayısı ikiden daha fazlaysa kira tam katları olarak bir artış sergilemiyor neyse ki. burada insaflılar bak. daha bunun ısınmasına girmedim. doğunun kışı malum. doğalgazlı ev tutsan faturalar dudak uçuklatan cinstenmiş. merkezi sistem bulursan çok şanslısın. onları havada kapıyorlar.

    barınma meselesini mecburen merkezde ayarlayarak çözdükten sonra geriye ulaşım kalıyor. okulunuz ilçedeyse bir nebze daha kolay ama köydeyse yandınız. her yere belediyenin araçları yok. zaten kış başladı mı kar aylarca kalkmıyormuş. şoförlüğünüze güvenmiyorsanız -ki ben güvenmiyorum- o karda kışta özel aracınızla okulunuza gidemezsiniz. bence kışın araba sürmek ekstra tecrübe ister. üstelik doğunun kışında. zaten şehirde daha trafik kurallarına uyanı görmedim. karşıya kırmızı, bana yeşil yandı diye kavşağa girsem her an biri bana çarpabilir mesela. kırmızıda durulur, yeşilde geçilir diye bir uygulama burada yok. süs diye yanıp sönüyor o trafik lambaları. mecbursunuz toplu taşımaya. ilçe merkezine kadar ya ilçe ya da merkezin belediyesiyle geliyorsunuz bir şekilde ama ya sonrası? köylere toplu taşımayı belediye sağlamıyor. peki kim sağlıyor biliyor musunuz? odaya kayıtlı olmayan, dolayısıyla fiyatta bir üst limiti bulunmayan köylüler. adama mecbursunuz. 10 dakikalık yola kişi başı aylık 500 istese veriyorsunuz. ama bu çok diyorsunuz, sen gelme o zaman diyor. neyle gideceksin ki? başka alternatifin yok. şikayet etsen yasal bir iş yapmıyor ki. nereye şikayet edeceksin? hem ya elindeki ulaşımdan olursan. işe nasıl gidip geleceksin sonra? yani kaç para isterse vermeye mecbursun.

    burada aldığın maaşın 2/3 barınma ve ulaşıma gidiyor. kalanıyla da üst baş, borç harç, gıda, fatura vs derken yine içeri girdik gördün mü? maaşımıza çok laf ediyorsunuz ama yetmiyor işte.

    ve doğuda memurlara yolunacak tavuk gözüyle bakmaktan vazgeçilmediği sürece, gelen herkes geri dönmek için gün saymaya devam edecek.

    edit: imla
  • insan gibi yaşamak isteyen öğretmendir.

    doğulu bile kendi memleketinde görev yapmak istemezken bir egeli, akdenizli, karadenizli, vs.ye çok görülmemesi gereken istek.
    oradaki şartları düzeltmek yerine öğretmenlere saydırmak kolay geliyor hayatını şehir merkezinde geçirmiş plaza yobazlarına.

    gençlik aklı işte deniz yıldızı hikayesi ve mesleğin kutsallığı hikayesiyle gaza gelip hayatımın en güzel yıllarını güneydoğu bölgesinde heba ettim. güzel anılar da biriktirdim tabi de naçizane tavsiyem gitmeyin. ömrünüzü heba etmeyin. her hangi bir devlet dairesinde düz memur olun ama gitmeyin.
    batıdan gelen kadınların yollu olarak görüldüğü bir bölgede canınızı çok sıkarlar.
    barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarınızı karşılamakta çok zorlanırsınız çünkü yolunacak kaz olarak görülürsünüz.
    köy irisi ilçelerde, köylerde elektrik ve su sıkıntısı yaşarsınız. temel gıda bulmakta bile zorlanırsınız. ben son kullanma tarihli yoğurt bulunca taze yoğurt buldum diye seviniyordum.
    van, diyarbakır, antep'te değilseniz sosyal ve kültürel yaşam zaten yok.
    can güvenliği mevzuna hiç değinmiyorum bile.
  • doguda askerlik yapmak istememek kadar dogaldir.
hesabın var mı? giriş yap